[voiserPlayer]
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 19 Temmuz’da İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali hakkında baroların ve sivil toplum kuruluşlarının açtığı davayı 2’ye karşı 3 oyla reddetti. Danıştayda görülen son duruşmadaki izlenimlerimi daha önce yazmıştım. Bu kararı değerlendirdiğimiz yayında avukat Selin Nakıpoğlu, İstanbul Sözleşmesi’nden sonra sırada Lanzorete Sözleşmesi var diyerek Lanzorete Çocuk İstismarıyla Mücadele Sözleşmesine dikkat çekmişti.
Nitekim geçtiğimiz günlerde Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, “İktidara gelirsek İstanbul Sözleşmesi nasıl kaldırıldıysa İstanbul Sözleşmesi’ne bağlı bütün uygulamaları da Allah’ın izniyle kaldırmış olacağız. Kadını ve aileyi koruyacak düzenlemeleri hayata geçireceğiz” açıklamasıyla sırada Lanzorete ve CEDAW gibi uygulama ve sözleşmelerin olduğunun sinyalini verdi. Tam adı “Çocukların Cinsel Sömürü ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan ve Türkiye’nin 2011 yılında imzaladığı sözleşmenin temel amacı çocuk istismarının önlenmesidir.
Lanzorete Sözleşmesi Neleri Kapsıyor?
Sözleşme 25 Ekim 2007 tarihinde İspanya’nın Lanzarote Adası’nda Avrupa Konseyi üye devletleri ile diğer bazı devletler arasında imzalandı. Sözleşme ile özellikle kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesi ve çocuk istismarının önüne geçilmesi amaçlanmıştı. Türkiye, sözleşmeyi ilk imzalayan devletler arasında yer alıp 2011’de onaylamış olmasına rağmen halen sözleşmenin öngördüğü yükümlülükleri tam olarak yerine getirmiyor.
Lanzarote Sözleşmesi’nde çok önemli maddeler yer alıyor. Bu sözleşme, çocuklara cinsel amaçlarla ısrarla buluşma talebinde bulunmanın (sanal ayartma) suç olarak kabul edilmesini gerektiren ilk uluslararası yasal belgedir. Bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT’ler) ile kolaylaşan bu ceza gerektiren suçun meydana geliş sıklığı son on yılda hızlı bir şekilde artış gösterdi ve Lanzarote Sözleşmesi devletlerin çocukları bu tür cinsel şiddetten korumasını amaçlıyor.
Sözleşmede yer alan bir maddede, “Bir çocuk ulusal yasalarda belirlenen cinsel olgunluk yaşına erişmiş olsa bile, eğer yetişkin; zorlama, güç veya tehdit kullanırsa veya yetişkin; güven duyulan konumunu, yetkisini veya nüfuzunu suiistimal ederse veya özellikle savunmasız bir çocuktan faydalanırsa bu durum hala cinsel istismardır” ibaresi yer alıyor.
Sözleşmenin diğer bir maddesinde ulusal yasanın ilgili hükümlerine göre cinsel faaliyet için yasal yaşa ulaşmamış bir çocukla cinsel faaliyetlerde bulunmak ve çocukla aşağıdaki koşullarda cinsel faaliyetlerde bulunmak da suç kabul ediliyor:
– baskı, zorlama ve tehdit kullanılması;
– aile içi de dahil olmak üzere, tanınmış bir güven, otorite veya nüfuzun suiistimal edilmesi;
– çocuğun, zihinsel veya fiziksel bir engeli veya bağımlı durumda olması nedeniyle, özellikle zayıf durumunun suiistimal edilmesi.
Sözleşmeye göre yukarıdaki maddelerin uygulanması maksadıyla, imzacı ülkelerin her biri, çocukla hangi yaşın altında cinsel faaliyetlere girişilemeyeceğine kendileri karar verecektir.
Sözleşmenin diğer bir maddesi ise ayrım gözetmeme ilkesidir: Bu Sözleşme hükümlerinin taraflarca uygulanması; özellikle de mağdurların, haklarını korumaya yönelik tedbirlerden faydalanmaları; cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya diğer tür görüş, milli veya sosyal köken, herhangi bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk ve arazi sahibi olma, doğumla, cinsel yönelimle, sağlık durumuyla, engelli olma veya diğer bir statüyle bağlantılı olmaksızın, ayrım gözetilmeden temin edilecektir.
Lanzorete Sözleşmesi Neden Tepkilerin Odağında?
Lanzorete’ye karşı çıkanlar temelde madde 2 ve madde 18’de yer alan ifadeler nedeniyle sözleşmeden çıkılması gerektiğini savunuyor. Lanzarote Sözleşmesi madde 3/a gereğince 18 yaşından küçük tüm bireylerin cinsel istismar ve cinsel suistimale karşı korunması esası, çocuk evliliğini savunan çevre için rahatsızlık uyandırıyor. Bianet’in hazırlığı Çetele’ye göre 2021 yılında Türkiye’de aralarında oğlan çocukların da olduğu 208 çocuk istismara uğradı. Geçtiğimiz temmuz ayında ise en az 16 kız ve oğlan çocuğu istismara uğradı. Bir diğer nokta ise sözleşmede yer alan baskı, zorlama, tehdit kullanılması veya aile içi de dahil olmak üzere, tanınmış bir güven, otorite veya nüfuzun suiistimal edilmesi maddesi. Bu madde özellikle Şeri hükümleri örnek göstererek çocuk evliğini savunan ve Kuran kursları ve tarikat yurtlarının sık sık istismar haberleriyle gündeme gelmesi nedeniyle bu konunun kamuoyuna taşınmasından rahatsız olanları tedirgin ediyor. Bu konu ayrıca, dini kullanarak çocuklara baskı uygulayan ve nüfuzuyla mağdurları korkutabilen tarikat ve cemaat çevrelerini de rahatsız ediyor.
2012 Yılından Bu Yana Kamuoyuna Yansıyan Başlıca İstismar Olayları
Irmak Kupal Cinayeti: Manisa Alaşehir’de 14 Ekim 2016 tarihinde 4 yaşındaki Irmak Kupal evlerinin önünde oynarken komşusu Himmet Aktürk tarafından kaçırılıp istismar edilerek öldürüldü. Kupal’ın cinayeti bir televizyon programı sayesinde aydınlatıldı.
Saadet Öğretmen Davası: Kamuoyunda Saadet Öğretmen Davası olarak bilinen olayda İzmir Menderes’te 2014 yılında görev yaptığı okulda Adil Şahintürk, yaşları 6 ile 11 arasında değişen 6 kız öğrencisine ‘porno film izlettiği’ ve istismarda bulunduğu iddiasıyla gündeme geldi. Okulda görev yapan Saadet Özkan’ın ortaya çıkardığı olay, ilk olarak 2015 yılında yargıya taşındı. İzmir 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk davada sanık Adil Şahintürk hakkında mahkeme heyeti, tutukluluk süresini göz önüne alarak tahliye kararı verdi. Ancak Saadet Özkan’ın mücadelesi ile dava tekrar görülmeye başlandı ve Adil Şahintürk hakkında 82 yıl hapis cezası verildi. Saadet Özkan ise davadan sonra kurduğu UCİM (Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği) ile çocuk istismarını durdurmaya yönelik faaliyetlere başladı.
Elmalı Davası: Antalya’nın Finike ilçesinde geçtiğimiz yıl haziran ayında ana sınıfı öğrencisi G.E.G. ile ağabeyi İ.E.G. annesi ve üvey babası ile birlikte isimleri F., A. ve M. şahıslarının istismarına uğradı. Elmalı davası olarak bilinen ve Türkiye’nin gündemine oturan davada sanıklar beraat etti.
Müslime Yağal Cinayeti: Mersin’de geçtiğimiz yıl evlerinin önünden kaybolan ve 9 gün sonra cansız bedeni bulunan 2.5 yaşındaki Müslüme Yağal, biyolojik babası olduğu ortaya çıkan dedesi Hasan Yağal tarafından istismar edilerek öldürüldü.
Bu haberler son dönemde hemen her gün Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaşanan binlerce istismar vakalarından yalnızca bir kaç tanesi Bu olaylara benzer olaylar tarikatların içerisinde de yaşanıyor. 2012 yılında patlak veren Ensar Vakfı davası; 2019’da Denizli’de Süleymancılara ait yurtta 12 yaşındaki çocuğa istismar davası; 2016’da Kahramanmaraş’ta bir yurtta 10 yaşındaki 4 çocuğun yurt öğretmeni tarafından istismarı gibi davalarda tarikat ve cemaatler başrolde yer alıyor. Bu kesimler Lanzorete’nin iptaliyle birlikte olayların kamuya yansımayacağını ve ceza almayacaklarını düşünüyor.
Lanzorete Sözleşmesi’nin iptali her ne kadar Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi kararının ardından dikkat çekmeye başlamış gibi gözükse de iptal tartışmalarının tarihi 2020’ye dayanıyor. Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak 27 Ağustos 2020’de yazdığı köşe yazısında İstanbul Sözleşmesi ile birlikte Cedaw ve Lanzorete’nin de iptal edilmesi gerektiğini belirtti. Dilipak 7 Şubat 2021’de de köşesine sözleşmeyi taşıyarak “Biz Lanzarote Sözleşmesi’nin de çok geç farkına vardık” ifadelerini kullandı. Dilipak İstanbul Sözleşmesinin iptal kararına teşekkür ettiği tweet’inde “daha sırada Cedaw ve Lanzorete var” dedi.
Dindar kesime yakın İstiklal Gazetesi’nde 11 Mayıs 2020’de yayınlanan “İstanbul Sözleşmesi ne ki asıl Lanzarote Sözleşmesine bak!” başlıklı haberle sözleşmeye dikkat çekilmişti. Birleşmiş Milletler Kadına ve Kız Çocuklarına Yönelik Şiddet, Nedenleri ve Sonuçları Özel Raportörü Reem Alsalem, 18-27 Temmuz tarihlerinde Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında yaptığı açıklamada “Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini ve bu konudaki Danıştay kararını üzüntü ile karşıladığını söyledi. Alsalem, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini sözleşmeden çekilme kararını yeniden değerlendirmeye davet etti ve 18 yaş altı bütün çocuk evliliklerinin yasaklanması konusunda karar alınması yönünde” çağrıda bulundu. Lanzorete Sözleşmesi’nin iptali için şu an herhangi bir adım atılmamış olsa da kulislerde ilerleyen günlerde bu yönde bir adım atılacağı ve Alselem’in bu yüzden Türkiye’ye geldiği konuşuluyor. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden sonra Lanzorete hakkında ne karar vereceğini önümüzdeki süreçte hep birlikte göreceğiz.
Fotoğraf: Bernard Hermant