[voiserPlayer]
Ukrayna Krizi, bölgesel ve küresel çok boyutlu yansımalarıyla çok sayıda devleti bu krize yönelik yeni diplomatik yaklaşımlar geliştirmeye sevk etti. Mısır, süregiden krizi yakından takip eden ve kendi çıkarları temelinde bir politika takip eden Orta Doğu’daki önemli devletlerden biri. Mısır’ın Ukrayna Krizi konusundaki tavrını ise Rusya’nın bu ülkede sahip olduğu ve giderek artan nüfuzu tayin ediyor.
Krizin başlangıcından bu yana Rusya’ya yönelik eleştirel bir tavırdan uzak duran Mısır yönetimi, bu ülke ile gelişme sürecine giren ilişkilerinin zarar görmesini istemiyor. Örneğin, Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah el-Sisi, Ekim 2018 tarihinde Rusya’ya bir ziyaret gerçekleştirmiş ve bu ziyaret esnasında taraflar, kapsamlı ortaklık ve stratejik işbirliği anlaşması imzalamışlardı. Bu nedenle el-Sisi yönetimi, Rusya’nın diplomatik ve ekonomik olarak tecrit edilmesine yönelik uluslararası uygulamalara iştirak etmiyor.
Abdulfettah el-Sisi, Rusya’nın Ukrayna topraklarını işgale başlamasından iki hafta sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi ve iki lider, Mısır ile Rusya arasındaki “stratejik ortaklığın” daha ileriye taşınmasına dair istişarelerde bulundu. Nisan 2022 tarihinde, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri, bir Arap Ligi heyeti ile birlikte Moskova’yı ziyaret etti. Samih Şükri, bu yılın Ocak ayında Moskova’ya bir resmi ziyaret daha gerçekleştirdi.
Kahire yönetimi, resmi söylemlerinde Ukrayna Krizi bağlamında krizin taraflarına yönelik ekonomik yaptırımlar uygulanmasına karşı olduğunu vurguluyor. Bu söylemin, zımni olarak Batılı devletlerin Rusya’ya yönelik tatbik ettiği yaptırımlara dair bir eleştiri olduğu ifade edilebilir.
Mısır, 7 Nisan 2022 tarihinde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda, Rusya’nın BM İnsan Hakları Konseyi üyeliğinin askıya alınmasına dair yapılan oylamada da çekimser kaldı. Bu oylamada, Cezayir, İran ve Suriye’nin hayır oyu verdiğini de burada hatırlatalım.
Mısır’ın Rusya ile arasındaki yakın ilişkiler, başta Ukrayna olmak üzere, çok sayıda devlet tarafından eleştirilere muhatap oluyor. Bu eleştirilere karşı el-Sisi yönetimi, cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Enformasyon Servisi aracılığı ile Mart ayı sonunda bir açıklama yayımladı. Açıklamada Mısır’ın süregiden krize karşı yaklaşımı, krizin iktisadi yansımalarının etkisini azaltma çabası ve krizin atlatılmasına yönelik olası alternatif arayışı şeklinde özetleniyor. Mısır’ın Ukrayna Krizi’ne yönelik politikası, tüm tarafların çıkarını gözetecek şekilde “dengeli bir politika” olarak niteleniyor.
Gerçekten de Kahire yönetiminin krize dair tavrını, her şeyden önce bu krizin Mısır için ortaya çıkardığı ekonomik sorunlar ve riskler tayin ediyor. Dışişleri Bakanı Samih Şükri Nisan ayında bir televizyon kanalına verdiği mülakatta, devam eden krizden Mısır’ın “derin ve olumsuz” bir şekilde etkilendiğini ifade etmişti. Samih Şükri, bu mülakatta krizin ülkedeki enerji fiyatları ve gıda güvenliği üzerindeki tesirlerine özellikle dikkat çekmişti.
Mısır idaresinin önceliğini, Rusya’nın işgalinin küresel gıda piyasalarında neden olduğu dalgalanmaları takip etmek ve bu dalgalanmaların olumsuz etkilerini asgari seviyeye indirmek teşkil ediyor. Rusya ve Ukrayna menşeli gıda ürünlerinin tedariğinde yaşanan kesintiler, gıda fiyatlarında küresel çapta bir artışa yol açtı ve çok sayıda devlet için olduğu gibi Mısır için de ulusal gıda güvenliğini kritik bir konu haline getirdi. 105 milyonluk nüfusuyla Orta Doğu’nun en kalabalık ülkesi olan Mısır, dünyada en fazla buğday ithal eden iki ülkeden biri.
Daha da önemlisi, Mısır’ın buğday ithalatının % 86’sı Rusya ve Ukrayna’dan tedarik ediliyor. Rus askeri birliklerinin Ukrayna topraklarını işgali, Mısır’da bir gıda krizini tetikledi. Çok kısa süre içerisinde buğdayın fiyatı %44, ayçiçek yağının fiyatı ise %31 arttı. Haziran ayı itibarıyla ülkedeki yıllık gıda enflasyonu %65’i bulmuş durumda. Kahire yönetiminin karşı karşıya kaldığı mali yükü artıran bir diğer etken de ülkedeki ekmek satışlarına devletin sağladığı sübvansiyon.
Günlük ekmek tüketiminin dünya ortalamasının iki katı olduğu ülkede, ekmek fiyatlarını düşük tutmak amacıyla verilen devlet katkısının 2022 yılında Mısır hükümetine maliyeti 3.3 milyar dolar oldu. Ülkedeki ekonomik yönetim, bir askeri darbe ile yönetime gelmiş el-Sisi idaresinin toplumsal meşruiyeti açısından da bir hayli önemli.
Enver Sedat yönetiminin 1977 yılında temel gıda maddelerindeki devlet sübvansiyonlarını kaldırma girişimi, ülke çapında “ekmek ayaklanması” adı verilen geniş çaplı gösterilere neden olmuştu. El-Sisi idaresi, benzer bir toplumsal muhalefet ile karşılaşmak istemiyor. Bu konudaki hassasiyet sebebiyle Kahire yönetimi, Karadeniz Tahıl Girişimi adı verilen tahıl koridoru anlaşmasından Rusya’nın 17 Temmuz itibarıyla çekilmesini de eleştiriyor.
Mısır’ın devam eden krizde Rusya’ya muhalif bir tutum almamasının bir diğer nedeni ise bu ülke ile arasındaki nükleer enerji işbirliği. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Aralık 2017 tarihindeki Moskova ziyareti esnasında, iki ülke arasında Mısır’ın ilk nükleer enerji santralinin inşasına dair bir anlaşma imzalanmıştı. 30 milyar dolar civarında bir maliyeti olması öngörülen projenin 25 milyar dolarlık kısmı, Rusya’nın Mısır’a vereceği kredi ile finanse edilecek. Rusya’nın nükleer enerji kurumu Rosatom tarafından gerçekleştirilecek projenin inşaatına geçen yılın Temmuz ayında başlandı. Proje başarılı bir şekilde tamamlandığında Mısır’ın artan enerji ihtiyacının karşılanmasında merkezi bir rol oynayacak.
Ukrayna Krizi, Mısır yönetimi açısından önemli gelir kalemlerinden birini teşkil eden turizmi de etkiliyor. Rusya ve Ukrayna menşeli yabancı turistler, Mısır’ı ziyaret eden toplam yabancı turistlerin %40’ını teşkil ediyor. Kriz nedeniyle Rus ve Ukraynalı turist sayısında ortaya çıkan hatırı sayılır azalma, el-Sisi idaresini kaygılandıran önemli bir etken. Mısır hükümeti, 2015-2021 yılları arasında Rusya’nın Mısır’a yönelik uyguladığı uçuş ambargosunun bir benzeri ile tekrar karşılaşmak istemiyor.
Mısır’ın Ukrayna Krizi’ne dair tavrını şekillendiren bir başka etken ise Rusya ile arasındaki savunma sanayi işbirliği. Rusya, Mısır silahlı kuvvetlerinin başlıca tedarikçilerinden biri. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün verilerine göre Mısır, 2000-2021 yılları arasında Rusya’dan 4.8 milyar dolar değerinde silah ithalatı gerçekleştirmiş durumda.
Rusya’dan ithal edilen silah sistemleri arasında çeşitli karadan havaya füze sistemleri, nakliye helikopterleri, taarruz helikopterleri ile gelişmiş savaş uçakları yer alıyor. Kahire yönetimi, savunma sanayinde önemli bir alternatif tedarik kaynağı olarak gördüğü Rusya ile arasındaki işbirliğini sekteye uğratacak söylem ve eylemlerden uzak duruyor.
Tüm bu nedenlerle Mısır yönetimi, müdahil olduğu bölgesel sorun veya ihtilaflarda, Rusya’nın desteğini veya muhalefetini hesaba katmak zorunda. Libya’da süregiden kriz, Doğu Akdeniz’deki ihtilaflar, Nil havzasında yaşanan gerginlikler gibi Mısır’ın bölgesel politikasının başlıca meselelerinde Rusya’nın desteğini kazanmak veya en azından muhalefetine mani olmak, el-Sisi yönetiminin Ukrayna Krizi’ne yönelik yaklaşımını da etkileyen önemli bir diplomatik parametre.
Mısır, Orta Doğu’daki birçok devlet gibi Ukrayna Krizi’nde Rusya’ya muhalif bir tavır almaktan uzak bir diplomasi yürütüyor. Bu yaklaşımın gerisinde, gıda, enerji, turizm ve savunma sanayi gibi çok sayıdaki sektörde Rusya’nın Mısır’da giderek artan nüfuzu yatıyor. Bu nedenle, Rusya’nın Orta Doğu’daki nüfuz araçlarını da yakından takip etmek gerekiyor.