[voiserPlayer]
Türkiye, en geç beş ay içinde 13. Cumhurbaşkanını belirlemek ve parlamento üyelerini seçmek üzere sandık başına gitmeye hazırlanıyor. Her ne kadar YSK henüz bir seçim takvimi açıklamamış olsa da seçimin Haziran ayından önce yapılacağı Erdoğan’ın açıklamalarıyla belli olmuş oldu. AKP kulislerinde Erdoğan’ın seçim tarihini 14 Mayıs’a çekeceği konuşuluyor. Erdoğan’ın erken seçim hamlesine karşın muhalefet halen daha aday belirleyebilmiş değil. Geçtiğimiz günlerde Gelecek Partisi’nin ev sahipliğinde onuncu kez toplanan Altılı Masa liderleri, toplantının ardından ortak adayın belirlenmesi için resmi olarak çalışmalara başlandığını açıkladı. Öte yandan, son toplantıya ev sahipliği yapan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun bu hafta yaptığı, “Altılı Masa’daki liderlerin Cumhurbaşkanı gibi imza yetkisi olacak” ve “Cumhurbaşkanı aldığımız kararları kabul etmezse kriz çıkar, meclis desteğini kaybeder ve ülke yeniden seçime gider” açıklamaları kamuoyunda tartışmaya yol açtı. Biz de tüm bu tartışmaların ortasında Erdoğan’ın erken seçim çağrısını, Altılı Masa’daki yönetim krizini, geçtiğimiz günlerde hazine yardımı kesilen ve seçime kendi adaylarıyla gireceklerini açıklayan HDP’nin aday çıkışını ve önümüzdeki seçime dair diğer önemli soruları Metropoll Araştırma Şirketi Kurucusu Özer Sencar’a sorduk.
Önümüzde Türk demokrasi tarihinin en kritik seçimlerinden biri var. Ancak henüz muhalefetin adayı belli değil. Bu durum özellikle muhalif seçmen nezdinde nasıl karşılık buluyor?
Muhalif seçmene mevcut Altılı Masa liderlerinin hangi işi öncelikli olarak yapması gerekir, seçimi kazanmak için mi hazırlık yapması gerekir, yoksa seçim sonrası işleyiş planı mı yapması gerekir diye sorduğumuzda seçmenlerin çoğunluğu seçimi kazanmaya öncelik vermeleri gerekir şeklinde cevap veriyor. Bu araştırma bulgusu, ama yaşadığımız süreç ve tecrübelerden hareketle şunu söyleyebilirim: Muhalefet adayını belirlemekte en az 3-4 ay geç kaldı. Erdoğan Temmuz ayından itibaren yoğun bir şekilde kampanyasını sürdürüyor. Dolayısıyla bir taraf kampanyasını sürdürüp elindeki tüm imkanları seçim için seferber ederken muhalefetin seçim sanki kazanılmış gibi davranması, hatta seçimi çantada keklik olarak görmesi, bir akıl tutulması değilse bence ne olabilir bilmiyorum. Büyük bir sorun olarak görüyorum ben, seçime üç veya dört ay kalmış hala seçim kampanyasını başlatamamışlar. Bu, ne muhalefet ne de seçmen açısından anlaşılabilir, kabul edilebilir bir durum değil.
Ben bunu şöyle yorumluyorum: Sanki muhalefet kazanmak istemiyor, sanki seçimin Erdoğan tarafından kazanılmasını istiyor. Bu başarısızlık sebebidir. Seçim sonuçlandığında eğer muhalefet seçimi kaybederse niye kaybettik sorusuna cevap aranırken, seçim sürecini önemsememeleri, seçim kazanmaya gereken önemi atfetmemeleri ve seçim kampanyası hazırlamakta çok geç kalmaları olduğunu söyleyecek bu konuyla ilgilenenler. Altılı Masa’nın yürüttüğü çalışmalar tüm muhalefetin oy kaybetmesine sebep oluyor. Altılı Masa’daki liderlerin şu ana kadar yaptıkları veya yapmadıkları açıklamalar, muhalefette moral bozukluğuna neden olan faktörlerdir. Sosyal medyayı dikkatle incelerseniz bunu görürsünüz. Ama araştırma bulgularında da son altı ay içerisinde İyi Parti’nin oyu yüzde 18’lerden 12’lere düştü. CHP’nin oyunda mesela hiçbir artış yok. Deva’nın, Saadet ve Gelecek Partisi’nin de oyu karasızlar dağıtılmadan yüzde 1’in altında. Dolayısıyla muhalefet seçmeninde bir moral bozukluğu ve dağınıklık var. Ve herkesin atladığı bir konu daha var. Bu senenin başında yüzde 23-24 olan kararsızlar yüzde 11’lere kadar indi. Bu kararsızlar içerisinde AKP kökenli seçmenler partilerine geri döndüler ve AKP’nin oyu kararsızlar dağıtılmadan yüzde 33’lere kadar yükseldi. CHP’nin oyunda hiçbir değişiklik yok. Diğer küçük partilerin oyunda da hiçbir değişiklik yok. Dolayısıyla kararsızlar içerisindeki AKP kökenli seçmenler muhalefetteki diğer partilerin artık bir iş yapamayacaklarını, ülkeyi bu seçime başarılı bir şekilde götüremeyeceklerini düşünmeye başladılar ve partilerine geri döndüler. Bu senenin başında kararsızların yarısı ki 25’lere kadar çıktı, bunun 12 puanı AKP ve MHP kökenliydi. Bugün kararsızlar 11-12’ye kadar düştü ve bunun içerisindeki AKP ve MHP kökenliler üç buçuk puana kadar azaldı. Yani AKP ve MHP’yi terk eden kararsızlar muhalefetin bu seçimi kazanamayacağını düşünerek partilerine geri dönüyorlar.
Ekrem İmamoğlu’nun yargılanıp siyasi yasaklı durumuna getirilmesi hem iktidar destekçileri hem de muhalif seçmende nasıl bir tepki uyandırdı?
Muhalif seçmenin çoğunluğu İmamoğlu davasının sonucunun siyasi bir karar olduğunu düşünüyor. İktidar seçmeninin de üçte biri bu kanaatte. Bu kararı vatandaş olumlu bir şey olarak değerlendirmiyor ama bu kararın alınmasını bence muhalefet kolaylaştırdı. Eğer adayını Haziran veya Temmuz ayında belirleseydi ve bu aday Kılıçdaroğlu, Yavaş veya İmamoğlu olsaydı böyle bir karar alma gereğini duymazlardı muhtemelen. İmamoğlu da siyasi yasaklı olmazdı diye düşünüyorum. Muhalefet adayını henüz belli edemedi. Kemal Bey bu konuda ısrar ediyor. Ancak diğer iki aday da sahneden çekilmiş değil. İktidar Kemal Kılıçdaroğlu’nun rakibi olabilecek kişileri sahneden çekiyor. Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’ın karşısına tek başına çıkmasını istiyor diye düşünüyorum.
HDP, eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın “ortak aday” çağrısına rağmen seçime kendi adayıyla gireceğini açıkladı. Bu kararın ardında iktidarın HDP’nin demokratik alanını kısıtlamasına (hazine yardımının kesilmesi vb.) muhalefetten güçlü bir tepki gelmemesi mi yatıyor?
HDP’lilerin söylemek istediği şey şu: Adayınızı belirlerken bizim de görüşümüzü alın. İlk talepleri bu, ikincisi ise muhtemelen hazine yardımının bloke edilmesi konusunda muhalefetin hiç ses çıkarmamasına karşı bir kızgınlık olabilir. Bu ikisi de doğal olarak bir siyasi parti grubunun verebileceği doğal bir tepkidir ama HDP Eş Genel Başkanı bize danışılırsa biz yine farklı tavır takınabiliriz diyor. Yani, “bizimle istişare edilerek aday belirlenirse biz aday çıkarmayabiliriz” diyor. Demirtaş’ın da dediği ortak aday çıkarın ifadesinin anlamı şu: HDP’nin de görüşünün alınacağı bir aday çıkarın. Ama şu ana kadar Altılı Masa, HDP ile açık olarak kamuoyunun önünde bir görüşme yapmayı doğru bulmuyor. Bu konuda muhtemelen Akşener karşı çıkıyor, ama diğerleri de bunu akıl etmiyor. Dolayısıyla HDP bir uyarıda bulunarak bizi dikkate alın dedi. Çünkü HDP yüzde 10-12 civarında oyu olan bir parti. Bu partinin oyunu almadan, desteğini almadan herhangi bir muhalefet adayının seçimi kazanması mümkün değil. O yüzden muhalefetin onları dikkate alması lazım.
Geçtiğimiz günlerde Gelecek Partisi’nin Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu Altılı Masa’nın adayının seçilmesi durumunda Cumhurbaşkanının tüm kararlarında altı partiye de danışacağını belirtmişti. Siz bu açıklama hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ahmet Davutoğlu eğer bu açıklamaları hata olarak yapmıyorsa, yani bir gaf yapmıyorsa ki buna siyasi bir gaf denebilir, Erdoğan’ın kazanması için elinden geleni yapıyor demektir. Yüzde yarım oyu olan bir partinin çıkıp televizyonda bana danışmadan bir şey yapamazsınız demesi, haddi aşmaktan daha öte bir şeydir. Böyle bir konuşma seçmende hiçbir karşılığı ve anlamı olmayan bir sözdür. Altılı Masa’nın şu anda yapacağı tek şey ya Davutoğlu’nu susturmak ya da kendisini Masa’dan uzaklaştırmaktır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ona destek çıkmasının sebebi, aday olmak için Davutoğlu’nun da desteğine ihtiyacı olmasıdır.
Özellikle ilk olarak Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği başörtüsü tartışması ve bu tartışma üzerinden LGBTİ bireylerin de hedefe konması, CHP’nin kadın seçmenlerinde tepki uyandırdı. Kılıçdaroğlu’nun bu helalleşme atağı çekirdek CHP tabanını etkiler mi?
Böyle bir yasa teklifinin getirilmesi baştan itibaren yanlıştı. Muhtemelen Kemal Kılıçdaroğlu’nun dindar kesimle yakınlığı olan danışmanlarının kendisine yaptırdıkları bir hatadır diye düşünüyorum. Şu anda Türkiye’de bir başörtüsü sorunu yok. Bunu bir sorun gibi gündeme taşıyıp Erdoğan’ın eline fırsat verdiler. Hatta Erdoğan bunu şöyle tarif etti: “Ben santraforum, ayağıma top verdiler, ben de gol attım.” CHP’nin yaptığı fevkalade yanlış bir hareketti ve Erdoğan’ın kullanabileceği bir argüman haline dönüştü. Bu, birilerinin Kılıçdaroğlu’na kendi seçmeninin düşüncesini almadan, sırf dindar insanları çekebileceğini düşündürterek yaptığı siyasi bir hatadır. Benim buradan Kemal Bey’e tavsiyem, bu öneriyi kendisine getiren danışmanları çevresinden uzaklaştırmasıdır. Eğer hata değilse zaten birileri Erdoğan adına çalışıyor demektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta seçimin mevsimsel şartlardan dolayı erkene alınabileceğini belirtti. Bu erken seçim hamlesinin arkasında ne yatıyor?
Erdoğan’ın seçimi erkene almak istemesinin bir nedeni yok. Tartışılan konular siyasi argümanlar. Zaten ne kadar erkene alabilecek ki? Şu anda seçim kararı alınsa en erken Mart ayının ortasında seçim yapılabilir. Geriye ne kalıyor, Nisan’ın yarısı. Muhalefet de yeni seçim yasası gündeme gelmesin diye 6 Nisan sınırına çekmek istiyor. Erdoğan da bu tarihten önce yapmak istemiyor. Erken dediği şey Nisan ayında seçim yapmak. Yoksa bu ay seçim yapmayı düşünmüyor.
Erdoğan’ın erken seçim sinyaline rağmen Altılı Masa adayını henüz belirlemedi. Siz Masa’nın adayının seçime yeterince hazırlanabileceğini düşünüyor musunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu muhtemelen, “ben aday olursam zaten vatandaş beni tanıyor, zaten bir yıldır da kampanya yürütüyorum, zaman önemli bir faktör değil” diye düşünüyor. Eğer bir başkası aday olacaksa zaman önemli bir faktör. Aday kim olursa olsun 2-3 aylık bir hazırlık, Erdoğan gibi bir rakip karşısında kesinlikle yeterli değildir. Ben Kılıçdaroğlu için de yeterli olmadığını düşünüyorum. Erdoğan bir seçim sihirbazıdır adeta, onun karşısında seçim mücadelesi vermek çok zordur. Mevcut adayların yeterince zamana ve imkana ihtiyacı vardır. Benim kanım, aday belirlemede en az üç ay geç kalındı. Bundan sonra yeni bir aday çıkarmak demek hazırlanmadan seçime gitmek demektir. Aday kim olursa olsun ben dört ayın yeterli olmadığını düşünüyorum. Eğer muhalefet seçimi kaybederse, nasıl ve niye kaybettikleriyle ilgili seçim sonrasında bir beyin fırtınası yaparlarsa kayıplarının ikinci sebebi olarak seçime geç başlamak, adayı zamanında belirlememek faktörünü yazacaklardır.
Altılı Masa adaylık hususunda İmamoğlu üzerinde anlaşırsa çoklu aday söz konusu olabilir mi?
Altılı Masa’nın çoklu aday çıkarıp çıkarmayacağını bilmiyorum. İmamoğlu, Kılıçdaroğlu’na rağmen aday olur mu? Şimdiye kadarki tecrübelerim olmayacağını söylüyor. Ama İmamoğlu aday olursa ben HDP’nin aday çıkaracağını düşünmüyorum. Kılıçdaroğlu’na rağmen İmamoğlu çıkar mı derseniz, herhalde İmamoğlu Kılıçdaroğlu’nun kendisini aday göstermesini tercih eder. Kılıçdaroğlu’yla birlikte aday olmak istemez diye düşünüyorum. Çoklu aday olması için Kılıçdaroğlu çıkar, HDP’nin adayı çıkar, Akşener çıkar, başka adaylar çıkar. Sinan Oğan’ın aday olacağı söyleniyor. Dolayısıyla böyle bir şey olması durumunda seçim ikinci tura kalır. Seçimin sonucunu belirleyecek üç tane faktör var. Bence ilki adayın kimliği, ikincisi seçime hazırlık ve kampanya dönemi, üçüncüsü ise sandık güvenliğinin sağlanabilmesi. Burada birinci faktör adaydır. Eğer Erdoğan’a meydan okuyabilecek bir aday çıkarsa seçimin kazanılma şansı olabilir ama farklı bir adayla çıkarlarsa kazanamazlar diye düşünüyorum.
Bu seçimin en önemli faktörlerinden biri de ilk kez oy kullanacak 7 milyon gencin olması. Bu seçmenlerin önümüzdeki seçimden ve adaylardan beklentisi nedir?
Gençlerin yüzde 30’luk kısmı hala kararsız gözüküyor. Şu anda bu kararsızlar epey azalmış olsa da onların mevcut siyasi liderler konusunda pek ümitli olduklarını düşünmüyorum. Mevcut siyasetçilere karşı güvensizlikleri yüksek. Dolayısıyla seçilecek muhalefet adayının gençlere ümit verebilmesi lazım. Mevcut liderlerden fazla bir beklentileri yok. Yani gençlerin bu bizim ihtiyaçlarımızı karşılayabilir dedikleri bir parti lideri yok.
Seçime girecek ittifak partileri dışında en dikkat çeken parti Zafer Partisi. Zafer Partisi’nin ve Ümit Özdağ’ın seçimde bir sürpriz yapabileceğini düşünüyor musunuz?
Zafer Partisi’nin dalgalı bir oy oranı var. 2 puana kadar çıkıyor, bazen bir puana iniyor. İlk turda oy alabilir ama bu oy onun barajı aşmasına yetmez, aldığı oylar ziyan olur. Ama şu ana kadar 2.5 puanın üstüne çıkmadı. Barajı aşmak için yüzde 7 gerekiyor. Barajı aşma şansının olduğunu düşünmüyorum. Eğer çoklu aday çıkarsa ikinci turda destekleyeceği adaya pozitif bir katkısı olur.