Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Rant Mekanizması: Ne Kadar Esnek O Kadar Sağlam
    Forum

    Rant Mekanizması: Ne Kadar Esnek O Kadar Sağlam

    Edin Zaim9 Mart 20237 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    “Bu Kentleşme Modelinin Altından Kalkmak” başlıklı yazımda son 70 yılda Türkiye şehirlerinin, mal sahipleri, siyasi aktörler ve müteahhitlerin dahil olduğu faillerin ortaklığı ile bir rant piramidi etrafında şekillendiğinden söz etmiştim. Bununla birlikte, bu piramidin inşası adil kurallar çerçevesinde değil, temel haklar ya da uzun vadeli ihtiyaçlar gibi ortak fayda ve hukukun hilafına devam etti. Arsa üzerindeki rantın artırılması, imar izinleri sayesinde mümkün olunca rekabet ve mutabakat, imar izinleri etrafındaki pazarlıkta konsantre oldu.

    Rant söz konusu olduğunda, şehir merkezindeki “Burnout Towers” ya da aşağı mahalledeki “My Elite Dungeon” sitesi işaret ediliyor. Elbette, yüksek katlı binalar, rantın maksimize edildiği örnekler olarak daha çok dikkat çekecektir; ancak, herhangi bir sokakta 5-10 daireli apartmanın da rant vesilesiyle inşa edilebildiğini hatırlamalıyız. Yayaların adım atmasına dahi imkan tanımayacak derecede bina ile dolmuş şehirlerimizin her santimetrekaresinin aynı paradigma içinde, benzer failler ve ilişkiler çerçevesinde geliştiğini göz ardı etmemeliyiz.

    Bu yazıda, rantı tanımlayarak rantın temel işlevleri ve aktörleri ele alınacak. Böylelikle, 2000’lerde, rant meselesi etrafında hem itirazın hem de rızanın aynı anda nasıl yükselebildiğini anlamanın ve alternatifleri tartışmak için bir çerçeve oluşturmanın kolaylaşacağına inanıyorum. 

    Öncelikle “Rant” Nedir? 

    En yalın haliyle rant, bir mülk üzerinde oluşan ve mülk sahibinin yatırımı dışında ortaya çıkan değer artışıdır. Dolayısıyla rant; finansal, entelektüel ya da risk maliyetinden bağımsız olarak mülk sahibine kalan bir değerdir. Şehirlerde rant, bir mülkün (1) konumundan dolayı yüksek talep görmesi, (2) yakın çevresindeki hizmetler ya da (3) imar hakkıyla doğan yapılaşma koşulları sayesinde oluşabilir. Geniş anlamda, şehir merkezinde dededen kalan iş hanının kirası da, belediyenin inşa ettiği metro sayesinde evin değerinin artması da, imar izinleriyle çıkılan her bir kat da ranta örnektir. Kamuoyunda çoğunlukla üçüncüsü, yani imar izinleri aracılığıyla üretilen rant kastedilir. 

    İmar izinleriyle rantın miktarı düzenlenebilirken bir mülkün değerinde rantın oluşabilmesi için o mülkün talep görmesi ve alternatifinin sınırlı olması gerekecektir. Ancak bu şekilde, yatırım maliyetinden ve yarattığı verimden bağımsız bir rant sağlanabilir. Türkiye şehirlerinin nüfusunun sürekli artması, istihdam ve altyapı yatırımlarının belirli bölgelere yönelmesi, asgari bir sosyal ve çevresel konforun az sayıda muhitte sunulması ya da nitelikli binaların sınırlı sayıda üretilmesi sonucunda talep mekansal anlamda yoğunlaşmaktadır. Belirli bir talebe cevap veren, konumu ya da yapılaşma hakları itibariyle ayrıcalıklı bir mülk olarak sunulduğu koşullarda ise o mülk üzerindeki rant maksimize edilebilir.

    Şehirlerin nüfusunda radikal bir düşüş, talebi karşılayacak alternatif arz ya da büyük ekonomik dalgalanmalar olmadığı sürece kentsel rantın oluşması neredeyse kaçınılmazdır. Modern anlamda şehirleşmeye şahit olduğumuz yaklaşık 200 yıl boyunca rantın kamu adına nasıl ve neden el konulabileceği, farklı kesimler tarafından ele alınmış hatta modern şehir planlamanın öncü ütopyası Bahçe-Kent*, rantın dağılımı çerçevesinde kurgulanmıştır. Bir kamusal altyapı yatırımı sonucunda mülk üzerinde oluşan değerin kamuya transferi, miras edinilen mülklerin vergilendirmesi ya da elma ağaçlarının kime ait olduğu bu yazının kapsamı dışında kalacağı için bu literatürü şehir hukuku ve araçları bağlamında kapsamlıca özetleyen Alterman’ın çalışmasını* tavsiye ederek Türkiye şehirleşmesi özelinde rantın nasıl üretildiğine, işlevine ve etrafındaki ilişkilere odaklanalım. 

    Rant, 3 Aktörün Mutabakatı ile Üretiliyor: Mülk Sahibi, Devlet ve Yatırımcı

    Kentsel rantın miktarı imar izni ile belirlenir. Dolayısıyla, ayrıcalıklı bir arzın sahibinin üretilen rantın da sahibi olması beklenirken devlet, rant dağıtımını düzenleyebilen bir aktör olarak sürece dahil olur. Yatırımcı ise rantın somutlaşması için gerekli olan finansal kaynağı ve teknik kabiliyeti, mülk sahibine sunar. Yatırımcı, Türkiye şartlarında hemen hemen her zaman tek başına müteahhit olmuştur. Türkiye özelinde bu üç aktörün serüvenini özetleyelim:

    Mülk Sahibi: 
    Ortalama bir şehirli için mülkiyet rejiminin bir unsuru olarak ranttan istifade etmenin garantisi, bir “tapu” sahip olmasıydı. Tapu sahibi olmayanlar tamamen denklem dışında kalıyor, ranttan düşen pay ise arsa payı ile de doğru orantılı oluyordu. 70 yıl boyunca tedricen yoğunlaşan şehirlerde mülkiyet, çoğunlukla küçük mülk sahiplerine dağıtılmış durumda. Küçük hisseli mülkiyetin baskın olduğu bu şartlarda, hem yeniden üleştirilecek rantın payları küçülmüş hem de mutabakat zorlaşmıştır. Arsa payları büyük olan mülk sahipleri ise ranttan en yüksek seviyede istifade edebilmiştir. Zaman zaman bu büyük mülk sahibi, hazinenin bizatihi kendisidir.

    Devlet:
    Kentsel rantın devlet açısından tılsımı, rantın ne seviyede gerçekleşeceğini imar izinleri aracılığı ile belirleyebilmesidir. Böylelikle, “imar izni” devlet kapasitesinin yetersiz kaldığı ve müdahalede bulunamadığı hızlı kentleşme sürecinde, siyasi aktörler için bir sihirli değenek işlevi gördü. Böylelikle 70 yıl boyunca Türkiye şehirleri, hazine arazilerinin devri, müteahhitlerle kat, siyasilerle imar izinleri etrafındaki pazarlıklara sahne oldu. Elindeki bu sihirli değneği daha becerikli kullanan siyasi aktörler ise yaygın bir rıza üretmeyi başardı.

    Yatırımcı:
    Müteahhit, yetkililerden izin koparabilen, inşaat malzemelerini borç defterine yazabilen, mal sahiplerini vaatleriyle cezbedebilen bir fırsat avcısı olarak doğdu. Türkiye şehirlerinin hızla büyümesini mümkün kılan, joker eleman rolünü üstlenen bu aktörden her mahallede 10 tane bulunmasıydı. Türkiye’nin kentleşme modelinde, müteahhide ranttan pay verip -kat karşılığı- inşaatı gerçekleştirmesi talep edildi. Fırsatları hızlı ve karlı değerlendirebilen müteahhitler süreç içinde zenginleşmeyi becerirken değerlendiremeyenler 3-5 bina yapıp piyasadan çekildi. 

    Şehirleşmenin Maliyeti Hemen Hemen Her Zaman Sadece Rant ile Karşılandı

    Binaların yasallığını düzenleyebilen devletin, imar hakları ya da afları aracılığı ile kolaylıkla rant yaratabildiğinin ve dağıtabildiğinin vurgulanması önemli. Bu rant üretme mekanizmasının esnekliği, birçok açıdan işlevsel bir araç olarak benimsenmesini sağlamış gözüküyor. Konutların maliyeti de devlet ile toplum arasındaki rıza da rant aracılığı ile sağlanabiliyordu. Rant, şehirlilerin konut maliyetini karşılayan, erken gelenlerin sınıf atlamasına yardımcı olan, fırsatları değerlendirebilenlere ise sınırsız zenginlik sunabilen bir ganimet işlevi görüyordu. Siyasi aktörler için ise sosyal politika üretmesine gerek kalmadan hem meşruiyet hem propaganda maliyetini karşılamasını sağladı.

    Özetle rant; inşaat maliyeti için (1) finansal kaynak, belli ölçüde (2) sosyal politikaların ikamesi ve siyasi aktörlerin çeşitli kesimlerde (3) rıza üretme aracı olarak şehirleşmenin hem finansal hem politik maliyetini karşılayan bir işlev gördü. Örneğin, seçim dönemlerinde imar izinleriyle ilişkili vaadler popülerleşmiş, en ümit verici ve rantı maksimize edebilen aktörler öne çıkmış, imar izniyle rant üretilemeyen, yani kat izni verilmeyen bir bina kentsel dönüşüme girememiş, mal sahipleri ile müteahhit anlaşamamıştır.

    Dolayısıyla, mümkün olan her yerde rant iştahının kabarması, tüm aktörlerin tatmini için ranta muhtaç olmalarının bir ürünüdür. Sorunun kaynağı ise şehirleşmenin sunması beklenen asgari hizmetleri, refahı, zenginleşmeyi, konforlu bir çevreyi ya da güvenli barınmanın maliyeti için rant dışında bir kaynak önerilmemiş olmasıdır.

    Bu modelin yönetimi, (1) en düşük seviyede ranta erişebilenlerin barınma hakkını garanti etmek için ranta muhtaç olmaları, (2) en yüksek seviyede ranta erişebilenlerin ise limiti bulunmaması, (3) imar izinlerine erişebilenler ile erişemeyenler arasında ise bir ayrışma üzerine kuruludur. Dolayısıyla, 2000’li yıllarda şahit olduğumuz; 50’lerden beri devam eden kentleşme modelinde radikal bir kırılma değil, elindeki sihirli değneği daha becerikli kullanan siyasi aktörlerin, öncesinde tedricen, dolayısıyla görece adil dağıtılan ranttan faydalanacak insanları daha sofistike seçebilmesi ve mümkün olan rantı maksimize edebilmesidir. Böylelikle, paradoksal gözükse de bu dönemde hem itiraz hem rıza daha güçlü ortaya çıkabildi. 

    Rantsal Olmayan Bir Şehir Mümkün mü? 

    Elbette, özel mülkiyetin ve hızlı nüfus artışının mevcut olduğu koşullarda radikal şekilde rantsal olmayan bir şehir mümkün değildir. Özel mülkiyetin ilga edildiği şehirlerde dahi belirli mahallelerin ve yapıların ayrıcalık arz ettiğini de hatırlayalım. Ancak, her koşulda rantın dominant ve limitsiz olmadığı şehirlerin kurulması gerektiği aşikar. Zira günümüz şehirleri, içinde yaşayanların nefes alamadığı, en ufak bir afette yıkılmaya yüz tutmuş, sübvansiyonların ihtiyaç sahiplerine yönelmediği, çevresel konforunu tüketmiş, ekonomik verimliliği kısıtlayan, hatta rant üretme kabiliyetinin de sınırına varmış bir durumda. 

    Günümüz Türkiye şehirlerine alternatif; temel haklar ve ortak fayda üzerine kurulacak bir mutabakat ile rantın bu temel haklar ve ortak fayda için rezerv edilebilmesi, kentleşmenin maliyeti için alternatiflerin yaratılması ve barınma gibi, konforlu çevre gibi hakların mülkiyetten bağımsız garanti edilebilmesinin yollarının aranması ile mümkün olacaktır. 

    Kaynaklar

     * Howard, E. (1898). To-morrow: A Peaceful Path to Real Reform. 
    ** Alterman, R. (2012). Land use regulations and property values: The “Windfalls Capture” Idea Revisited.  The Oxford Handbook of Urban Economics and Planning (ss. 755-786).

    Ekonomi R2 Siyaset Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikAydınlanma’da Liberalizm ve Devlet | Devlet Kapasitesi ve Liberteryenizm #9
    Sonraki İçerik Bay Kemal ve Sleepy Joe

    Diğer İçerikler

    Bültenler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Emrullah Özdemir
    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}