[voiserPlayer]
Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemden itibaren şansını hep yanında olduğu halk arasında söylenir. İstanbul’da ilk göreve gelmesiyle susuzlukla boğuşan İstanbul’a bol miktarda yağmur yağması, 2001 krizinin hemen ertesinde ekonomi toparlanmaya başlamışken Devlet Bahçeli’nin erken seçim talebi, Cem Uzan’ın siyasete girmesi ve 2002 krizinden sonra göreve geldiğinde dünyada para bolluğunun yaşanması örnekler olarak verilebilir. Bunlar gibi sayılabilecek birçok örnekle Erdoğan’ın hep şansı da yanında olan bir lider olarak bugünlere geldiği söylenir. Fakat, artık şans da Erdoğan’ı terk ediyor gibi gözüküyor. Siyasi taraftakileri bir kenara bırakarak iktidarının devamını en çok etkileyecek iktisadi alanda karşı karşıya olduğu üç şansızlığı detaylandırmak isterim. Burada, şansızlığı kendi yönetiminden ve kontrolünden bağımsız gelişen dış etkenler olarak sunacağım. Yazının sonunda da olumsuzlukların aslında sadece dış etkenlerden kaynaklanmadığını da göstermeye çalışacağım.
Erdoğan’ın iktisadi şansızlıklarından biri gıda enflasyonu. Tablo 1’de Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) aylık olarak açıkladığı gıda fiyatları endeksi bulunmakta. Endekse bakılırsa dünyada gıda fiyatları hızla artıyor. Öyle ki dünyada 2008 yılından bu yana gıda fiyatlarındaki en yüksek artış içinde bulunduğumuz bu dönemde gerçekleşiyor. İklim değişikliğinin etkisi, arz tedarik zincirindeki kırılmalar ve ülkelerin dış ticaret politikaları (özellikle getirilen ithalat sınırlamaları) gıda fiyatlarının artmasındaki ortak nedenler. Artışın nerede duracağı ise belirsiz. Covid kaynaklı problemlerin sona ermesine dair tahminler sürekli yanılıyor. Dünyadaki gibi Türkiye’de de gıda tarafındaki fiyat artışları oldukça yüksek. TÜİK’in açıkladığı verilere göre bile son bir yılda %29’luk bir gıda fiyatı artışı gerçekleşti. 13 ana harcama grupları içerisinde TÜİK’e göre en yüksek artış gıda ve alkolsüz içecekler kategorisinde. Alt gelir gruplarında bu kadar yüksek ücret zammı alabilen ya da gelirini bu oranda artırabilen muhtemelen pek kimse yoktur. Dolayısıyla, alt gelir gruplarında gıda ve alkolsüz içeceklere harcanan hane bütçesi toplam bütçe içerisinde gittikçe artıyor ve halkı şiddetli bir geçim sıkıntısıyla karşı karşıya bırakıyor. Erdoğan sadece bizde olmayan bu nedenlerle şansız bir dönem içinden geçiyor gibi duruyor. Bu konuya tekrar döneceğim.
Erdoğan’ın ikinci bir şansızlığı ise dünyadaki enerji fiyatlarındaki artış. Özellikle Avrupa, bir süredir enerji fiyatlarındaki hızlı yükselişi tartışıyor. Önce bu hızlı yükseliş neden kaynaklanıyor arz ve talep üzerinden buna bakalım. Arz tarafında Rusya’nın ve tamirat ve bakımlar nedeniyle Norveç’in gaz üretim miktarını normalden daha aşağı seviyede tutması etkenlerden birisi. Avrupa’nın ihtiyacı olan doğalgazın %40’ını karşılayan Rusya’nın Ukrayna’yı bypass edecek Kuzey Akım projesi de henüz devreye alınmadı. Bunun yanında Asya ülkelerine daha fazla sıvılaştırılmış gaz gönderilmesi de Avrupa tarafını negatif etkiliyor. 2020-2021 arasındaki kış döneminin sert geçmesi nedeniyle gaz stoklarının daha hızlı tükenmesi ve bu nedenle artan Avrupa talebi, fiyatların artışında talep tarafındaki etken faktörler olarak görülüyor. Bunlara ek olarak karbon fiyatlarındaki artış da fiyatları yukarı çekiyor.
Hanehalkının ısınma sorununun yanında üretimde doğalgaz maliyeti yüksek olan firmalar da süreçten oldukça negatif etkileniyor. En çok konuşulanların başında gübre üretimi geliyor. Anladığım kadarıyla gübre üretiminde kullanılan amonyağın yapımında hidrojen üretimi gerekiyor ve bu süreçte yüksek hacimde doğalgaz tüketimi gerekli. Bu nedenle yüksek doğalgaz maliyeti gübre üretimine darbe vurmakta. İngiltere’de CF adlı firma İngiltere’nin kuzeyindeki iki fabrikasında üretimini belirsiz bir süreliğine durdurdu (2). Doğalgaz elektrik santrallerinde de kullanıldığı için pahalanması aynı zamanda elektriğin de pahalanmasına yol açıyor, bu da bir diğer enerji maliyetlerindeki artış nedeni. Öyle ki daha önce doğalgaza karşı cazibesini yitiren kömür doğalgazın pahalanması nedeniyle elektrik üretiminde daha yoğun kullanılmaya başlandı. Elektrik fiyatlarındaki bu artış ise bu sefer de üretiminde elektrik kullanan firmaları güç duruma düşürmekte. Örneğin yine İngiltere’de bazı çelik firmaları geçici bir süreliğine kapanmaya doğru gidiyor (3).
Sıkıntılar birkaç gündür Asya’ya da sıçramaya başladı. Çin geçen senenin iki katı doğalgaz ithal etse de stoklarını dolduramıyor. Çevre kirliliği önlemleri çerçevesinde bazı fabrikaların kapanması da olasılıklar dahilinde ve böylesi bir durumda çelik ve alüminyum gibi emtialarda fiyatlarında yeni bir yükselişin gelmesi olası. Elektrik ve doğalgaza ek olarak petrol fiyatlarında da olası yükseliş ülkelerin enerji faturasını daha da kabartacak gözüküyor. Goldman Sachs birkaç gün önce 79 Dolar olan Brent petrol için sene sonu tahminini 90 Dolar’a kadar yükseltti (4). Bize de yansıyacak bu dışsal faktör de içinden geçtiğimiz dönemde Erdoğan için bir diğer şansızlık.
Üçüncü bir sıkıntı ise haftalardır konuştuğumuz konut kiraları. Konut kiralarındaki ve fiyatlarındaki yüksek artış sadece Türkiye’nin sorunu değil aynı zamanda dünyanın da sorunu. Dünyada konut fiyatları 2005 yılından bu yana en yüksek hızda artıyor. Pandemiyle birlikte insanların oturmak istedikleri ev tercihleri değişti ve konut talebi arttı. Yine pandemi dönemiyle birlikte gelirini koruyabilen gruplar artan tasarruflarını konut talebine yönlendirmekte. Üstelik genişlemeci Merkez Bankaları ve düşen faizler de konut alımını daha da teşvik ederek talebi artırmakta. Artan taleple de fiyatlar hızla yükselmekte. Grafik 2’ye göre konut fiyatları 2009’da dip yaptıktan sonra belirli süre daha yukarılarda dalgalanıyor ve 2015 yılından itibaren tekrar yukarı yönlü bir trend görülüyor. Pandemiyle birlikte fiyat artış hızı daha da artmış. Türkiye’de de konut fiyatları özellikle son dönemde hızla artmakta. Bu yüksek artışlar yoksul ve orta gelir grubunun ev hayallerinin uçup gitmesine yol açmakta. Dahası, artan ev fiyatları beraberinde kira fiyatlarını da yukarıya çekmekte. Kiralardaki yüksek artışlar yine orta ve alt kesimin alım güçlerinin düşmesine yol açıyor. Haliyle de bu küresel sorun Erdoğan için bir başka yıpranma hikayesine dönüşmekte.
Madalyonun Diğer Yüzü
Yukarıdaki üç sorunun sadece bizde görülmediğini anlattıktan sonra tekrardan başa dönelim ve bir de Grafik 3’e bakalım. Grafiğe bu sefer Türkiye’deki gıda fiyatları eğrisini de ekledim. Görüleceği üzere Türkiye’deki gıda fiyatları artışı dünyadakinin çok çok üzerinde. 2018 Ocak ayından bugüne gıda fiyatları TÜİK’e göre %91 artarken dünyadaki artış %31. Dünyada gıda fiyatlarının yükselmesinin Erdoğan dönemine denk gelmesi kendisi için bir şansızlık ama Türkiye’de dünyadan daha hızlı yükselmesi sadece bir şansızlık değil belli ki hatalı bir yönetimin de önemli bir etkisi var. Mevcut pahalılığı son günlerde hızla değer kaybeden Türk Lirası daha da yukarı çıkaracak gözüküyor. Gıda fiyatlarına etki edecek bir diğer önemli faktör ise enerji. Şimdi ona geçelim.
Enerji fiyatlarında Türkiye fiyatların belirlenmesinde rol oynayan bir ülke değil. Fakat enerjinin dolar fiyatının TL cinsi değerini bizzat belirleyen ülke. Türk Lirası sadece bu sene başından beri bile gelişmekte olan ülke kurları içerisinde en çok değer kaybeden para birimi oldu. Türk Lirası’nın durdurulamayan bu değer kaybı da enerji fiyatlarında karşılaşacağımız sorunlar için pek de yerimizin olmadığına işaret ediyor, halihazırda enerjideki artışların bir kısmı bütçe tarafından karşılanmaya çalışılıyor ve yükselişler bütçeyi zorluyor. Ayrıca elektrik firmalarının çoğu yüksek oranda döviz borcu taşıyor ve dövizdeki artışlar faturalara yansımak zorunda kalıyor. Peki yukarıda bahsettiğim bu enerji krizinden ne kadar etkileneceğiz?
Türkiye’de doğalgaz konutlara, sanayiye ve elektrik santrallerine sırasıyla 175, 240 ve 280 dolardan veriliyor. Botaş’ın alım fiyatı ise 240 dolar civarında. Dolayısıyla, doğalgazın konut fiyatları maliyetin altında belirleniyor. Fakat Botaş son dönemlerde gaz alımında uzun vadeli kontratlar bittikçe spot piyasaya yöneliyor, çünkü geçmiş yıllarda spot piyasada oluşan fiyatlar daha uygun olmuş. Bu nedenle kontratlardan spot piyasaya yönelerek daha ucuza mal etmek isterken birden krizin ortasında kendisini buldu zira spot piyasada geçen sene bin metreküp doğalgaz 70 dolarlara kadar inmişken şu an 1000 dolara kadar geldi. Spot piyasadan bu fiyatlara alması demek yukarıda verdiğim konut sanayi ve elektrik santrallerinin aldığı fiyatlara göre çok büyük bir maliyet artışı demek. Buradaki o artışı Botaş ne kadar fiyatlara yansıtır muamma ama yansıtmaması demek altından kalkmanın çok zor olduğu bir yükün altına girmek demektir ki uygulanabilir gözükmüyor. O nedenle çok zorlu bir kış kapıda.
Konut tarafına gelirsek Knight Frank’ın 50 ülke için yaptığı 2021 yılı 2. Çeyrek araştırmasının sonuçlarını konut fiyat artışının en çok görüldüğü ilk 30 ülke için tablo halinde aşağıda sundum. Görüleceği üzere son bir sene, altı ay ve üç ayda konut fiyatlarında en yüksek artış Türkiye’de görülmüş. Türkiye ve Yeni Zelanda diğerlerinden oldukça ayrışmış durumda. Türkiye’deki konut fiyat artışı açıklanan resmi enflasyonun da çok yukarısında bir oran, %29,2. Betam’ın yaptığı araştırmaya göre ise geçen yılın Ağustos ayından bugüne artış oranı %37,9 (6). Görülüyor ki bize özgü nedenlerle bu alanda da dünyadan negatif ayrışmış durumdayız. 2020 yılında yapılan tarihi konut faizi indirimi ve inşaat maliyetlerindeki çok yüksek artışlar bu nedenlerden ikisi.
Ülke | Son 12 Aylık Değişim (%) | Son 6 Aylık Değişim (%) | Son 3 Aylık Değişim (%) | |
1 | Türkiye | 29.2% | 16.3% | 8.9% |
2 | Yeni Zelanda | 25.9% | 10.0% | 4.5% |
3 | Birleşik Devletler | 18.6% | 11.2% | 6.9% |
4 | Slovakya | 18.6% | 10.8% | 6.3% |
5 | İsveç | 17.2% | 9.8% | 6.0% |
6 | Lüksemburg | 17.0% | 9.1% | 4.2% |
7 | Avustralya | 16.4% | 10.6% | 5.1% |
8 | Kanada | 16.0% | 10.6% | 8.1% |
9 | Hollanda | 14.5% | 10.5% | 4.9% |
10 | Rusya | 14.4% | 6.1% | 4.4% |
11 | Danimarka | 13.3% | 6.3% | 2.9% |
12 | Birleşik Krallık | 13.2% | 6.7% | 4.0% |
13 | İzlanda | 12.6% | 8.1% | 5.4% |
14 | Norveç | 12.5% | 10.6% | 4.8% |
15 | Avusturya | 11.7% | 6.5% | 2.4% |
16 | Litvanya | 10.9% | 3.5% | -5.1% |
17 | Almanya | 10.9% | 5.7% | 3.2% |
18 | Şili | 10.7% | 5.6% | 1.9% |
19 | Peru | 9.1% | 4.0% | 2.9% |
20 | Portekiz | 8.6% | 5.1% | 2.4% |
Sonuç
Görüleceği üzere gıda, enerji ve konut tarafında Türkiye zor bir süreçten geçiyor. Oyları bir süredir düşme eğiliminde olan Erdoğan için, en temel ihtiyaç alanları olan gıda, ısınma ve barınmada yaşanan ve yaşanacak sorunlar iktidarını oldukça risk altına sokuyor. Sadece bizde görülmeyen ama bizde daha şiddetli bir biçimde görünen bu üç problemi bir de Merkez Bankası’nın son faiz kararı ile birlikte düşünelim. Herhangi bir korunağı kalmamış Türk Lirası’nın hızlı değer kaybedişlerinde bu problemlerin daha da şiddetli bir şekilde hanehalkına yansıması yüksek olasılık. Bu nedenlerle Erdoğan 2023 seçimleri öncesi bugünden daha da kötü günlerle karşı karşıya kalacak gözüküyor.
Kaynaklar
(3) https://www.nytimes.com/2021/09/16/business/natural-gas-prices-britain-fertilizer.html
(4) https://www.bloomberght.com/goldman-sachs-petrol-tahminlerini-yukseltti-2288447