Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Rant, İhale, Bağış: Dünyada ve Türkiye’de “Yandaş Kapitalizmi”
    Yazılar

    Rant, İhale, Bağış: Dünyada ve Türkiye’de “Yandaş Kapitalizmi”

    Emrah Gülsunar4 Şubat 20206 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Sovyetler Birliği’nin 1991’deki çözülüşünden sonra, kapitalizm dünyada tek geçerli sosyo-ekonomik sistem haline geldi. Çin, Vietnam, Laos gibi ülkeler sembolik olarak “komünist” niteliklerini korusalar da fiilî olarak kapitalist ekonomiye geçtiler. Günümüzde sadece Küba, bir noktaya kadar, komünist sisteme sahip bir ülke olarak varlığını sürdürmekte.

    Genel özellikleriyle, üretim araçlarının özel mülkiyeti ve ekonomik aktörlerin kâr etme amacı tüm kapitalist sistemlerde ortak olsa da, dünyada tek bir çeşit kapitalist sistemin var olduğunu iddia etmek güç. Daha çok, ülkelerin kendi tarihsel, kurumsal ve kültürel yapılarına uygun olarak farklı “kapitalizm türleri”nden bahsedebiliriz. Bu bağlamda, çok farklı kapitalizm kategorizasyonları yapmak mümkün olsa da, bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu açıklamak açısından en önemli ikisi “yandaş kapitalizmi” ve “serbest piyasa kapitalizmi” olarak karşımıza çıkmaktadır.

    Yandaş Kapitalizmi ve Serbest Piyasa Kapitalizmi

    Kapitalizm 16. yüzyılda Avrupa’da ilk ortaya çıktığında zaten bugünkü anlamıyla bir tür “yandaş kapitalizmi” idi. Devletler, küresel düzeyde belirli bölgelerde ticaret yapma hakkını sadece belirli şirketlere veriyor, ticaret tekelini elinde bulunduran şirket de, yapay, yani devletin zor gücü kullanılarak, sağlanan ekonomik imtiyazlar üzerinden elde edilen yüksek karların bir kısmını devlete vergi olarak ödüyordu. Böylece hem şirket hem de devlet kazanıyordu.

    18. yüzyıl sonunda bu sistemin ekonomik kaynakların adil dağılımını sağlamada ve toplumsal refah üretimini maksimize etmede etkin bir yol olmadığı anlaşılmaya başlandı. Özellikle Adam Smith’in 1776 tarihli “Ulusların Zenginliği” kitabı, merkantilist ekonomik doktrinde ifadesini bulan anlayışı açıkça eleştirdi ve tekelciliğe değil ekonomik aktörlerin birbirleriyle serbest rekabetine dayanan bir sistemin çok daha fazla ekonomik refah üretme potansiyeline sahip olduğunu ortaya koydu. Adam Smith’in görüşleri, Endüstri Devrimi’yle beraber özellikle Britanya ve Batı dünyasında işlerlik kazanmaya başladı. Dolayısıyla ortaya bir de “rekabetçi serbest piyasa kapitalizmi” ortaya çıktı.

    19. ve 20. yüzyıllarda, ileri kapitalist Batı Avrupa ve Kuzey Avrupa ülkelerinde rekabetçi kapitalizm temel norm haline gelmeye başlasa da, iktisaden geri kalmış ülkeler, ileri ülkeleri yakalayabilmek için kalkınmacı bir perspektiften zaman zaman yandaş kapitalizmini farklı biçimlerde uygulamaktan geri kalmadılar. Bu ülkeler, kendi ulusal şirketlerini uluslararası rekabetten korudular ve ancak kendi şirketlerinin rekabet gücü belirli bir seviyeye ulaştıktan sonra uluslararası rekabete müsaade ettiler. Bu yönüyle yandaş kapitalizmi, geri kalmış ülkelerin ileri kapitalist ülkeleri yakalayabilmesi için bir kaldıraç işlevi gördü ve bu şekilde Almanya, Japonya, Güney Kore gibi ülkeler farklı dönemlerde gelişmiş ülkeleri yakalamayı başardı.

    Ülkeler için yandaş kapitalizmine kalkınmış ülkeleri yakalamak amacıyla başvurmak bir noktaya kadar meşru görülebilir. Çünkü bir “ortak dünya piyasası” olmadığına ve küresel ekonomik sistem ulus-devletlere bölünmüş şekilde işlediğine göre, geri kalmış ulusların, topluma şu anda maksimum refahı sağlamasa bile elde edilecek kalkınma ile ileride daha fazla refah sağlayacağı umuduyla kendi ülkesinin şirketlerini bir noktaya kadar kayırması yanlış bir seçenek gibi durmamaktadır. Ne var ki yandaş kapitalizmi, eğer kalkınmış ülkeleri iktisaden yakalamaya yönelik olarak kontrollü bir şekilde uygulanmazsa, süreç toplumun ekonomik kaynaklarının büyük oranda çarçur edilmesi ve kaynakların güçlü siyasal bağlantıları olan azınlık bir grubun elinde haksız yere toplanmasıyla sonuçlanmaktadır.

    Toplumsal servet ve gelir eşitsizliği, her türden kapitalist sistemin bir özelliğidir. Ancak rekabetçi serbest piyasa kapitalizminde servet birikimi bunun “hak edildiği” argümanı üzerinden meşrulaştırılır. Buna göre, ekonomik aktörler, piyasa ilişkileri içerisinde inovasyon/yenilik yaparak, rekabet ederek ve risk alarak servet edinmişlerse, son tahlilde topluma gerçekten bir fayda sağladıkları için, bu servet ne kadar fahiş olursa olsun meşrudur. Örneğin Bill Gates aşırı zengin bir insan olabilir ancak serveti, insan hayatına ciddi anlamda kolaylık getiren çok temel bir inovasyona, Windows işletim sistemine dayanmaktadır ve bu inovasyonun piyasaya sürülmesinde Gates risk alarak yatırım yapmış ve diğer piyasa aktörleriyle rekabet etmiştir. Dolayısıyla, rekabetçi kapitalizmin mantığı içerisinden, edindiği servet hak edilmiştir ve ahlaki yönden meşrudur.

    Serbest piyasa kapitalizminin bu saydığımız özellikleri yandaş kapitalizminde yoktur. Yandaş kapitalizminde servet birikimi, ekonomik aktörlerin daha inovatif ya da rekabetçi olmalarından değil, siyasal iktidarla daha yakın ilişkiler kurmuş olmalarından gelir. Bu sistem, kapitalizmin ilk ortaya çıkışında olduğu gibi, devleti yöneten siyasal elit ile o elite yakın bir iş insanları grubunun çıkar birlikteliğine dayanır. Devleti yöneten siyasal elit, kanun gücünü kullanarak, belirli şirketlere ekonomik imtiyazlar tanır, tekel hakları verir, vergi imtiyazları sağlar, ihaleler kazandırır. Karşılığında da, duruma göre, vergi, bağış ve hatta belki rüşvet alır.

    Yandaş kapitalizmindeki servet birikiminin, rekabete ve risk almaya dayalı olmadığı için, ahlaken meşrulaştırılması serbest piyasa kapitalizmine göre çok daha zordur. Servetin azınlık bir kesimin elinde birikmesinin tek sebebi, o kesimin siyasal iktidarla kurduğu yakın bağlantılardır. Ayrıca hak edilmemiş kazanç yaratmasına ek olarak yandaş kapitalizminde toplumda üretilen toplam ekonomik refah da ister istemez düşer, çünkü sistem kaynakların verimsiz kullanımını beraberinde getirir. Bu tür bir sistemde siyasal iktidar ve kayırılan şirketler kazanıken, aslında toplumun geri kalanı iktisaden kaybeder, yani fakirleşir.

    Türkiye’de Yandaş Kapitalizmi

    Yandaş kapitalizmi bugün daha çok Rusya, Malezya, Meksika, Endonezya, Türkiye gibi ülkelerde yaygındır. Bu ülkelerin ortak özelliği, demokrasinin yeterince gelişmemiş olması, demokrasi formel düzeyde bir miktar gelişmiş olsa bile toplumsal ve siyasal ilişkilerde patronaj kültürünün halen yaygınlığı, devletin toplumsal hayatta ve ekonomide merkezi bir rol oynaması, serbest piyasa kurum ve kültürüyle birlikte sivil toplumun gelişmemesidir. Bu ülkeler genelde kişi başına düşen milli gelir sıralamalarında “orta gelir grubu”nda yer alırlar.

    Bu saydığımız özelliklere fazlasıyla sahip Türkiye’de de, yandaş kapitalizmi, farklı dönemlerde farklı biçimler almak üzere, 20. yüzyılın başından beri olagelmiştir. Ancak yandaş kapitalizminin AKP’nin 2002 yılında iktidara gelmesi ile birlikte başka ve daha üst bir boyuta taşındığını iddia etmek yanlış olmaz. Saf makyavelist, yani “siyasette kazanmak için ne gerekiyorsa o” tarzı, bir siyasetçi olan Erdoğan, iktidara gelmesinden itibaren (belki 2002-2007 dönemi hariç) elindeki kamu gücünü, ekonomik ilişkileri belirleme ve bu şekilde iktidarını devamlı kılma yolunda kullanmakta tereddüt etmemiştir. Bu şekilde iktidara yakın belirli şirketler ve iş insanları, özellikle inşaat sektöründe yoğunlaşan ihaleler yoluyla zengin edilmiş, AKP ilk iktidara geldiğinde küçük ve orta ölçekli olan bu şirketler bugün dev holdinglere dönüşmüşlerdir.

    Siyaseten otoriter-popülist, iktisaden yandaş kapitalizmine dayalı Türkiye’nin bugünkü toplumsal sisteminde, tüm yandaş kapitalist sistemlerde olduğu gibi, iktidardaki siyasal elit ile kayırılan ekonomik elit arasında karşılıklı bir ilişki ağı söz konusudur: Siyasal iktidar, devletin verdiği ihaleleri elinden geldiğince belirli şirket ve iş insanlarına tahsis etmekte, o şirketler ve iş insanları da ihaleler yoluyla kullanım hakkına sahip oldukları ekonomik kaynaklardan elde ettikleri yüksek gelirlerin bir kısmını mevcut iktidarın devamlılığı için kullanmaktadır. Bu devamlılığın sağlanmasında iktidardaki parti AKP’ye yeni finansal kaynakların yaratılması kilit rol oynamaktadır. Bu finansal kaynaklarla, öncesinde değindiğimiz, yandaş kapitalizmin toplumdaki meşruluk sorunu, rant ağlarının görece tabana yayılması ve ideolojik propagandanın güçlendirilmesi suretiyle telafi edilmektedir.

    Son ortaya çıkan, Başkent Gaz – Kızılay – Ensar Vakfı arasındaki “bağış” ilişkini de bu çerçevede değerlendirmek gerektirmektedir. Yapısı gereği tamamen bir monopol olan ve inovasyon, rekabet ve risk faktörlerinin neredeyse tamamen dışında yer alan doğalgaz dağıtıcılığı, Ankara’da belirli bir şirkete, muhtemelen usulsüz bir ihale ile değerinin altında tahsis edilmiştir. İhaleyi alan şirket de edindiği ranta dayalı gelirden bir kısmını “bağış” adı altında hükümetin uzun erimli İslamcı eğitim politikalarının taşıyıcısı konumundaki Ensar Vakfı’na bağışlamaktadır (ki muhtemelen bu “bağış”, ihaleyi alabilmiş olmasının bir şartıdır). Ayrıca bunu yaparken de Kızılay’ı paravan olarak kullanmak suretiyle, yaptığı bağışı ödemesi gereken vergiden düşürmeye çalışmıştır. Yapılan bağış aynı zamanda iktidara ilerideki ihaleler için “beni düşünmeye devam edin” mesajı içermektedir. Bu şekilde hem şirket hem de mevcut iktidar kazanmakta, ama aslında kaybeden bu iki kesimin elitleri dışındaki tüm toplum olmaktadır. Tıpkı tüm yandaş kapitalizmine dayalı bir ekonomik sistemi olan ülkelerde olduğu gibi.

    Fotoğraf: Fabian Blank

    Dünya Ekonomi Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikKahraman Bekleyenlere İmamoğlu da Yetmez Elbette
    Sonraki İçerik Uncut Gems

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Bültenler

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}