Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » “Türk Sekülerleşmesine Tekrar Bir Bakış: Diyanet’in Orijini”
    Forum

    “Türk Sekülerleşmesine Tekrar Bir Bakış: Diyanet’in Orijini”

    Birol Başkan1 Mayıs 20207 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Amasya’nın Taşhan otelinin giriş kapısını geçtikten hemen sonra, solda kesme taştan yapılma duvarda siyah beyaz bir fotoğraf asılıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün 1930 yılında bu ile yaptığı ziyarette çekilen bu fotoğraf, Atatürk’ün beyaz sakallı ve beyaz sarıklı yaşlı bir adamla yaptığı  bir sohbeti tarihe kaydetmiştir. Atatürk sağ elini yaşlı adamın sol kolunun üzerine koymuş, yüzünde belirgin bir tebessümle yaşlı adamı dikkatle dinliyordur. 

    Fotoğraftaki detayları incelerken, Atatürk’ün yoldan rastgele bir vatandaşla değil de eski bir dostu görmüş olmanın mutluluğunu yaşadığı hissine kapıldım. Haksız da çıkmadım. Fotoğrafı basit bir internet araştırması ile buldum. Hatta sohbetin 17 saniyelik video görüntüsünü de. 

    Fotoğrafta Atatürk ile sohbet eden kişi dönemin Amasya müftüsü Abdurrahman Kamil Efendi’dir. Diyanet’in İslam Ansiklopedisi’ndeki biyografisine göre, A. Kamil Efendi 1850 yılında Amasya’da doğdu. Medrese eğitimi alan ve hayatı boyunca ulema sınıfının bir mensubu olarak vaizlik, müderrislik, müftülük yapan A. Kamil Efendi, Atatürk 1919 yılında Amasya’ya geldiğinde ilk karşılayanlardandı ve onunla uzun bir görüşme yaptı. Bu görüşmeyi takiben verdiği cuma vaazında Atatürk’ü cemaatine överek tanıtan A. Kamil Efendi, Amasya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin üyeleri arasında da yerini aldı. 1922 yılında artık emeklilik çağında olmasına rağmen, A. Kamil Efendi bizatihi Atatürk tarafından Amasya müftüsü olarak atandı ve ölünceye kadar, 1941 yılına kadar bu görevde kaldı. Yani, bahsettiğim fotoğraf gerçekten de birbirini çok önceden tanıyan iki kişiye aitti. 

    Bu fotoğraf bir çok açıdan şaşırtıcıdır. En azından Türkiye’deki İslamcı/Siyasal İslamcı alternatif tarih yazımı açısından. Zira söz konusu tarih yazımı yine bir Osmanlı alimi olan İskilipli Atıf’ın şapka giymeye karşı çıktığı için idam edildiğini iddia eder. Mesela, Necip Fazıl Kısakürek İskilipli Atıf’ı şu sözlerle anar:

    “Fert çerçevesinde ilk din mazlumluğunu, İnkılâp tarihine göz atar atmaz, İskilipli Atıf Hocada görüyoruz. Bu muazzam şehit, hiçbir alâkası bulunmayan şapka tepkisinin ruhu farz edilmek veya bu mevzuda şeriat ölçüsünü temsil edici şahsiyet kabul edilmek gibi bir anlayışa kurban gitmiştir.” 

    Söz konusu tarih yazımına hatırı sayılır bir katkı sağlayan Mustafa Armağan’a göre ise, İskilipli Atıf yalnız değildir. Şapkaya muhalefet yüzünden ayrıca Babaeski müftüsü Ali Rıza Efendi, Erzurum’da 10, Sivas’ta bir, Rize’de sekiz, Maraş’ta beş kişi daha idam edilmiştir. 

    Amasya’da çekilen fotoğrafta ise, Atatürk ile samimi bir sohbet yapan Amasya müftüsü ise sarıklıdır ve şapka devrimi üzerinden beş yıl geçmiştir. 

    İslamcı/Siyasal İslamcı alternatif tarih yazımı açısından şapka devrimine kıyasla Atatürk’ün hayata geçirdiği çok daha radikal ve sorunlu icraatleri oldu: Halifeliğin kaldırılması, medreselerin ve tekke-zaviyelerin kapatılması, İslam hukuku temelli Mecelle’nin yerine İsviçre’den alınan Medeni Hukuk’un kabûlü, Arap alfabesi temelli alfabenin terki ve yerine Latin alfabe temelli bir alfabenin kullanılmaya başlanması, Anayasa’daki “devletin dini İslam’dır” maddesinin kaldırılması ve laikliğin anayasaya girmesi, ezanın Türkçeleştirilmesi gibi.

    Bu icraatleri hayata geçiren Atatürk ile alakalı İslamcı/Siyasal İslamcı yargı doğal olarak son derece sert oldu. Mesela, o dönemi bizatihi yaşayan ve yeni rejimin elinde bir takım zorluklar da yaşayan Said Nursi, Atatürk için ahir zamanda (dünyanın kıyametin kopmasından önceki son zamanları) ortaya çıkacak ve Müslümanlar arasında fitne ve fesat yayacak Süfyan/Deccal dedi. Nursi, Şualar isimli eserinin 5. Şua’sında bunu isim vermeden, ahir zaman hadislerini Atatürk devrimlerine uyarlayarak yaptı. Mustafa Armağan’ın 2016 yılında yayınladığı ve o zamana kadar gizli tutulan, Sırrı-ı İnan Atayna isimli risalesinde ise, Said Nursi isim vererek Atatürk’ten Süfyan/Deccal olarak bahsetti: “Şeriât-ı Ahmediyye’nin ve şeâir-i İslâmiyye’nin tahrîbine çalışan Mason komite reîslerinden ve hiçbir cihette müstehak olmadığı Mustafa Kemâl ismiyle ma’lûm olan şahsı menhûs, o Deccâllerden birisidir.”

    Süfyanlık/Deccallik atfetmese de, Necip Fazıl’ın da Atatürk’le alakalı son derece ağırdı. Mesela, 1950 yılında Büyük Doğu Dergisi’nde Dedektif X Bir müstear ismiyle “Allahsız” başlıklı yazısında, Necip Fazıl, Atatürk için “Allah ve Resulünün düşmanıydı” dedi. Atatürk’ün “bütün icraatı baştan başa en keskin din ve şeriat düşmanlığı”ydı ve “din ve imanı yok etmek” gayesini gütmüştü. Ayrıca, Atatürk, “sadece umumi mânada bir «Allahsız» değil, ruhunda en küçük (idealist) havaya pay bırakmıyan koyu ve sert bir (materyalist) tir. Bu bakımdan, belki de (Karl Marks) ve (Lenin) i aşacak bir istidatta, kaba maddeden başka bir hedef tanımaz” bir kişiydi. Daha hususi manada ise, Atatürk, “tam bir İslamiyet düşmanı”ydı ve “bütün hayat, fikir ve hamlelerine hakim olan en büyük nefret kutbu, bizzat Allah’ın sevgilisi”ydi. 

    Atatürk’ün A. Kamil Efendi ile samimi fotoğrafı İslamcı/Siyasal İslamcı tarih yazımının çizdiği Atatürk ile uyumsuz görünüyor. İkilinin samimi fotoğrafının çağrıştırdığı esas soru aslında şu: Son dönem Osmanlı ulemasına Cumhuriyet döneminde ne oldu? Kapatılan medreselerde ders verenler, kapatılan Şeriat mahkemelerinde hakimlik-kadılık yapanlar, İstanbul’da Şeyhülislamlık ofisinde çalışanlar… bu insanlara ne oldu?

    Yıllar önce yürüttüğüm doktora çalışmasına bu soruya cevap bulmak için başladım. Bunun için bulabildiğim bütün ulema biyografilerini okudum. Bir çoğu Sadık Albayrak’ın 5-ciltlik Son Devir Osmanlı Uleması ve Türkiye Diyanet Vakfı’nın derlediği İslam Ansiklopedisi’nden olan bu biyografilere göre Cumhuriyet’e yetişen Osmanlı ulemasının büyük çoğunluğu Diyanet İşleri Başkanlığında, Adalet ve Eğitim bakanlıklarında istihdam edildi. Bir şekilde devlette memuriyet almayan veya emeklilikleri gelmiş olanlara ise emekli aylıkları ödenmeye devam edildi. Cumhuriyet ayrıca, Diyanet kanalıyla son Osmanlı ulemalarından bazılarına önemli yayınlar yaptırdı: Muhammed Hamdi Yazır’ın tefsiri ve meali, Babanzade Ahmed Naim’in Buhari Tercümesi ve Şerhi, Ömer Nasuhi Bilmen’in İlmihali ve altı ciltlik İslam fıkhı üzerine çalışması bu yayınlara örnek gösterilebilir. Daha da önemlisi bu yayınların binlerce kopyası Anadolu’da müftülük ve camilere yollandı. Belki de daha şaşırtıcı olanı ise, iki ulema mensubu İsviçre Medeni Hukuku’nu tercüme edilip, uyarlanmasında görev aldı. 

    Bu iki kişiden birisi kadı yetiştirmek için kurulan Medresetü’l Kuzat mezunu Sabri Şakir Ansay, diğeri ise hem seküler hem dini eğitim alan ve bir dönemde Şeyhülİslamlık’ta çalışan Ebu’l Ula Mardin’di, ki her ikisi de Cumhuriyet döneminde Ankara ve İstanbul Hukuk Fakültelerinde çalıştı.

    Cumhuriyet döneminde Dürrizade Abdullah, Mustafa Sabri, İskilipli Atıf, Said Nursi, Süleyman Hilmi Tunahan gibi ulemadan isimlerin Cumhuriyet döneminde kişisel zorluklar yaşadıkları reddedilemez bir gerçektir. Dürrizade ve Mustafa Sabri 150’liliklerden olduğu için ülke dışına çıkmak zorunda kaldılar. Ancak bu isimlerin daha büyük resimde istisnai isimler olduklarını iddia etmek de pekala mümkün. 

    Daha büyük resimden çıkan esas sonuç, -Cumhuriyet modernleşmesi/sekülerleşmesinin, İslamcı/Siyasal İslamcı alternatif tarih okumasının iddia ettiğinin aksine,- din karşıtı veya İslam-karşıtı olmadığı. Bu sonuç esasında sadece söz konusu tarih okumasını değil, konu üzerine Bernard Lewis ve Niyazi Berkes’in kurguladığı ve bu döneme kadar ortodoks akademik duruşu da sorgulamaktadır. Bu duruş, Türk sekülerleşmesinin din ve devletin katı bir şekilde ayrılığı ile sonuçlanan Fransız laiklik modelini taklit ettiği tezini savunur. Halbuki, sadece Diyanet İşleri Başkanlığının varlığı bile söz konusu tezi ciddi bir şekilde sorgulatmalıydı. Diyanet’in varlığı tezin savunucuları tarafından genellikle özel bir istisna olarak kabul edildi ve Atatürk’ün dini sıkı bir şekilde kontrolü altına alma gayreti olarak yorumlandı.

    Cumhuriyet’i kuranların Diyanet kanalıyla dini aktiviteleri kontrol etmek amacı güttüğünü iddia etmek elbette mümkün. Nitekim Cumhuriyet döneminde sorun yaşayan din adamlarının büyük çoğunluğu Diyanet çatısı dışında dini aktivite yaptıkları için sorun yaşadılar. Ancak salt kontrol hedefinin ötesinde, Cumhuriyet’in Diyanet kanalıyla Türkiye’de daha uysal, daha apolitik bir din anlayışını yaymak istediği de aşikar. Bunu en belirgin Diyanet’te Heyet-i Müşavere azalığı, başkan yardımcılığı ve nihayetinde başkanlık da yapan Ahmet Hamdi Akseki’nin İslam Dini isimli kitabında görmek mümkün. Söz konusu kitabın Diyanet’in ilk başkanı Rıfat Börekçi’nin tavsiyesi ile imam ve hatipler için hazırlandığını not edelim. Bu kitabın alt başlığı esasında kitabın özeti niteliğinde: “İtikad, İbadet ve ahlak.” Kısaca İslam dini, iman esasları (Allah’a, meleklere, peygamberlere, ahiret gününe ve kadere), ibadetler (namaz, oruç, zekat, hac) ve ahlak temelinde daraltır ve yeniden tanımlar. Atatürk’ün çok tartışılan Türkçe Kur’an ve Türkçe ezan ile Diyanet’in Türkçe tefsir, Kur’an ve hadislerin tercümesi girişimlerini de aynı doğrultuda değerlendirmek mümkün. Bir manada Türkiye’ye ait veya Türkiye’ye has bir İslam anlayışı oluşturmak ve bu anlayışı Diyanet kanalıyla hayata geçirmek. Diğer bir deyişle, Türk sekülerleşmesi, herhangi bir modernleşme/sekülerleşme modeline benzetilecekse şayet; Fransa’ya değil, İngiltere ve İskandinavya ülkelerine daha çok benzer, ki bu ülkelerde de dini kurumlar ve devlet ayrışmamış, bilakis bütünlemiştir. Önemli bir farkla elbette. İskandinav ülkelerinde devlet ile bütünleşen Protestanlık bir reform hareketi olarak devletten bağımsız olarak doğdu. Ancak, daha sonra devletin hizmetine ve korumasına girdi. Türk modernleşmesi/sekülerleşmesinde ise bu devletin girişimi olarak kaldı. Nitekim, Şevket Süreyya Aydemir’in anekdotuna göre, Atatürk, “Ben Luther olmayacağım,” diyerek camilere sıralar koymak gibi çok daha radikal reform taleplerini geri çevirmişti. Ancak; bu cümle bile -elbette doğru ise- var olan hali ile attığı adımların içeriğinin pekala farkında olduğunun da göstergesi… 

    Not: Yazı içinde bahsedilen doktora çalışmam 2014 yılında Routledge tarafından From Religious Empires to Secular States başlığı ile yayınlanmıştır.

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikSpace X, ABD ve Küresel Dengeler
    Sonraki İçerik Göçmen Kadının Dayanılmaz Hafifliği vs Ağırlığı Üzerine

    Diğer İçerikler

    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}