31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler için siyasi partilerin hazırlıkları hız kesmeden devam ediyor. Seçime girecek partiler 23 Şubat’ta geçici aday listelerini açıkladı. Kesin aday listeleri ise 3 Mart’ta ilan edilecek ve bu tarihten sonra oy pusulalarının basımına başlanacak.
2019 yerel seçimlerine ittifak olarak giren ve 2023 Genel Seçimlerinden sonra dağılan Millet İttifakı’nın üyeleri bu seçimde ittifaksız olarak pusulada yer alacak. CHP, İYİ Parti ve Deva Partisi’nin adaylarını açıklamasının ardından Gelecek Partisi’nden yapılan açıklamada Ankara’da Mansur Yavaş’ın destekleneceği açıklanırken İstanbul için Ekrem İmamoğlu’na destek açıklanmadı.
Gelecek Partisi’nin yerel seçim kararını, Ekrem İmamoğlu’na destek verip vermeyeceklerini ve seçim çalışmalarına dair merak ettiklerimizi partinin Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Rumi Bekiroğlu’na sorduk.
Partinizin yerel seçimde 6 ilde 6 farklı parti adayını destekleme kararı aldığını duyurması kamuoyunda çok tartışıldı. Bu kararı hangi durumu göz önüne alarak aldınız?
Siyasi partiler en azından mahalli seçimlerde yerelde hizmet etmek için var olan kuruluşlar. Bu seçimde de tarafsız, objektif, liyakatli ve sözüne güvenilir sıfatını taşıyarak hizmet edebileceğini düşündüğümüz adaylara destek vererek oyların bölünmeden ehline verilmesi amacıyla bu kararı aldık. Ankara’da Mansur Bey, işte Mardin’de AK Partili bir adayımız ya da İyi Parti’den veya Deva’dan adaylar var. Burada tabii yereldeki teşkilatlarımızın da bize yolladıkları raporları değerlendirdik. Ve siyaseten vermek istediğimiz mesaj da siyaset kavga unsuru, insanlar arasındaki çatışma unsuru değil, siyasetçiler olarak vatandaşlarımızı kaynaştırma ve birleştirme unsurudur. O yüzden bu kararı aldık, uyguladık.
Selim Temurci’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı teklifini “AK Parti kitlesiyle karşı karşıya gelmemek, Murat Kurum’a kaybettiren olmamak için geri çevirdim” açıklamasını nasıl yorumluyorsunuz?
Selim Bey’le aynı dönemde Ak Parti İl Başkanlığı yaptık. Davutoğlu Gelecek Partisi’ni kurduğu sırada il başkanlığı yaparken orada gördüğümüz yanlışlar ve hatalar sonucu istifa ettik. Aynı hatalara maruz kalmadan partiyi yönetebilmek asıl düsturumuzdu. Partimizin kuruluş aşamasında Davutoğlu bize “arkadaşlar bu partide isteyen istediği gibi düşüncelerini ifade edebilir” demişti. Çünkü bizim partimiz farklı görüşlerden insanlarla kurulmuş bir parti.
Biliyorsunuz, memleketimizin her yerinden her karış toprağından gelmiş, aynı zamanda da farklı sosyal özellikleri olan arkadaşlar parti kurucusu olmuştu. Alevisinden tut Sünnisine bizim partimizin kurucuları arasında herkes var. Süryani arkadaşlarımız da var. Gelecek Partisinin kurucularından yola çıkarsanız Türkiye’nin bir mozaikler zinciri olduğunu görürsünüz. Bu manada partimiz farklı düşüncelere saygı duyan bir parti.
Selim Bey geçmişte Saadet ve RP’de siyaset yapmış, İstanbul il başkanlığı yapmış bir büyüğümüz. Selim Bey, Murat Kurum’un desteklenmesi gerektiğini düşünebilir. Bunu açıklayabilir. Ama parti başkanlık kurulu ne yaptı? Mansur Bey’in Ankara’da CHP’nin adayı olarak değil, liyakatli, ehliyetli ve dürüst bir yönetim, şaibesiz bir yönetim sergilediğini düşündüğümüz için destekleme kararı aldı. Ankara’da adayımızı çekiyoruz dedik. Ama İstanbul şartlarında da orada yaşayan, orada ikamet eden bir milletvekilimizin görüşlerine, duygularına da saygı duyuyoruz.
Temurci aynı açıklamasında “CHP ile iş tuttuk ve bedeli ağır oldu” ifadelerini kullandı. Parti olarak CHP ile işbirliği yaptığınız için pişman mısınız?
Siyasette şöyle bir kural var: O gün ki şartlarda alınan kararlar bazen sizin aleyhinize değerlendirilebilir. Toplum bir gün iyi dediği şeye bir başka bir gün kötü diyebiliyor. O günkü konjonktürde ve şartlarda parti başkanlık kurulu, parti yönetim kurulu toplantı yaptığında milletvekilliği seçimlerinde güzel bir ittifak kurulmasının Türkiye’yi rahatlatacağı, psikolojik olarak en azından halkın rahatlayacağı algısı çok yoğundu. Buradaki felsefe çok güzel bir felsefeydi.
Şöyle izah edeyim. Orta Asya bölgesi, Arap coğrafyası ülkelerini şöyle bir değerlendirmeye tabi tutun. Buralarda kimilerine göre derin güç, kimilerine göre Amerika veya sömürgeci devletler bir yapılanma yapıyorlar. Tarih boyunca da bunu hep görmüşüzdür. Ne yapıyor? Böl parçala yut taktiği. Irak’tan tutun da bugünkü Filistin mezaliminden tutun da işte Mısır’da yaşanan Cezayir’de yaşanan Libya’da yaşanan Lübnan’da yaşanan olaylar… Aslında hepsi bir projenin ürünü. Benim şahsi düşüncem bu yönde ve bu oyunlar aslında Türkiye’de yıllardır oynanan oyunlar.
O dönemde milletvekilliği için denildi ki bu ülkede farklı farklı düşüncede insanlar var, gruplar var ve siyasi partiler var. Kimi milliyetçi, kimi muhafazakâr, kimi liberal, kimi solcu, kimi sağcı, kimi merkezde, kimi biraz sağda, kimi biraz aşırı solda siyaset yapıyor ve bu durum insanlar arasında bir düşünce tarzı olarak değil de bir kavga unsuruymuş gibi değerlendirdiler. Bu insanları bölen, insanların birlikteliğine zarar veren, aileler arasındaki çatışmalara kadar giden bir unsurdu. Biz bu ülkenin insanları olarak bir araya gelip birleştik. Felsefe buydu ama ben yine inanıyorum ki bu felsefenin tutmaması için birileri uğraştı ve başarılı da oldu.
Ankara’da Mansur Yavaş’ı destekleme kararı almanıza rağmen neden İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nu desteklemediniz?
Genel başkanımızın grup toplantısında bir açıklaması vardı, “biz ayrı tüzel kişiliği olan bir siyasi partiyiz” diye. Biz bağımsız bir siyasi parti olarak, dediğim gibi yine tabanımızın bize vermiş olduğu bilgiler ve belgeler doğrultusunda görüş açıkladık. İstanbul konusunda bir netlik yok. İmamoğlu’nun orada nasıl bir yönetim sergileyeceği, neler yapacağı, projelerin nelerden ibaret olduğu tam bir netlik kazanmadı ve bu konuda bilgi sahibi de olmayınca görüş açıklamanın doğru olmayacağını düşündük. Biraz da bundan kaynaklanan bir durum.
Şöyle de diyebiliriz aslında. İmamoğlu mu Murat Kurum mu? Biz bu kavganın -çünkü İstanbul’dan bize gelen bilgiler bir şekilde bu rekabetin artık kişiselleştiği yönünde- tarafı olmak istemedik.
Mecliste ve yerel seçim sürecinde Saadet Partisi ile ilişkiniz nasıl?
Saadet Partisi ile işbirliği ve ittifak yaparak seçime girdiğimiz illerimiz var. Bazı yerlerde onlar bizleri destekliyor. Bazı yerlerde biz onları destekliyoruz. Yani ağırlıklı olarak böyle bir birliktelik kuruldu. Yerel seçimlerde bunun haricinde başka partilerle olmadı mı diye soracaksanız diğer partilerle de yaptık. Yani o müracaatlar yapıldı, formlar verildi. Bundan sonra izlenilecek yolu ve Saadet Partisi ile işbirliğimizi Seçim Koordinasyon Merkezi’nde takip edeceğiz.
Yerel seçimlere nasıl hazırlanıyorsunuz? En iddialı olduğunuz seçim bölgeleri hangileri?
Bizim İzmir’den tutun Ağrı’ya kadar her bölgede adayımız var. Bazı bölgelerde seçime tek başımıza, adaya güvendiğimiz ve oy bölünmesini istemediğimiz illerde ise ittifak olarak seçime giriyoruz. Partimiz seçim çalışmalarına başladı. 24 Şubat’ta aday tanıtım programımızı yaptık. Akabinde burada hızlandırılmış şekilde bir eğitim programı ve Gelecek’te yerel yönetimler anlayışına ilişkin sunumlarımız olacak.
Sayın Davutoğlu şehir ve medeniyet hakkında kitap yazmış tek lider, medeniyetin değil mekânların dillerine tercüman olan bir lider. Onun önderliğinde bizler de görüşlerimizi, düşüncelerimizi sosyal medya vasıtasıyla veya zoom üzerinden toplantılarımızla adaylarımıza, başkanlarımıza iletiyoruz. Bundan sonra propaganda aşaması başlıyor. Kurumsal çalışmalarımız devam ederken söylemlerimiz ve fiili olarak yapılacak projelerle ilgili bir heyet kurulacak. Bu heyetin çalışmaları başkan adaylarımıza iletilerek bir propaganda süreci yürütülecek.
Geçtiğimiz yerel seçimde CHP daha apolitik bir söylem takınmış AKP ise beka söylemi üzerinden seçim kampanyası düzenlemişti. Bu seçimin hikâyesi sizce ne olacak? Seçmenler oylarını neye göre verecekler?
Bütün siyasi partilere saygımız sonsuz, ancak biz geçmişe bakmak yerine bu seçimde kullanacağımız kendi sloganımızla ilgileniyoruz. Bu seçimde sloganımız, “Mazeret yok işimiz çok.” Neden bu sloganı seçtik? Çünkü biz artık yolsuzluklarla anılan, deneme tahtası olmuş belediyeler yerine, bilimsel verilerle yönetilen belediyelere kavuşulması temennimiz ve dileğimizdir.