Krallık gökten indirildi, Tanrıların katından. Ve ilk Eridu’da temsil edildi. Orada Alulim 28,800 yıl, Alalgar 36,000 yıl hüküm sürdü. Sonra Eridu düştü. Krallık Bad-tibira’ya taşındı. Orada Enmenluana 43,200 yıl, Enmengalana 28,800 yıl, Dumuzi 36,000 yıl hüküm sürdü. Bad-tibira da düştü. Krallık Larak’a taşındı. Orada Ensipazianna 28,800 yıl hüküm sürdü. Larak da düştü. Krallık Sippar’a taşındı. Orada Enmeduranki 21,100 yıl hüküm sürdü. Sippar da düştü. Krallık Suruppak’a taşındı. Orada Ubaratutu 18,600 yıl hüküm sürdü. Sonra Tufan oldu ve her şeyi süpürüp götürdü. Tufandan sonra krallık gökten tekrar indirildi, Tanrılar katından.
Tufandan önce önemli bir hadise oldu. Sippar’ın kralı Enmeduranki’ye Tanrıların gizemi öğretildi. İki Tanrı tarafından. Güneş tanrısı Samas ve Fırtına tanrısı Adad tarafından. Efsane şöyle der:
Güneş tanrısı Samas,
Sippar’ın o ışıl ışıl parlayan tapınağının sakini,
Fırtına tanrısı Adad’la birlikte,
Aldılar Enmeduranki’yi,
O Sippar’ın kralını,
O en büyük tanrıların, Anu, Enlil ve Ea’nın sevgilisini,
Ve götürdüler meclislerine.
Oturttular onu büyük, altından bir taht üzerine,
onurlandırdılar böylece onu.
Öğrettiler ona Büyük tanrılar Anu, Enlil ve Ea’nın gizemini,
su üzerindeki yağı gözlemlemeyi.
Verdiler ona Tanrıların tabletini karaciğeri, göğün ve yeraltının sırrını.
Ve koydular elinin içine,
Tanrıların en sevdiği sedir çubuğunu.
Efsanenin sonrası önemlidir.
Dönünce krallığına,
Çağırdı Nippur, Sippar ve Babil’in adamlarını huzuruna,
Söz verdiği gibi Tanrılara.
İkram etti onlara,
Tahtlara oturttu.
Ve öğretti onlara,
Büyük tanrılar Anu, Enlil ve Ea’nın gizemini,
su üzerindeki yağı gözlemlemeyi.
Verdi onlara Tanrıların tabletini karaciğeri, göğün ve yeraltının sırrını.
Ve koydu ellerinin içine,
Tanrıların en sevdiği sedir çubuğunu.
Tanrıların tableti karaciğeri, göğün ve yeraltının sırrı,
Büyük tanrılar Anu, Enlil ve Ea’nın gizemi
su üzerindeki yağı gözlemlemenin yolu,
“O yorumlu şeyi”. Büyük Tanrılar Anu, Enlil; ve matematiksel hesaplar yapmanın yolu.
Ve daha da önemli bölümü.
Büyük tanrıların sırlarını koruyan o bilge bilgin,
bağlayacaktır bir yeminle o sevdiği oğlunu,
Samas ve Adad’ın huzurunda,
tablet ve yazı kamışı ile
ve öğretecektir ona.
Sadede gelelim.
Bir kahin olmuşsa,
yağ kehanetinde uzman,
geliyorsa kesintisiz onun soyundan,
Sippar’ın kralı Enmeduranki’nin,
kuruyorsa saf kaseyi, tutuyorsa sedir çubuğunu,
yapmışsa kralı kutsama rahipliği,
Samas’ın uzun saçlı rahibi,
doğuştan kusursuzsa bedeni,
doğurganlık Tanrıçası Ninhursagga tarafından biçimlendirilmiş gibi,
geliyorsa o saf soydan,
bir yüksek kurban rahibi tarafından doğurulmuşsa,
ancak o zaman
çıkıp huzuruna Samas ve Adad’ın,
yapabilir karaciğer ve yağ kehaneti.
Enmeduranki’nin hikayesi elbette bir efsane. Varolan en eski nüshalar MÖ 1200-1000 yıllarına ait. Efsane açık ki bir amaca hizmet için kurgulanmış. O amaç kehaneti Tanrısal köklerine vurgu yaparak meşru göstermek. Ancak bütün kehanet tekniklerini meşru göstermek için değil. Sadece belirli kehanet tekniklerini meşru göstermek için. Özellikle ikisini: su dolu bir kaba dökülen yağın su yüzeyinde aldığı şekli gözlemleyerek yapılan kehaneti (İngilizcede Lecanomancy) ve kurban edilen hayvanın iç organlarının şeklinin yorumlanmasına dayanan kehaneti (İngilizcede Extispicy).
Tekrarla. Enmeduranki efsanesi kehaneti meşrulaştırmaz; kehanet zaten meşrudur. Öncesine dair kesin bilgilerimiz sınırlı. Sadece bugün varlıklarını devam ettiren avcı ve toplayıcı topluluklarına bakarak çıkarım yapabiliyoruz. Bu toplulukların kültüründe kehanetin, kehanet tekniklerinin ve kahinlerin önemli rol oynadığı çıkarımını. Tarımla yerleşik hayata geçenler için de kehanet ihtiyacı muhtemelen bitmedi. Kesin olarak bildiğimiz şu: Mezopotamya uygarlığı gelişirken farklı kehanet tekniklerinin geliştiği, sistemleştiği: rüya kehaneti, göksel-astrolojik kehanet (yıldızlar, gezegenler, bulut biçimleri), doğum ve fetüs anomalileri üzerinden kehanet, fizyonomik kehanet (yüz ve beden özellikleri) ve kuş uçuşlarına bakarak yapılan kehanet gibi. Asurlular döneminde ‘X olursa, Y olur’ şeklinde yapılan ve toplanan kehanetlerin sistemleştirilerek büyük omen külliyatları derlendiğini. “Jüpiter Regulus yıldızını geçerse ve Regulus batışında yerini korumuşsa, biri ortaya çıkar, kralı öldürür ve tahtı ele geçirir” gibi ve daha binlercesi. Mesela, Enuma Anu Enlil külliyatı, yıldızlar, gezegenler, kuyruklu yıldızlar ve bulut biçimleri gibi göksel ve atmosferik olaylara bakılarak yapılan yaklaşık 6.500–7.000 maddelik kehanetler içerdiğini.
Enmeduranki efsanesi işte bu tarihsel arka planda kurgulandı: çok sayıda kehanet tekniğinin varolduğu ve birbiriyle rekabet ettiği bir dönemde. Birçok kâhinin rüyalardan, yıldızlardan, insanların fizyonomik özelliklerinden, kuşların uçuşlarından ve benzeri daha nice işaretten geleceğe dair bilgi verdiği; evrende neredeyse her şeyin tanrıların dili sayıldığı ve insanlara gelecekten haber taşıdığı bir dönemde.
Enmeduranki efsanesi bu çoğulluk içinde özellikle iki tekniğe, extispicy ve lecanomancy’ye, ayrıcalıklı bir statü kazandırır. Efsane, bu iki yöntemi insan icadı olmaktan çıkarıp doğrudan tanrıların öğrettiği sanatlar olarak tanımlar; böylece hem tekniklerin kendisini hem de onları uygulayanları, yarı tanrısal bir figür olan Enmeduranki’ye bağlayarak diğer bütün kehanet tekniklerinin ve kahinlerin üzerine yerleştirir. Efsane böyle kehanet alanının iç hiyerarşisini ve bu alan üzerindeki otoriteyi de yeniden kurgulamaya çabalar.
* * *
Kehanet insanlık tarihi kadar kadim olsa gerek; bu da pek şaşırtıcı değildir. Zira geleceğin ne hazırladığını bilmenin ve bu bilgiyle o geleceğe hazırlanmanın, her birey ve her topluluk için, zaman ve mekândan bağımsız olarak sağlayacağı fayda apaçıktır. Bu bilgiye sahip olanın elinde bir güç kaynağı tutacağı da. Geleceğe dair bilgi, ona erişimi olanların elinde bir yönlendirme aracına dönüşür; kimi zaman doğrudan, kimi zaman da toplumların liderler nezdinde.
Kehanet sadece insanın doğal bir ihtiyacının, “geleceği bilme” ihtiyacının karşılanmasına hizmet etmez; aynı zamanda, ve belki daha güçlü bir şekilde, bu ihtiyaçtan iktidar devşirmeye de hizmet eder. Platon’un mağara alegorisinde, gölgeleri gerçek sanan çoğunluk ile mağaranın dışına çıktığını ve şeylerin aslını bildiğini iddia eden azınlık arasında kurulan hiyerarşi gibi bir hiyerarşi kurulur burada da. Eskiçağ kâhini, kurban edilen hayvanın ciğerini tanrıların sunduğu bir levha gibi gösterip oradan geleceğe dair haberler okuyabileceğini iddia ederken de, Platon da aklı sistemli ve disiplinli kullanarak şeylerin aslına, değişmeyen özlerine ulaştığını iddia ederken de aslında iktidar rolüne bürünmekte, en azından iktidara yol çizme yetkisini kendine atfetmektedir. Aradaki farkı yok saymak değil bu: bir tarafta onlarca içselleştirilmiş inanç, diğer tarafta çoğu zaman sorgulanan onlarca inanç. Vurgu aradaki benzerliğe; bilgi ile iktidar arasındaki yakınlığa. Vurgu her iki halde de bilginin salt bilgi de kalmayan, kalamayan, kalmak istemeyen hırslı doğasına.
21. yüzyılın insanı da kehaneti terk etmiş değildir; sadece adını ve araçlarını değiştirmiştir. İktisatçıların büyüme, enflasyon ve kriz tahminleri, iklim bilimcilerin gelecek on yıllara yayılan senaryoları, siyaset bilimi ve sosyolojinin seçim, isyan ve göç modelleri, güvenlik bürokrasisinin risk analizleri ve büyük veriyle çalışan algoritmik öngörü sistemleri hep bu yeni kehanet biçimleridir. Eskiçağ kâhinlerinin omen külliyatlarının yerini, bugün sosyal bilimlerde modeller, veri setleri ve olasılık hesapları almış; tanrıların işaretlerinin yerini de göstergeler, endeksler ve grafikler doldurmuştur. Farklı olan, kullanılan dil ve tekniklerdir; değişmeyen ise, geleceği okuma yetkisini elinde tutanların, bu yetkiyi toplum adına karar verme ve topluma yön verme gücüne dönüştürme imkânıdır.
Birol Başkan güncele ve güncel olmayana dair paylaşımlarını birolbaskan.substack.com adresinde yapmaktadır.

