Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Kitap Yorum: Zaman İçinde Bediüzzaman
    Yazılar

    Kitap Yorum: Zaman İçinde Bediüzzaman

    Birol Başkan31 Ağustos 20236 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Osmanlı/Cumhuriyet Türkiye’sinin çağdaşlaşması üzerine gelişen devasa akademik yazında hakim olan görüş; Türkiye’de gerçekleştiği haliyle çağdaşlaşmanın, dinin siyasi, iktisadi ve toplumsal hayatın dışına atılma çabası olduğudur. Nitekim, Niyazi Berkes’in konu üzerine kaleme aldığı ve artık bir klasik olan çalışmasının adı Türkçe’de Türkiye’de Çağdaşlaşma iken, İngilizce’de Türkiye’de Sekülerleşmenin Gelişimi (The Development of Secularism in Turkey)’dir. Bernard Lewis’in de artık bir klasik olan çalışması Modern Türkiye’nin Doğuşu da Osmanlı/Türk modernleşmesini sekülerleşme süreci olarak kurgular.

    İlginçtir ki Berkes ve Lewis’in bu kurgusu Türkiye’de hem İslamcı kesim, hem de Kemalist kesim tarafından “doğru” kabul edilmiştir. Çağdaşlaşma ile din; devlet, siyaset, ekonomi ve diğer alanlardan dışlanmış, vicdanlara hapsedilmeye çabalanmıştır. İslamcı kesim daha da öteye gider ve özellikle Cumhuriyet döneminde dinin vicdanlardan da atılmasına çabalandığını iddia eder. Cumhuriyet’in kurucularına yönelik bitmek bilmeyen öfkelerinin kaynağı da budur.

    Osmanlı/Cumhuriyet çağdaşlaşmasına ilişkin bu kurguyu teyid eden en önemli örnek, hiç kuşkusuz Bediüzzaman Said Nursi örneğidir. Osmanlı’nın son döneminin bu hırçın İslamcısının Cumhuriyet döneminde hapis hapis, mahkeme mahkeme, belde belde sürülmesi, tek parti iktidarının dine yönelik düşmanlığının mükemmel bir örneği olarak sunulur.

    Said Nursi’nin bizzat kendisi de kendi şahsi tecrübesinin böyle yorumlanmasına önemli katkıda bulunur. Nitekim 1952 yılında Eşref Edib’e verdiği bir mülakatta şöyle der Said Nursi:

    “Seksen küsur senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum. Bütün ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında, yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı Harplerde bir cani gibi muamele gördüm, bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilattan men’edildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere maruz kaldım. Zaman oldu ki hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim. Eğer dinim intihardan beni men’etmeseydi belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti.”

    Said Nursi Cumhuriyet ilan edildiğinde 50 yaşlarındadır. O zamana kadar hiç evlenmemiştir. Ve daha yaşayacak 37 yılı olan birisidir. Demokrat Parti dönemi dahil hayatının kalan 37 yılı da, ne açıdan bakılırsa bakılsın, rejimin ona yönelik baskı uygulamaları ile geçecektir. Van’da inzivada iken Burdur’a sürülür. Burdur’dan Isparta’nın Barla köyüne. Barla’da 7 yıl kalır. Oradan ilk önce Isparta’ya sürülür. Tutuklanır ve Eskişehir hapishanesine konur.

    Sonra Kastamonu’ya sürülür. Kastamonu’da da 7 yıl kalır. Tekrar Isparta’ya getirilir. Denizli’de yargılanır. Emirdağ’ına sürülür. Afyon’da iki kez yargılanır, İstanbul’da, Isparta’da. Sonunda Isparta’ya yerleşir. Son günlerinde Ankara’yı ziyaret etmek ister. Ankara’ya alınmaz. Urfa’ya gider. Orada vefat eder ve Urfa’ya gömülür. Dört ay bile geçmez kabri açılır ve bedeni bilinmeyen bir yere gömülür.

    Said Nursi’nin yaşadığı sıkıntılardan ötürü birilerine kızgın/kırgın olması, bütün bunların onun başına neden geldiği üzerine düşünmesi ve hayatını manalandırmaya çalışması gayet doğaldır, insanidir. Doğal olmayan, olmaması gereken, bu oldukça şahsi okumanın üzerine yakın Türkiye tarihini kurgulamaktır. Zira, Said Nursi’nin hayatı aynı zamanda bilinmezliklerle doludur. Biraz da bu nedenle, uzun hayatından yapılan bölük pörçük alıntılar, yukarıda özetlediğim klasik kurgu için mükemmel veriler sunabilir.

    Bediüzzaman’ın hayat hikayesine kaynak olacak eser Tarihçe-i Hayat, şahsından daha çok eserlerini nazara verir. Sadık takipçilerinin yazdıkları biyografik çalışmalar menkıbe ile gerçekleri birbirine karıştırır. Bu yüzden bu hayat hikayeleri faydalı olsalar da konu ile alakalı tarih ve sosyal bilimler çalışmalarında dikkatlice kullanılmazlarsa yanıltıcı olabilirler.

    Cemalettin Canlı ve Yusuf Kenan Beysülen’in araştırmacılık örneği çalışması Zaman İçinde Bediüzzaman bu eksiklikleri önemli ölçüde gideriyor. Said Nursi’nin hayatı, çocukluğundan ölümüne büyük bir titizlikle yeniden kurgulanıyor bu kitapta. İki yazar belgelerin sustuğu yerde oldukça makul akıl yürütmelerle Said Nursi’nin hayat hikayesini dolduruyor ve gözlerimizin önüne seriyor.

    Din adamları, özellikle Said Nursi gibi efsane bir isim, takipçilerinin kaleminde insanüstü bir varlık haline dönüşür. Eserleri de zaman ve mekandan bağımsızlaşır. Bu yüzden söz konusu kişiyi hakkıyla anlamak zorlaşır. Canlı ve Beysülen’in kurguladığı hayat hikayesinde ise Said Nursi ile empati kurabilmek ve onu daha iyi anlayabilmek çok daha kolay. Çünkü okuyucunun gözünün önünde beliren insanüstü bir varlık değil, her haliyle bir insan. Hayalleri ve hayal kırıklıkları ile, acıları ve sevinçleri ile, zaafları ve yetenekleriyle, inatçılığı ve kompleksleriyle, korkularıyla, dini için her şeyi kaybetmeyi göze almış idealistliği ile bir insan…

    Devletin hemen hemen hiçbir imkanının ulaşmadığı, Van Gölü’nü güneyden çevreleyen yalçın dağların kucağında doğmuş birisinin nasıl tarihi bir şahsiyet haline gelebildiğinin hikayesi, Said Nursi’nin hikayesi. İstanbul’a 1907’de gelip Kürtlerin Osmanlı/Türk devletine sadakatlerinin devamı için kendine göre bir çözüm bulmuş ve bu çözümü hayata geçirmek için çırpınan gencecik birisi okuyucunun karşısında beliren. Takip eden 18 yıl içerisinde de bütün çırpınmalarının nasıl hüsranla bittiğini görüp büyük bir hayal kırıklığı ile memleketine dönen bir insan. Muhtemelen İstanbul Türkçesi konuşamadığı, İstanbul’un elit çevrelerinden uzak giyimi ile de alay edilen bir insan.

    İstanbul’dan ilk uzaklaşmasında şöyle diyordu Said Nursi: “Ey Koca İstanbul… Elveda ey gelin libası giymiş acuze-i şemta! Usandım; sen zehirli bala benzersin. Belki, medeni libası giymiş vahşi adama benzersin. Sureten ne kadar medeniliğin var; sireten dahi nifak, sefahet, ağraz içinde o kadar, o derece vahşisin..” (s.164)

    Canlı ve Beysülen bu kitapta Said Nursi’nin eserlerini bu hikayenin içerisine yerleştirerek onu daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Mesela, Said Nursi’yi döneminin diğer İslamcı reformistlerinden ayıran en önemli risalesi İçtihad Risalesi’ni Kurtuluş Savaşını müteakiben Ankara’da kaldığı süre içinde Arapça yazdığı bilgisi önemli bir not. Sikke-i Tasdik-i Gaybi ve 5. Şua’nın aslında Risale-i Nur hareketinin mücedditlik iddiasını doğrulamak amacıyla yazılması, Said Nursi’nin Cumhuriyet kurucuları ile yaşadığı sorunu anlamamıza yardımcı oluyor. Ve elbette Nurcuların ve Nurcu hareket içinden çıkan grupların diğer dini cemaatlerle yaşadıkları sorunları…

    Kitabın yakın Türkiye tarihini anlamamıza yardımcı olacak önemli bir katkısı, dini grup ve muhafazakar kesimlerin Demokrat Parti ile birlikte sağ partilere yaklaşma sürecini detaylandırması. Bunu Said Nursi’nin aslında 1917 devriminin hemen ertesinde komünizme sempatik yaklaşması arkaplanında okumak da ayrıca şaşırtıcı.

    Bence kitabın en önemli katkısı, en başta özetlediğim Osmanlı/Türk modernleşmesi ve din arasındaki hakim görüşe önemli bir itiraz getirmesi. Said Nursi’nin Cumhuriyet tecrübesi, aslında bize aktarıldığı kadar rejimin din karşıtlığına hükmetmemizi netice verecek bir tecrübe değil. Zira kitaptaki anlatıma göre Said Nursi, aslında Demokrat Parti döneminde rejimle daha fazla sorun yaşıyor, tek parti döneminde değil. Sürekli gözetim altında olmasının sebebi ise, din adamlığından daha çok Kürtlüğü.

    Kitapta daha birçok ilginç bilgi var. Hepsini burada paylaşmam mümkün değil. Bir bütün olarak kitap Osmanlı/Türk modernleşmesine dair önyargılarımızı ve önkabullerimizi ciddi bir sorgulamaya tabi tutuyor. Konu ile alakalı son sözü tabi ki söylemiş değil. Ama bundan sonra Canlı ve Beysülen’in çalışmasını gözardı eden her çalışma eksik olacaktır.

    Cemalettin Canlı ve Yusuf K. Beysülen, Zaman İçinde Bediüzzaman, İletişim Yayınları, 2010

    Kitap Kitap Yorum R1
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikElemental Pixar’ın düşüş trendinin son halkası mı? | SineKritik #89
    Sonraki İçerik Kulaktan Dolma Tarihçilik

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz
    Yazılar

    Mansur Yavaş Cumhurbaşkanı, Ekrem İmamoğlu Başbakan Formülüne Dönüş mü?

    2 Mayıs 2025 Armağan Öztürk

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Yazılar Gökhan Korkmaz

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}