Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Faizleri İndirmek Tüm Sorunlarımızı Çözer mi?
    Forum

    Faizleri İndirmek Tüm Sorunlarımızı Çözer mi?

    İbrahim Alper19 Ağustos 20196 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Geçtiğimiz haftalarda Merkez Bankası’nın faizleri indirmesinin ardından üç kamu bankası da aylık %1’in altında faizle konut kredisi vereceğini duyurdu. Bu kredilerin yıllık bileşik faizi %12.5’a denk geliyor. Öte yandan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre bankaların mevcut ortalama mevduat faizinin %18, ticari kredi faizlerinin ise %22 seviyelerinde olduğunu biliyoruz. Bu durumda, rekor sayıda başvuru yapıldığı iddia edilen konut kredilerinin ne kadarının konut alımı satımı, ne kadarının mevduat yatırımı veya borç yapılandırması amacıyla kullanılacağı bir muamma. Ancak, bu arbitraj fırsatının çok uzun sürmeyeceğini ve TCMB’nin de yılsonuna kadar kamu bankalarının düşük faiz oranlarını makul kılacak şekilde politika faizlerini indireceğini düşünüyorum. Hatta TCMB’de uzun yıllardır çalışan birçok genel müdür ve kıdemli personelin görevden alınması, hızlı şekilde adapte edilmesi hedeflenen düşük faiz politikası öncesi bir mıntıka temizliği olarak da okunabilir.

    Politik irade, TCMB aracılığıyla düşürülecek faizler sayesinde uzun zamandır bunalım içerisinde olan ekonomiyi yeniden canlandırabileceği umudunu taşıyor. Yahut bir diğer deyişle, önceden defaten denenmiş bir eylemi yeniden tatbik ederek farklı bir sonuca ulaşmayı hedefliyor. İşte bu makale, gevşek para politikaları yoluyla suni şekilde indirilen faizlerin neden işe yaramayacağını ve geçmiş dönemde bu yaklaşımın bugün yaşanan ekonomik bunalımda nasıl bir rol oynadığını açıklamak hedefini taşıyor.

    Kaynak: EVDS

    Yukarıdaki grafikte, TCMB’nin, 2010 yılından 2018 Eylül’de aldığı sert faiz artırım kararına kadar, bankaları piyasa faizlerinin ve hatta enflasyonun altında bir oranla fonladığını görüyoruz. TCMB aracılığıyla sağlanan ucuz kaynak sayesinde bankalar bu dönemde tasarruf sahiplerine daha düşük mevduat faizi verme imkânına kavuştu. Faizler öyle baskılanmıştı ki, bir yıl vadeli TL mevduat faizlerinin enflasyona karşı reel getirisi, bahsedilen dönemde,i sıfıra yakındı. Öte yandan, parasını Türk Lirası cinsinden faize yatıran bir yatırımcı dövize kıyasla senede ortalama %5.5 daha az kazandı. Bu rakam, sekiz yıl boyunca TL bazlı mevduatta kalan tasarrufun dolar bazında %45 değer kaybetmesi demek.

    Kaynak: EVDS verisi üzerine yapılan analiz

    Klasik ekonomik teoride faiz, tasarruf sahibinin gelirini şimdi tüketmek yerine gelecekte tüketebilmesi için o tasarrufu şimdi değerlendirmek isteyen yatırımcının ödemesi gereken maliyettir. Bir diğer deyişle faiz, tasarruf ile yatırım arasındaki dengeyi sağlayan fiyattır. Merkez bankalarının para basarak bankalara aktardığı kaynaklar yoluyla faizleri suni şekilde düşürmesi tasarruf teşvikini azaltırken, yatırımcıları normal şartlarda rantabl olmayan projeler için harekete geçirir. Türkiye’nin son sekiz senesinde karşılaştığı manzara tam da budur.

    Kaynak: EVDS verisi üzerine yapılan analiz

    Yukarıdaki grafik, 2010-2015 yılı arasında Türkiye’de tasarrufların milli gelire oranının, eski GSYİH hesaplamasına göre, %10-15 seviyesinde olduğunu ortaya koyuyor. Öte yandan, 2016 yılı sonunda GSYİH hesaplamalarında revizyona gidilmesi ile bir anda tasarruf oranımızın %20’ler seviyesinde seyrettiğini öğrenmiş olduk. Hâlihazırda ise Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın son verileri tasarruf oranımızın %14 olduğunu söylüyor. Ne olursa olsun gerçek şu ki, 2010’dan 2018 3.çeyreğine kadar (kur şokunun yaşandığı dönem) yatırımlar tasarrufların çok üzerinde gerçekleşti.

    Kısıtlı tasarruflara rağmen yapılan yatırımlar iki yolla finanse edilebilir: Birincisi TCMB, ikincisi dış borçlanma. İşte aşağıdaki grafikte de gösterildiği gibi, Türkiye’nin 2010 yılında 250 milyar dolar seviyesinde olan dış borcunun 2018 ortalarında neredeyse iki misline çıkması, yüksek yatırım iştahının doğurduğu finansman ihtiyacından kaynaklandı.

    Kaynak: EVDS

    Dış borcun artması bizim ülkemizde genelde olumsuz bir durum olarak değerlendirilir. Hâlbuki finansal piyasaların küreselleşmesi ile birlikte bir ülkede gereğinden fazla olan kaynakların diğer ülkede yatırım olarak değerlendirilmesi verimli bir süreçtir. Böylelikle tasarruf açığı olan ülkelerin büyümesi için gerekli finansman sorunu o tasarrufu yatırıma dönüştüremeyen ülkeler aracılığıyla çözülmüş olur. Ancak bu sürecin sağlıklı şekilde yürüyebilmesi, yerel para biriminin döviz karşısında istikrarını koruyacak sıkı para politikalarının takip edilmesi ile mümkündür. Aksi takdirde yaşanacak kur şoku, döviz borçlarını yerel para birimi cinsinden elde edilecek gelirler ile ödenemez hale getirir.

    Türkiye’de artan dış borcun ekonomi üzerinde kırılganlık doğurmasının nedeni, ülkede sağlam, istikrarlı ve güvenilir bir para politikasının uygulanmıyor oluşudur. Aşağıdaki grafik, TCMB’nin faizleri düşürmek için bankalara sağladığı ucuz likiditenin 2015 yılının ikinci yarısından 2018 ortalarına kadar 2.5 kat artarak 250 milyar TL’ye ulaştığını gösteriyor.

    Kaynak: EVDS

    Bankalar, olası bir döviz şokundan olumsuz etkilenmemek için döviz açık pozisyonunda kalmazlar. Bu yüzden, verecekleri krediler ile kullandıkları kaynakların para birimi cinsinden dengede olmasına dikkat ederler. Özellikle tüketici ve ticari kredi talepleri Türk lirası bazlı olduğu için, döviz bazlı dış kaynakları uluslararası piyasalarda Türk Lirası’na çevirme maliyetine katlanmaktansa, TCMB’nin direkt olarak sağladığı kaynaklara başvurmak bankalar için daha caziptir. Bu da TCMB aracılığıyla ucuz yoldan elde edilen karşılıksız paranın piyasada çarpan etkisiyle dolaşması, yani para arzının artması sonucunu doğurur.

    Kaynak: EVDS

    Yukarıdaki grafik bize, son 10 yılda para arzının yılda ortalama %20 arttığını söylüyor. Türkiye’nin bu dönemde yıllık büyümesinin ortalama %5 olduğunu dikkate aldığımızda, ülkede para arzını her yıl ilaveten %15 büyütmenin enflasyonist bir etki yaratması kaçınılmazdı. Ve bu etki kendisini, FED’in 2014 yılından itibaren parasal sıkılaşmaya geçmesi ile birlikte, döviz karşısında sürekli değer kaybeden Türk Lirası’nda gösterdi.

    Kaynak: EVDS

    Türk Lirası’ndaki değer kaybı, tüketici iştahını azalttığı gibi düşük faizlerin getirdiği yüksek tüketim iştahına güvenip yatırım yapan yatırımcıyı da zor durumda bıraktı. 2010-2014 yılları arasında doların zayıf seyri ve küresel likiditenin bol olmasının sağladığı düşük faizler nedeniyle yatırımcılar döviz cinsinden borçlanmayı tercih etti. Ancak, birkaç yıl süren yatırım döneminde dövizde yaşanan sert yükselişler borçlanma maliyetlerini beklentilerin çok üstüne çekmiş oldu. Öte yandan, tüketici güveninin bozulması sonucunda gerçekleşen satış rakamları hem hacim hem de döviz bazında hedeflerin çok altında kaldı. Kısacası Türk Lirası’nın istikrarsızlığı; yatırımcıyı manipüle etmiş, en başta karlı saydığı yatırımı şimdi atıl hale getirmişti.

    Yukarıda özetlenen bu döngü, Türkiye’de mevcut sorunlu kredilerin de esas nedenini oluşturuyor. 2011 yılı başında özel bankalardaki sorunlu kredilerin toplam kredilere oranı %5.2 iken; şimdi bu oran, yatırımlardan elde edilen nakit akışlarının edinilen borçları çevirememesi nedeniyle %18.5 seviyelerine çıkmış durumda. Önceki krediler geri ödenmedikçe bankaların yeni krediler vermesi mümkün olmaz. Bu da büyüme için gerekli yatırım ve harcamalara kaynak bulunamaması nedeniyle ekonomide daralmayı beraberinde getirir.  

    Kaynak: Banka bilançoları üzerine yapılan analiz

    Sonuç olarak, parasal genişleme ile suni şekilde düşürülen faizler, yatırımcıları makul kârlılığa sahip olmayan yatırımlara sevk eder ve enflasyon yoluyla istikrarsızlığı derinleştirir. Kısa vadede aşırı tüketim yoluyla hissedilen geçici refah, uzun vadede yerini ödenmeyen krediler yüzünden çözümü daha da çetrefilli hale gelen kalıcı ekonomik bunalımlara bırakır. Sağlıklı ve istikrarlı bir büyüme ancak tasarruflar tarafından finanse edilen yatırımlar ve yerel para biriminin istikrarını korumakla mümkündür. Bu da, yatırımlar ile tasarrufların arasındaki dengeyi yani faiz oranlarını manipüle etmeyen sıkı ve sağlam para politikalarının takip edilmesini gerektirir. Aksi takdirde yerimizde saymaya devam ederiz. Tıpkı son 10 yılda olduğu gibi.

    Kaynak: EVDS verileri üzerine yapılan analiz
    Ekonomi
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikOrta Doğu Demokrasiye Hazır Mı?
    Sonraki İçerik Görevden Uzaklaştırma Kararlarının Değerlendirilmesi – Şimdi Ne Olacak?

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    1 Mayis’ta, 10 Maddede Türkiye’de Emek

    1 Mayıs 2025 Burak Dalgın
    Yazılar

    Türkiye’de Medyanın Kurtuluşu: Geniş Bir İstişare Süreci ve Teknolojik Dönüşüm

    24 Nisan 2025 Gökhan Korkmaz

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Yazılar Gökhan Korkmaz

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}