Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Schmitt’ten Agamben’e Türkiye’de İstisnanın Uzun Yürüyüşü
    Yazılar

    Schmitt’ten Agamben’e Türkiye’de İstisnanın Uzun Yürüyüşü

    Umut Dağıstan14 Ağustos 20255 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Carl Schmitt’in siyaset teorisinin merkezinde yer alan “istisna” kavramı, onun hem egemenlik anlayışını hem de demokrasiye yönelik eleştirilerini anlamada kritik bir rol oynar. Schmitt’in ünlü tanımıyla söylersek eğer, “Egemen, istisna hâline karar verendir.” Bu cümle, hukukun sınırlarının ve düzenin temelinin, olağanüstü durumlarda ortaya çıkan siyasi iradede yattığını ima eder.

    Schmitt’e göre hukuk düzeni, normların uygulanabildiği “normal” durumlar için geçerlidir. Ancak, kriz veya olağanüstü hâl durumlarında normların uygulanabilirliği askıya alınır ve tam bu noktada egemenin kim olduğu görünür hâle gelir.

    Egemen, istisna durumunu tanımlama ve hukuk düzenini askıya alma yetkisine sahip kişidir. Bu tanımlama, liberal hukuk devletinin “normların üstünlüğü” ilkesini sorgular, çünkü Schmitt’e göre normlar, kendi varlıklarını sürdürebilmek için karar anına, yani istisnaya bağımlıdır.

    Schmitt’in demokrasi anlayışı, liberal temsili demokrasiyle açıkça çelişir. O, demokrasiyi esasen halkın homojenliğine dayandırır. Temsil kurumları ve çoğulculuk, Schmitt’e göre halk iradesini bölerek siyasal birliğe zarar verir. Burada istisna kavramı kritik hâle gelir.

    Olağanüstü hâl, çoğunlukla çoğulcu tartışma mekanizmalarını devre dışı bırakır ve doğrudan karar verme yetkisini “egemen”e, yani güçlü yürütme organına verir. Bu, Schmitt’in liberal demokrasiden ziyade karar odaklı, yürütme ağırlıklı bir demokrasi anlayışını savunmasına yol açar.

    Schmitt, liberalizmi “normsuz demokrasi” veya “kararsızlık rejimi” olarak görür. Ona göre, liberalizm sürekli müzakere ve uzlaşma arayışıyla siyasetin özünü, yani dost-düşman ayrımını bulanıklaştırır. Ancak kriz anında, bu tartışma zemini çöker ve karar zorunluluğu doğar. Bu zorunluluk, istisna kavramıyla birlikte, liberalizmin teorik olarak görmezden geldiği siyasal iradenin gücünü ortaya çıkarır.

    İtalyan düşünür Giorgio Agamben ise bu kavramı radikal biçimde yeniden yorumlayarak, modern devletlerde istisna hâlinin geçici olmaktan çıkarak kalıcı bir yönetim paradigmasına dönüştüğünü savunur. Ona göre olağanüstü hâl, artık yalnızca nadir kriz anlarında değil, sürekli biçimde devrede tutulan bir iktidar tekniği haline gelmiş, böylece bireyler hem hukukun içinde hem de dışında yer alan “Homo Sacer” konumuna indirgenmiştir. Bu perspektif, günümüzde güvenlik politikaları, mülteci kampları, terörle mücadele yasaları ve pandemi uygulamaları gibi alanlarda, istisna rejimlerinin demokratik hukuk devletini nasıl aşındırdığına dair eleştirel bir çerçeve sunar.

    “Homo sacer” Roma hukukunda öldürülmesi serbest, ama kurban edilmesi yasak bir figürdür, yani hukukun hem içinde hem dışında olan kişi. İstisna hâlinde insanlar bu konuma indirgenir; hukuken korumasız, ama yine de devletin kontrolünde. Nazi toplama kampları bunun en uç örneğidir. Kamp, ne tamamen hukukun içindedir ne de tamamen dışındadır, tam anlamıyla istisna mekânıdır.

    AKP, 2002’de iktidara geldiğinde kendisini demokratikleşme, AB üyeliği ve ekonomik istikrar söylemleriyle tanımladı. Türkiye’ye daha demokratik bir gelecek vaadi üzerinden sesleniyordu. Bu dönem, Schmittçi anlamda “normal” siyasal düzenin içinde kalınan, kuralların işler göründüğü bir evreydi. Ancak Schmitt’in dost-düşman ayrımı siyaseti, burada yavaş yavaş belirginleşmeye başladı. Zaten hazır bir zemin yok değildi. AKP’nin tek yapması gereken mevcut kültürel kamplaşmayı belirginleştirmekti. AKP bunu ustaca yaparken, muhalefetin de buna çanak tuttuğu gerçeğini de es geçmeyelim lütfen. İktidar, askeri vesayet ve Kemalist bürokrasiye karşı “demokrat halk” söylemiyle meşruiyetini pekiştirdi. Bu, ileride olağanüstü karar yetkisini meşrulaştıracak söylemsel zeminin oluşmasını sağlayacaktı.

    2010’lara gelindiğinde sahnede artık farklı bir Türkiye vardı. Anayasa referandumu, yargının yeniden dizaynı, devletin güç dengelerinin kayışı… Bu süreçte Schmitt’in “egemen, istisna hâline karar verendir” tanımı daha görünür hâle geldi. İktidar, olağanüstü durumları tanımlama ve kurumları yeniden biçimlendirme yetkisini kendisinde topladı. 2013 Gezi protestoları, “halk iradesine karşı kalkışma” olarak tanımlandı. 17-25 Aralık süreci, “paralel yapı” söylemiyle devletin içindeki muhalif odaklara karşı bir olağanüstü hâl gerekçesi oldu.

    Bu dönemde Agamben’in tarif ettiği gibi, olağanüstü tedbirler artık sadece kriz anına değil, süreklileşen bir güvenlik siyasetine dönüştü. İstisna hâli, bir yönetim tekniği olarak kalıcılaşmaya başlamıştı. 15 Temmuz 2016 darbe girişimi, Schmittçi anlamda saf, yoğun ve net bir “istisna anı”ydı. OHAL ilanı, Agamben’in “istisna hâlinin kalıcılaşması” uyarısını doğrular şekilde, geçici bir güvenlik önlemi olmaktan çıktı. OHAL’de çıkarılan KHK’lar, hukuk düzeninin yerini, yürütmenin doğrudan kararlarına bıraktı. Parlamento, sadece onay mercii; yargı, iktidar iradesinin uzantısı hâline geldi. 2017 referandumuyla başkanlık sistemi kurumsallaştı, yürütme artık tüm kuvvetlerin üzerinde konumlandı.

    Bugün Recep Tayyip Erdoğan, Schmitt’in tahayyül ettiği egemen figürüne en yakın hâlinde duruyor. Olağanüstü hâl tanımlama yetkisi, yalnızca savaş ya da darbe gibi uç anlarda değil, ekonomik krizden pandemi yönetimine, uluslararası gerilimlerden iç siyasete kadar geniş bir alana yayılmış vaziyette. Resmî olarak OHAL kalkmış olsa da, Agamben’in dediği gibi onun ruhu, artık günlük hayatın içine sinmiş durumda. İstisna, bir yönetim seviyesi değil, normun ta kendisi olmuş halde.

    Türkiye, böylece norm ile istisna arasındaki sınırların silikleştiği, hukuk ile siyasetin iç içe geçtiği bir rejime evrildi. Kurallar var, ama her an askıya alınabilir; kurumlar var, ama karar anında tek bir merkeze tabi. Schmitt, bu manzarayı “karar anının üstünlüğü” olarak selamlayabilirdi. Agamben ise bunun kalıcı bir istisna rejiminin soğuk sureti olduğunu söylerdi muhtemelen.

    Olağanüstülüğün süreklileşmesi, kabul edelim ki, yalnızca hukuki ya da kurumsal bir mesele değildir, toplumsal hafızayı da dönüştürür. İnsanlar, kuralların her an askıya alınabileceği bir düzende yaşamaya alıştıkça, istisnayı “doğal” kabul etmeye başlar. Böylece hukukun koruması altında yaşama talebi yerini, güçlü bir liderin güvenliği sağlayacağı inancına bırakır. Ya da hukukun istisna yaratma mekanizmalarını kullanmaya zorlanırlar. Bu, Schmitt’in dost–düşman mantığının toplumun en küçük hücrelerine kadar sızması, Agamben’in uyardığı çıplak hayatın gündelik bir gerçekliğe dönüşmesidir.

    Böylesi bir iklimde, siyaset artık uzlaşı sanatından çok, kararın mutlakıyetini sahneleyen bir tiyatroya benzer. Kurumlar, bu sahnede dekor, kurallar ise yalnızca oyunun gerektirdiği ölçüde vardır. Türkiye, AKP’nin yirmi yılı aşan iktidarında, norm ile istisna arasındaki o eski çizgiyi kaybetti. Kimi zaman sessiz, kimi zaman gürültülü adımlarla ilerleyen bu dönüşüm, bugün geldiğimiz noktada, yalnızca hukuki düzenin değil, siyasal tahayyülümüzün de sınırlarını yeniden çizdi.

    Siyasal tahayyülün yitimi, muhalefet açısından yalnızca stratejik bir zafiyet değil, varoluşsal bir boşluk yaratır. Mevcut iktidarın istisna rejimini kalıcılaştıran söylem ve pratikleri karşısında, muhalefet çoğu zaman yalnızca “mevcut norm”a dönüş vaadiyle yetinmek zorunda kalır. Oysa bu norm, zaten çoktan erozyona uğramış ve toplumsal hafızada silikleşmiş bir zemin hâline gelmiştir. Halkın önemli bir kesimi için “normal”in neye benzediği belirsizdir artık, bu belirsizlik ise iktidarın olağanüstülük dilini daha inandırıcı kılar.

    Böylesi bir ortamda muhalefet, Schmitt’in tarif ettiği dost-düşman çerçevesinde iktidarın çizdiği sınırların içine hapsolur. Agamben’in işaret ettiği gibi, istisna hâli yalnızca hukukta değil, siyasetin hayal gücünde de hüküm sürmeye başlar. Alternatif bir gelecek tasavvuru üretilemedikçe, muhalefet iktidarın tanımladığı oyun alanında, iktidarın belirlediği kurallarla mücadele eder. Bu, seçim kazanma ihtimalini değil, asıl siyasal dönüşüm kapasitesini zayıflatan ana durumdur.

    Fotoğraf: Wallace Henry

    M Siyaset Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikKooptasyon, İktidarla Müzakere, İktidar Pratikleri ve Direnişin Bilgisi

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Kooptasyon, İktidarla Müzakere, İktidar Pratikleri ve Direnişin Bilgisi

    13 Ağustos 2025 Onur Tuğrul Karabıçak
    Bültenler

    Dünya Gündemi: Trump ve Putin Alaska’da Ne Konuşacak?

    13 Ağustos 2025 Bahadır Çelebi
    Videolar

    İBB Borsası ve Yargı Süreci | Çavuşesku’nun Termometresi #266

    13 Ağustos 2025 Ekin Keleş, Burak Bilgehan Özpek ve İlkan Dalkuç

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Schmitt’ten Agamben’e Türkiye’de İstisnanın Uzun Yürüyüşü

    14 Ağustos 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    Kooptasyon, İktidarla Müzakere, İktidar Pratikleri ve Direnişin Bilgisi

    13 Ağustos 2025 Yazılar Onur Tuğrul Karabıçak

    Dünya Gündemi: Trump ve Putin Alaska’da Ne Konuşacak?

    13 Ağustos 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Serpme Kahvaltının İsraf Edilen Zeytinleri

    11 Ağustos 2025 Yazılar Oytun Meçik

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Ağustos 2025
    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}