Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Prekarya 2.0: Sosyal Medya Fenomenliği Öfkeli Kalabalık
    Yazılar

    Prekarya 2.0: Sosyal Medya Fenomenliği Öfkeli Kalabalık

    Büşra Kılıç15 Temmuz 20197 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Guy Standing’in 2011 yılında yayımladığı “The Precariat The New Dangerous Class” adlı kitabında küreselleşmenin nimeti yeni bir sınıf tanıtılmıştır. Uzun yıllar Uluslararası Çalışma Örgütü’nde uzman olarak çalışan Standing’in savı; düzenli olarak düzensiz işlerde çalışan ve güvensizleşen bireylerin, emek piyasalarındaki esnekliğin maliyetlerini üstlenen öfkeli bir kalabalığa dönüştüğüdür. Ancak bu kalabalığın sistemli bir sınıf hareketine dönüşememesinin sebebi, git gide eriyen sendikal hareketler ve toplum içinde tanımsız olan yeni sınıfın örgütlenememesidir. Türkçe’ye Prekarya olarak geçen “Precariat” sınıfı, toplumsal hafızaya sahip olmayan ve geleceği belirsiz olan işlerde çalışan kişileri tanımlamaktadır. (Kitabın Türkçe çevirisi, Ergin Bulut tarafından hazırlanıp İletişim Yayınları tarafından 2014 yılında sunulmuştur.)

    Prekaryanın ne olduğundan çok ne olmadığı nettir. Prekaryalar, ebeveynlerinin anlayacakları şekilde bir meslek titrine sahip değildirler. Prekaryalar orta sınıf insan değildirler çünkü işsizlik süreleri düşünmedikleri kadar uzayabilir ya da bir işten beklediklerinden fazla para kazanabilirler. Esasında Prekaryalar, kendilerini işçi sınıfından ayrı gören, eğitim düzeyi yüksek beyaz yakalıları tanımlamak için kullanılabilir. Kitapta, sürekli olarak farklı pozisyonlarda –satış, pazarlama, sosyal medya uzmanlığı- çalışan ve uzmanlaşamayan kitlelerin, kapitalist sistemin rekabetinde “başarısız” birer eleman olarak görülmeleri ele alınmaktadır. Bu başarısızlık çoğu zaman göçmenlere, yabancılara yüklendiği için kitabın başlangıcında 2005 yılında başlayan “Euro May Day” gösterilerine atıf yapılmıştır. Avrupa’daki emek hareketliliğine ve göçmenlere karşı başlayan bu eurocentric hareket daha sonra uluslararasılaşmış ve başta Japonya olmak üzere pek çok ülkeye yayılmıştır. Kapitalist sistemin kurbanları, Prekarya düşüncesinin kahramanı haline gelmiştir. Öte yandan entelektüel olarak gelişen bu sınıf “yeterli öfkeyi” bir merkezde toplayamadığı için sistemli bir hareket haline gelememiştir. 2008 Krizi ile birlikte artan güvencesizlikler, Prekaryal hareketlere ivme kazandırmıştır.

    Kitapta Prekarya olgusunun anlaşılması için bir sosyal hizmet çalışına kadından örnek verilmiştir. Tatmin edici bir gelire sahip olmasına rağmen terfi elde etmeyen ve terfi konusunda sektöründe bir harekete sahip olmayan bu çalışan, Prekarya sınıfna girmektedir. Prekaryalar devletten ya da çalıştıkları kurumlardan emekliliklerinde çok az yardım almakta ya da alamamaktadırlar. Geleceğin belirsiz olması hali hem kişisel hem toplumsal bağlamda kriz yaratmaktadır. Yazara göre Prekaryaların krizlerini tanımlayan dört “A” süreci vardır. İngilizce isimleri ile: Anger, Anomie, Anxiety, Alienation. Materyal kültürün getirdiği “başarı”ya sahip olamadığı için öfkelenen bireyler, toplumsal normlara yabancılaşırlar. Yaşanan bu anomali halinde orta sınıf tarafından “tembel, başarısız, sorumsuz” olarak görülen bireylere politikacılar el uzatırlar. Kaygılı bireyler, refah talebiyle bu ele sıkıca uzanma talebinde bulunurlar. Sonuçta kendine ve topluma yabancılaşmış sınıf grupları meydana çıkar.

    Yazar ampirik bir veri, istatistiki bir modelleme kullanmamasına rağmen gelecekte pek çok ülkede yetişkin nüfusun en az çeyreğinin Prekarya sınıfına mensup olacağı tahmininde bulunmaktadır. Bir kimlik bunalımı ifade eden ve parçalı bir sınıflaşmayı temsil eden Prekaryalar, kapitalizmin çocuğu olarak, kapitalizm devam ettiği sürece yükselecektir. Küresel üretim biçiminin yükselmesi, kârların dolaşıma girmesi ve git gide karşılıklı bağımlı hale gelen kompleks bir ekonomik sistemde prekaryanın yükselmesi kaçınılmazdır. Ancak bu noktada benim eleştirim, Prekarya ile proletaryayı bir araya getirecek, birlikte hareket etmelerini sağlayacak bir projeksiyon sunulmamasıdır. Prekarya olgusuna kavramsal bir açıklık getirmek için yazılan kitapta, daha çok psikolojik ve sosyolojik eğilimlere yer verilmekle beraber, Prekaryanın ne zaman dönüştürücü bir aktör olacağı konusu açık değildir.

    Prekarya Bildirgesi

    Standing, Prekaryalar hakkındaki ikinci kitabını 2014 yılında “A Precariat Charter: From Denizens to Citizens” adıyla yayımlamıştır. (Kitabın Türkçesi Sercan Çınar ve Senem Demiralp tarafından hazırlanıp İletişim Yayınları tarafından 2017 yılında sunulmuştur.) Modern zamanın Magna Cartası olarak tanıtılan kitapta, Prekaryaların ağzından, onların muhtemel talepleri dile getirilmiştir. Burada temel sorun, sunulan maddelerin gerçekten de Prekaryaların istekleri olup olmadığıdır. Akademik bir kitap olarak neoliberalizmden, gelir düzeyi farkından, çalışma saatlerinden bahseden eserin, bir önceki kitapta sistemli bir hareket haline gelmediğinden bahsettiği Prekaryalar adına bir talep listesi oluşturması çelişki değil midir?

    Prekarya Bildirgesi, kitabın son bölümünde yirmi dokuz madde olarak sunulmuş ve her bir madde tek tek açıklanmıştır. Sunulan maddelerde en dikkat çeken kısım, Prekaryaların önemli bir kesimini oluşturan göçmenler hakkında dört ayrı açıklayıcı madde ortaya konmasıdır. Maddelerde genel olarak esnek çalışma saatlerinden, stajyerlerin konumundan, evrensel gelir değerlerinden ve haklardan bahsediliyor. Küresel öneriler sunan maddelerin bir kısmı İngiltere’deki sistemden örneklerle açıklanmakta. Maddelerde işverenlere yönelik haklar da talep edilmekte ancak kendi hesabına çalışan emekçiler hakkında ayrıntılı bilgi bulunmamakta. Dahası maddelerin salt Prekarya sınıfının sorunları çözme iddiasının yanı sıra aslında tüm Proletarya sınıfı için de gerekli temel hak iddiaları içerdiği söylenebilir. Örneğin öğrenim kredilerinin yüksekliğinden şikayet eden ve düzenlenmesini talep eden maddede salt eğitimli kesimin bu durumdan muzdarip olduğunu var saymak ne kadar doğrudur? Tüm Proletarya eğitimsiz midir ya da eğitim vermeye çalıştıkları evlatları yok mudur? Eğitimin bireyleri iş bulmaya değil sorumlu yurttaş olmaya hazırlaması gerektiğini savunan Standing, eleştirdiği küreselleşme çıkmazına katkı sağlamakta ve bir nevi üniversite mezunu işsiz kavramını normalleştirmektedir. Prekarya ile Proletarya arasında bir ayrım ortaya koymaya çalışan yazarın, işçi olduğunun farkında olmayan beyaz yakalıları yanlış bilinçlendirmektedir. Kitabın ayrıntılı incelemesini yapan Denizhan Kutlu’nun da ifade ettiği üzere, güvencesizliği ortak ancak iş kolları ve eğitimleri farklı olan işçi sınıfını ayrıştırmakta ve birbirinden ayrı sınıflar olarak şematize etmektedir.[1]

    Yeni Bir Akım: Sosyal Medya Fenomenleri

    Standing’in yarattığı kavram her ne kadar eleştirilse de önemli tespitler içerdiği ve güncel sorunlara yanıt aramaya çalıştığı su götürmez bir gerçektir. Fakat gerek eserlerinin dili gerekse oturtmaya çalıştığı tarihsel düzlemde piyasanın regüle edilmesine ve toplum yararının birey yararının üstünde tutulmasına dair tonlamalar görülmektedir. İlk kitabında sosyal medyanın etkisinden bahsederken kişilerin birbirleriyle daha aktif iletişime geçebilme aracı olarak ele almış ikinci kitabında ise sosyal medyadan hiç bahsetmemiştir. İki kitabında da sosyal medya hesaplarını ticarileştirmiş ve kendi hesaplarına çalışan, bir sektör olarak Instagram ve YouTube kullanımından bahsetmemiştir. Burada ben inisiyatif alarak, Prekarya sınıfının var olduğunu doğru kabul ettiğimizde, sınıfın güncel versiyonunun sosyal medya fenomenlerinin oluşturduğunu iddia etmekteyim.

    Günümüzde bir çok sosyal medya fenomeni “Influencer” (etki eden) olarak kendini tanımlamakta, bu etiketle üniversitelerde ya da TEDx gibi platformlarda konuşmalar yapmakta hatta önerilerini içeren kitaplar çıkarmaktadır. “Herkesi mutlu edemezsin çünkü pizza değilsin.” gibi ufuk açıcı cümleler ile kitleleri sürüklemektedirler. Özellikle güzellik endüstrisi, önemli miktarda reklam yatırımlarını influencerlara yapmaktadır. Youtuber ya da Instagram blogger kişiler yeni makyaj ürünlerini denemekte, markaların lansmanlarına gidip tanıtım yapmakta ve bir kısmı sosyal medya ajansıyla çalışmaktadır. Git gide büyüyen bir sektör olarak sosyal medya fenomenliği önemli bir emek gücü arz etmektedir.  Peki bu fenomenler, bayramda akrabalarına kendilerini “ne” olarak tanıtmaktadır? Bu noktada bu kişilerin Prekarya kavramı ile özdeşleşebilen, muğlak iş tanımlarına ve esnek çalışma saatlerine sahip olan, gelirleri popülaritelerine bağlı olan kişiler olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

    Sosyal medya fenomenlerinin gençleri özendiren ışıltılı dünyalarının arkasında aslında çok zorlu iş şartlarının, sürekli pozitif görünme zorunluluğunun ve hayranların birçok takıntılı insanı kendine çekme riski olduğunu belirtmekte fayda var. “Hater”ların (nefret eden) hedefi haline gelen fenomenler, sosyal medyada sürekli linç edilmekte ve zaman zaman adli makamlara şikayet edilmektedir. Bu denli göz önünde yaşamanın zorluğu bir yana, söyledikleri – gösterdikleri her şey kriminalize edilme riski taşımaktadır. Geçtiğimiz günlerde Pucca lakabıyla tanınan ve gerçekten sosyal medya fenomenliğinin ilk temsilcilerinden olan Pınar Karagöz’ün bir tweet yüzünden yedi sene hapis cezası aldığını yine kendi sosyal medya hesabından öğrendik. Artık yaşanan her şeyin sosyal medyaya taşınması bir kenara, bir şekilde göz önünde bulunduğu ve linç girişimlerinin hedefi haline geldiği için bu cezayı aldığı açık. Kamu vicdanını yaralayan bu kararın bizlerin de tüm hareketleri – paylaşımları konusunda dikkatli olmaya ittiği bir gerçek. Sosyal medyayı ticari amaçla kullanmayan bizler bir yana, bu sektörde tutunmaya çalışan kişilerin bir sendika veya ortak bir inisiyatifle hareket etmesi gerekmektedir.

    Yeni çağın çocukları fenomenlerin Prekarya olarak adlandırılması,  ortada muğlak olan bir iş kolu ve örgütsüzlük durumu söz konusu olduğu için aklıma gelen ilk çözümdür. Fakat kavramın kendisinin bir çözümsüzlüğü ifade ettiği unutulmamalıdır.


    [1] Kutlu, D. (2015). “Kitap İncelemesi: “Prekarya” Üzerine Eleştirel Notlar ve Düşünceler”. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi,  70(1), 223-236.

    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikBir Boş Gösteren Olarak Terörizm (1): Kuramsal Bir Tartışma
    Sonraki İçerik S-400’ler ve F-35’ler: Askeri Değil Siyasi Tercihler

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}