Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » İki Skandalın Benzerlikleri: Enerji Krizi ve 128 Milyar Dolar
    Forum

    İki Skandalın Benzerlikleri: Enerji Krizi ve 128 Milyar Dolar

    Ümit Özlale31 Ocak 20227 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Cumhuriyet tarihinde ilk defa bu türden bir enerji krizi yaşadık. Krizin önemini iktidar partisinin gündem saptırma gayretlerinden, krizin nedenini de Enerji Bakanı’nın kışa girerken yaptığı açıklamalardan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı’nın mazeretlerinden anlayabiliyorsunuz. Her alanda olduğu gibi enerjide de öngörüsüz, eleştiriye ve bilime kapalı, cahil cesaretiyle en kritik konularda bile her türlü riski alan, gözleri paraya gülen bir anlayış var karşımızda.

    Tam da üretimle ve ihracatla büyüyeceğimiz yeni ekonomi modeline geçtiğimizi cümle âleme duyurmuşken üretimin durması, kesinti sonrası yaşanacak verimlilik kayıpları, ihracatçımızın küresel değer zincirlerindeki ağırlığını kaybetme riski ve planlı sanayi politikasının omurgası niteliğindeki organize sanayi bölgelerinin adeta cezalandırılması, tam “a la AKP” denecek cinsten. Fayda-maliyet analizinden ve risk yönetiminden bihaber bürokrat ve politikacıların neden olduğu üretim kaybı aylar öncesinde pahalı bulup almaya kıyamadıkları doğalgaz maliyet farkının üstünde.

    Enerji alanında uzman olmadığımdan (ben ekonomistim!) Cumhuriyet tarihimizin bu en derin enerji krizini işin uzmanlarından bir hafta boyunca dinleyip anlamaya çalıştım. Konuyla ilgili daha fazla bilgi sahibi oldukça bu yaşadığımız skandalın genetik kodunun daha önce yaşadığımız bir skandalla çok benzediğini gördüm. Doğru bildiniz, 128 milyar Dolar skandalından bahsediyorum. Bu iki skandal arasındaki benzerliklerden bazılarını devleti yönettiğini unutan liyakatsiz kadrolar, yandaş sermaye için kâr alanları yaratma motivasyonu ve baskılayarak çözüm alabileceğini sanma olarak özetleyebiliriz.

    Devlet yönettiğini unutan liyakatsiz kadrolar: Serbest piyasa ekonomisinin doğru çalışmasını, özel sektör marifetiyle bir ekonomik büyümeyi hedefliyorsanız, kamunun öncelikli görevi makro bazdaki riskleri yönetmek, belirsizliği azaltarak istikrarı ve güvenliği sağlamak olmalıdır. Bir ülkede makroekonomik istikrarın sağlanması ve ülkenin dış şoklara karşı korunması için Merkez Bankası rezervleri ne kadar önemliyse, orta ve uzun vadeli doğalgaz boru hattı anlaşmaları da enerji arzı güvenliği için neredeyse aynı önemi taşıyor. İşte bu yüzden merkez bankaları ve enerji bürokrasisi, gerekirse yüksek maliyetleri göze alarak kendi sorumluluk alanlarında güvenliği sağlamakla yükümlü. Sermaye hareketlerinin yoğun olduğu gelişmekte olan ekonomilerde merkez bankalarının kendi rezervlerini erittikten sonra ödünç rezervlere bel bağlaması nasıl başlı başına bir risk faktörü ise doğalgaz boru anlaşmalarının arka plana itildiği ekonomilerde spot piyasa fiyatlarına bel bağlamak da aynı derecede önemli bir risk faktörü. Eğer enerji bürokrasisi Azerbaycan ile yapılan Faz-1 anlaşmasını[1] -hem de koşullar çok uygunken- yenilemiş olsaydı, her sene aynı sıkıntıyı çıkaran ve doğalgaz ithalatımızda ağırlığı sadece yüzde 10 civarında olan İran’ın doğalgazına bu kadar bağımlı olmazdık. 2020 yazında petrol ve doğalgaz fiyatları şimdikinin neredeyse dörtte biriyken ve küresel ölçekte enerji fiyatlarının artmasına kesin gözüyle bakılırken enerji arz güvenliğimizi artıracak orta ve uzun vadeli anlaşmalardan uzaklaşıp spot piyasalara yönelmek iyimser bir yaklaşımla liyakatsizlikten, gerçekçi bir yaklaşımla da yandaş sermaye için kâr alanı yaratmaktan başka bir şey değil. Enerji Bakanı’nın kış başındaki açıklamaları zaten tek başına liyakat sorununa işaret ediyor. İster liyakat ister yandaş sermayeyi kollama deyin, iki durumda da değişmeyen tek gerçek devletin milyarlarca dolar zarar ettiği. Çok basit bir örnek verelim. 110 milyar TL satış geliri olan BOTAŞ geçen sene 91 milyar TL zarar etti.

    Tabii bu başlıkta konuşabileceğimiz başka alanlar da var. Uluslararası standartlar doğalgaz tüketiminizin yüzde 20’si kadar bir depolama tesis kapasitesi olması gerektiğini söylerken, bizde bu oran yüzde 5’in biraz üzerinde. Gerçi yüzde 20 olsaydı da bir şey değişmeyecekti çünkü fiyatlar pahalı olduğu için biz zaten düşük kapasiteli depoları bile doldurmadık. Bu tesislerin kapasitesini arttırmak için açılan ihalelerin de olağan şüphelilere gittiğini ve burada çok acele edilmediğini ekleyerek bu paragrafı kapatalım.

    Bir başka problem de spot piyasalardan sağlanan LNG’nin gaz şebekesine bağlanmasında yaşanıyor. Yani spot piyasadan sağlayacağınız doğalgaza güveniyorsunuz ama gerekli altyapıyı da kuramıyorsunuz. Mesela İzmir-Aliağa’da bulunan FSRU gemilerinin şebekeye bağlantı noktaları birbirlerine çok yakın. Bu yüzden aynı anda iki terminalden şebekeyi beslemek mümkün olmuyor, toplam arz kapasitesi de düşüyor. Daha vahim bir örnek Hatay Dörtyol’da bulunan BOTAŞ’a ait FSRU gemisinin bulunduğu bölgedeki liman koşulları. Hava uygun olmadığında, bölgenin rüzgâra açık yapısı ve dalga seviyesinden dolayı şebekeye düzenli gaz basımı güçleşiyor. Plansızlık diz boyu anlayacağınız. Tam “a la AKP” denecek türden bir yaklaşım.

    Yandaş sermaye için kar alanı yaratma: TCMB rezervleri eritilirken kime ne kadardan dolar satıldığı iktidar değiştikten sonra en çok incelenecek konuların başında geliyor. Benzer şeyleri 20 Aralık gecesi yapılan VİOP işlemleri için de söyleyebiliriz. TCMB Başkanı’nın, Hazine ve Maliye Bakanı’nın alınacak faiz kararlarını fısıldadığını da artık biliyoruz. Özetle ekonomi bürokrasisinin yandaş sermayeyi kollamayı kendisine bir görev edindiğini söyleyebiliriz. Bunun çok daha vahimi maalesef enerji sektöründe gerçekleşiyor. O yüzden de inşaat sektörünün buzdağının görünen kısmı olduğunu, görünmeyen kısımda ise enerji ve madencilik sektörü olduğunu söyleyebiliriz. Uzun vadeli anlaşmaların ağırlığını azaltıp spot piyasadan LNG alma yoluna gittiğinizde sizi o yolda elini ovuşturarak hangi şirketlerin beklediğini ve bu alana en çok hangi şirketlerin yatırım yaptığını az çok tahmin edersiniz. İşin özeti şu: Her ne kadar enerji bürokrasisi 2020 yılı itibariyle spot LNG piyasasında fiyatların düşük düzeyde seyretmesini strateji değişikliğinin gerekçesi olarak gösterse de yandaş firmalara yeni kar alanları yaratma isteğinin çok daha baskın bir rol oynadığını görüyorsunuz. Sektördeki güçlü kamu kuruluşlarının özelleştirme yoluyla parçalanması, sektörü yöneteceği ve serbest rekabet için gerekli koşulları yaratacağı öngörülen EPDK’nin de siyasi müdahalelerle etkinliğinin kaybolması sonucu arz güvenliği ve fahiş faturalar kaçınılmaz oluyor.

    Baskılayarak çözüm alabileceğini sanma: 128 milyar dolar skandalındaki temel motivasyon faizlerle kuru aynı anda baskılamaktı. Sayın Erdoğan’ın Ahmet Hakan ile röportajında kur ve faizlerin nasıl düştüğünü ve daha da düşeceğini söylerkenki yüz ifadesini hatırlayın. Piyasada güven tesis edecek yapısal tedbirleri almadan, itibarlı bir program uygulamadan ve merkez bankası rezervlerini eritmeden kur ve faizleri aynı anda baskılayıp enflasyon ve düşük büyüme problemini çözeceğini sanmak ancak ekonomi cahilliğiyle açıklanabilir.

    İşte biz aynı cehaleti ya da iş bilmezliği bu enerji krizi öncesinde enerji bürokrasisinde yaşadık. 2019 yılında elektrik fiyatlarını baskılamak için EÜAŞ barajlı büyük HES’lerde depoladığı suyu sanki hiç kuraklık yokmuş ve olmayacakmış gibi kullandı. Ürettiği elektriği de ucuz fiyata sisteme satınca doğalgaz çevrim santralleri bir süreliğine kontak kapattı. Daha sonra beklenen olup su rezervleri kritik seviyelere gelince barajlı HES‘lerden elektrik üretimi önemli ölçüde azaldı ve biz elektrik üretiminde doğalgaz fiyatlarının insafına kaldık. Doğalgaz fiyatları da enerji bürokrasisi dışında herkesin beklediği gibi artınca, elektrik üretiminde ağırlığı giderek artan doğalgaz çevrim santrallerinden dolayı elektrik fiyatlarının artması kaçınılmaz oldu. Uzun süre BOTAŞ doğalgaz fiyatlarını doğalgaz çevrim santrallerine yansıtmadığı için biz elektrik fiyatlarında kademeli bir artış yerine bir anda ve çok yüksek bir artış yaşadık. Aynen kur piyasalarında yaşadığımız gibi…

    İşin özeti şu: Uzun vadeli doğalgaz boru hattı anlaşmaları yapıp enerji güvenliğini sağlasaydık, enerji fiyatlarındaki artışı öngörüp depolama tesislerinin kapasitesini arttırıp bu depoları doldursaydık, enerjiyi farklı kaynaklardan elde edecek bir strateji izleseydik, kurulu gücün içinde yer alan verimsiz HES’lere ve lisanssız GES’lere bel bağlamasaydık, uygun maliyetlerle iletim altyapımızı yenileseydik, küresel ölçekte artan enerji fiyatlarından bu kadar etkilenmezdik. Liyakatsiz ve yandaş sermayeyi kollayan kadrolar, iktidar partisinin enerji piyasasını getirdiği durum ve problemleri kısa dönemde makyajlama isteği Cumhuriyet tarihinin bu en büyük enerji skandalını doğurdu. Bu kriz de aynı yaşadığımız ekonomik kriz gibi tarihe “Erdoğan krizi” olarak geçecek çünkü işin özünde bizzat bu kötü yönetim sisteminin yarattığı bir kriz var.

    Son ve çok önemli bir nokta daha var. Uzun zamandır Türkiye’de elektrik fiyatları baskılanıyor. BOTAŞ çok büyük zarar ederek doğalgaz satışında sübvansiyona gitmesine rağmen elektrik ve doğalgaz faturaları bizler ve sanayicilerimiz için çok yüksek. Bunun önemli bir nedeni sektördeki güçlü kamu kuruluşlarının parçalanması sonucu ortaya çıkan piyasa mekanizmasının etkinsizliği. Verilen kur bazlı teşviklerden denetlenmeyen dağıtım şirketlerine kadar faturalara olumsuz yansıyan birçok uygulama var. Bununla beraber faturaların can yakmasının önemli sebeplerinden biri de Türkiye’nin fakirleşiyor olması. Her fırsatta Cumhurbaşkanı’nın ve enerji bürokrasisinin doğalgazı ve elektriği Avrupa’dan çok daha ucuza sağladıklarını söylemesini bizi ne kadar fakirleştirdiklerinin bir itirafı olarak da okumak mümkün.


    [1]   Burada Faz-1 anlaşmasından aldığımız doğalgazı TANAP (Faz-2) anlaşmasına aktardığımız yönünde bir argüman da geçerli değil zira TANAP hattının bağımsız bir yönetime sahip olması ve hattın Türkiye şebekesine bağlantısının Eskişehir’de bulunması nedeniyle İç ve Doğu Anadolu bölgelerinde arz güvenliği sağlanamıyor. Şunu söylemekle yetinelim: TANAP anlaşması bu yazıda bahsettiğimiz skandalları aratmayacak nitelikte…

    Fotoğraf:  KWON JUNHO

    Ekonomi
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikEnerji Krizi Dosyası V | Mehmet Doğan: Doğalgaz kesintilerinden meydana gelen zararlar, kesintilerin olmaması için yapılacak yatırımların en az 10 katıdır
    Sonraki İçerik Sivil Ölüm ve KHK’lar | Emine Uçak & Nil Mutluer | ÖteBeri Yeniden #7

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    1 Mayis’ta, 10 Maddede Türkiye’de Emek

    1 Mayıs 2025 Burak Dalgın
    Yazılar

    Türkiye’de Medyanın Kurtuluşu: Geniş Bir İstişare Süreci ve Teknolojik Dönüşüm

    24 Nisan 2025 Gökhan Korkmaz

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}