Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Yeni Kutsiyetin Oluşum Aracı Olarak Nutuk ve Tepkiler
    Forum

    Yeni Kutsiyetin Oluşum Aracı Olarak Nutuk ve Tepkiler

    Onur Alp Yılmaz6 Ocak 20208 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Bu yazı, dört yazılık yazı dizisinin son halkası olacaktır. Geçen yazıda da belirttiğim gibi, Nutuk incelenirken, onu iki bölümde incelemek daha doğrudur. Bu bağlamda, ilk yazıda Nutuk’un amacı ve kapsamı ve içeriği anlatılmıştır. Nutuk’la ilgili yazıların ikincisini oluşturan bu yazıdaysa Nutuk’un içeriğine ve suçlamalarına karşı verilen tepkiler ve yeni rejimin aktörlerinin bu tepkilere karşı gösterdiği reaksiyonlar incelenecektir. Bu yolla, Mustafa Kemal’in üzerinde oluşan kutsiyetin boyutları tartışılacaktır. Ayrıca, Mustafa Kemal’in üzerinde oluşan bu kutsiyetin inşasında Nutuk’un rolü ve önemi üzerinde de durulacaktır.

    İlk üç yazıda da belirttiğim gibi devletin sekülerleşme süreciyle, Mustafa Kemal’in üzerinde oluşan kişi kültü arasındaki süreç doğru orantılı olarak ilerlemiştir. Yani bu dönemde, halkın üzerindeki İslami figürlerin etkisi budandıkça, simultane olarak bir kutsiyet ikamesi de yaşanmış, bu kutsiyet Mustafa Kemal’in şahsında oluşan belli sıfatlarla ikame edilmiştir. Örneğin bu sıfatlardan biri, daha önceki yazılarda ayrıntılı şekilde incelenen Gazi’yken; bir diğeri de Millet Mektepleri Başmuallimliği olmuştur. Mustafa Kemal, askeriyeden eğitime; eğitimden, İstiklâl Harbi’ne her şeyin tartışılmaz yaratıcısı konumuna yükselmiştir. Mustafa Kemal’in bu rolünün izlerini, kendisini bunları her şeye ve herkese rağmen başaran yegane aktör olarak gösterdiği Nutuk’a karşı yeni rejimin aktörlerinin gösterdiği reaksiyonlarda bulmak mümkündür.

    Nutuk ve Yeni Rejimin Temsilcileri

    15 Ekim-20 Ekim 1927 tarihleri arasında okunan Nutuk’a henüz ilk günün ardından gelen tepkiler, Takrir-i Sükun Kanunu’yla beraber ortaya çıkan Mustafa Kemal’in tek adamlaşma sürecinin bir göstergesi niteliğindedir. 16 Ekim 1927’de Mehmet Asım “Gazi’nin Eseri” başlıklı makalesinde şöyle demiştir: “Nutuk’un bugün okunan aksamı şu hakikati ispat ediyor ki, Mücahede-i Milliye hareketi tamamen Gazi’nin eseridir.”(1) Bunun yanında Milliyet’in 20 Ekim tarihindeki manşeti de Mustafa Kemal’in Nutuk’ta çizmeye çalıştığı “tek”lik profiline uygundur: “Bu Memleketi Bir Tek Baş Kurtardı: Baş Kumandan Müşir (Mareşal) Gazi Mustafa Kemal”(2).

    Bunun dışında, Nutuk’un geneliyle ilgili bir değerlendirme niteliği taşıyan Akçuraoğlu Yusuf’un (Yusuf Akçura) 23 Ekim 1927 tarihli “O” başlıklı yazısıdır. Akçura bu yazısında şöyle der:

    “O, yalnız Türk düşmanlarına galebe çalarak, Türk yurdunu kurtarmadı: O, yalnız Türklerin önüne düşerek, Türklere doğru yolu göstererek, Türklere hakikati göstererek Türk’leri necata (Kurtuluş) erdirmedi. O, Ademoğullar’nın büyük bir kısmına, hatta yalnız büyük bir kısmına değil, belki hepsine yeni bir hayat yaratıyor….Yeni bir hayat yaradana bilmem ne derler?” (3)

    Akçura’nın bu yazısı, bu yazı dizisinin temel iddiası olan Mustafa Kemal’in bir beşerden ziyade; kurucu, kurtarıcı ve rol gösterici rolüne atıfla yer yer bir mesih, yer yer de bir yaratıcı olarak algılandığı tezine uygun düşmektedir.

    Bir diğer yazıysa Nutuk’un sonundaki Gençliğe Hitabe’ye atıfla Mustafa Kemal’e gönderilen yanıtlardan biri olan, Türk Ocakları Reisi Hamdullah Suphi’den (Tanrıöver) gelen bağlılık mektubudur. Bu mektupta, Atalay’ın çok yerinde tespitiyle, “dini terminoloji, seküler bir içerikle Mustafa Kemal’e” (4) uygulanmıştır:

    “Türk gençliğine (…) tevcih ettiği hitabe mukabil, Türk Ocakları Merkez Heyeti ve Ankara Türk Ocağı, vatan üstünde batan kadar aziz bir varlık bildiği sevgilisi Gazisine Cumhuriyeti ve onun istiklalini Büyük Reisinin kutsi bir vediâsı olarak tanıdığını ve muhafazasını bir iman ve namus borcu addettiğini en derin minnettarlık hisleriyle arz eder.” (5)

    Bunun yanında, Nutuk’un ardından güçlendiklerinin ve kutsiyet ikamesinin tam olarak gerçekleştiğinin farkında olan yeni rejimin yandaşı olan aktörler, Mustafa Kemal’i İslam Peygamberi’yle de kıyaslamışlardır. Bu tür bir kıyaslamanın en iyi örneklerinden biri, Hamdullah Suphi’nin şu dizeleridir:

    “Bu susmaz bu yanık sese doğru sen

    Beklenen bir resul gibi geldin…

    Peygamber Muhammed gibi senin de

    Kalbinde halk için bir acı vardır

    Dünyaya yıldırım atan elinde

    Allah’ın intikam kılıcı vardır.” (6)

    Gazi’nin kutsallaşmasıyla beraber, kutsiyet ikamesi için gereken doğaüstü kişi ihtiyacı tamamlanmıştır. Bu noktadan sonra, yeni rejimin ihtiyacı olan bir kutsal kitap, bir de Kabe’dir. Bu ihtiyaçlar da Gazi’yle beraber simgeselleşen Nutuk ve Çankaya’yla çözülmüştür. Haşim Cevdet imzalı, 20 Ekim 1927 tarihli yazıda Çankaya, “Türk’ün milli emelinin Kâbesi” (7) olarak tanımlanır. Yakup Kadri ise bir yandan Mustafa Kemal’i Hz. İsa’ya benzetirken, aynı zamanda Nutuk’u şu satırlarla ‘Kuran’laştırmıştır:

    “Büyük Önder vücudunu ve kanını partiye vermiştir; tıpkı Mesih’in Son Akşam Yemeği’nde ekmek için “Bu benim bedenim” ve şarap için “Bu benim kanım” demesi gibi. O, Türk ırkının kefaretini ödeyen ve onu nihai yıkımdan kurtarandır. O, yedi yıllık mücadelenin yazılı tarihini, ulusal hayatlarının kurtuluşunun sembolü olan bir siyasi kutsal kitabı, halkına vermiştir. Bu yeni Kuran olacaktır.” (8).

    Tüm bu örneklerden anlaşıldığı üzere, İslam’ın etkisi altındaki toplumu akıl ve bilimle donatmaya çalışan yeni rejim, aklın tanrısını yaratırken, İslami tüm kavramları bu yeni tanrının etrafındaki simgelerle kavramsallaştırma ve ikame etme ihtiyacı duymuştur. Bir tez olarak İslam’ın etkisini çürütmenin en etkili yolu; onun anti-tezini yaratırken, halkın aşina olduğu kavramları yenileriyle ikame etmektir. Yeni rejimin ve Nutuk’un okunmasından sonra doğumu yaklaşan Kemalizm’in yaptığı da tam olarak budur.

    Nutuk’taki Suçlamalara Tepkiler

    Yukarıda bahsedildiği gibi, böylesi bir ortamda Nutuk’a cevap vermek, aslında bir nevi kutsal bir kitabı tekzip etmek anlamına gelmekteydi. Mustafa Kemal Paşa’nın Nutuk’taki suçlamalarına ilk tepki, bir demecinden dolayı suçlanan Çüruksulu Mahmut Paşa’dan gelmiştir. Bu tepkinin ardından basında yer alan haberler, bu dönemde hem Mustafa Kemal’in hem de onun Nutuk’unun, yukarıda belirtilen biçilmiş rolün bir sonucu olarak, tartışılmaz olduğunu göstermek açısından önemlidir:

    “Gayr-i kabil tekzip vesikalara müstenid bulunan büyük Gazi’nin tarihi beyanatının hiçbir noktası red ve cerh edilemez.” (9)

    1933 yılına kadar, Mustafa Kemal Paşa’nın suçlamalarında yurt içinden başka bir itiraz gelmemiştir. Bu durum, muhalif güç odaklarını ortadan kaldıran Takrir-i Sükun Kanunu’nun bu tarihte hâlâ yürürlükte olduğu düşünülürse son derece normaldir. Bu yüzden, Nutuk’a ilk ciddi itiraz ve tekzipler, bu tarihlerde yurtdışında bulunan Halide Edip Hanım (Adıvar), Dr. Adnan Bey (Adıvar) ve Rauf Bey (Orbay) gibi İstiklâl Harbi’nin sembol isimleri olan, ancak sonrasında Mustafa Kemal’le yolları ayrılan isimlerden gelmiştir. (10)

     Mustafa Kemal Paşa’nın bu isimlere karşı yaptığı en temel eleştiri, bu isimlerin daha Kurtuluş Savaşı yıllarında, daha da spesifik olarak Sivas Kongresi sırasında Amerikan Mandası’na taraf olduklarıyla ilgilidir. Bu suçlamalara ilk cevap 21 Ekim 1927 tarihinde Halide Edip Hanım’dan gelmiştir. Halide Edip, Times’ta yayımlanan mektubunda Mustafa Kemal’in kendisi ve eşi hakkında asılsız iddialarda bulunduğunu söylerken, kendilerini memleketin bağımsızlığından taviz verecek kişiler gibi gösterdiğini vurgulamıştır. Halide Edip, Mustafa Kemal’in etrafındaki kliğin adeta “dalkavuk” insanlardan oluştuğunu vurgularcasına yaptığı şu ifade, en az Mustafa Kemal’in onlarla ilgili yaptığı değerlendirme kadar serttir:

    “Lincoln’nin dediği gibi bazı kimseleri daima ve herkesi muvakkaten elde etmek kabil ise de herkesi her zaman elde etmeğe imkân yoktur.” (11)

    Rauf Bey ise yine benzer şekilde Times’ta verdiği cevapta, Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı’ndaki rolünü kullanarak diktatörleştiğini ve bunun kendisini ve arkadaşlarını gözden düşürdüğü ölçüde mümkün olduğunu belirtmiştir. Rauf Bey, Nutuk’u Mustafa Kemal Paşa için bir meşruiyet aracı olarak gördüğünü söylemiştir. (12)

    Bu ve bunun benzeri tepkilere Türk basınından gelen cevaplar, Çürüksulu Mahmut Paşa’ya verilen cevapla paralellik göstermiştir. Bu tepkiler haricinde, Takrir-i Sükûn Kanunu’nun 1929’da ortadan kalkması ve iktidarını iyice güçlendiren, Kemalizm’in tanımını yapan CHF’nin yumuşama politikasının ardından ülke içinden de bir ses yükselmiştir. Kazım Karabekir Paşa, 1933 yılında, Milliyet Gazetesi’nde kendisiyle ilgili ortaya atılan bir iddiaya yanıt vermek amacıyla gönderdiği yazıda, Nutuk’ta kendisiyle ilgili olarak ortaya koyulan iddiaları da yanıtlamıştır. Mustafa Kemal Paşa, Karabekir’in cevaplarıyla ilgili polemiğe girmemiş ve nükteli bir ifadeyle şöyle demiştir: “Bu mektubu yazan üzerine akıl doktorlarının dikkat nazarını celbederim.” (13)

    Buradan da anlaşıldığı üzere, artık gücünün vardığı noktanın farkında olan Mustafa Kemal Paşa, Karabekir Paşa gibi Kurtuluş Savaşı’nın en sembol isimlerinden birinin dahi verdiği cevapların halkı tatmin etmeyeceğinden, halkın kendisine inanacağından emindir. Karabekir Paşa’nın gazeteye yolladığı yedi mektubun altısı yayımlanmış, son mektubunda dış siyasetle ilgili gizli kalması gereken bir meseleden bahsedildiği gerekçesiyle son yazısı yayımlanmamıştır. (14)

    Ancak, Karabekir Paşa’nın üzerindeki baskılar bununla sınırlı kalmamıştır. Verdiği yanıtlarla rejimin dikkatini ve tepkisini çeken Karabekir Paşa’nın evine düzenlenen baskında İstiklal Harbimizin Esasları kitabının ondaki nüshaları alınmış ve matbaadaki nüshaları da toplatılarak yakılmıştır. (15) Yeni rejimin Nutuk’la beraber şekillenen tarih öğretisine karşı yapılan her alternatif tarih yazımı, bir yandan da yeni dinin reddiyesi anlamına geliyordu. Bu yüzden rejimin enstrümanlarının 1929’dan sonraki göreceli yumuşaması, ancak yeni dine iman edildiği sürece hissedilmekteydi.

    Sonuç olarak, yüzyıllar boyunca dinle yoğrulmuş bir toplumu, akıl ve bilime kavuşturmanın yegane yolu kutsallık ikamesiyle mümkün olmuştur. Bu kutsallığın özelliği de zorun gücüyle iman ettirmek olmuştur. İslam’ın gelecek zamanla ilgili cezalandırma argümanı, İslam’ı ikame eden bu yeni dinde şimdiki zamanda cezalandırma olarak vücut bulmuştur.

    Bu yazı dizisinde, Mustafa Kemal’in doğal süreç içinde nasıl mesih olarak algılandığından başladım. Sonra da bu durumun yeni rejimin yandaşları tarafından olumlu karşılanıp, nasıl adım adım inşa edildiğini göstermek istedim. Keyifle yazdığım bu yazı dizisini, umarım sizler de keyifle okumuşsunuzdur.

    Kaynakça


    1. Aktaran Serap Taşdemir, “Türk Basınında Büyük Nutuk’un Yansımaları”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Güz 2009, sayı 44, s. 687.
    2. Aynı Yer.
    3. A.g.m., ss. 688-689.
    4. Onur Atalay, Türk’e Tapmak, İletişim, İstanbul, 2018, s. 236
    5. Aynı yer 
    6. A.g.e., s. 239.
    7. A.g.e., s. 237.
    8. A.g.e., s. 239.
    9. Hakan Uzun, Atatürk’ün Nutuk’unun İçerik Analizi, Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara, 2005, s. 46.
    10. A.g.e. s. 47
    11. Aynı yer.
    12. A.g.e., s. 48.
    13. A.g.e., s. 50
    14. Aynı yer.
    15. A.g.e., s. 51.
    Siyaset Tarih
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikÇerçeve | 2010’lu Yıllar – Özel Bölüm
    Sonraki İçerik Hürriyete Doğru, Uzun, İnce Bir Yol: Daron Acemoğlu ve James Robinson Üzerine

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan
    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Transformation of the Sovereign in Liberal Democracy and Criticism of Liberalism from Schmitt’s Perspective

    16 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Deniz Nas

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Yazılar Salih Yasun

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}