Daktilo 1984Daktilo 1984
  • İZLE
    • Çavuşesku’nun Termometresi
    • Nabız
    • Yakın Tarih
    • Berlin Duvarı
    • Varsayılan Ekonomi
    • Kiev Radyosu
    • Müşahit
    • Masa
    • Mayhoş Muhabbetler
    • Tümünü Gör
  • OKU
    • Yazılar
    • Forum
    • Röportajlar
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • Asterisk2050
    • Yazarlar
    • Arşiv
      • Siyaset
      • Ekonomi
      • Dünya
      • Tarih
      • Kültür – Sanat
      • Spor
      • Rapor
      • Gezi
  • DİNLE
    • Mutfakta Ne Var?
    • Sesli Gazete
    • Çerçeve
    • Sinekritik
    • SPQRCAST
    • Sinekli Bakkal
    • Tümünü Gör
  • D84 INTELLIGENCE
    • Aile Planlaması
    • Başkanlık Sistemi Projesi
    • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
    • Medyaya Erişim
    • Deprem
    • Herkes için Siyaset Bilimi
    • Yapay Zeka
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • E-Bültene Abone Ol
Facebook Twitter Instagram Telegram
Twitter Facebook YouTube Instagram Telegram
Daktilo 1984Daktilo 1984
Destek Ol Abone Ol
  • İZLE
    • Çavuşesku’nun Termometresi
    • Nabız
    • Yakın Tarih
    • Berlin Duvarı
    • Varsayılan Ekonomi
    • Kiev Radyosu
    • Müşahit
    • Masa
    • Mayhoş Muhabbetler
    • Tümünü Gör
  • OKU
    • Yazılar
    • Forum
    • Röportajlar
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • Asterisk2050
    • Yazarlar
    • Arşiv
      • Siyaset
      • Ekonomi
      • Dünya
      • Tarih
      • Kültür – Sanat
      • Spor
      • Rapor
      • Gezi
  • DİNLE
    • Mutfakta Ne Var?
    • Sesli Gazete
    • Çerçeve
    • Sinekritik
    • SPQRCAST
    • Sinekli Bakkal
    • Tümünü Gör
  • D84 INTELLIGENCE
    • Aile Planlaması
    • Başkanlık Sistemi Projesi
    • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
    • Medyaya Erişim
    • Deprem
    • Herkes için Siyaset Bilimi
    • Yapay Zeka
Daktilo 1984Daktilo 1984
Anasayfa » Var Olmayanın Pazarlığı Olmaz
Yazılar

Var Olmayanın Pazarlığı Olmaz

Onur Alp Yılmaz27 Aralık 20223 dk Okuma Süresi
Paylaş
Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

“Siyaset” demişti yıllar evvel Ranciere, “var olanın paylaşılmasıdır.” Bu yolla bize çok temel bir siyaset kuralını da hatırlatmıştı aslında: daha fazlasını paylaşmak için daha fazlasına sahip olmak gerektiği gerçeği. İşte Millet İttifakı’nın uzunca bir süredir dışarıya karşı çizdiği parçalanmış ve çok sesliliği aşarak gürültü kirliliğine evrilmiş görüntüsünün sebebi de siyasetin bu en temel kuralını bir teferruat saymalarından kaynaklanıyor. Başka bir beyanla Millet İttifakı’nın henüz elinde olmayanı, iktidar koltuklarını paylaşma arayışı dolayısıyla ortaya çıkan çatışma görüntüsü, seçmenlerin nezdinde yönetebilme kapasitelerini sorgulatmaktadır. Bu da paradoksal olarak pazarlığı daha şimdiden yapılan bu koltuklara muhalefetin sahip olma ihtimalini düşürmektedir.

Aslında bu durumun ortaya çıkışı, Akşener’in 2021’de kullandığı “Ben Başbakan olacağım” sözlerine kadar dayanıyor. Akşener’in bu çıkışı, bir yandan olmayan bir makamı hedefleyerek Masa adına değil, partisi adına hamleler yaptığı bir siyaset kurgulamasına neden olurken, diğer yandan ve ilkinin sonucu olarak CHP, İYİP ve Deva arasında adeta bir satranç başlattı.

Öncelikle İYİP, Bilge Yılmaz transferiyle beraber Deva Partisi’nin kendisine seçmende rıza üretmek için temel tezi olan 2002-2015 arasında, yani Babacan yönetimi altındaki ekonominin “dünyadaki cennet” olduğu iddiasına eleştirel yaklaşmaya başladı. Çünkü Yılmaz’ın tezleri, Türkiye ekonomisinin çöküşünün temellerini, Deva Partisi’nin iddiasının aksine, bu yıllarda gören bir anlayışa dayanıyor.

Babacan da Yılmaz’ın bu vurgularına zımni bir cevap olarak şöyle dedi: “Bu konuda mütevazı olmayacağım. Şu andaki krizi bizden başka çözecek kimse yok. Kriz çözme tecrübesi ayrı bir şey. İki tane krizi çözmüş başka bir ekip varsa bulalım, gelsinler, çözsünler.”

Bu tezlerin hangisinin doğru olduğu bir kenara, siyasi partiler Türkiye’de ekonominin normalleşmesiyle bile göreceli olarak yaşanacak rahatlamanın öneminin farkındalar. Dolayısıyla iktidar değişimi durumunda yeniden ortaya çıkacak siyasi rekabet atmosferinde ve bu olası değişimin ardından yapılacak ilk seçimlerde, bu rahatlamanın seçmen gözünde yaratacağı olumlu imajın oy karşılığına, ekonominin dümenine talip olma arayışındalar. 

Bu rekabetin vardığı bir diğer nokta da İYİP’in ittifakın oy potansiyeli düşük partileriyle aynı oranda bugün söz, yarın ise makam sahibi olmak istememesi, yani eşit muamele görmekten duyduğu rahatsızlıktır. Ancak İYİP’in bu noktadaki tutumu kendi içinde bir tutarsızlık taşıyor. Çünkü İYİP, bir yandan kendisinden daha az oy potansiyeli olan partilerle eşit muamele görmek istemezken, diğer yandan ise kendisinin iki katından fazla oy alan CHP’yle eşit olmak istiyor. Yani, kendisi üstündekine karşı pragmatik, altındakine karşı ise ilkesel bir tutum benimsiyor.

CHP’nin ise İYİP’e sonraki Türkiye’ye dair hedefini hatırlatarak Millet İttifakı’nın bir başbakan adayı da olduğunu bizzat Kılıçdaroğlu’nın ağzından dillendirmesi, yine gereksiz bir meydan okumayla karşı karşıya kaldı: “Birinci parti çıkacağız, bu ülkenin pazarlıksız, hak edilmiş başbakanı olacağım.”

Bu polemik aylar önce yaşanmışken, son günlerde başta İmamoğlu olmak üzere CHP’li belediye başkanlarının Kılıçdaroğlu etrafında kenetlenmeleriyle beraber Akşener yine benzer bir meydan okumayı ortaya koydu:

“Elbette Başbakan Meral olacak. Onunla bununla pazarlık ederek değil, milletimizin iradesiyle, partimiz birinci parti olarak Başbakan Meral olacak. Ona buna yalvararak değil, onun bunun karşısında eğilerek değil, millet iradesiyle, iradenizle.”

Akşener’in arasında aylar olan bu iki çıkışının da Kılıçdaroğlu’nun adaylığının güçlendiği dönemlere denk gelmesi, kendisinin Kılıçdaroğlu’na “Bana başbakanlık vadederek cumhurbaşkanı adayı olamazsın” demeye çalıştığını düşündürmüyor değil. Bu, Akşener’in böyle demek isteyip istememesinden de bağımsız biçimde Masa içinde bir çatışma ve anlaşmazlık imajı çizdiği için iktidarın Masa’nın yönetme kabiliyetini sorgulamasını ve dolayısıyla tam da istediği bir konforu ona sağlıyor. Bu yüzden muhalefet, var olmayan üzerinden bir rekabet yerine, sahip olacağı varlığı maksimuma ulaştırmak için hedefini ve stratejilerini ortaklaştırmalı. Bugün, gelecek Türkiye için rekabet etmek yerine, geçiş dönemini rahat atlatmak için iş birliği yapma günüdür. Aksi durumun, yani var olmayanı paylaşmak için verilen basit kavganın hem memleket hem de muhalefet için bedeli çok ağır olur.

Fotoğraf: Raghavendra Saka

Siyaset
Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
Önceki İçerikÇevrimiçi Karalama Kampanyaları Çek Medyasını Zorluyor
Sonraki İçerik 2022 Genel Değerlendirmesi | Çavuşesku’nun Termometresi #139

Diğer İçerikler

Videolar

Son Umut Yerel Seçim mi? | Çavuşesku’nun Termometresi #174

3 Ekim 2023 Burak Bilgehan Özpek, Aybike Boyacıoğlu ve İlkan Dalkuç
Podcast

Yunanistan’da Yenilgi Sonrası Ana Muhalefet Liderindeki Değişim | Çerçeve S3 #8

2 Ekim 2023 Aybike Boyacıoğlu ve İlkan Dalkuç
Yazılar

Hikmetinden Sual Olunamayan Cenah: Cumhuriyet Halk Partisi

2 Ekim 2023 Murat Aydın

Yorumlar kapalı.

Güncel İçerikler

Dünya Gündemi: Çin Ekonomisinden Kötü Sinyaller

3 Ekim 2023 Bültenler Bahadır Çelebi

Hikmetinden Sual Olunamayan Cenah: Cumhuriyet Halk Partisi

2 Ekim 2023 Yazılar Murat Aydın

Erkek Şiddetini Nasıl Ölçeriz?

30 Eylül 2023 Yazılar Afra Teren Gürlüler

Whose Security and From What? (I)

30 Eylül 2023 D84 INTELLIGENCE Begüm Burak

E-Bültene Abone Olun

Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




İçerik
  • Yazılar
  • Podcast
  • Forum
  • Röportajlar
  • Çeviriler
  • Özetler
  • Bültenler
  • D84 INTELLIGENCE
Konular
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Tarih
  • Kültür Sanat
  • Spor
  • Rapor
  • Gezi
Sosyal Medya
  • Twitter
  • Facebook
  • Instagram
  • Youtube
  • Apple Podcast
  • Spotify Podcast
  • Telegram
Kurumsal
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Yazarlar
  • İçerik Sağlayıcılar
  • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
© 2023 DAKTİLO1984
  • KVKK Politikası
  • Çerez Politikası
  • Aydınlatma Metni
  • Açık Rıza Beyanı

Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.