Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Çok Boyutlu Analiz: Donald Trump’ı Anlama Kılavuzu
    Forum

    Çok Boyutlu Analiz: Donald Trump’ı Anlama Kılavuzu

    Yiğit Erden15 Ekim 20197 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Liderlerin politika tercihlerini analiz etmek öyle sanıldığı gibi pek de kolay bir iş değil. Herhangi bir politika tercihini veya değişikliğini analiz ederken göz önünde bulundurulması gereken birçok parametre vardır. Kabaca anlatmak gerekirse liderlerin psikolojileri, hayat hikayeleri, iç politikada gücü eline geçirene kadar ne gibi aşamalardan ne gibi vaatler vererek geçtikleri, ülkelerinin güvenlik kaygısı, ekonomik durumları ve tarihsel birikimleri bu parametreler içerisine dahil edilebilir. Bu parametrelerden bazıları zaman zaman elenebilir veya bu parametrelere yenileri eklenebilir. Peki, böylesine değişik parametreleri işleterek yapmamız gereken politika analizlerinde biz neden çuvallıyoruz veya kimi liderlerin yaptıkları ani politika değişikliklerini anlamakta neden zorlanıyoruz? Bunun iki önemli sebebi var. Birincisi, Kant’ın 1784’te kaleme aldığı Aydınlanma Nedir? makalesinde bahsettiği gibi bu parametreleri işletip ortaya bütüncül bir analiz yapmak entelektüel efor isteyen ciddi bir iş ve biz tembelliğe dolayısıyla etrafta dolaşan ve hiç efor gerektirmeyen hap şeklindeki uydurma analizleri kabullenmeye eğilimliyiz. İkincisi, ülkeleri kategorik olarak iç siyasetlerinden bağımsız salt emperyal unsurlar olarak ele alma alışkanlığımızdan bir türlü vazgeçemiyoruz. Bu yazıyı yazmaktaki amacım ikinci sorunun üzerine gitmek ve aslında liderlerin kendilerine has hikayelerinin, kişisel özelliklerinin, takıntılarının ve iç politika maceralarının dış politika tercihlerini nasıl etkilediğini Donald Trump örneği üzerinden gösterebilmek.

    Donald Trump Amerikan siyasetiyle yakından ilgilenen birçok akademisyenin de dediği gibi bugüne kadar karşılaştığımız Amerikan başkanlarından oldukça farklı bir lider portresi çiziyor. Öncelikle Trump’ı salt bir politikacı olarak kurgulamak ne kadar doğru açıkçası ben pek emin değilim. Yukarıda da bahsettiğim gibi liderlerin hayat serüvenleri onların politikaya olan bakış açılarını da şekillendiriyor. Bu sebeple de Trump’ın dış politikaya ve ülkelerle olan ilişkilerine bir politikacıdan ziyade bir iş adamı olarak bakıyor olması onun en önemli farklılıklarından bir tanesi. Zira, Türkiye’nin S-400 alım sürecini göz önünde bulundurduğumuzda Trump’ın para kazanmak varken neden Patriot sisteminin Türkiye’ye satılmadığını sorgulamış olması ve Türkiye’nin bu konuda nispeten haklı olduğunu söylemesi bunun en çarpıcı örneklerinden birisi. Amerikan dış politikasını Soğuk Savaş dönemi gözlüğüyle okuma eğiliminden kopamayanlar Trump’ın bu tarz çıkışlarını anlamakta haliyle zorlandı ve anlamakta zorlandıkça Trump’ın aslında Amerikan müesses nizamı içinde pek de güçlü bir aktör olmadığı temasını işlemeye başladı. Fakat Trump’ın ardı arkası gelmeyen çıkışları ve en son Suriye meselesinde ortaya koyduğu tavır işin pek de öyle olmadığını bize göstermiş oldu.

    Müesses nizam ve Trump demişken bu konuyu da biraz açmak da fayda var. Popülizm döneminde yaşadığımızı varsayarsak popülist olarak adlandırılan liderlerin en önemli özelliklerinden birisi ülkelerinin müesses nizamlarıyla (establishment) ciddi bir mücadeleye girişmiş olmalarıdır. Pippa Norris’ten alıntı yapacak olursak popülist liderler müesses nizamın araçlarını aşağıdaki gibi kodlar ve onlarla mücadeleleri sona erip yeni bir müesses nizam inşa edene kadar aşağıdaki temaları işler:

    • Ana akım medya = Kurmaca haberler
    • Seçimler = Düzmece
    • Kamu bürokratları = Derin devlet
    • Yargıçlar = Halk düşmanları
    • İstihbarat servisleri = Yalancılar ve kaçakçılar
    • Lobiciler = Yozlaşmış kimseler
    • Anayasa = Hileli sistem
    • Entelektüeller = Kibirli liberaller

    Trump’ın da müesses nizam ile olan mücadelesinde bu kavramlara sıklıkla başvurduğunu görürüz. Örneğin, Twitter üzerinden CNN ile alakalı birçok video paylaşarak onları kurmaca haberler (fake news) yapmakla itham etmeye ve Amerikan müesses nizamının önemli kurumlarını hedef almaya devam ediyor. “Puzzle”ın bu parçasını da tamamladığımız da Donald Trump karşımıza müesses nizam ile mücadele eden ve bu mücadeleyi yaparken politika tercihlerini bir politikacıdan ziyade bir iş adamı olarak kurgulayan farklı bir lider portresi olarak karşımıza çıkıyor. Peki, iş bununla bitiyor mu? Tabii ki bitmiyor. Çünkü Trump’ın kararlarını etkileyen bir başka parametre daha var. O da içerisinde bolca kişisel duygu ve hırs barındıran Obama kompleksi.

    Dünya siyasi tarihine baktığımızda hemen hemen her yeni siyasal düzenin bir eski düzen, eski rejim imgesi yarattığını sıklıkla görürüz. Fransız devrimi, Türk devrimi hatta Ak Parti’nin 18 yıllık Türkiye müesses nizamıyla giriştiği mücadelede kullandığı Yeni Türkiye vs. Eski Türkiye söylemi bu durumun en çarpıcı örneklerindendir. Trump için baktığımızda da kendisi müesses nizam ile giriştiği savaşta kendisine eski düzen olarak Obama dönemini yaratmış gözüküyor. Bu tarihte gördüğümüz diğer örneklere nazaran biraz daha kişisel duygu ve düşünceyi içerisinde barındıran bir eski düzen inşası gibi duruyor. Zira, Trump, Obama’nın aldığı doğru veya yanlış, toplum için faydalı veya zararlı ne varsa tersini yapmaya ve herhangi bir çıkmaza düştüğünde doğrudan isim vererek Obama dönemini suçlamakta hiçbir beis görmüyor. Örneğin, S-400 krizinde Obama’yı işaret ederek Türkiye’yi S-400 almaya Obama’nın zorladığını ve son olarak Suriye meselesiyle alakalı Obama yönetiminin PKK ile işbirliği yaparak Türkiye’yi kızdırdığını ve esas problemin bu olduğunu dile getirmesi bu durumun en basit örneklerinden sadece ikisi. Bu sebeple South Park’ın bazı bölümlerine dahi konu olan bu takıntının Trump’ın siyasi söylem ve tercihlerinde oynadığı rol son dönem Amerikan siyasetini anlayabilmek için oldukça önemli bir parametre olarak karşımıza çıkıyor.

    Tüccar bakış açısı, müesses nizam ile mücadele ve bir eski düzen imgesi olarak Obama takıntısı… Trump’ın tüm bu politik manevralarını anlamaya yeterli mi? Aslında değil. Çünkü Trump’ın en son güvenli bölge üzerine sürekli altını çizdiği bitmek bilmeyen savaşlara son verme argümanını anlamak için kendisinin 2016 seçimleri öncesi yürüttüğü meşhur “Make America Great Again” kampanyasını da hatırlamak gerekiyor. Çünkü Trump bu kampanya boyunca Amerika’nın bu savaşlara harcadığı paraları eleştirmiş ve artık bu paranın Amerikan halkına akacağını sık sık vurgulamıştı. Bunun için de “Önce Amerika” (America First) söylemini üretmişti. Dünya’nın jandarması görevini Amerika’nın daha fazla üstlenemeyeceğini belirtmiş ve sürekli savaş isteyen bazı lobileri eleştirmişti. “Make America Great Again” söyleminin altı, kabaca, paranın başka yerlere akmayacağı ve Amerika’da kalacağı, böylece Amerikan halkının taleplerinin önceliklendirilerek içerideki refahın artacağı argümanı ile doldurulmuştu.

    Trump’ın çizdiği bu dış politika perspektifi Amerikan iç siyasi dinamiklerini görmezden gelerek onu salt bir emperyal unsur olarak kodlayan kişiler için pek anlaşılır bir durum değildi. Fakat Amerikan tarihi ve iç siyaseti üzerine biraz kafa patlatan kimseler için bu sürpriz olmayan hatta Amerika’da ciddi destekçisi bulunan 1900’lerin başında uygulamaya konulmuş olan yalnızlık politikasının (isolationism) günümüze uyarlanmış bir versiyonuydu. Dolayısıyla tüm bu parametreleri göz önüne aldığımızda Trump’ın attığı ve bize saçma sapan ve kafamızdaki Amerika imajına aykırı gelen onca şeyin aslında kendi iç dünyasında rasyonel ve tutarlı adımlar olduğu ortaya çıkıyor. Böylece tahmin edilemez olarak kodlanan Trump önümüze nispeten öngörülebilir bir lider olarak çıkabiliyor. Trump tüm bunları yaparken somut gerçekliklerden de uzaklaşmamaya dikkat ediyor. Örneğin, son zamanlarda attığı bir tweet ile Amerikan tarihinin en düşük işsizlik rakamını yakaladığını, vergileri düşürüp savaşlara son verme vaadini yavaş yavaş uygulamaya soktuğunu belirterek elde ettiği somut ekonomik başarılarla övünüyor ve Amerika’yı bir ekonomik güç haline getirme temasını işlemeye devam ediyor.

    Tüm bu hikaye bir lideri kavrayış şeklimizin onun politika tercihlerini anlamakta ne kadar önemli bir rol oynadığını gözler önüne seriyor. Trump’ın tüccar zihniyetini göz ardı edersek, S-400 konusundaki tutumunu ve müesses nizam ile olan savaşını bilmezsek; medya ve bazı kurumlar ile giriştiği mücadeleden ve Obama takıntısından haberdar olmazsak; Suriye meselesindeki bazı kararlarını ve iç siyasetteki serüvenini dikkate almazsak son dönemde yaptığı açıklamaların aslında dışarıdan çok içeriye mesajlar içerdiğini anlamakta zorlanırız. Bu sebeple de Trump’ı kaba ve şovmen bir popülist politikacı olarak kodlayıp politika tercihlerini saçmalıklar silsilesi olarak değerlendirme yanılgısına düşeriz. Sonuç olarak bu hikaye üzerinden söylemek istediklerim kısaca şunlardır;

    • Ülkeleri iç politikalarından bağımsız salt birer dış politika unsurları olarak ele alarak yapılan analizler bizi hataya sürükler ve türlü spekülasyonların ortaya çıkmasına neden olabilir. Örneğin, İngiltere’nin Kurtuluş Savaşı sırasındaki politikası İngiltere iç politikası göz ardı edildiği için hala spekülatif bir konu olarak tarih tartışmalarındaki yerini koruması gibi.
    • Kimi ülkeler için müesses nizamın kudretine olduğundan fazla önem atfetmek ve liderlerin özellikle dış politika tercihlerinde önemli bir rolü olmadığını varsaymak Trump örneğinde olduğu gibi hatalı öngörülerde bulunmamıza sebep olabilir. Örneğin, içinde bulunduğumuz dönem kimi ülkeler için müesses nizam ile mücadele dönemi olarak adlandırılabilir. Zira, bunun en çarpıcı örneklerinden birisi 2000’lerin başından itibaren Türkiye’de yaşandı ve yaşanmaya da hala devam ediyor. Müesses nizama gereğinden fazla önem atfedenler Türkiye örneğinde olduğu gibi Amerika örneğinde de sıklıkla yanılgıya düşebiliyor.
    • Politika tercihi analizi yaparken karar alıcıların psikolojileri, hayat hikayeleri, iç politikada gücü eline geçirene kadar ne gibi aşamalardan ne gibi vaatler vererek geçtikleri, ülkelerinin güvenlik kaygısı, ekonomik durumları ve tarihsel birikimleri gibi parametreleri ortaya koymak ve onların karar alma süreçlerini bu parametreleri işleterek analiz etmek meseleleri çok boyutlu analiz etmemize ve daha kapsamlı analizler yapmamıza imkan sağlar. Örneğin, yaklaşık iki ay önce belediyelere atanan kayyımları sadece demokrasi açısından değerlendirmek ve bu hamlenin bu operasyonla olan ilişkisini öngörememiş olmanın en önemli sebebi bu parametrelerden bazılarının göz ardı edilmiş olmasıdır.

    Fotoğraf: Darren Halstead

    Dünya Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikKamusal Alanın Ölümü
    Sonraki İçerik Kürt Meselesinin Kökenleri Üzerine Tarihsel Bir Arka Plan: Müslüman Milliyetçiliğinin Yükselişi, Düşüşü ve İsyanlar

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Türkiye’de YouTube Gazeteciliği: Fırsatlar, Engeller ve Yeni Modeller

    9 Haziran 2025 Gökhan Korkmaz
    Yazılar

    Kemal Kılıçdaroğlu’nun Dönüşü ve CHP’de Çoklu Evrenler Siyaseti

    8 Haziran 2025 Armağan Öztürk
    Videolar

    CHP’nin Kurultay Davası | Çavuşesku’nun Termometresi #257

    4 Haziran 2025 İlkan Dalkuç, Burak Bilgehan Özpek ve Melis Konakçı

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    İzmir’deki Grev Neden Haklı Şekilde Çok Tepki Gördü?: Bizim Nispi Gelir Mutsuzluğumuz

    9 Haziran 2025 Yazılar Caner Gerek

    Türkiye’de YouTube Gazeteciliği: Fırsatlar, Engeller ve Yeni Modeller

    9 Haziran 2025 Yazılar Gökhan Korkmaz

    Kemal Kılıçdaroğlu’nun Dönüşü ve CHP’de Çoklu Evrenler Siyaseti

    8 Haziran 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    İran-ABD İlişkilerinde 2025 Yılı Gelişmeleri

    4 Haziran 2025 Yazılar Erdal Kesin

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}