[voiserPlayer]
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, “Rahmetli Menderes 14 Mayıs 1950’de ‘Yeter söz milletin’ demiş ve sandıktan ezici bir zaferle çıkmıştı. Biz de ‘Yeter, söz de karar da gelecek de milletindir’ diyerek 2023’te milletimizin desteğine talibiz. Milletimiz 73 yıl sonra bir daha aynı gün Altılı Masa diyerek karşımıza çıkan darbe şakşakçılarına ‘yeter’ diyecektir” diyerek seçimin tarihini 14 Mayıs olarak ilan etti. Her ne kadar YSK henüz bir seçim takvimi açıklamamış olsa da Erdoğan’ın bu açıklamasının ardından seçim tarihi kesinlik kazanmış oldu. Erdoğan’ın seçim tarihini açıklamasına karşın muhalefet kanadı henüz adayını belirlemiş değil. CHP, İYİ Parti, Demokrat Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nin oluşturduğu Altılı Masa, 30 Ocak’ta gerçekleşecek olan kamuya açık toplantıda “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”e geçiş süreci kapsamında hazırladığı temel politikalar alanında 9 ana başlık ve 73 alt başlıktan oluşan çalışmasını sunacak. Geçtiğimiz hafta Özer Sencar ile yaptığımız ve ilk bölümü yayınlanan seçime ilişkin araştırma şirketi sahiplerinin görüşlerini aldığımız röportaj dizisinin ikinci bölümünde Avrasya Araştırma’nın kurucusu Kemal Özkiraz’a muhalefetin geciken aday açıklamasını, seçimin ikinci tura kalma ihtimalini ve seçime ilişkin diğer önemli soruları sorduk.
Önümüzde Türk demokrasi tarihinin en kritik seçimlerinden biri var. Seçime girecek olan ittifaklardan Cumhur İttifakı ve geçtiğimiz günlerde Kartal’da ilk mitingini yapan Emek ve Özgürlük İttifakı seçim çalışmalarına başladı. Ancak henüz Altılı Masa’nın adayı belli değil ve tam anlamıyla sahaya inilmedi, muhalif seçmen bu durumu nasıl karşılıyor?
Altılı Masa seçmeni çok geç kalındığı kanaatine sahip, bu bir gerçek. Ancak Ekrem İmamoğlu’na yapılanlar bile Masa’nın erkenden aday açıklamayarak ne kadar doğru yaptığının kanıtı gibi. Yine de seçmen Cumhur İttifakı’nın “bunlar aday bile belirleyemiyor, ülkeyi nasıl yönetecek” propagandasından etkileniyor ve motivasyon yavaş yavaş düşmeye başladı. Dolayısıyla ben, bugüne kadar geç kalındığı kanaatinde değildim. Önümüzdeki 10-15 gün içinde aday açıklanmazsa geç kalınacağı kanaatindeyim. Çünkü bir seçim tarihi açıklandı. Bir de HDP aday çıkarmadan Altılı Masa adayını belirlerse en azından adayın HDP ile kuracağı iletişim HDP’nin aday çıkarma kararını değiştirebilir.
HDP geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada seçime kendi adayıyla gideceğini belirtmişti. Ancak HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç T24’e yaptığı açıklamada, “Altılı Masa’nın adayı kim olacak ise aday bizimle de konuşmalı. Seçimden sonraki Türkiye’de aynı hukuksuzluk, adaletsizlikler devam edecekse biz bunu anlamak ve bilmek istiyoruz. Bizim için geçiş dönemi çok önemli. Geçiş döneminde kim ne yapacak onu bilmek istiyoruz” ifadelerini kullandı. Bu açıklama Masa’ya yönelik bir çağrı mı? Masa’nın HDP’ye bir teklifte bulunacağını düşünüyor musunuz?
Evet, biraz önce de bundan dolayı Altılı Masa adayını HDP aday açıklamadan önce belirlemeli dedim. HDP kapıyı hala açık tutuyor, ancak HDP aday açıkladıktan sonra adayını geri çekmesi daha zor olur. O sebeple HDP ile konuşabilecek bir aday belirleyip o kapıyı çalmak gerekli.
Geçtiğimiz hafta Ahmet Davutoğlu’nun “Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun, genel başkanlar doğrudan karar süreçlerinin içinde imza yetkisine sahip olarak bulunacaklar. Genel başkanlar, cumhurbaşkanı kadar her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacak. Altı genel başkan da aynı imza yetkisine sahip olacak” sözleriyle başlayan Masa içerisindeki cumhurbaşkanının yetki tartışmaları konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu tartışmaların Masa’ya zarar verdiğini ve muhalif seçmeni olumsuz etkilediğini düşünüyor musunuz?
Evet, maalesef Masa’ya çok zarar verdi. Cumhur İttifakı her ne kadar çok parçalı bir koalisyon olsa da sırf koalisyon görüntüsü vermemek için MHP kabineye bakan vermedi. Bunun sebebi halkın koalisyonlardan ciddi manada ürküyor olması. Altılı Masa’nın en büyük handikapı bu. Tek bir parti gibi davranamıyor.
Fatih Altaylı köşe yazısında CHP içerisinden aldığı bir kulis bilgisine işaret ederek Kılıçdaroğlu’nun aday olmayacağını, aday olması durumunda parti içerisinde genel başkanlık yarışı başlayacağını söyledi. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
Fatih Altaylı boş atıp dolu tutacak birisi değil, mutlaka böyle bir haber almıştır. Ancak altı karar vericinin olduğu bir yerde bu tür kulis haberleri çok gelir, hepsi de farklı gelir. Her kurmay kendi işine gelen yorumu kulis gibi verebilir ve bunu her partinin kurmayları yapar. Ben CHP’nin adayının Kılıçdaroğlu olacağından neredeyse eminim. 70 yaşını geçmiş, üstelik de ciddi derecede kazanma imkânına sahip bir genel başkan neden başkasını aday etsin? Hem de parlamenter sisteme geçilecek denirken… 12-13 yıllık genel başkanlıktan sonra 5 yıl sonrası için yeni bir kariyer planı yapılamaz.
Seçimlere az bir süre kala muhalefetin olası adayları arasında CHP lideri Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın adı ön plana çıkıyor. Son olarak geçtiğimiz günlerde Babacan da açıklamasıyla adaylığa yeşil ışık yaktı. Siz genel çerçeveye baktığınızda hangi ismin aday olabileceğini ön görüyorsunuz?
İsim isim gidelim. Babacan ortak adaylık konusunda çok şanslı değil. Bunun iki sebebi var. Birincisi, sol muhalefeti konsolide edebilmesi zor. İkincisi, yüzde 50+1 gereken seçime Deva Partisi’nin oy oranına sahip bir partinin genel başkanını aday etmek çok zor. Ekrem İmamoğlu’nun durumu malum. İktidar onun bırakın bugünü yarın da siyasette olmasından çok çekiniyor. Yasaklar ve mahkemeler süreci başladı bile, tam adaylığının ortasında yasaklama gelme riski alınamaz. Mansur Yavaş ise iki durumdan dolayı zor görünüyor. Birincisi, İstanbul’a kayyum atama niyeti barizken Ankara’yı da kendi elinizle AKP’ye teslim edemezsiniz. İki büyükşehri kaybederek seçime başlanmaz. İkincisi ise HDP’nin açık bir tavrı var. Kemal Kılıçdaroğlu aday olacaktır. Hem diğer adayların dezavantajlı durumlarından dolayı başka seçenek yok hem de ana muhalefetin lideri. Kaldı ki tüm figürlerin kendinden sonraki en güvenecekleri ikinci kişi. Herkesin istekli olduğu bir durumda en şanslı kişi herkesin ikinci tercihi olabilen kişidir.
İYİ Parti kazanacak adayı belirlemek için anket yapılması fikrini öne attı, sizce bu yöntem ne kadar doğru? Bu anketten Kılıçdaroğlu ismi çıkmazsa Masa’da dengeler değişebilir mi?
Anket her türlü seçimde kullanılabilecek bilimsel bir yöntem, neden doğru olmasın? Ancak anket sorularının soruluş biçimi çok önemli. Altılı Masa’nın isimlerini birbirine kıyaslayarak sormak doğru bir yöntem değil. Burada muhalefete asla oy vermeyecek kişilerin muhalefetin adaylarını belirlemesi gibi absürt bir durum oluşur. Ama her ismi Erdoğan’la kıyaslayarak sorulacaksa buradan doğru veri alınır.
Altılı Masa adaylık hususunda İmamoğlu üzerinde anlaşırsa çoklu aday söz konusu olabilir mi?
İmamoğlu çok yüksek bir profil, İmamoğlu aday olursa bence HDP de aday çıkartmaz, Memleket Partisi gibi ittifak dışı partiler de aday çıkartmaz. Ancak biraz önce söylediğim adaysız kalınması riskinden dolayı ihtimali düşük olarak görüyorum.
Sizin anketlerinizde de diğer anketlerde de genel olarak Mansur Yavaş’ın çok yüksek bir oy oranı olduğunu görüyoruz. Sizce bunun sebepleri nelerdir?
Çünkü anketlerde muhalefetten birçok isim soruluyor. Muhalif blok hemen herkese eşit şekilde oy veririm derken Mansur Yavaş’a -muhalefetin diğer adaylarıyla kıyaslama yaptıkları için- oy vereceğini söyleyen Cumhur İttifakı seçmenleri var. Ama dikkat edin “diğer muhaliflere kıyasla oy verebileceklerini söylüyorlar” diyorum. Aday net olmadığı için varsayımsal değerlendirme yapıyor seçmen. Biraz önce dediğim gibi asla muhalefete ve adayına oy vermeyecek kişiler İmamoğlu ya da Kılıçdaroğlu aday olacağına Yavaş olsun diyor. Ama aday olunca birçoğu oy vermeyecektir. Biz bunu Ankara’da yaşadık. Farklı muhalif adayları sorduğumuzda yine Yavaş 60 üstü çıkıyordu. Ama aday olduğunda Cumhur İttifakı’ndan beklenen oy gelmedi. Çünkü oy vermemek için bahaneleri “Yavaş iyi, ama ben CHP adayına oy vermem” oldu.
HDP aday gösterir ve cumhurbaşkanlığı seçimi 2. tura kalırsa Erdoğan’ın kazanma şansı olur mu?
Hangi oy oranlarıyla ikinci tura kalındığına ve HDP adayının aldığı oyla beraber ittifaksız partilerin adaylarının alacağı oya da bağlı. Örneğin, Fatih Erbakan’a oy veren seçmen ile İnce’ye oy veren seçmenin ikinci tur tercihi aynı olmaz. Ancak ben Erdoğan’ın seçimi herhangi bir biçimde kazanabileceğini sanmıyorum.
İlk turda mecliste Cumhur İttifakı çoğunluğu olması için Akp+Mhp’nin ne kadar oy alması gerekir?
Bu da seçime nasıl girileceğine göre değişir. Cumhur İttifakı’nda MHP tamamen AKP listesinden girer ve muhalefet dağınık olarak girerse yüzde 43-44 yetebilir. Ama muhalefet de dağınık girmezse Cumhur İttifakı’na en az yüzde 47 gibi bir oy gerekecek ki bu imkânsız.
İlk turda mecliste çoğunluğu Cumhur İttifakı sağlar ancak secimler ikinci tura kalırsa Erdoğan 15 günde seçimi çevirebilir mi?
Cevap bir önceki soruyla aynı. Evet, bir avantaj yakalamış olur. Ancak bu durum diğer adaylara oy veren seçmen sayısına bağlı.