Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Daron Acemoğlu ve Politik Ekonomi Alanına Katkıları
    Yazılar

    Daron Acemoğlu ve Politik Ekonomi Alanına Katkıları

    Emrah Gülsunar23 Aralık 20197 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Daron Acemoğlu, dünyanın en önde gelen ekonomistlerinden birisi. “En çok alıntı yapılan 10 ekonomist” arasında gösterilen Acemoğlu, Türkiye Ermenisi bir aileden geliyor. Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra York Üniversitesi’nden lisans, Londra Ekonomi Okulu’ndan (LSE) yüksek lisans ve (25 yaşında) gene aynı üniversiteden doktora derecesini aldı. Bir süre LSE’de çalıştıktan sonra 1993’te MIT’ye geçti ve halen bu prestijli üniversitede profesör olarak büyük ses getiren akademik çalışmalarını sürdürüyor.

    Kendisinin, siyaset bilimci James A. Robinson ile birlikte, kaleme aldığı ve neden bazı ülkelerde “özgürlük” (“liberty”) filizlenebilirken diğerlerinin otoriterlik batağına düştüğü sorunsalını incelediği “Narrow Corridor: States, Societies and the Fate of Liberty” isimli kitabı yakınlarda Türkiye’de “Dar Koridor” ismiyle yayınlanacak. Bu bağlamda, biz de, onun bugüne kadarki çalışmalarına ve temel ilgi alanı olan “tarihsel politik-ekonomi”ye katkılarına kısaca bir göz atalım.

    Kurumlar ve Yeni Kurumsalcı İktisat

    Acemoğlu, 1930’larda ortaya çıkan ancak 1960’lardan sonra tanınırlık ve popülarite kazanan “Yeni Kurumsalcı İktisat”ın bir temsilcisi. Yeni kurumsalcı iktisatın temel özelliği, ana akım neoklasik iktisadı, kurumsalcı iktisattan devşirdiği, sosyal norm ve hukuksal kuralların önemine yaptığı vurgu ile genişletmesi ve zenginleştirmesi. Bu yaklaşımdaki temel düşünce, neoklasik iktisattaki gibi salt “ekonomik” olgulara odaklanmanın büyük resmi gözden kaçırmaya yol açacağı ve ekonomik ilişkileri daha iyi kavrayabilmek için onların ardındaki kurumsal yapılara bakmanın zorunlu olduğu. Bu da ekonomik ilişkileri kaçınılmaz olarak siyaset ve kurumlarla beraber, “ekonomi” disiplinini de “politik-ekonomi” olarak düşünmeyi beraberinde getiriyor.

    Acemoğlu’nun akademik ilgi alanları, iktisadi kalkınmadan siyasal rejimlere, ekonomik eşitsizlikten sömürgeciliğe kadar çok geniş bir alana yayılıyor. Bu genişlik, uzmanlaşmayı engellediği için çoğu zaman onun eleştirilmesine de yol açıyor. Ancak onun sosyal bilimlere temel katkısının, yeni kurumsalcı iktisadın bir temsilcisi olmasıyla ilişkili olarak, “kurumların ekonomik kalkınmadaki yeri ve önemi” üzerine olduğunu söylemek yanlış olmaz. Burada “kurumlar”dan kasıt, insan davranışını düzenleyen ve sabitleyen, sistematik hale gelmiş sosyo-kültürel normlar (enformel kurumlar) ve hukuksal düzenlemeler (formel kurumlar).

    “İyi” ve “Kötü” Kurumlar

    Tarihsel Ekonomi alanının en temel sorusu olan “neden bazı ülkeler iktisaden kalkınırken diğerleri geri kaldı?”ya yanıt ararken Acemoğlu, zamanında sömürgeleştirilen ülkelerde Avrupalı sömürgecilerin farklı biçimlerde kurumsallaşmış olmalarına dikkat çekti. Buna göre, Afrika ve Latin Amerika gibi ölüm oranlarının yüksek olduğu yerlerde Avrupalı sömürgeciler kalıcı olmayı düşünmedi ve sadece sömürmeye dayalı “yağmacı kurumlar” inşa etti. Bugüne kadar farklı şekillerde varlığını koruyan bu kurumlar, “Küresel Güney” (“Global South”) adı verilen Latin Amerika ve Afrika’nın, özellikle gene Avrupalılar tarafından sömürgeleştirilen Kuzey Amerika’ya oranla iktisaden geri kalmasındaki temel neden oldu. Acemoğlu, bu argümanında Küresel Güney’in geri kalmışlığında özellikle coğrafyayı ön plana çıkaran yaklaşımları eleştirdi[1].

    Acemoğlu, “iyi kurumlar”ın iktisadi kalkınmanın temel belirleyeni olduğu tezini farklı çalışmalarında sürdürdü. Burada kurumların önemi, temel olarak onların ekonomik aktörlerin niyet ve motivasyonlarını şekillendirmede ve bu şekilde ülkelerin ekonomik refah üretip üretememede oynadıkları rolden gelmektedir. Her ülkedeki kurumların farklı şekillenmesinin ardındaki neden ise kurumların nasıl şekilleneceğine karar veren siyasal gücün dağılımının toplumlara göre değişiklik göstermesidir. Acemoğlu, özellikle özel mülkiyet haklarının, siyasal iktidarı elinde bulunduranlardan etkin bir şekilde korunabildiği iktisadi kurumsallığa sahip olan toplumların kalkınabildiklerini iddia eder. Çünkü özel mülkiyetin korunmadığı toplumlarda, kişiler ekonomik kalkınmayı teşvik eden inovasyon yapma, iş kurma, kar etme ve servet biriktirme motivasyonlarına sahip olmazlar. Bu da ekonomide atıllığı beraberinde getirir[2].

    Bu bağlamda, Acemoğlu, Tarihsel Ekonomi’nin temel sorularından başka bir tanesi olan “neden Endüstri Devrimi ilk İngiltere’de başladı” sorusuna, büyük oranda etkilendiği diğer bir yeni kurumsalcı politik-ekonomist Douglas North’un yolunu izleyerek, kurumların ve özel mülkiyetin rolüne işaret ederek cevap verir. 16. yüzyıldan itibaren Atlantik Okyanusu’nda ticaret yapmaya başlayan İngiliz tüccarlar, monarkın gücünü kısıtlayacak ve böylece kendi özel mülkiyetlerini koruyabilecek parlamenter bir siyasal sistemi 1688 Devrimi’yle kurmayı başarmıştır. Bu yeni siyasal ve ekonomik sistem ise sonrasında Endüstri Devrimi’ne yol açacak tekonolojik sıçramaları beraberinde getirmiştir. Öte yandan, aynı dönemde Atlantik’te ticaret ve sömürgecilik yapan diğer ülkeler olan İspanya ve Portekiz ise benzer bir siyasal sistemle özel mülkiyet haklarını koruyamadığı için ilk etapta sömürgeleşmeyle zenginleşmelerine rağmen sonradan iktisaden Britanya’nın ardına düşmüşlerdir[3]. 

    Demokrasi, Diktatörlük ve Ekonomik Refah

    Acemoğlu, 2006 tarihli, James A. Robison’la beraber kaleme aldığı, “Diktatörlük ve Demokrasinin Ekonomik Kökenleri” kitabında, isminden de anlaşılabildiği üzere, demokratik toplumların nasıl ortaya çıktığı ve sonrasında demokratik sistemin nasıl sağlamlaştığı (konsolide olduğu) sorusunu ele alır. Acemoğlu ve Robinson’un bu çalışması, siyaset sosyoloğu Barrington Moore’un gene aynı sorunsalı ele alan 1966 tarihli “Diktatörlüğün ve Demokrasinin Toplumsal Kökenleri” isimli kitabına açık bir göndermedir. Kitap, demokrasinin inşası ve konsolidasyonunda özellikle elitlerin rolüne vurgu yapar. Sivil toplumun gücü, siyasal kurumların yapısı, siyasi ve ekonomik krizlerin doğası, ekonomik eşitsizliğin düzeyi, ekonominin yapısı ve küreselleşmenin biçimi ve kapsamı bu süreçte temel etkenler olarak ortaya koyulur.

    En popüler çalışması olan, James A. Robinson ile birlikte kaleme aldığı, 2012 tarihli “Ulusların Düşüşü: Güç, Zenginlik ve Yoksulluğun Kökenleri” isimli kitabında ise Acemoğlu, Tarihsel Ekonomi’nin “neden bazı ülkeler zenginken diğerleri yoksul” sorusuna o güne kadarki çalışmalarında zaten vermiş olduğu yanıtları genişletir ve detaylandırır. Bu soruya yanıt ararken “siyasal ve iktisadi kurumlar”ı gene analizinin merkezine yerleştirir ve iktisadi kalkınma için bu kurumların “yağmalayıcı” değil “kapsayıcı” olmaları gerektiğine vurgu yapar. Kurumların “kapsayıcı” olmaları ise ancak tüm toplumun karar almada söz sahibi olduğu demokratik sistemlerle mümkündür. Acemoğlu, söz konusu zengin-yoksul farkını kültür, coğrafya, iklim, din, siyasal liderler gibi etkenlerle açıklayan teorileri eleştirir. Bunu yaparken, “yarı-deney” yöntemini izleyerek, aynı coğrafi ve kültürel özelliklere ama farklı kurumsal yapılara sahip olan (Kuzey ve Güney Kore gibi) ülkelere odaklanır. Çalışma, sadece siyasal özgürlüğü değil ekonomik refahı da beraberinde getirdiğini ileri sürerek Batı’nın demokratik siyasal kurumlarına önemli ölçüde övgü barındırmaktadır.

    Son kitabı “Dar Koridor”da Acemoğlu, yine Robinson’la beraber, devlet-toplum ilişkilerine ve “özgürlük” sorunsalına odaklanır. Buna göre tarihte, devletler ya zayıf kalmış ve özgürlüğün ortaya çıkacağı kurumsal yapıyı yaratamamış, güçlü olduklarında ise toplum üzerinde baskıcı eğilimler içerisinde olmuştur. “Özgürlük” ise ancak bu iki olumsuz duruma düşmeden, devlet ve toplum arasında hassas bir denge tutturulduğunda, yani bir “dar koridor”da ortaya çıkar. Bununla birlikte, devletin hem güçlü hem de denetlenebilir olduğu bu “dar koridor” yakalandığında dahi, devlet-toplum arasındaki dengenin bozularak özgürlüğe yeni tehditlerin ortaya çıkması mümkündür. Bu argümanları temellendirmek için Acemoğlu ve Robinoson, Amerikan Medeni Haklar Hareketi’nden Hindistan’daki kast sistemine kadar çok çeşitli toplumların tarihlerinden vakaları inceler. Bu vakalardan çıkarılacak derslerin, bugün gene ağır bir tehdit altında olduğu iddia edilen özgürlüğün tamamen kaybedilmemesi için önemli olduğu iddia edilir.

    Eleştiriler

    Acemoğlu’nun dünya çapında çok ses getiren eserlere imza atmakla beraber, kaçınılmaz olarak, akademik düzeyde ciddi eleştiriler aldığını belirtelim. Bu eleştirilerin başında, çalışmalarının yöntemsel olarak önemli ölçüde “doğrulama sapması” (“confirmation bias”) ve “kiraz toplama” (“cherry picking”) problemleri içerdiği iddiası gelir. Buna göre, Acemoğlu’nun “kurumların iktisadi kalkınma ve refahın temel belirleyeni olduğu” ve “en iyi kurumların Batı demokrasilerinde yattığı” tezi zaten değişmeye ve revize edilmeye kapalı şekilde sabit ve hazırdır. Acemoğlu ise, bu tezi ispatlamak için tarihten seçmece örnekler bulmakta, onları kendi argümanını destekleyecek biçime sokmakta ve kendi tezini doğrulamayan örnekleri göz ardı etmektedir. Bununla ilişkili olarak, dünyanın önde gelen ekonomistlerinden Jeffrey Sachs, Acemoğlu’nun çalışmalarının, Batı insanının duymak istediklerini onlara akademik düzeyde anlattığı için çekici geldiğini söyleyerek onu eleştirecektir[4].

    Bununla bağdaşık başka bir eleştiri ise Acemoğlu’nun son derece karmaşık tarihsel süreçleri oldukça basite indirgeyerek açıklamaya çalışmasıdır. Bu, aslında bir miktar onun “ekonomist” olmasından ve tarihsel süreçlere bir “tarihçi”nin titizliğiyle yaklaşmamasından kaynaklanmaktadır. Örneğin, ekonomik kurumlar üzerine çalışan önemli bir isim olan Sheila Ogilvie, ona bu eleştiriyi özellikle özel mülkiyet hakları üzerinden getiren önemli tarihçilerden birisidir. Buna göre, Acemoğlu’nun, 1688 Devrimi’yle İngilitere’de özel mülkiyet haklarının koruma altına alındığı iddiası, basitleştirilmiş bir argümandır ve tam olarak gerçeği yansıtmaz[5]. Aynı şekilde, gelir adaletsizliği üzerine çalışan önemli ekonomist Branko Milanovic, meseleleri fazla basite indirgemesini eleştirmek için Acemoğlu’nun çalışmalarındaki yaklaşımı “wikipedia seviyesi bilgilere regresyon analizi yapılması” şeklinde tanımlayacaktır[6].

    Tüm bu eleştirilere rağmen Daron Acemoğlu, sosyal bilimler, ekonomi ve tarihsel politik-ekonomi alanlarında dünyanın en önde gelen akademisyenlerinden bir tanesi olmayı sürdürmektedir ve akademisyen olarak görece genç yaşı dikkate alındığında uzun yıllar daha sürdüreceğe benzemektedir. Kendisinin yakın bir zamanda ekonomi alanında Nobel alması beklenmektedir. Ayrıca Acemoğlu, zaman zaman Türkiye ekonomisine dair görüşlerini de çeşitli basın organlarıyla paylaşmaktadır. Şu anda ülkemizdeki siyasal konjonktür buna müsait olmasa da karar alıcıların onun tavsiye ve uyarılarına kulak vermesi, ülkemizin ekonomisinin tekrardan düze çıkması ve hatta mümkünse sınıf atlaması için oldukça önemli olduğu kanaatindeyim.


    [1] D. Acemoğlu, S. Johnson and J. A. Robinson, “ The Colonial Origins of Comparative Development: An Empirical Investigation”
    [2] D. Acemoğlu, S. Johnson and J. A. Robinson, “ Institutions and Fundamental Cause of Long-Run Growth”
    [3] D. Acemoğlu, S. Johnson and J. A. Robinson, “The rise of Europe: Atlantic trade, institutional change, and economic growth”
    [4] Jeffrey Sachs, “Government, Geography, and Growth: The True Drivers of Economic Development”
    [5] S. Ogilvie and A. W. Carus, “Institutions and Economic Growth from Historical Perspective”
    [6] B. Milanovic, “My take on the Acemoglu-Robinson critique of Piketty”

    Ekonomi Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikPaul Volcker’ın Ardından
    Sonraki İçerik Çerçeve | Kaybetmekten Korkanlar #28

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Yazılar

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Salih Yasun
    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Transformation of the Sovereign in Liberal Democracy and Criticism of Liberalism from Schmitt’s Perspective

    16 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Deniz Nas

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Yazılar Salih Yasun

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}