Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Kitap Yorum: Recep Şentürk, Türk Düşüncesinin Sosyolojisi
    Yazılar

    Kitap Yorum: Recep Şentürk, Türk Düşüncesinin Sosyolojisi

    Birol Başkan2 Şubat 20236 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Fıkıh. On dokuzuncu yüzyıla kadar Osmanlı İmparatorluğu’nda hakim düşünce geleneği. Osmanlı alimi Molla Hüsrev’in tanımı net: “Kişinin amel bakımından lehinde (hakları) ve aleyhinde (sorumlulukları) olan hususları bilmesi.” Temel kaynağı din. İslam dini. Fıkıh; bireylerin inanç, ibadet ve ahlaka dair gündelik davranışlarını yoğuran, şekle sokan temel bilgileri içeren ilmihallerin kaynağı. Sadece dini sabitelerin değil. Değişen zamanın, mekanın ve şartların müslüman bireylerin önüne koyduğu yeni sorunların cevapları da. Devlete de haklar ve sorumluluklar yüklemiş. Ve Osmanlı devleti de bu hak ve sorumlukları ciddiye almış. Öyle ki fıkıh Osmanlı mahkemelerinin temel kanun metinlerini sağlamış. Örfi hukukun ve padişahın iradesi ile çıkardığı kanunların aşmaması, çiğnememesi gereken çizgileri çizmiş.

    Fıkıh devasa bir faaliyet. Elbette bu faaliyetin taşıyıcıları, yürütücüleri bir statü grubu, bir sınıf oluşturmuş. Bireylerin ve devletin değişen veya değişmeyen soru ve sorunlarına cevaplar üreten müftüler; mahkemeler kanalıyla dini ve dinin sınırlandırdığı kanunları uygulayan kadılar; müftüleri, kadıları ve diğer dini görevlilerin eğitimini veren müderrisler… Kısaca, ilmiye sınıfı, ulema.

    Derken Batı’nın yükselişi. Osmanlı’nın gerileyişi. On dokuzuncu yüzyıl başları. Hatta bir öncekinin sonları. Osmanlılar neredeyse iki yüzyıldır bir şeylerin ters gittiğinin farkında. Ancak çözümü, çözümleri eskide aramışlar, eskinin inşasında. Ve tarihi bir kararla sorunların çözümünü, çözümlerini Batı’da aramaya başlama. Takip eden asır ıslahatlar asrı. Netice, en genel adıyla, Osmanlı/Türk modernleşmesi, batılılaşması.

    Batı ilimlerinin külliyen ithali bu sürecin bir parçası. Külliyen. Tabii bilimlerle, sosyal bilimler (siyaset, iktisat, tarih, hukuk gibi) arasında fark gözetmeden. Halbuki sosyal bilimler fıkhın rakibi. İkisi de aynı alanı kendilerine konu olarak seçmiş. Aralarında bir gerilimin doğması doğal. Ve gerilimin kaynağı çok boyutlu. Aynı alan üzerine olmanın ötesinde “iki farklı varlık ve bilgi anlayışı,” “iyi ve kötü tanımı, ferdin ve devletin davranışlarının ahlaki ve siyasi meşruiyeti” vesaire bir çok konuda farklı yaklaşımı olan iki düşünce, düşünüş türü karşı karşıya.

    Ancak Osmanlı düşünürlerinin derin sorgulamalar yapmak için kaybedecek zamanları yoktu. Devlet çöküyordu. Batı’nın üstünlüğünün kaynağı ilimleriydi ve ancak o ilimlerin ithaliyle devlet kurtarılabilirdi. Hikmet, müslümanların yitiğiydi ve nereden geldiğinin bir önemi yoktu. Çin’de dahi olsa gidilip alınmalıydı. Haliyle fıkıh ve Batı-menşeli sosyal bilimler telif edilmeliydi: sentez.

    Bu doğrultuda en kapsamlı gayret hukuk alanında, daha somutta Mecelle ile gerçekleşti. Osmanlı/Türk hukukunun modernleşmesi/batılılaşması özünde Batılı ülkelerden kanunların ithalini ve gerekli alt yapı kurumlarının inşasını, içeriyordu. Aynı süreçte Fransa’dan medeni kanun ithali ihtimali belirdi. Bu ihtimale karşı olarak fıkıh ve Batı hukukun telifine/sentezine girişildi ve netice hükümleri İslam hukukundan devşirilen, ancak Batılı kanun formunda sistemleştirilen ve kodlanan Mecelle oldu. Mecelle’nin hazırlanması ilmiye sınıfı kökenli Ahmet Cevdet Paşa’nın öncülüğü ve aktif katılımı ile gerçekleşti.

    Ahmet Cevdet Paşa’nın ardından fıkıh ve Batı-menşeli sosyal bilimler arasındaki en çarpıcı telif girişimi Yeni Osmanlıcı Namık Kemal’den geldi. Namık Kemal’in en hayati katkılarından birisi Batı’dan ithal kavramlara fıkıhtan kelime/kavramsal karşılıklar bulmakla oldu. Temsili hükümet/meşveret, doğal hukuk-şeriat, toplumsal sözleşme-biat gibi. Ancak bu katkı salt bir tercümenin ötesine geçti. Namık Kemal Batılı kavramları yeniden inşa etti. Öyle ki fıkıhtan devşirilen kavramlar orijinal anlamlarını yitirdi ve kendilerine atfedilen yeni anlamlarla var kaldı.

    Namık Kemal’in Batılı kavramlara fıkıhtan karşılıklar bulması özünde daha kritik bir iddiayı içeriyordu. Mezkur kavramların İslam’da da olduğu, İslam’la çelişmediği iddiasını. Tanzimat Fermanı’nda, mesela, Namık Kemal’a göre İslam’a “ters hiçbir düşünce” yoktu. Bu doğaldı. Zira Batılılar vardıkları neticeye akıl ve tecrübe yardımı ile ulaşmışlardı. Müslümanlar ise vahiy yardımı ile… Müslümanlar sadece ellerinde nasıl bir hazine olduğunun farkında değildi.

    “Hayfa ki elimizde şeriat gibi medeniyetin her türlü ihtiyacatını ifaya kafi bir atiyye-i ilahiye var iken o bırakıldı da sekiz on zalim ve cehulun havadır ve hevesatı mülkümüzde esası-ı hukuk addolundu.”

    İslam dünyasının Batı karşısında gerilemesinin sebebi de buydu: “Şeriatın ahkamına riayetsizlik.” Osmanlı Devleti “İslamiyet üzere kurulmuş” idi ve o esas değiştirilirse bedeni de tehlikeye girerdi. Osmanlı Devletinin uzun süre daha hayatta kalabilmesi ancak “şeriat-ı Ahmediye’ye ittiba” ve “devlet-i İslamiyye halinde kalmak”la mümkündü. Şeriat Osmanlı devletinin “canı” ve hayat suyu, hazırdaki sorunlarının en etkin çaresiydi.

    Fıkıh ve Batı-menşeli sosyal bilimler arasındaki son çarpıcı telif girişimi Jön Türklerden, Ziya Gökalp’ten geldi. Gökalp bunu fıkıh usulünde “örfün” önemini vurgulayarak yaptı. Gökalp’e göre fıkıh, amellerin iyi mi, kötü mü olduğuna dair yargısını iki kaynağa dayanarak yapıyordu. İlk kaynak kutsal kitap ve sünnet iken ikinci kaynak örftü. “Müminlerin hasen/güzel gördüğü şey Allah katında da hasen/güzeldir” hadisi ve “örf ile amel, nas ile amel gibidir” fıkıh kaidesi. “Şu halde fıkıh, bir taraftan ‘vahy’e, diğer cihetten ‘içtimaiyyat’a istinat eder. Yani İslam şeriatı hem ilahi hem de içtimaidir.” Şeriatın ilahi yönü elbette sabiteydi, zaman ve mekanla değişmezdi. Ancak içtimai yönü değil. Zamanla ve mekanla değişirdi. Fıkıh da bu değişimi kavramalı, yansıtmalıydı da. Bu ise ancak fıkıhçılarla sosyal bilimcilerin ortak çalışması ile mümkün olabilirdi. Gökalp’in tabiriyle “içtimai usul-i fıkıh”ın işlevi “fıkhın içtimai menbalarını tetkik etmek” ve fıkıhın bu yönünü genişletmekti.

    Fıkıhın ve sosyal bilimlerin telifi bir imkandı. Osmanlı’nın yıkılışı ile harcanan bir imkan. Zira Cumhuriyet, tercihini bila şek vela şüphe Batı-menşeli sosyal bilimlerden yana yaptı. Bu tercihle bir sınıf olarak ilmiye/ulema da ortadan kaldırıldı.

    *          *          *

    Osmanlı/Türk modernleşmesi/batılılaşması kapsamlı bir dönüşümün adı. Öyle ki devasa boyuta erişen modern Türkiye, hatta Balkanlar ve Orta Doğu çalışmaları bu dönüşümün anlatısı. Anlatının hakim teması modernleşme/batılılaşmanın birbiri ile kökten düşman iki ayrı grubu yarattığı. On dokuzuncu yüzyıl ve yirminci yüzyılın ilk iki on yılı bu iki düşman grubun mücadelesi. Cumhuriyet ise tekinin diğeri üzerinde tartışmasız zaferi.

    Recep Şentürk’ün Türk Düşüncesinin Sosyolojisi’nin Cumhuriyet’e bakışı aynı. Ancak öncesine daha nüanslı. Yine iki grup var. Bir tarafta fıkıhın temsilcileri, diğer tarafta sosyal bilimlerin. Her iki tarafın temsilcileri yine rakip. Aralarındaki ilişki elbette gergin. Ancak fıkıh ve sosyal bilimler arasında ciddi ve samimi bir diyalog da sürmüş. Hem de Osmanlı/Türk modernleşmesi/batılılaşmasının en önemli ideolojik figürlerinin dahil olduğu ve katkıda bulunduğu.

    Recep Şentürk bu diyaloga dikkat çekerek, ana hatlarını yeniden kurgulayarak ve inşa ederek, modern Türkiye çalışmalarında hakim anlatıya kritik bir eleştiri getiriyor ve mezkur anlatıya nispetle Osmanlı/Türk modernleşmesi/batılılaşmasına daha ince bir bakış atıyor. Bu haliyle Türk Düşüncesinin Sosyolojisi hiç kuşkusuz önemli bir akademik katkı.

    Kitabın talihsizliği Şentürk’ün eleştirel bakışını Cumhuriyet dönemine yaymaması. Şentürk’ün yargısı kesin. Cumhuriyet’le fıkıh ve sosyal bilimler arasında telif çabasının terkedildiği, fıkhın rafa kaldırıldığı ve fıkıhın temsilcilerinin ise tamamen tasfiye edildiği. Ancak buna dair Şentürk’ün iddiası daha çok bir ezberin tekrarı. Türk Düşüncesinin Sosyolojisi’nde bunun nasıl ve neden olduğuna dair bir tartışma yok. Bu önemli değil mi? Hem de bahsi geçen adımları atan kadroların ilhamını aldıkları arasında fıkhı ve sosyal bilimleri telife gayret eden iki isim, Namık Kemal ve Ziya Gökalp var iken.

    Akademik bir çalışmanın kıymeti sadece varolan sorulara verdiği cevaplarla ölçülmez. Bir o kadar, hatta daha fazla önemli olan, sordurduğu yeni sorular. Şentürk’ün kitabı yeni sorular sordurduğu için de değerli bir katkı.

    Recep Şentürk, Türk Düşüncesinin Sosyolojisi, İz Yayıncılık, 2017.

    Fotoğraf: Imad Alassiry

    Kitap Kitap Yorum R2 Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikRestorasyon Mutabakatı ve CHP’nin Tarihsel Sorumluluğu
    Sonraki İçerik Tyler Cowen’ın Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi Üzerine: Liberteryenler İçin Gidilecek Doğru Yol Bu Mu?

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan
    Bültenler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Emrullah Özdemir

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}