[voiserPlayer]
Ekonomos Haftalık Ekonomi ve Finans Bülteni (10-16 Nisan 2023)
Ak Parti Gelecek Dönemde Ne Vadediyor?
Ak Partinin seçim beyannamesi geçtiğimiz Salı günü açıklandı. 486 sayfalık bu bildirgenin 156 sayfalık, yani kabaca üçte birlik kısmı ekonomiye ayrılmış durumda. Burada ise her bir bölüm için önce geçmişte neler yapıldığını ve gelecek dönemde neler yapılmak istendiği anlatılmakta. Geleceğe referans gösterilen geçmişe bakıldığında ekonomik anlamda büyüme ve ihracat gibi bazı göstergelerde güçlü iktisadi veriler ile savunma yapılsa da dikkat çekici ve bir o kadar da şaşırtıcı olmayan nokta verilen istatistiklerin nerdeyse hepsinin 2002 yılından başlatılması.
Bir önceki seçim döneminden bugüne olan ekonomik gelişmelerdense daha uzun bir dönem ele alınarak son dönemde kötüye giden veriler gizlenmeye çalışılmış. Dünyaya göre durumumuz ise bazen OECD’ye göre bazen dünya geneline göre ele alınırken, bazen de karşılaştırma hiç yapılmamış. Ya da refahtaki artış için en parlak gösterge olan ve gerçeği yansıtmaktan çok uzak olan Satın Alma Gücü Paritesi kullanılmış. Tüm bunlar seçim beyannamesi olduğu için oldukça da normal bir durum aslında.
Ekonomik vaatlere geçecek olursak Ak Parti 2024-2028 dönemi içerisinde yıllık yüzde 5,5 seviyesinde bir büyüme hedefliyor (muhalefet tarafı da yüzde 5,5 büyüme hedefi ile seçime giriyor, iki tarafın büyüme hedefi ortak). Bu büyüme ile 2028 yılı sonunda 1,5 trilyon dolar milli gelir büyüklüğüne ve 16 bin dolarlık kişi başı gelire ulaşmak hedeflenmiş (2022 yılı sonunda kişi başı milli gelir 10,655 dolar olarak gerçekleşti). Türkiye’nin 2022 yılı milli geliri dolar cinsinden 905 milyar dolar. Milli gelirin yüzde 5,5 arttığı durumda 2028 yılı sonunda 1,5 trilyonluk GSYH’a ulaşmak için kurun 2028 yılı sonunda 15TL seviyelerinde kalması gerekiyor gibi gözüküyor. İstihdam tarafında ise Ak Parti 2028 yılına kadar ilave 6 milyona yakın kişiyle toplam istihdamı 36 milyona çıkarmayı ve işsizlik oranını yüzde 7’nin altına indirmeyi vadediyor.
Enflasyon tarafında hedef ise gelecek iktidar döneminde enflasyonun tek hanelere indirilmesi. Bu hedefin nasıl bir para politikası ile başarılacağına dair beyannamede herhangi bir açıklama yapılmamış. Beyannamede herhangi bir şekilde faiz politikasından da bahsedilmemekte. Her ne kadar para politikası merkez bankasının işi olsa da iktidar burada nasıl bir politika istediklerini sıklıkla vurgulayan bir anlayışta. Enflasyonu düşürmede sadece maliyetleri aşağı çekecek bazı politikalardan bahsedilmekte. Örneğin, enerjide dışa bağımlılığı azaltmak ya da lojistik planlamasını güçlendirmek gibi.
İhracat tarafında ise 2022 yılı sonunda 252 milyar dolar civarı olan ihracatı 2028 yılında en az 400 milyar dolara yükseltmeyi vadediyor. İhracat tarafında uzay ve havacılık, çip, elektronik, yapay zeka, biyoteknoloji, sentetik biyoloji, aşı, ilaç ve tıbbi cihaz sektörleri öne çıkartmayı düşündükleri sektörler. Bu sektörler dışında sağlık turizmi tarafında 10 milyar dolarlık bir sağlık hizmeti ihracatı bekleniyor. Turist sayısını 90 milyona, turizm gelirini ise 100 milyar dolara çıkarmayı hedefliyorlar (2022 yılı için ülkemizde giriş yapan turist sayısı 51 milyon, turizm geliri ise 46 milyar dolar idi).
Beyannamede dikkat çekici bir nokta ise yeşil dönüşüm ve dijitalleşmeye yapılan vurgu. Beyannamede sıklıkla vaatler yeşil dönüşüm vurgusuyla verilmekte ve dijitalleşmeye verdikleri önem anlatılmakta. Başka ve belki de en dikkat çekici nokta ise Yeni Türkiye Modeli olarak adlandırılan modelin hiçbir şekilde beyannamede geçmemesi. Bunu da yukarıda hemen hemen hiç bahsedilmeyen faiz politikası ile beraber düşündüğümüzde Ak Parti seçim sonrasında düşük faiz politikasını devam ettirmeyeceğine dair sinyaller veriyor olarak okumak mümkün.
Her ne kadar cari fazla vermeye dair vurgu yapılsa da bu cari fazla için yaklaşık bir buçuk senedir uygulanan ve tam tersi sonuç veren Yeni Türkiye Modeli’nden de, o modelin olmazsa olmazı olarak nitelendirilen ve Cumhurbaşkanının sıklıkla vurgu yaptığı düşük faiz politikasından da bahsedilmemekte. 156 sayfalık ekonomi beyannamesinde faiz kelimesi 26 kez geçerken faiz hiçbir yerde faiz politikası üzerinden anlatılmamakta. Genelde geçmişte düşürülen faiz oranları ya da yeni evlenenlere faizsiz kredi vermek gibi uygulamalarda faiz ifadesi geçmekte.
Sermaye Hareketlerinde Son Durum
7 Nisan haftası verilerine göre KKM’deki artış geçen hafta da devam etmiş durumda. Artış oranı yüzde 4,45 gibi yüksek bir oran ile gerçekleşti. KKM’de faizlerin 30 Mart tarihinde serbest bırakılmasıyla ek bir talebin gelmesi beklenen bir durumdu. Fakat geçen haftanın aksine döviz tevdiat hesaplarındaki döviz miktarlarında da bir artış var ve döviz tevdiat hesapları 3,1 milyar dolar daha yükseldi.
Öte yandan, Ekonomim.com’dan Şebnem Turhan’ın haberine göre bazı bankalarda efektif döviz alım kampanyaları başladı(1). Çalışanlarını motive ederek yastık altı ve kasalardaki dövizi kazanmaya çalışan bankacılık sektörü, daha önce Merkez Bankası’nın yasakladığı ancak sonrasında gevşettiği kur korumalı mevduat (KKM) faizi artı prim uygulamasına da geri döndü.
Başka bir gelişme olarak merkez bankası, bankalar ile doğrudan TL uzlaşmalı vadeli döviz satım imkanı getirdi. TL uzlaşmalı vadeli döviz işlemleri iki tarafın döviz alım satımı yapmadan ana paranın el değiştirmediği TL cinsinden nakdi uzlaşmadır. Kur seviyesindeki değişime göre taraflardan birisi diğerine TL cinsi ödeme yapar. Bu işlemler genelde iki nedenle yapılmaktadır. Bunlardan birisi yerli firmaların yabancı para cinsinden borçlarından kaynaklanan kur riskine karşı finansal olarak korunma istekleri. Bir diğer neden ise yabancı yatırımcıların TL cinsi pozisyonlarını kur riskine karşı koruma talepleri. Böylelikle yerli firmalar ya da yabancı firmalar döviz almadan döviz riskine karşı korumaya alınmış olur. Merkez bankası tarafından yapılan başka bir düzenleme ise döviz hesaplarından Türk lirasına geçişte sağlanacak destek için söz konusu döviz tevdiat veya döviz cinsinden katılım fonu hesaplarının 31 Aralık’a kadar açılmış olması şartının 31 Mart 2023’e kadar uzatılması.
Kısaya düşen notlar:
- Tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE) Mart’ta aylık bazda yüzde 1,79 artarken yıllık bazda yüzde 106,77 yükseldi.
- Son dönemde hisse senedi piyasasındaki halka arzlarda oluşan anormal fiayt artışları neticesinde halka arz başvurularında talep 2 milyon gerçek kişiyi geçmiş durumda. Bu da ülke nüfusunun yüzde 2’sinden fazlasının halka arzlarla, şirketlere (kısa bir süreliğine) ortak olduğunu gösteriyor.
Kaynaklar