Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Türkiye-AB İlişkileri Çerçevesinde Yeşil Mutabakat
    Forum

    Türkiye-AB İlişkileri Çerçevesinde Yeşil Mutabakat

    Selim Yıldırım10 Eylül 20215 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Türkiye, Avrupa Birliği (AB) ile ilk teması 12 Eylül 1963 günü Ankara Anlaşması ile kurdu. Anlaşmayı imzalayan İsmet İnönü Birliği; “beşeriyet tarihi boyunca insan zekâsının vücuda getirdiği en cesur eser” olarak nitelendirmiştir. Ankara Anlaşması’nın amacını belirten ve en çok dikkat çeken 2. Maddede ise şu şekilde belirtilmiştir: “Anlaşma’nın amacı, Türkiye ekonomisinin hızlandırılmış kalkınmasını ve Türk halkının çalıştırılma seviyesinin ve yaşama şartlarının yükseltilmesini sağlama gereğini tümü ile göz önünde bulundurarak, taraflar arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri aralıksız ve dengeli olarak güçlendirmeyi teşvik etmektir”. Anlaşma maddeleri detaylı incelendiğinde ise AB ile kurulacak güçlü ilişkiler ve çeşitli protokollerden sonra tam bir ekonomik uyum hedeflendiği görülmüştür. Fakat, 1960’lı yıllarda belirlenen hedefler 1970’li ve 1980’li yıllarda Türkiye’deki siyasi krizler neticesinde sekteye uğramıştır. Hatta AB, 1980 askeri darbesinden sonra ilişkileri resmen askıya almıştır. 1983 yılında sivil iktidarın yeniden yönetime geçmesi ile ilişkiler hız kazanmış, üstelik 1987 yılında Ankara Anlaşması protokolleri tamamlanmadan adaylık başvurusunda bulunulmuştur. Ancak, hem Türkiye’nin Topluluğa katılmak için yeterli kapasitede olmadığı hem de tam bütünleşmesini sağlayamamış Topluluğun yeni bir üye kabul edemeyeceği gerekçesi ile bu girişim 1990’lı yıllara ertelenmiştir. Bu on yıllık süreç ise kritik öneme sahiptir. Önce, 1996 yılında Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkileri yeni bir boyut kazanarak Gümrük Birliği sağlanmış, sonrasında ise 1999 Helsinki zirvesinde Türkiye’nin adaylığı resmen tanınarak bütünleşme yolunda önemli bir adım atmıştır.

    Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki üyelik süreci oldukça karmaşık bir hâl almış, diğer aday ülkelerin aksine de çok daha farklı değişkenlere sahip olmuştur. Öyle ki, 1999’daki Helsinki zirvesinde aday olan 10 ülke 2004 yılında AB’nin en büyük genişlemesinde üyeliğini tamamlarken, Türkiye ise 2005 yılında ancak müzakerelere başlayabilmiştir. Siyasi, ekonomik ve sosyal birçok nedenin Türkiye’nin üyeliğine engel olduğu söylenebilir. Her ne kadar Türkiye, Topluluk ile üye ilişkisi kuramasa da bulunduğu jeopolitik konum ve yönetim gelenekleri açısında Avrupa ile güçlü bağlara sahiptir. Avrupa Birliği yıllar içerisinde kendi içinde bir tür evrim geçirirken, Türkiye de bu süreci yakından takip etmiştir. Schuman Planı’ndan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’na, Maastricht Anlaşması’ndan Lizbon Anlaşması’na kadar Topluluk için alınan bütün kararlar Türkiye nezdinde önemli gelişmeler olarak yakından incelenmiştir. Çünkü, bu süreçler Türkiye gibi partner ülkeleri özellikle siyasi ve ekonomik açıdan doğrudan ilgilendirmiş, Topluluğun dönüşümü Türkiye’nin de üye olmasa dahi kendini uyumlu bir çizgiye çekmesini sağlamıştır. Tabii ki Avrupa Birliği form ve ideoloji olarak bir dönüşüm yaşarken, Topluluğu etkileyen krizler ile de mücadele etmiştir. 2008 Ekonomik Krizi, yükselen popülizm ve otoriterleşme eğilimleri, düzensiz göç ve mülteci krizi, Brexit süreci gibi yaşanan sancılar Topluluğun temel ilkelerini sorgulanır hâle getirmiştir. Türkiye, Avrupa’nın yaşadığı bu krizlere doğrudan ya da dolaylı olarak müdahil olmuş, özellikle Topluluk ile kurduğu ticari ilişkiler çerçevesinde ekonomik; jeopolitik konumu itibari ile de mülteci ve göç konularında diyaloğunu artırmıştır. Öbür taraftan, 2000’li yıllar boyunca hız kazanan üyelik ilişkileri sonucunda Türkiye, açılan fasıllar ve müzakereler sonucunda demokratikleşme sürecinde önemli adımlar atmıştır. 1990’lı yıllar Türk siyasetine damga vuran Ordu; 2000’li yıllarda AB üyelik sürecinde demokratikleşme adımlarıyla etkisini önemli derecede kaybetmiştir. Yani, Türkiye ve Avrupa Birliği karşılaştığı krizlerle beraber hareket etme yetisini yıllar içerisinde kazanmış, ortak tavır alma konusunda bir mekanizma geliştirebilmiştir. Peki AB’nin ana gündeminde yer alan iklim krizine karşı aynı mekanizma işleyebilecek midir? Bunun cevabını vermek henüz erken olsa da bazı işaretlere sahibiz.

    Avrupa Birliği, kuruluşunda bölgesel barış, ekonomik kalkınma, sosyal refah gibi temel hedefleri bünyesinde barındırmış, elde ettiği bölgesel istikrar ile küresel bir konuma yerleşmeyi başarmıştır. Bu doğrultuda, küresel sorunlara çözüm üretme noktasında rasyonel söylemler üretmeyi görece başarmıştır. Bu başarının görece olarak açıklanmasının sebebi 2008 ekonomik krizi ve 2015 yılında etkisini artıran mülteci krizi ile Avrupa şüpheciliği tartışmalarının yaygınlaşmasıdır. Avrupa Yeşil Mutabakatı ise Topluluğun, hükümetler arası eylem planını azami seviyede fiiliyata geçirmeye çalıştığı politikalar bütünüdür. Bu noktada şunun vurgusu yapılmalıdır, AB üye ülkeleri bir araya geldiği ilk günden itibaren etrafında kenetlendiği krizler üzerine rasyonel bir birliktelik sağlamıştır. Bu, 1950’li yıllarda kömür ve çelik üretiminde uluslarüstü bir otorite sayesinde stabilize etmek ve savaş sonrası faşizm etkisini kırmak olarak; 1965’te Füzyon Anlaşması ile atom enerjisini kontrol etmek; 1990’larda ise Soğuk Savaş sonrası eski Sovyet ülkelerini liberal ekonomik düzene entegre etme planları olarak ortaya çıkmıştır. Yani, AB kriz yönetimini meşru ve rasyonel bir düzlem üzerine inşa etme kapasitesine sahip bir yapı olarak günümüze erişmiştir. Yeşil Mutabakat da insanoğlunun karşılaştığı en önemli krizlerden birine rasyonel bir çözüm üretme uğraşı olarak görülebilir. Bu çerçevede AB, “kimseyi geride bırakma” ilkesi ile sahip olduğu ekonomik ve sosyal altyapıyı yeşil lensler ile yeniden kurgulamaya gitmiştir. Fakat, münferit çabaların sonuçsuz kalacağı bilinci ile partner ülkelerin ortak eylem planına dahili oldukça önemsendiği AB Komisyon raporlarında öne çıkmaktadır. Bu bağlamda, Avrupa Yeşil Mutabakatı Türkiye ile AB’nin son yıllarda güç kaybeden ortak eylem mekanizması için bir katalizör görevi görebilir. Çünkü, Türkiye hâlâ Birleşmiş Milletler Paris Anlaşmasını imzalamayan altı ülkeden biri olarak uluslararası sistemde göze çarpmaktadır. Türkiye’nin bu çekimserliğinin altında yatan önemli unsurlardan biri, gelişmiş ülkeler statüsünde sayılması sebebiyle ekonomik yükümlülüğün altına girememesidir. Yeşil Mutabakat ise bu çerçevede Türkiye’nin iklim krizi reaksiyonunu hazırlayabilir, AB ile yıllar içerisinde kazandığı diplomatik işlevselliği küresel eylem planı kapsamında kullanabilir.

    Sonuç olarak, Türkiye-AB ilişkileri her ne kadar son yıllarda ivmesini kaybetse de uluslararası sistemde tarafların etkin iletişimi her iki aktör için de kolaylaştırıcı öneme sahiptir. AB’nin Yeşil Mutabakat ile yeni bir yola girdiği aşikârdır ve bu tür krizlerin Topluluğu diri tuttuğu, tarihteki örnekleri ile sabittir. Türkiye, siyasal tarihinde savrulmalar yaşasa da AB ile ilişkilerini sürekli belirli bir seviyede tutarak uluslararası sistemde AB’yi bir tür çıpa olarak kullandığı dönemler olmuştur. Uluslararası sistemin iklim krizi konusunda mutabakata vardığı yeni düzende de Türkiye ve AB ilişkilerinin Yeşil Mutabakat çerçevesinde yeniden şekilleneceği öngörülebilir.

    Asterisk2050 Çevre Dünya
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikNasıl Olacak? #2 | Konuk: Kemal Büyükyüksel
    Sonraki İçerik Surlarda Açılan Mukaddes Gedik: Babacan’ın Tarihi Cherry Picking Anı

    Diğer İçerikler

    Bültenler

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi
    Yazılar

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Elif Menderes
    Videolar

    Küreselde ve Yerelde Kadınlar, Romanya-Polonya Seçimleri ve Trump’ın Ortadoğu Gezisi |2’li Görüş #41

    20 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi ve Melis Konakçı

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}