Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Oryantalizm
    Forum

    Oryantalizm

    Yasir Yılmaz18 Mayıs 20207 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    “…Siz Avrupalı oryantalistleri Edward Said gibi mi düşünüyorsunuz?… Ben entellektüel olduğu konusunda bile şüpheliyim.”


    “İslam dünyası hakkında ne biliyorsak, Avrupalı oryantalistler sayesinde biliyoruz.”


    Bu ifadeler Jeolog Celal Şengör’e ait. Şengör hakkında yazının sonunda birkaç kelam edeceğim. Bu yazıda, bu ifadeleri ciddi bir analize tâbi tutmak istiyorum. Belki bunu yapmam, Şengör’ün uzmanı olmadığı bir konuda konuşmasına itibar etmek anlamına geliyor. Amacım bu değil. Fakat söyleyenden bağımsız olarak bu ifadeler popüler bir televizyon programında ifade edildiği ve sosyal medyada işin ehli olanların da dikkatini çektiği için, bu ifadelerin bazı varsayımları ve önermeleri hakkında bir iki söz söylemeye değer.

    Edward Said’in Oryantalizm kitabı 1978 yılında basıldı. (Said’in bu kitaptaki argümanlarını biraz daha açan Kültür ve Emperyalizm ise 1993’de basıldı.) Bir liste yapsak, Oryantalizm son 40 yılda sosyal bilimlerde basılmış en önemli 5-10 kitap arasında zirveden girer. Bir kitabı anlamak için ilk önce basıldığı zamana bakmak gerekiyor ki, bilhassa sosyal bilimler politik bağlamdan asla bağımsız değildir. Oryantalizm, 1978’in sonunda, Batı ve kolonileri arasında 2. Dünya Savaşı öncesinden kalma kolonyalist ilişki formları hala devam ederken basıldı. 1979’daki İran Devrimi’nin tüm müslüman coğrafyada yaratacağı entelektüel heyecan kapıdaydı ama henüz devrim gerçekleşmemişti. Batı’nın siyasi, ekonomik, kültürel tahakkümü hem sıradan hem okur yazar müslümanların sırtında bir kamburdu. İnternetin, sosyal medyanın ve bugün gemi (yeniden) azıya almış milliyetçiliğin herkese bol keseden Batı karşıtlığı fırsatı verdiği günümüz devri çok uzaktaydı. 

    Müslüman ülkeler, yerel görünümlü ama esasen Batı dostu ve hatta çoğu yerde göbekten Batı’ya bağlı rejimler tarafından yönetiliyordu. Hem Batı’da hem Müslüman coğrafyada, bilgi üretimine koloniler çağının son kırıntıları olan Batılı paradigmalar yön veriyordu. Bu paradigmalara göre Doğu, bilhassa İslam dünyası, Oryantalizm kitabının ilk baskısına kapak resmi olan 1880 tarihli “Yılan Oynatıcısı” tablosunun anlattıklarıydı. Bu resimde neler görüyoruz: Bir cami duvarına yaslanmış havastan bir kişi (bir kabile reisi? tüccar?) ve yanındaki askerler ve köleler, bir kaval eşliğinde performansını sergileyen tamamen çıplak bir yılan oynatıcısı çocuğu izliyorlar.

    Said, kitabının kapağı ve içeriğiyle âleme şunu ilan etti: Batı; sanatıyla, akademisiyle, siyaset ve ekonomisiyle koloniler çağı boyunca Doğu’ya ve İslam dünyasına tahakküm etmiştir. Kolonyalist ve emperyalist Batı’nın nazarında; Doğu irrasyoneldir, metafizikçidir, maddeten geri kalmış ve vurdumduymazdır. Doğu ilkel bir fantezidir ve ciddiye alınacak bir tarafı yoktur. Said bu tavrı “Arap ve Müslüman topluluklara ve kültürlerine karşı ustaca ve ısrarla sergilenen Avrupa-merkezci bir önyargı” olarak tanımlar.

    Edward Said’in yaptığı tam anlamıyla sarsıcı bir ifşa, bir manifestoydu ve sosyal bilimlerde son kırk yılda gerçekleşen en büyük paradigmatik kırılmalardan birisine yol açtı. Bugün, bilhassa Amerika ve İngiltere’deki seçkin akademik kurumlarda, “Yılan Oynatıcısı” resminin çağrıştırdığı varsayımlardan hareketle değerlendirmeler yaptığınızda sizi kimse ciddiye almaz ve itibarınız olmaz. Hatta, zamanında Doğu’yu aynen bu resimde olduğu gibi anlatan oryantalistlerin meşhur ettiği bu akademik kurumlar, bizzat kendi ülkelerinin emperyalist geçmişlerinin ipliğini pazara çıkaran araştırmacıların elindedir. Dahası, Said’in sebep olduğu paradigmatik kırılma, Batı-dışı dünyadan gelen akademisyenlere Batı’nın saygın kurumlarının kapısını açmış ve bu kurumlarda zamanla anadili Türkçe, Arapça, Farsça, Urduca olan akademisyenlerin mevzi kazanmalarına vesile olmuştur. Bu kurumlarda üretilen metinlerin ve tartışmaların hakikaten ne kadar bağımsız olduğu tartışılır; bilim, zaman ve mekandan bağımsız olmamıştır hiç. Ama Said’in kitabının bir dönüşümün kıvılcımı olduğu gerçeği reddedilemez.

    Nihayetinde Oryantalizm, kitap yayınlanana kadar bir araştırma alanı ismi olan Oryantalizm (Doğu Çalışmaları veya Şarkiyatçılık) kelimesi ve o alanın uzmanına verilen oryantalist (şarkiyatçı) kelimesine pejoratif anlamlar yüklemiştir. Batı akademisi, Doğu’yu çalışmaya halen son sürat devam ediyor ama çoğu akademisyen (tek tek hepsi olmasa da) Said öncesi dönemle ilişkilendiren oryantalist tavırdan uzak durmaya çalışırlar.

    Son olarak Said, yayınlarını ve kendisini tanımayan televizyon kadılarının fevkinde bir entelektüeldi. Said’i bizzat dinleme fırsatım olmadı ama onu dinleyen ve yakınında bulunmuş Batılı Osmanlı tarihçilerinin Said hakkında söylediklerine şahidim. Tanıyanların nazarında Said, muazzam derecede etkileyici bir entelektüeldi ve zekasıyla muhataplarını çok etkilemiştir. Said hakkında, “entelektüel olduğu konusunda bile şüpheliyim” diyebilmek için şişirilmiş bir cehalet balonununda sınırsız dikey uçuşa geçmeniz gerekiyor.

    ***

    Klasik anlamda Oryantalizm geri gelir mi?

    Eğer yazının buraya kadar olan kısmı hoşunuza gitmişse, kalan kısmında aynı derecede eğlence taahhüt etmiyorum. Şimdi madalyonun arka yüzüne bakalım. Oryantalistlerin “aktif ve dinamik” Batı’nın zıttı olarak tasavvur ettikleri “pasif ve statik” Doğu imajı akademik metinlerde demode oldu ama oryantalistlerin bilimsel metodolojileri hala Batı akademisinin şiarıdır. Hakkında hiçbir şey öğrenmeden büyüdüğünüz uzak bir coğrafyanın dillerine, kültürlerine, ve yerel dinamiklerine hâkimiyet; kılı kırk yararak, sabırla, ihtimamla çalışma gerektiriyor. Mesela, Çek Cumhuriyeti’nin 100,000 nüfuslu Olomouc şehrinde yer alan Palacký Üniversitesi tarih bölümünde bir Latin Amerika tarihi uzmanı, Çekçe ve İngilizce yanında en az iki dili daha aktif araştırma dili olarak kullanıyor, en az birkaç sene o bölgede yaşamış ve sıklıkla o coğrafyaya seyahat ediyor. Mesela, Trabzon’da, Erzurum’da, Adana’daki üniversitelerde üç yabancı dili aktif olarak kullanan bir Latin Amerika, Asya, ve hatta Avrupa tarihi uzmanı var mıdır? Şengör’ün, Said hakkında atıp tuttuklarının kaale alınacak bir tarafı yok, ama—Şengör bunu hepimizin sinirini bozan bir lümpenlikle ifade etmiş olsa da—oryantalistlerin çalışma disiplinlerini anlamak gerekiyor. Türk akademisi, işini ciddiye alan ve ciddi yayın yapan sayılı akademisyenler haricinde, bilimsel ciddiyette oryantalistlerin yanına dahi yaklaşamaz. Televizyona uzman diye çıkıp Batı hakkında konuşan akademik titr sahibi birçok kişi Batı dünyası hakkında bilimsel hiçbir yeterliliğe haiz değil.

    Kendini beğenmiş ve tahakküm edici oryantalist tavrın, Said’in kuvvetli başkaldırısı sonrasında bir darbe aldığı doğru. Peki, Said’in çözümlemelerinin Doğu’nun eline bol miktarda sosyal cephanelik temin ettiğini düşünürsek, 1970’lerin sonundan bu tarafa İslam dünyası oryantalistlerin kurguladıkları gibi pasif, statik, irrasyonel ve körü körüne metafizikçi bir dünya olmadıklarını ispat için ne yapmıştır? 

    Maalesef bugün İslam dünyasında, oryantalistlerin abartılı bir biçimde küçümseyerek ve dışlayarak tasvir ettikleri siyasi, sosyal, ve ekonomik formların yeniden üretildiğini ve hatta mesela 20-30 yıl öncesine kıyasla yeniden ön plana çıktıklarını görüyoruz. 20. Yüzyıl boyunca, Oryantalistlerin incelediği Doğu’da şu unsurlar vardı: Baskıcı tek-adam rejimleri, rantçı ekonomiler, dini yorumların içine sarılmış teslimiyetçilik, yersizce ve amaçsızca kutsanan bir tarih algısı, en önemlisi de dünyayı anlama biçimi olarak nedenselliği reddetme ve bunun yerine sosyal, siyasi ve ekonomik dengelerin ilahi müdahaleyle düzenlendiğini varsayan bir tavır. Bugün itibariyle, bütün mikro ve makro siyasi, sosyal, ekonomik, hukuki ve eğitimle alakalı global indeksler dikkate alındığında, performası sürekli geriye giden bir İslam coğrafyası, oryantalistlerin argümanlarına nasıl karşı çıkacak?

    Son 10 yıl içerisinde, İslam coğrafyasında gördüklerimiz şunlar: 600-700 sene öncesine ait dini yorumlardan beslenen bir terörizm, halkların taleplerine baskıyla cevap veren rejimler, global bilgi üretimine çok sınırlı katkı, doğal kaynaklar sayesinde elde edilen zenginliğin bir türlü tüm halka yayılan bir refaha dönüşememesi, üstü örtülü biçimde dini yorumlardan beslenen insan hakları ihlalleri… Bunların hepsi bir üst aklın, dış mihrakların, gizli konseylerin, ya da oryantalistlerin suçu mu? Sonuç olarak “İslam dünyası hakkında ne biliyorsak, Avrupalı oryantalistler sayesinde” bilmiyoruz ama oryantalistler, Said’in yarattığı paradigmatik kırılmaya rağmen, bugün bile ciddiye alınması gereken bazı gözlemler kaydetmişlerdir. Son 20 yılda İslam dünyasında şahit olduğumuz ve dış müdaheleler kadar iç dinamiklerin de ürünü olduğunu bildiğimiz gelişmeler devam ettiği sürece, oryantalizmin kuvvetli bir geri dönüş yapmasına engel olunamayabilir. Nihayetinde, sürekli olarak bardağın dolu tarafına bakma nezaketini gösteren Said sonrası Batı akademisi bir gün bundan sıkılırsa şaşırmamak gerek. 

    ***

    İronik biçimde, Jeolog Şengör’ün kendisi bile oryantalistlerin varsayımlarına delil olabilir: Şengör, iyi bir jeolog olabilir ama biz onu uzmanlığı olmayan bir alanda uzman edasıyla konuşmasıyla nam salmış bir çok bilmiş olarak tanıyoruz. Mesela, Netflix’deki Rise of Empires: Ottomans serisine yaptığı katkılarda, İngiliz aksanıya İngilizce konuşması haricinde bir yetkinlik söz konusu değil. Halbuki, Şengör’ün hiç durmadan kendini tek maliki zannederek övündüğü Batılı bilimsel gelenek, bir jeoloğun Orta Çağ tarihi hakkında ya da kapsamlı teorik tartışmaların olduğu beşeri bilimler hakkında yaptığı değerlendirmeleri bilimsel olarak kâle almaz. Peki, biz Celal Şengör’ü, onu sürekli davet eden kadı tavırlı televizyoncuları ve Şengör’ü bir bilim ilahı zanneden kalabalığı “tipik Şarklılar işte!” diye geçiştirme günahını işlemek istemezsek, onları nereye koyacağız? 

    Dünya
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikAfter Life (2. Sezon) ve Upload
    Sonraki İçerik 2010’larda Sosyalleşen Gençlik ve Siyasetin Geleceği

    Diğer İçerikler

    Bültenler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Emrullah Özdemir
    D84 INTELLIGENCE

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 Reza Talebi
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}