Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » İran Yaptırımları Rejimi ve ABD’nin Yeni Stratejisi
    Forum

    İran Yaptırımları Rejimi ve ABD’nin Yeni Stratejisi

    Cemalettin Taşken10 Haziran 20196 dk Okuma Süresi
    flags of Iran and USA painted on cracked wall
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Yazıda İran’ın nükleer serüvenini özetlendikten sonra, ikinci bölümde ABD’nin İran’a yönelik uyguladığı yaptırımların mantığına ve işleyişine değinilecektir. Karşılıklı savaş tehditlerinin yaşandığı bir dönemde Tahran’a yönelik uygulanan yaptırımlar rejiminin işleyişinde bahsetmek, sürecin seyrinin anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Nitekim bu süreçte ABD’nin mutlak kontrol sahibi olmadığı; P5+1 ülkelerinin de bu anlaşmaya taraf olduklarını hatırda tutmak gerekir. Bu çok taraflı anlaşmadan yeteri kadar kazançlı çıkamayacağını düşünen ABD’nin, Tahran’a yönelik olası bir askeri operasyon tehdidini kullanarak İran’ı çok taraflı bir anlaşma yerine ikili müzakere sürecine zorlama olasılığı mevcut.

    Arka Plan

    İran’ın nükleer serüveni, sanılanın aksine yeni değil yaklaşık 65 yıl öncesine dayanır. Bu serüven ironik bir biçimde ABD’nin desteği ile başlamıştır. İran’ın nükleer programına başlangıç aşamasında destek verenler arasında Fransa, Rusya ve Almanya da bulunmaktadır. 1953 yılında (CIA destekli olduğuna inanılan) bir darbe sonucu dönemin başbakanı Muhammed Musaddık’ın (1951-1953) görevden alınarak Şah’ın yönetimi tekrar ele geçirmesiyle Tahran, nükleer yolculuğa çıkmış oldu.  Şah’ın, yönetimi yeniden devralmasıyla birlikte zenginleştirilmiş uranyumla çalışan merkezdeki reaktörler de ABD tarafından temin edilmiştir. Nükleer santral kurmak adına ilk belirlenen yer başkent Tahran’a 1281 km uzaklıktaki Buşehr’di. İki eski dost ülke 1957 yılında nükleer çalışmalara resmen başlamış, nükleer teknolojinin barışçıl ve sivil amaçlarla kullanımı öngören “Barış için Atom Programı” adıyla bir iş birliği anlaşması imzalanmıştır. 1967 yılına gelindiğinde Tahran Nükleer Araştırma Merkezini kurarak ilk araştırma reaktörünü faaliyete geçiren İran, 1968 yılında “Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması”na (NPT) imza atmıştır. Nükleer çalışmalara başladığı dönemden 1979 İran Devrimi’ne kadar çeşitli uluslararası anlaşmalara taraf olan Tahran, nükleer teknoloji çalışmalarına devam ettirerek bu alandaki kapasitesini arttırmıştır.[1]

    1979 İran Devrimi sonrasında Ayetullah Humeyni, yüksek maliyeti ve dini açıdan sakıncalı bulunması nedeniyle nükleer çalışmaları yasaklamıştır. Bunun yerine sahip oldukları petrol ve doğalgaz yataklarını işletip İran ekonomisini yer altı zenginlik kaynakları üzerine kurma politikası takip etmişlerdir. Nükleer çalışmalar tamamen yasaklanmamış olsa bile, Humeyni’nin Batı’ya karşı sert tutumu nedeniyle daha önce yapılan anlaşmalar iptal edilmiş ve nükleer çalışmalar sona erdirilmiştir.

    Ancak İran Devrimi’nden bir yıl sonra patlak veren İran-Irak savaşı sırasında Irak’ın sahip olduğu yüksek ateş gücüne sahip modern silah sistemleri, İran tarafına önemli kayıplar verdirmiştir. Savaş boyunca yaşanan psikolojik çöküntü ve fiziki tahribat, İran’ı yeni savunma ve tehdit unsurlarını benimsemeye yöneltmiştir. Nihayetinde İran Devrimi’nin hemen ardından Humeyni tarafından yayınlanan bir fetva ile yasaklanan nükleer çalışmalara yine Humeyni’nin aldığı bir kararla geri dönülmüştür. Ayetullah Humeyni, nükleer çalışmalara hız verilmesiyle yetinmeyip füze teknolojisinin geliştirilmesine yönelik de adımlar atılması gerektiğini belirtmiştir.[2]

    Tahran yönetiminin almış olduğu bu kararın ardından ABD’nin başını çektiği Batılı ülkeler; İran’ın nükleer çalışmalarının, enerji ihtiyacının ötesinde nükleer silah elde etme amacını taşıdığını ileri sürerek Tahran’a yönelik giderek genişleyen bir yaptırım programını uygulamaya sokmuştur. Nitekim 1979 yılında itibaren Tahran, kendisine yönelik uygulanan nükleer yaptırımlarla mücadele etmektedir. Yaptırımların İran toplumunda meydana getirdiği ekonomik yıkım ve toplumsal çöküşün çözümüne dair zaman zaman girişimler olsa da bu girişimlerin çoğu atıl kalmıştır. 2015 yılı, çözüm adına en çok umutlanılan yıl olmuş ancak ABD’de yaşanan başkanlık seçimleri sonrası cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın göreve gelmesi, çözüm umutlarını bitirerek İran-Batı arasındaki nükleer gerilimi bir kez daha dünyanın gündemine taşımıştır.

    Trump yönetimi, 2015 yılında Barack Obama döneminde imzalanan ve İran’ın nükleer silah geliştirme kapasitesinin ortadan kaldırılmasını amaçlayan anlaşmadan tek taraflı olarak çekildiğini duyurmuştur.

    Anlaşma Tahran’ın uranyum zenginleştirme programını kısıtlaması karşılığında ülkeye uygulanan yaptırımların kademeli olarak kaldırılmasını öngörüyordu. Ancak Donald Trump bu anlaşmanın İran’ın nükleer silah geliştirmesini engelleyecek nitelikte olmadığını savunarak “ABD tarihinin en kötü anlaşması” olarak nitelediği karardan tek taraflı olarak çekildi ve İran’a yönelik yaptırımların yeniden uygulamaya konulacağını duyurdu. Oval Ofis’in bu kararının ardından iki ülke arasında yeniden gerilimli bir sürece girilmiş oldu.

    Yaptırımların İşleyişi

    Yaptırımlar rejiminin işleyip mantığına dönecek olursak; İran’a yönelik üç farklı aktörün yani ABD’nin, BM Güvenlik Konseyi’nin ve AB’nin uyguladığı yaptırımlar mevcut. 2015 yılında Obama yönetimi ve Tahran arasında varılan uzlaşıda sadece nükleer meseleyle ilgili yaptırımların askıya alınmasını öngören bir taslak metin üzerinde anlaşılmıştı. İran’a yönelik diğer yaptırımlar ise devam etmekteydi.[3]

    İran’a uygulanan yaptırımlar üç ana başlıkta toplanmakta. Nükleer mesele ile ilgili yaptırımlar dışında İran’a yönelik iki başlıkla ilgili yaptırımlar var. Bunlardan biri insan hakları ihlalleriyle ilgili. Diğeri ise İran’ın ülke dışında terörizmi desteklemesine yönelik yaptırımlar. Anlaşma sağlandığı dönemde bu üç yaptırım paketi ile İran’dan nükleer silah sahibi olmaması, Hizbullah gibi örgütleri desteklememesi ve ülke içerisinde muhalifleri hedef alan insan hakları ihlâllerinden vazgeçmesi istenmişti. Yaptırımlar paketinin bütünü, İran’ı dönüştürmeyi hedefleyen bir mantığın ürünüydü. Washington ve Tahran arasındaki olanca gerilime rağmen bugün bile Batı için İran; ezelî-ebedî bir düşmanın ötesinde, dönüştürülerek geri kazanılmak istenen eski bir dost niteliğinde.

    BM Güvenlik Konseyi ve AB’nin uygulamış olduğu yaptırımların yanı sıra ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımların, kendi içinde ikiye ayrıldığını ifade etmek gerek. Bunlardan ilki “executive order” denilen, başkanın doğrudan yaptırım kararı alarak uyguladığı yaptırımlar. İkincisi ise Kongre’nin kanun çıkararak gerçekleştirdiği yaptırımlar. Bu ayrım, ABD’nin anlaşmadan tek taraflı çekilmesinden sonra yaşanan gerilimin, ABD iç siyasetine bakan yönü açısından dikkate değer. Zira “executive order” hakkını kullanan Trump, eğer Tahran’ı kafasındaki ikili anlaşmaya razı edemezse, kendisi de anlaşmayı iptal etme kararından dolayı pişmanlık yaşayacağı bir sürece girebilir. Tıpkı İran Devrimi sonrası Humeyni’nin nükleer çalışmaları yasaklayıp sonra geri getirmek zorunda kaldığı gibi. Başkanlık Kararnamesi ile çıkarılan yaptırımları başkan, kendi inisiyatifi ile yeni bir belgeyle ortadan kaldırabilir. Kongre’den çıkan yaptırım kararlarında da Başkan etkili bir rol oynayabilir. Çünkü kararlarda “İran’ın tavrı değişinceye kadar” şerhi yer almaktadır. Öte yandan örneğin ABD, “İran ile yapılan görüşmelerde Tahran’ın, yaptırım gerektirecek tutum ve eylemlerden vazgeçtiğine şahit olduk” anlayışına sahip olursa yaptırımları, yeni bir kararnameye gerek duymadan da askıya alabilir. Ama bir kısım noktalarda yeni bir yasama faaliyetlerinin gerekliliğini savunan kongre üyeleri de var.Bu durum, Amerikan iç siyasetinde, İran yaptırımlarına yönelik tartışmaların önümüzdeki süreçte de devam edeceği anlamına geliyor.

    Nihayetinde, İran ve Batı’nın 2015 yılında Viyana’da vardığı anlaşma Tahran’ın nükleer silah programını kontrol altına almak istediği bir anlaşmaydı. Ancak İran’ın insan hakları ihlalleriyle ilgili konumu ve terörizmi desteklemesiyle bağlantılı olarak uygulanan yaptırımlar ise hep geçerliliğini korudu. İran yönetimi nükleer anlaşmaya vardığı zaman, diğer ikisiyle ilgili olarak da elinin rahatlayacağını düşünmüştü. Batı bloğu ise nükleer anlaşmayı yaptıktan sonra diğer konularla ilgili olarak da İran’ı dönüştürebilecekleri bir eşiğin aşılacağı anlayışı üzerinde hemfikir olmuştu. Bu yüzden 2015’te varılan anlaşma sonrası bugün gelinen nokta, Batı ile İran arasındaki bütün mücadelenin, yeni gerilimlerin ya da yeni anlaşmaların konuşulacağı bir sürece girildiğinin işareti niteliğinde.


    [1] Taghvim-i Serguzaşt-i Atomi-yi İran der Şeş Dehe-i Ahir,

    https://www.seratnews.com/fa/news/141040/%D8%AA%D9%82%D9%88%DB%8C%D9%85-%D8%B3%D8%B1%DA%AF%D8%B0%D8%B4%D8%AA-%D8%A7%D8%AA%D9%85%DB%8C-%D8%A7%DB%8C%D8%B1%D8%A7%D9%86-%D8%AF%D8%B1-%D8%B4%D8%B4-%D8%AF%D9%87%D9%87-%D8%A7%D8%AE%DB%8C%D8%B1-%D8%AA%D8%B5%D8%A7%D9%88%DB%8C%D8%B1

    [2]Nâgoftehâ-yi Muhalefet-i İmam Humeyni ba Sâht-i Silah-i Şimyayi ve Hestei,

    https://www.tabnak.ir/fa/news/442632/%D9%86%D8%A7%DA%AF%D9%81%D8%AA%D9%87%E2%80%8C%D9%87%D8%A7%DB%8C-%D9%85%D8%AE%D8%A7%D9%84%D9%81%D8%AA-%D8%A7%D9%85%D8%A7%D9%85-%D8%AE%D9%85%DB%8C%D9%86%DB%8C-%D8%A8%D8%A7-%D8%B3%D8%A7%D8%AE%D8%AA-%D8%B3%D9%84%D8%A7%D8%AD%E2%80%8C-%D8%B4%DB%8C%D9%85%DB%8C%D8%A7%DB%8C%DB%8C-%D9%88-%D9%87%D8%B3%D8%AA%D9%87%E2%80%8C%D8%A7%DB%8C

    [3] “Parameters for a Joint Comprehensive Plan of Action Regarding the Islamic Republic of Iran’s Nuclear Program- JCPOA”, https://eeas.europa.eu/headquarters/headquarters-homepage_en/32286/Nuclear%20Agreement (E.T. 21.04.2019)

    Dünya Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikSanal IŞİD Yapısına Doğru?
    Sonraki İçerik Bağzı Şeyler Ne Zaman Güzel Olur?

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Videolar

    Parlamenter Sistem için Yol Ayrımında mıyız? | Berk Esen | Çavuşesku’nun Termometresi ÖZEL #255

    28 Mayıs 2025 Berk Esen, Burak Bilgehan Özpek, İlkan Dalkuç ve Melis Konakçı
    Bültenler

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}