Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Cumhurbaşkanına Nasıl Dislike Atabildiler?: Psikodinamik Açıdan Z Kuşağı
    Forum

    Cumhurbaşkanına Nasıl Dislike Atabildiler?: Psikodinamik Açıdan Z Kuşağı

    Fatih Bora Ekim8 Temmuz 20205 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Türkiye’nin gündemlerinden birisi, Cumhurbaşkanı’nın sosyal medyaya “düzenleme” getirme projesi. Tartışmanın fitilini ateşleyen ise bir kaç gün önce Erdoğan’ın Youtube’da canlı yayınladığı “Gençlerle Video Konferans Buluşması” ve canlı yayında Cumhurbaşkanının seri “dislike” alması, yayın akışında doğrudan eleştirilmesi. Türk toplumu psiko-sosyal olarak daha evvel bunu yapabilecek bir toplum değildi. Peki ne değişti? Bu yazıda psikodinamik perspektiften değişen toplum yapısını sosyal medya ve “dislike” vakası üzerinden izah etmeye çalışacağım.

    Her toplumda aynı tip kişilk yapısı yaygın olarak görülmez. Evvela belirteyim, bahsedeceğim kişilik yapıları (personality trait) patolojik parçalar içerse de tamamen patolojik vakalar değildir.

    Kimi toplumlar, mesela İskandinav toplumları; daha içe dönük, fantezide yaşayan, duygularını belli etmeyen, daha “şizoid” toplumlarken; kimileri, mesela Latin Amerika toplumları gibi, daha dışa dönük, sıcak kanlı, duygularını açıkça belli eden, daha “narsisistik” toplumlardır. İklim, iktisadi hayat, gelenekler, siyasi ortam, toplumun tarihi ve sosyolojisi bu ortalama kişilik yapısının yaygın görülmesini sağlar. Bir kişilik tipi yaygın olunca, ülkenin muktedir segmentinin bireyleri bu kişilik yapısında olunca, toplumun normları da bu kişilik tipinin etrafında oluşur.

    Türk toplumunun ortalamasını, bir psikolog olarak değerlendirirsem; ödipal çatışması olan, yoğun süper ego baskısı bulunan, gizli (closed) narsisistik kişilik yapısı diye tarif ederdim.

    Kullandığım terimleri yazının bağlamında kısaca izah edeyim; ödipal çatışma otoriteyle (babayla) yetişkinler arası kooperasyon ilişkisi kuramamak, çatışma yaşamaktır. Eğer birey, otoriter ve “sert” bir baba figürü ile yetişmişse, bizim toplumda yaygın görüldüğü gibi, ödipal çatışma yoğun süper ego baskısı formunda gelişir. Bu formda çatışma, kendini itaat kültürü şeklinde gösterir. Pasif agresif muhalefet görülür, ancak birey de, toplum da cepheden otorite ile çatışacak cesareti bulamaz. Bireysel sınırlarını koruyamayan, arzularını hukuken değil, ahlaki olarak meşrulaştırma mecburiyetine giren ve otoriteden saklanarak yaşamaya çalışan bir toplum yapısı oluşur. Türkiye’de yaygın görülen gizli alkol tüketmenin de hakkını sivil bir şekilde savunamamanın da problemli toplumsal cinselliğin de altında bu çatışmanın etkileri bulunur.

    Narsisistik yapı ise kısaca kendini değersiz hissetme ile aşırı değerli olduğuna, olması gerektiğine dair inancın çatışmasıdır. Kişi bir taraftan kendini çok değerli ve yüce hisseder, bir taraftan da acaba böyle değil miyim şüphesi duyar. Çok değerli ve özel olmamak, sıradan olmak bir felakettir, değersiz ve önemsiz olmaktır. İki uç arasında makas ne kadar açılırsa pataloji o kadar artar.

    Narsistik kişi doğal olarak, her şeyin en iyisini hak ettiğine inanır. O Tanrının seçilmiş ve özel kuludur. Trafikte yol hakkı her zaman onundur, tartışmalarda hatasız ve haklıdır, mahallenin en güzel kızı/en yakışıklı erkeği onu sevmelidir, eğitimi olmasa dahi ülkeyi versen üç günde “adam” eder. Ancak, içinde yaşadığı şüpheden dolayı, bu sıradışı mükemmelliğini her daim topluma onaylatma ihtiyacı duyar. Ya kendini yüceltmelidir ya da beceremezse toplumu aşağılamalıdır. Klasik, kitabi narsisist böyledir. Kişilik yapısının doğası gereği grandiyözitesini teşhir etmeye mecburdur.

    Ancak narsisistik kişilik yapısı, daha önce bahsettiğim otoriter baba figürü altında ezilmiş ise, kendini gizli (closed) narsisist olarak gösterir. Aynı hırs ve büyüklenmeciliği taşır ancak bunu teşhir edemez. Utanır ve korkar. Toplumsal norm da böyle şekillendiyse bireyler büyüklenmecilik arzusunu başkasını yücelterek gösterir. “Ben seni döverim” diyemez, “benim babam senin babanı döver” der. “En büyük benim” diyemez, “en büyük Fenerbahçe, Galatasaray vs.” der. Kendi takımı en büyüktür, rakipleri hiç kimsedir, değersizdir.

    Bu yapı otoriteyi yüceltir ve her daim boyun eğer. Otoritenin toplumsal tezahürü olan devlet yücedir. Onu temsil eden tüm simgeler kutsaldır. Kutsal olmasa dahi korku nesnesidir. Polis görünce yolunu değiştirir, karşılaşmak istemez. Müdürünün arkasından söylenir ancak, yüzüne karşı hakkını savunamaz. Cumhurbaşkanı gibi devletin en tepesindeki kişiye ise “dislike” atmaya cesaret edemez.

    İşte “Z” kuşağı burada farklılaşıyor. Onlar beş kardeşli evlerde ilgisiz büyümemiş bir nesil. Kendi yüceliğini hayatı boyunca gösterememiş ebeveynlerin, özenle, ilgi ile proje olarak yetiştirdiği çocukları. Okulda, evde fiziksel şiddet görerek değil, otorite ile dalga geçerek büyümüş gençler onlar. “Varlığını Türk varlığına armağan etmeyen”, kendini özel ve değerli hisseden kişiler. Bu kuşağı hamaset ile etkilemek, devlet ile korkutmak çok kolay değil bu yüzden.

    Bu sebeplerle, Z kuşağı kendi imajını, fikirlerini Youtube’da, Instagram’da, sosyal medyada açıkça ifade edebiliyor. Standart dışı olmaktan çekinmiyor, bunu göstermekten rahatsızlık duymuyor, utanmıyor. En önemlisi otoriteden kendinden evvelki kuşaklar kadar korkmuyor. Bu kuşaktakiler hiç çekinmeden devletin en üst makamındaki, kendileri ile iletişim kurmaya çalışan Cumhurbaşkanına dislike atıp, O’nu istemediklerini söyleyebiliyor. Kendinden evvelki kuşakların pasif agresif gösterdikleri öfkelerini, arzularını daha net gösterebiliyor.

    Şu anda seçmenin %20’sini Z kuşağı oluşturuyor. Sayıları arttıkça, toplumsal normları domine ettikçe z kuşağının etkisini tüm toplumsal alanlarda daha çok göreceğiz. Türkiye’nin kronik problemleri bu kuşak ile çok değişik bir form alacağa benziyor. Devlet birey ilişkileri, din-toplum ilişkisi, kutsallar, kimlikler, Kürt meselesi bu kuşağın etkisi ile farklı şekilde seyredecektir.

    Bu sebeple z kuşağını daha iyi anlamalıyız ve muhtemelen daha çok konuşacağız. Türkiye’de yıllardır tüm problemlere rağmen neden toplumsal bir patlama olmadığı söylenir. Ekonomik ve siyasi krizlerin sonunda Türk toplumu sınırlı tepki verir ama günün sonunda devlete itaat eder. Bu kuşak, 68’lilerin batıda yaptığı büyük paradigma sıçramasının benzerini Türkiye’de yapacağa benziyor. Cinsel özgürlük de, devletle ilişki de bu kuşakla değişecek. Onlar özel insanlar, buna inanıyorlar ve göstermekten de çekinmiyorlar; bize de, iktidara da onların “özel” olduğunu kabul etmekten başka seçenek bırakmıyorlar.

    Fotoğraf: Callum Shaw

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikIII. Selim yerli ve milli değil miydi? | Kadir Efe & Burak Durgut | Türk Modernleşmesi #2
    Sonraki İçerik Modern nedir? | Kadir Efe & Burak Durgut | Türk Modernleşmesi #1

    Diğer İçerikler

    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}