
23 Haziran Yerel Seçimleri: İlçe Bazlı Oy Değişimleri ve Ekonomik Oy Verme Modeli
İstanbul’da AK Parti’nin oy oranı 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 genel seçimleri arasında düşük gelirli ilçelerde daha çok artma eğiliminde. Güvenlik ve ekonomik istikrar endişeleri daha yoksul ilçelerdeki seçmeni AK Parti’ye oy vermeye itmiş gözüküyor.

7 Haziran’a kıyaslandığında AK Parti oyu Arnavutköy, Küçükçekmece ve Esenyurt gibi daha yoksul ilçelerde %30’un üzerinde artarken; Kadıköy, Üsküdar, Beşiktaş gibi gelir düzeyi daha yüksek ilçelerde ise artış oranı %30’un aşağısında.
2018 Haziran ve 31 Mart sonuçları kıyaslandığında, kötüye giden ekonominin iktidar oylarını bu kez yoksul ilçelerde daha olumsuz etkilediği anlaşılıyor.

Binali Yıldırım 2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın elde ettiği oy oranını gelir seviyesi düşük ilçelerde daha az koruyabilmiş. Ekonomiden daha çok etkilenen bu ilçelerde iktidar oyu daha çok azalmış.

Ekrem İmamoğlu ise İnce, Akşener ve Demirtaş’ın toplam oyunu daha dar gelirli ilçelerde koruyabilmiş. Öte yandan Kadıköy, Bakırköy, Beşiktaş ve Şişli’de yüzde 10 civarında önemli bir kayıp var.
Böylece siyasal ve ekonomik koşulların daha düşük gelirli ilçelerde oy verme davranışı üzerinde değişim yarattığını söylemek mümkün. Binali Yıldırım’ın, ekonomik nedenlerle uzaklaşan ve bir kısmı İmamoğlu’na yönelen, AK Parti ve MHP seçmenini ikna edemedikçe kazanması zor. İkna etmesi yönünde ise pek umut vaadeden bir tablo yok.
İşsizliğin arttığı, enflasyonun çok az düştüğü ve tüketici güven endeksinin 55’e gerilediği şartlarda siyasal ve ekonomik koşulların yine iktidarın aleyhine, muhalefetin lehine şekillendiğini söylemek mümkün.
7 Haziran – 1 Kasım ve 24 Haziran – 31 Mart oy değişimlerini inceledikten sonra, 23 Haziran’da sonucun ne yönde değişebileceğini öngörmek için 31 Mart seçimleri öncesinde olduğu gibi ekonomik oy verme modeli üzerinden hareket etmek gerekiyor. 31 Mart yerel seçimleri öncesinde, 2007-2019 arasındaki aylık anket ortalamaları ve işsizlik, tüketici güven endeksi ve enflasyon gibi ekonomik göstergeleri kullanarak ekonomik oy verme modeli oluşturmuştum. Bu modeller ışığında hazırladığım senaryolarda Ekrem İmamoğlu’nun yüzde 1’den az bir farkla kazanabileceğini öngörmüştüm.
En son verilerle güncellediğim modellere göre iktidar oy kaybetmeye devam ederken, muhalefetin oyu yükseliyor. İşsizlikle birlikte iktidardan uzaklaşan seçmen artık kararsız olmaya değil, doğrudan muhalefete yöneliyor.

24 Haziran’da İstanbul’da %50’yi aşmayı başarmış olan Cumhur İttifakı, 2019 Mart’ta %48 seviyesine gerilerken, Haziran’da 1 puan daha kaybetmiş. Buna göre 23 Haziran eğer bir genel seçim olsaydı Cumhur İttifakı İstanbul’da %47 seviyesinde oy alacaktı. Ayrıca Cumhur İttifakı’ndan uzaklaşıp kararsız olan seçmenlerin Mart ayına göre %50 azaldığı ve %1’den %0.5’a düştüğü görülüyor. Bu grafikte ekonominin güven aralığı içinde en düşük oranda oy verme davranışını etkilediği varsayılıyor. Ekonomi güven aralığı içinde en yüksek derece etkili olursa Cumhur İttifakı’nın oy oranının %45-46 seviyesine gerileme olasılığı mevcut.
Buna karşılık muhalefet %47’lik oyunu Mart’ta %49, Haziran’da %50’ye taşımış. Ekonominin etkisi güven aralığı içinde maksimum düzeyde yansıtıldığında muhalefetin toplam oy oranı %51-52 seviyesine yükseliyor.
Ekonomi ve siyasal problemler nedeniyle Haziran’da Cumhur İttifakı’na oy vermesine rağmen mevcut durumda muhalif partilere kayan seçmenlerin tercihleri önemli. Yukarıdaki grafiklerden anlaşıldığı üzere özellikle düşük gelirli ilçelerde bu seçmen hareketliliği daha yüksek. Bu ilçelerde oturanların eğitim seviyesi daha düşük olduğundan ideolojik kimlikleri daha az güçlü ve oy tercihleri daha kolay değişim gösterebiliyor. Dolayısıyla Erdoğan’ın karizması ve Yıldırım’ın tecrübesi ile birlikte bu seçmen grubunun son bir kez AK Parti’ye oy vermesi ihtimali düşük de olsa söz konusu.
Fakat 23 Haziran kampanyasının İstanbul sınırlarını aşan bir genel seçim atmosferinde yaşandığı hesaba katılmalı. Ayrıca Cumhur İttifakı’na 2018’de oy vermiş seçmenlerin en az %10’u (kayıtlı seçmenlerin %4’ü) YSK kararıyla birlikte İmamoğlu’nun mağdur edildiği görüşünü paylaşıyor. Mağduriyet algısı, İmamoğlu’nun dinamik imajı ve pozitif kampanyası ile birleşince Cumhur İttifakı’ndan uzaklaşıp muhalefete yönelen seçmen grubunun İmamoğlu’na oy verme olasılığı yükseliyor. Bu nedenle genel seçim tahminlerine paralel olarak Yıldırım’ın %48, Ekrem İmamoğlu’nun %50 civarında oy oranına ulaşabileceğini söylemek yanlış olmaz. Ekonominin etkisi büyüdükçe bu fark güven aralığı içinde 5-6 puana kadar açılabilir.
Ekonomik oy verme modelinin referans noktası 24 Haziran 2018 genel seçimlerinde oy kullanan seçmenler. Buna göre İmamoğlu 4 milyon 170 binlik oyunu, potansiyel olarak CHP, HDP ve İYİ Parti’nin toplam oy sayısı olan 4 milyon 335 bin veya Muharrem İnce, Meral Akşener ve Selahattin Demirtaş’ın toplam oy sayısı olan 4 milyon 475 bine çıkaracak gibi gözüküyor.
Fakat Ekrem İmamoğlu’nun maksimum oy potansiyeli aslında referandumdaki oy sayısı (4 milyon 720 bin). Ekonomik oy verme modeli referans olarak referandumu değil, 24 Haziran’ı baz aldığı için, referandumda oy kullanmasına rağmen, 24 Haziran’da oy kullanmayan seçmenin yine oy kullanmayacağını varsayıyor.
Bununla birlikte referandumda Hayır oyu kullanmasına rağmen, 24 Haziran 2018 genel seçimleri ve 31 Mart yerel seçimlerinde oy kullanmamış en az 100 binlik önemli bir muhalif kitle var. Evetçilerin neredeyse tamamı 24 Haziran’da Erdoğan’ı desteklemiş. İmamoğlu eğer bu küskün muhaliflerden de destek alabilirse farkı daha da açabilir.
Paylaş
Yazarın diğer içerikleri

2010’larda Sosyalleşen Gençlik ve Siyasetin Geleceği
Milli Mücadele’nin başlangıç tarihi olarak kabul edilen 19 Mayıs’ın “Milli Egemenlik ve Gençlik Bayramı” olarak kutlandığı Türkiye’de gençlerin sosyal ve siyasal tutumları giderek önem kazanıyor. TÜİK’in en son yayınladığı nüfus ve gençlik istatistiklerinde 15-24 yaş aralığında yer alan gençlerin 12 milyon 955 bine ulaştığı paylaşıldı[1]. Türkiye nüfusunun %15,6’sını oluşturan gençlerin

Soylu’nun İstifa Süreci ve Siyasi Geleceği
10 Nisan’da alınan sokağa çıkma kısıtlaması kararının ardından yaşanan kargaşa iç siyasette çalkantıya yol açtı. Soylu’nun istifasının Cumhur İttifakı seçmeninde yarattığı üzüntü, bakanın bir siyasi olarak liderlik potansiyelini gündeme taşıdı. Bahçeli’nin Soylu’nun görevinde kalması konusunda ısrar etmesiyle birlikte daha önceden de dile getirilen MHP-Soylu ilişkileri tekrar konuşulmaya başlandı. Bu ihtimalleri

Cumhur İttifakı Gerçekten Çoğunluğu Kaybediyor Mu?
Türkiye’de 2018 Haziran seçimleri sonrasında yaşanan kur krizi ittifaklara dayanan siyasi dengelerin değişmesine yol açtı. Ekonomik küçülme, artan enflasyon ve işsizlik 2019 yerel seçim kampanyasına damga vurdu. Seçmenin ekonomiye bakışını yansıtan tüketici güven endeksi 2009 ekonomik krizi seviyesine geriledi. Hızlı bir şekilde hükûmetin aleyhine gelişen şartlarda muhalefet, 2017 referandumunda bir

Yeni Partiler Hangi Seçmen Gruplarından Oy Alabilir?
Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan tarafından kurulması beklenen iki siyasi partinin oy potansiyelleri merak konusu. Çeşitli araştırma şirketleri %2-%13 arasında değişen bulgularını kamuoyuyla paylaştı. Fakat partiler henüz resmi olarak kurulmadığından ötürü bu partilerin potansiyellerini tartışmak daha öncelikli. Nitekim partilerin yönetici kadrosu, amblemi ve sloganı kamuya duyurulmadan seçmenlere bu partilere yönelik

CHP’nin Barış Pınarı Harekatı’na Desteği: Hata mı Başarı mı?
Hükümetin güvenli bölge oluşturma planı çerçevesinde başlattığı Barış Pınarı Harekatı iç siyasette pek çok tartışmayı beraberinde getirdi. Özellikle Ağustos ayında kayyum atamaları konusunda aktif muhalefeti ile dikkat çeken CHP’nin bu kez hükümete karşı çıkmaması gündemde yer tuttu. CHP’nin harekattan kısa bir süre önce Suriye ile ilgili düzenlediği konferansta yöneltilen eleştirilere

HDP Seçmenlerinin 31 Mart-23 Haziran Tercihleri
31 Mart’ta iki aday arasındaki fark 13 bin olduğu için tüm parti seçmen gruplarının seçmen davranışını incelemek önem kazandı. Özellikle HDP seçmeninin tavrı önemliydi. 31 Mart seçimlerinde 1 milyon 146 bin HDP seçmeninden yaklaşık 931 bininin İmamoğlu’na oy verdiği, 20 bininin Yıldırım ve diğer adayları desteklediği tahmin ediliyordu. Dolayısıyla sandığa

23 Haziran Değerlendirmesi: Ekonomi, YSK Kararı ve Hamasi Kampanya
23 HAZİRAN SEÇİMİ DOSYASI 23 Haziran seçimleri farkın 3 ayda 62 katına ulaşmasıyla sonuçlandı. Bu ilginç sonucu açıklamak için üç temel etmen aşamalı olarak sıralanabilir: Ekonomi, YSK kararı ve etnik kimliklerin ötekileştirildiği hamasi kampanya süreci. Ekonomi Son bir yılda ekonomi seçmenin çoğunluğunu umutsuzluğa itecek şekilde kötüleşti. Enflasyon %50 artarken, işsizlik

İstanbul Seçim Senaryoları
23 Haziran İBB seçimlerinde sonucu öngörmek için 2007-2019 arasında aylık anket ortalamaları, ekonomik göstergeler ve siyasal kırılmaları kapsayan oy verme modeline başvuracağız. Partilerin Haziran 2019’daki seçmen sayılarına göre iki senaryo hazırlayacağız. İlk senaryoda Cumhur İttifakı’nın minimum oy sayısını, ikinci senaryoda maksimum oy sayısını baz alacağız. Modeldeki ekonomik ve siyasal değişkenlerin

Binali Yıldırım Oy Sayısını Ne Kadar Artırabilir?
23 Haziran seçimleri YSK kararının oylamaya sunulduğu bir referandum hükmünde. Bu nedenle Binali Yıldırım’ın oy potansiyelini hesaplarken başlangıç noktamız referandum sonuçları olacak. Mahalle bazlı oy geçişi analiziyle 2017 referandumunda oy kullanan seçmenlerin 2019 oy tercihlerini inceleyeceğiz. Böylece seçmen gruplarını Evet ve Hayır oy tercihleri ile yerel seçim tercihlerini karşılaştırarak kategorize

İmamoğlu Hangi Seçmen Gruplarından Oy Alabilir?
GİRİŞ Bu yazıda Ekrem İmamoğlu’nun ulaşabileceği oy sayısını 2017-2019 arasındaki seçmen davranışlarını inceleyerek tartışacağım. İmamoğlu’na kayıtlı seçmenin en az %1’i kadar (105 bin) oy getirmesi beklenen parti seçmen gruplarını (CHP, İYİ Parti, HDP ve MHP) analiz edeceğim. Seçmenlerin davranışlarını tahmin etmek için 2017 referandumu, 2018 seçimleri ve 2019 yerel seçimlerinin