Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Norman Stone’un Ardından
    Yazılar

    Norman Stone’un Ardından

    Mustafa Ali Sezal30 Haziran 20195 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Geçen hafta ünlü tarihçi Profesör Norman Stone’u 78 yaşında kaybettik. Daha birkaç ay önce doktora törenimin akabinde danışmanıma anlatıyordum. “Lisansımın son yılında Norman Stone’dan iki ders almıştım,” diye. “Falkland Savaşı’yla ilgili sunum yapmıştım kendisinin tam olarak o dönemde de Thatcher’ın danışmanlığını yaptığının şuurunda olmadan,” dedim. Elbette biliyordum; ama nedense işlerin ne kadar da kalbinde olduğunun farkına varamamıştım herhalde.

    Norman Hoca ile ilgili pek çok hikaye işitmiştik. Rakıyı çok sevmesi, gün içinde bile tüketiyor olması bunlardan biriydi. Ben hiç şahit olmadım; ama başka ortamlarda beraber güzelce içtik de. Sigaraya başlaması mesela lise yıllarındaydı. Ve açlık hissini bastırdığı içindi. Norman Hoca’yı biliyorduk. Bilkent’te belki de en çok ders almak istediğimiz hocaların arasındaydı Stanford Shaw, Halil İnalcık, ve İlber Ortaylı ile birlikte. Koç Üniversitesi’ne gitmişti ama kısa sürede geri gelince mutlu olmuştuk.

    Norman Hoca’dan aldığım lisansüstü dersleri akademik anlamda çok liberaldi. Hoca 20. yüzyıl dünya siyasi tarihi vermek istemişti ve resmi adları “The New World Order” ve “The World Transformed” olan açtığı derslere kayıt olmuştuk. Hoca’nın kişisel anekdotlarıyla süslenmiş çok keyifli derslerdi. “Prens Harry,” demişti “Charles’ın oğlu değil!” Derslerin birinin ardından Hoca’dan yeni çıkan kitabına imza almıştım cesaretimi toplayıp. “Daha yeni çıktı nereden buldun?” diye sormuştu. “Amazon’dan aldım” diye cevapladığımda klasik gülümsemesiyle “akıllıca” demişti. Gerçekten güzel derslerdi. Norman Stone gibi bir efsane isimden ders almış olmaktan çok büyük mutluluk duymuştum. Ayrıca Amerikalı tarihçi Sean McMeekin’in Bilkent’e gelmesine önayak olmuştu ki sanıyorum kendisinin derslerinden keyif almayan öğrencisi yoktur.

    Hayata bakışını bilebilecek kadar yakından tanımadım. Ama en azından akademiye bakışının bir kısmını tavırlarından ve duruşundan az çok anladım. Rahat ve esnekti. Eğlenceliydi. Belki asistanları farklı bir şey söyleyecektir bilemiyorum tabii ki. Onu özellikle de Oxford ve Cambridge’deki günlerinden hatırlayanlar kendisinden hazzetmemenin ötesinde nefret ediyorlar. Açıkçası söylenenlere bakılırsa bunun çok meşru sebepleri var.* Yani Norman Hoca aslında zihnimde yarattığım efsane değildi.

    Muhtemel bir İskoçya bağımsızlık referandumundan bahsettiğimizde Glasgow’lu bir İskoçyalı olarak “eğer İskoçya bağımsız olursa Türk vatandaşlığına başvururum” deme noktasındaki bir muhafazakârlık konumundaydı. Ben hiçbir zaman neden Türkiye’yi sevdiğini anlayamadım. Anlayamazdım da zaten bir Türkiyeli olarak. Osmanlı’ya ve Türkiye’ye duyduğu muhabbette de hep ince bir oryantalizm sezdim. Bence gayet doğaldı bu; ama yine de onun dünyayı ve Türkiye’yi algılayışını çok derinden etkileyen bir durumdu bu.

    Norman Stone üzerinden kendi akademik geçmişimi düşündüm. İddialı yaklaşımlar, ego dolu planlar, özgüven patlamaları şunlar bunlar. Şişirilmiş notlar, vasat seviyede bir müfredat, kendi egolarında kayıp öğretim üyeleri filan derken cangıla doğru ufak bir zıplama. Farklı pedagojik yöntemleri, çatışan eğitim sistemlerini algılamaya çalışırken ben de boğuşmaya girmiştim bile galiba.

    Bu sürecin bir kısmı hayal kırıklığıydı. Hatta kısa bir süre nispeten uzaklaştım akademiden. İşte o dönemdi, sanırım 7 yıl kadar önceydi. Bir kokteylde karşılaşmıştık Norman Stone’la. Keyfi yerindeydi. “Artık içmemem gerekiyor,” demişti çünkü kısa bir süre önce hafif bir inme geçirmişti. Sigarayı bırakmıştı; ama yine de elinde kadehi vardı. Beni bittabi tanımamıştı; ama birer içki eşliğinde espriler şakalarla dolu hoş bir sohbet etmiştik.

    Vefatını öğrendiğimde böyle bazı anlarla donanmış bir küçük şerit geçti gözlerimin önünden. Yine bir şekilde karşılaşacağımızdan o kadar emindim ki ölümü şaşırtıcı derecede gerçeküstü geldi.

    Aslında başka bir konuda yazmayı planlamıştım; ancak Birleşik Krallık’taki mevcut siyasi krizin de ışığında Hoca’yı anma fırsatı oldu. Norman Hoca’nın danışmanlık ve metin yazarlığı yaptığı ‘Demir Leydi’ lakaplı muhafazakâr başbakanın partisi bugün ciddi bir sınavdan geçiyor. Asıl olarak sabık başbakan David Cameron’un miras bıraktığı Brexit sürecinde Muhafazakâr Parti liderlik krizi ve gelecek nesil politikaları şekillendirebilme bunalımı içine girmiş bir halde. Müstakbel liderlerden biri olan Boris Johnson’ın aşırı sağ ve popülist söylemlerle bu konuma yürümesi medyada konuşulan önemli konulardan biri.

    Ancak konuyu ‘Falkland’ ve aynı derecede kıymeti haiz ‘Malvinas’ ismine sahip adaların egemenlik haklarına getirdiğimizde Margaret Thatcher’ın pozisyonu belki günümüz için daha anlaşılır olacaktır. Thatcher, hala ‘imparatorluk’ topraklarını korumaya ve kollamaya, çoktan kaybettiği nüfuzu bu tür popülist politikalarla en azından söylemsel olarak tesis etmeye çalışıyordu. Askeri gücünü kullanarak bunda başarılı da oldu ve desteği arttı. Amacına göre başarılı ve anlaşılır olması elbette bunları daha kabul edilir veya affedilebilir olduğu anlamına gelmiyor. Yine de popülizmi 1930’lardan beri ilk defa su yüzüne çıkıyormuş gibi ortaya koymanın doğru olmadığını kabul etmemiz gerekiyor. Bu tip politikaların bütün dünyaya sürekli zarar verdiğini fark etmemiz gerekiyor.

    Ve bazen kahramanlarımızın, hocalarımızın, en üst derecede saygı duyduğumuz kişilerin kendi tahayyülümüzdeki gibi olmadıklarını kabullenmemiz gerekiyor. Norman Stone’un geçmişinde yaptığı ve aslında Birleşik Krallık’tan Türkiye’ye gelmesine sebep olan affedilemez karanlıklar gibi. O, “Sigara İçilmez” tabelasının altında sigarasını tüttüren görevliyi gördüğünde aradığını bulmuştu. İçinde büyüdüğü ama kısmen sarsılmaya başlayan beyaz ataerkil yapıdan bu imtiyazını sürdürebileceği bir yere gelmişti. Arada kalmış Türkiye onun hayatına menfi bir etkiye sahip olmayacaktı. O yaşayarak görecekti; ama etkilenmeyecekti. Oysa Türkiye’dekiler, yani bizler, onun çok etkilendiği bu durumu aşmak istiyor, kurumların ve hukukun işlediği, imtiyazların olmadığı bir yerin hayalini kuruyorduk. Fakat Türkiye onun için bir sığınak olmuştu.

    Ben Norman Stone’la en son karşılaştığımdan beri her şey çok daha kötüye gitti Türkiye için. Onun Türkiye’de gerçekten güzel bir hayat yaşadığından eminim. Ama bir yandan da belki sorun zaten Türkiye’nin ona bir sığınak olmasıydı. Türkiye dostluğu ve Ermeni Soykırımı’nı reddi pek çokları için sevilmesine çok büyük katkıda bulundu. Fakat belki de gerçek bir Türkiye dostundan beklememiz gereken, hataların ve sorunların yüzümüze vurulmasıydı; bunların yüceltilmesi değil. Benim şahsi tecrübelerim söylediğim gibi hep çok keyifliydi ve hiçbir kabalığına bizzat şahit olmadım; ancak ölümüyle bazı gerçekleri öğrenmiş oldum. Norman Stone önemli bir akademisyen ve tarihçiydi. Nasıl bir insan olduğunun hükmünü verebilecek kişiler başkaları; ama onu hatırlayarak belki Türkiye için neler istediğimizi tekrar düşünebiliriz.

    * Genel olarak kaba, saygısız ve sorumsuz davranışlarının yanı sıra çok daha önemlisi kadın öğrencilerine elle tacizde bulunduğu Guardian gazetesinde ölümünden sonra yayınlanan yazıda anlatılmakta. (https://www.theguardian.com/books/2019/jun/25/norman-stone-obituary) 

    Dünya
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerik23 Haziran Değerlendirmesi: Ekonomi, YSK Kararı ve Hamasi Kampanya
    Sonraki İçerik Türkiye Dünyaya Bir Şeyler Söyleyebilir mi? Bir Karşı-Popülizm ve Karşı-Millet olarak “İstanbul İttifakı”

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Salih Yasun
    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Bültenler

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Yazılar Salih Yasun

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}