[voiserPlayer]
Nora Seed. Babası Geoff. Ünlü bir rugby oyuncusu olabilecekken, talihsiz bir sakatlık geçirir ve beden eğitimi öğretmeni olur. Annesi Donna. Tartışma ve kavganın hiç bitmediği bir ev ortamında büyür, bir dönem çalışmayı dener, ancak yaşadığı psikolojik sorunlar yüzünden bırakır ve bir daha da hiç çalışmaz. Abisi Joe’nun müziğe ilgisi vardır. Nora’nın ise aslında hiçbir şeye… Babası onu fiziki sporlara yönlendirir. Abisinin yapamadığını yapmak ister: babasını mutlu etmek. Yüzücülüğe başlar, hatta madalyalar kazanır. Ancak bir gün vazgeçer, babasına hayal kırıklığı yaşatma pahasına. Kısa bir süre sonra da, Nora henüz 16 yaşında iken, babası kalp krizinden ölür.
Jeoloji’ye ilgi duyuyordur. Hatta jeolog olmayı hayal eder. Ancak felsefe okur. Joe’nun arkadaşı Ravi ile birlikte kurduğu Labirentler isimli bir müzik grubuna katılır. Grup için şarkı sözleri yazar. O sıralarda bir şirkette halkla ilişkiler müdürlüğü yapan Dan ile çıkmaya başlar ve onun hayalini paylaşmaya. Taşrada bar açmak hayalini… Dan ile çıktığı için kanser olan annesi ve kendisi ile hastanede yakından ilgilenen Dr. Ash’le ilgilenmez.
Düğüne dört ay kala annesi ölür. Annesi ona iyi bir annelik yapmamıştır, ancak Nora acıyı derinden duyar. Evlilik tarihi yaklaştıkça hayatının kontrolünü kaybettiği hissine kapılır. Dan’in çocuk isteği de gözünü korkutur. Düğüne iki gün kala düğünü iptal eder ve Dan’den ayrılır. Arkadaşı Izzy’yle Avusturalya’ya gitmek planı da vardır, ondan da vazgeçer. Labirentler’den ayrılır. Onun ayrılması ile grup, Universal’dan çıkaracağı albümü çıkaramaz ve dağılır. Kardeşi Joe ile arası bozulur, öyle ki Joe, telefonlarına dahi çıkmamaya başlar. Yine de hayata tutunmaya çalışır. Müzik aletleri satan bir dükkanda iş bulur, bir kedi edinir ve bir çocuğa özel piyano dersi vermeye başlar. Ancak yine de depresyona girer ve ilaç kullanmaya başlar.
Bir akşam kedisi ölür. Ertesi gün işinden kovulur. Aynı gün özel piyano dersi verdiği öğrencinin annesi arar ve dersi iptal eder. Yine o gün onunla aynı apartmanda kalan 84 yaşındaki Baneerje Bey ondan artık ilaçlarını getirmemesini ister. Nora evine gider. İçmeye başlar. Bir ara sosyal medya hesaplarını açar. Ne bir mesaj görür, ne yeni bir etkileşim.
“Bu hayat için yaratılmamıştı. Her şeyi yanlış yapmış, her kararı felakete yol açmış, olmayı hayal ettiği şeyden günbegün uzaklaşmıştı.”
Yüzücülük. Müzisyenlik. Felsefe. Eş. Seyyah. Buzul Bilimci. Mutlu. Sevilen Biri. Hepsinden uzaklaşmıştı. “Kedi sahibi” olmayı bile becerememişti, “haftada bir saat piyano öğretmenliğini bile”.
Saat 23.22’yi gösterir ve ölmek için çok iyi bir zaman olduğunu düşünür. Gözlerini açtığında kendini büyük bir kütüphanede bulur. Sonsuza giden rafların olduğu ve rafların üzerinde yeşilin farklı tonlarında, aynı boyda, ancak farklı genişlikte, başlığı ve yazarı olmayan kitapların sıralandığı, adı Gece Yarısı olan bir kütüphanede. Bir de kütüphaneci vardır. Nora’nın öğrencilik günlerinden tanıdığı dost bir yüz. Öğrencisi olduğu Hazeldene Okulu’nun kütüphanecisi Louis Elm Hanım.
Elm Hanım Nora’ya durumunu açıklar. Sonsuz sayıda paralel evren vardır ve her bir evrende hayatının farklı dönemlerinde farklı kararlar aldıkları için farklı hayatlar yaşayan Noralar yaşıyordur. Hayatla ölüm arasında kalan Nora, bu sonsuz sayıda Nora’dan istediği birinin yerini alabilecek ve hayatına o andan itibaren yerini aldığı kişinin hayatında devam edebilecektir. Tek yapması gereken hayatında pişmanlık duyduğu kararları hatırlaması, o kararlardan birini seçmesi ve o kararı almamış olmayı dilemesidir. Şayet Nora yerine geçtiği kişinin hayatından memnun kalırsa o hayatı yaşamaya devam edecek ve zamanla Gece Yarısı Kütüphanesi’ni unutacaktır. Ancak memnun kalmazsa, hayal kırıklığı yaşarsa, Gece Yarısı Kütüphane’sine geri dönecektir. Nora’nın esas hayatındaki ölüm vakti gelinceye kadar farklı Noraların hayatını deneme şansı olacaktır.
Nora’nın en büyük pişmanlığı Dan’den ayrılmaktır. İlk denediği hayat, başka bir paralel evrende Dan’den ayrılmayıp onunla evlenen Nora’nın hayatıdır. Bu yeni paralel evrende Nora, Dan’in hayalinin peşinde gitmiş ve Oxfordshire’da bir bar açmıştır. Ancak Nora’nın ilk mutluluğu kısa sürer. Zira Dan’le evlilik hiç öyle mutlu gitmiyordur. Dan’in alkolizm sorunu burada daha da azmış, çift barı açmak için ağır bir borç yükü altına girmiştir. Üstelik Dan, Nora’yı aldatmış ve ona karşı da son derece duyarsızlaşmıştır. Hayal kırıklığına uğrayan Nora, Gece Yarısı Kütüphanesi’ne geri döner.
Nora ikinci denemesinde kedisinin ölümü ile sonuçlanacak tedbirsizliği yapmadığı hayatı ister. Ancak o hayata gittiğinde kedisinin araba çarpması sonucu değil, eceliyle öldüğünü öğrenir. Ve tekrar Gece Yarısı Kütüphanesi’ne döner.
Nora üçüncü denemesinde arkadaşı Izzy’le Avustralya’ya gideceği bir hayatı denemek ister. Ancak derin bir hayal kırıklığı ile geri döner. Zira Izzy geçirdiği bir trafik kazasında ölmüştür.
Dördüncü denemesinde yüzmeyi bırakmadığı hayatı denemek ister ve kendini; olimpiyat ve dünya su sporları şampiyonluğu olan, başarılı, hayırsever ve popüler bir kadın olarak bulur. Hatta babası bile hayattadır. Joe ise onun menajerliğini yapıyordur. Ancak her şey göründüğü kadar harika değildir. Babasının Nadia isimli bir kadınla ilişkisi olmuş ve annesinden boşanmıştır. Annesi ise yıllar önce ölmüştür. Ayrıca bütün başarısına rağmen Nora depresyona girmiş, hatta bir keresinde intihar etmeyi denemiştir. Nora tekrar Gece Yarısı Kütüphanesi’ne döner.
Beşinci, altıncı, yedinci… Onlarca farklı alemde farklı farklı Noraların hayatını dener Nora. İyi bir buzul bilimcisi de olur, dünyaca ünlü bir şarkıcı da… Hayvan barınağı çalışanı da olur, şarap üreticisi de… Roman yazarı da, piyanist de… Onlarca farklı hayata girip çıkar, ancak hiç birisinde aradığı mutluluğu bulamaz ve her defasında geri döner
Nora onlarca denemeden sonra Ash’i hatırlar. Ash’in kahve teklifini kabul ettiği bir hayatı yaşamak ister. Ve kendini Ash’le evli, Molly isimli güzel bir kız çocuk annesi, Cambridge Üniversite’sinde felsefe profesörü olarak bulur ve mutluluğu, huzuru. Eksiklikler vardır elbette, ancak hiç birisi ona bu hayatı bıraktıracak kadar önemli değildir. Ancak bu hayatı çok istese de Nora tekrar Gece Yarısı Kütüphanesi’ne döner. Dönmek zorunda kalır. Ancak bu son denemedir. Ash’le alternatif hayatına dönemeyecektir zira Gece Yarısı Kütüphanesi çöküyordur. Ancak Nora artık ölmek istemiyordur. Yaşama isteği ile gerçek hayatına döner ve kendini yatağında ölümle burun buruna halde bulur. Dairesinden çıkmayı başarır ve kendini Banarjee Bey’in dairesine atar. Hastaneye kaldırılır ve ölümün kıyısından hayata geri döner.
Sosyal medyada şu paylaşımı yapar:
“… Şu anda olası bütün hayatlarda yaşadığımız kadar eksiksiz ve tam bir hayat yaşıyoruz, aynı türden duyguları burada da deneyimleyebiliriz.
Olmamız gereken tek bir kişi var.
Hissetmemiz gereken tek bir varoluş var.
Her şey olabilmek için her şeyi yapmamız gerekmiyor çünkü zaten sonsuzuz. Yaşadığımız her an sonsuz olası geleceğe gebe.
Onun için bu hayatımızdaki insanlara iyi davranalım. Arada bir başımızı yukarı kaldırıp yukarı bakalım, çünkü nerede olursak olalım gökyüzü her daim sonsuz.”
Nora takip eden günlerde elinde olmayan hayatlarla değil, elinde olan hayatla neler yapabileceğine odaklanarak hayatını yaşamaya başlar. Ve mutlu olur.
* * *
Aynı kişi. Aynı anne. Aynı baba. Aynı kardeş. Aynı şehir. Aynı ülke. Aynı tarihi dönem. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın aynı şartlar. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın aynı sosyo-ekonomik, kültürel, entellektüel genetik azık ve sermaye. Ancak bu aynılıktan sonsuz hayat patikalarının çıkması mümkün. Aynı insan Cambridge’te felsefe profesörü de olabilir, olimpik madalya kazanabilecek yüzücü de, buzul bilimcisi de, dünyaca ünlü şarkıcı da. Aynı kişinin, aynı zaman ve mekanda, içinde mündemiç sonsuzluk potansiyeli… Her bir patika ise hayatın farklı kavşaklarında alınan kararların ve o kararlar ardında çabalamanın neticesi sadece.
Gece Yarısı Kütüphanesi’nin ana mesajı bu. Bu kadar değil elbette. Birbiri ile ilişkili iki alt mesaj var. Birincisi, insan aklının/hayalinin en çılgın hali bile acı realiteyi göz ardı edemiyor. Kişinin hayatın ortasında patika değiştirmesi mümkün değil. Bu Gece Yarısı Kütüphanesi ile bile mümkün değil. Nitekim kütüphane sonunda tamamen yanıp kül oluyor, yıkılıyor, yok oluyor. Aslında bütün o paralel evrenler tartışması, başka hayatları denemesi, Nora’nın varolan hayatının kıymetini bilmesi için bir kurgu sadece.
Romanın ikinci mesajı ise Nora’nın son denemesinde gizli. Ash’le evli, küçük bir kız çocuğunun annesi ve Cambridge’de profesör olduğu denemede. Bütün o deneme boyunca aslında Nora’nın inceden ve derinden canını sıkan tek bir şey vardır. Bu mükemmel hayatı kazanmak için hiçbir emek harcamadığı, hiç bir fedakarlık yapmadığı gerçeği. O, hak edilmemiş bir hayatı yaşıyordur.
Sonuç… Kişi kendi hayatının kıymetini bilmeli, üzerinde olduğu hayat patikasında mutluluğu aramalı ve mutluluğu hak etmeli.
Bu haliyle Gece Yarısı Kütüphanesi yaygın bir anlayışa roman türü ile bir katkı. Var olan ekonomik ve politik sistemin ve o sistemin zirvesinde mukim ekonomik ve politik ilişki ağlarının hiç bir eleştirisini yapmayan, eleştiriyi geçtim, o sisteme ve o ağa en ufacık bir ima ile bile işaret etmeyen, edemeyen ve kişinin mutluluğunun ve refahının sorumluluğunu tamamıyla o sistemin ve o ağların üzerinden alan ve son kertede sadece ve sadece kişinin kendi üzerine yükleyen anlayışa… Veya, modern çağın yeni dinine…
Matt Haig, Gece Yarısı Kütüphanesi, çev. Kıvanç Güney, Domingo, 2021.
Fotoğraf: 🇸🇮 Janko Ferlič