Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Herkesin Entelektüeli Kendine – I
    Yazılar

    Herkesin Entelektüeli Kendine – I

    Adem Yılmaz15 Kasım 20234 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Türkiye’de kamuoyunun birbiriyle ilintili, belirgin iki özelliği var:

    Birincisi, kamuoyu asgari uzlaşı ve hassasiyet gerektiren konular karşısında içeriğin ötesinde kalan ve hatta içeriği sabote etme potansiyeline sahip farklı kavramları tartışılabilir kılma eğilimini asla yitirmiyor.  

    İkincisi ise başka bir düzeyde tartışılan kavramı alıp o asgari uzlaşının zaten güç bela sağlandığı konuya eklemleyerek hassasiyetin üzerinde şüpheler doğurmaktan da geri durmuyor.

    Bunun son örneğinde, entelektüel kavramı, entelektüelin kim olduğu ve İsrail-Filistin sorununda ne yapabileceğine dair tartışmalar yukarıda bahsettiğim düzey karmaşasının malzemesi oldu.

    Bazıları kimin entelektüel olup olmadığını belirten yargıları dağıtırken bazıları entelektüelin mazlum olanın yanında olması gerektiğine vurgu yaptı, Edward Said’i anmayı ihmal etmeden elbette.

    Bana kalırsa bu iki niteliğin, entelektüel tartışması bağlamında kendini açığa vurmasının iki nedeni var: Birincisi, tekelleşme eğilimi; diğeri ise aşırı politizasyon, yani her şeyi siyasetin konusu kılan anlayışın ta kendisi.

    Bu iki nitelik, tartışma konusu edilen kavramın ne olduğunu daha da şaibeli hâle getirecek bir işleyişe yol açarken Roland Barthes’ın “militanın kibri” olarak adlandırdığı ve kendi konumunu ve dile getirdiklerini sorgulamayı asla aklına bile getirmemeden ibaret ruh hâlini beslemekten başka bir şey yapmıyor.

    Entelektüel Tekel

    Entelektüel sermayenin görünürlüğü ve dağıtımını ciddi oranda elinde tutan büyük yayınevlerinin ya da artık, öyle veya böyle kamusal bir profile sahip olmuş entelektüellerin politik konularda kimi zaman karikatürleşen, zaman zaman da gönüllü bir körlüğü andıran tercihleri bu “militanlaşmanın” başlıca sebebi.

    Yani, entelektüel sermayenin dağılımı ve paylaşımında söz sahibi olarak bu alanı domine ettiğini iddia eden ve bu konumunun sağladığı konforla görünür olanın koordinatlarını tayin eden kimi aktörlerin, siyasal alana kendi ezberlerini dayatması ciddi bir sorun.

    Dolayısıyla da bilinçli veya bilinçsiz şekilde parçası olunan bu dayatma, entelektüel kavramını, soyut ve somut boyutlarıyla bir bütün olarak entelijansiyayı, siyasal ve toplumsal olarak lekeleyen, onu kendi kurguladığı normlardan ibaret kıldığı için anlamına dair kaygıları önemsizleştiren bir unsur şeklinde karşımızda beliriveriyor.

    Buna entelektüelin, özellikle kitle-birey karşıtlığı bağlamında her zaman için lekeli bir figür olduğu şeklinde bir yanıt geliştirilebilir, hatta Edward Said’in istismar edilmiş cümleleri de bu kanıta eşlik edebilir.

    Velhasıl, ne denli şiirsel olursa olsun tekelleşmenin, görünür ve duyulur olanı belirlemenin o konforundan kaçamayan kanıtlardır bunlar ve Barthes’ın deyimiyle entelektüel alanı bir taktiksel mekân hâline getirmekten kaçamaz.

    Entelektüel alan, taktiksel bir mekâna dönüştüğünde ise her entelektüel kendini, ister istemez, savcı makamında bulur ve çoğu kez iddiaları altında ezilir.

    Bakarsanız o çok şikâyet edilen anti-entelektüalizmin kaynağında teleolojik olarak ezilmeyle sonuçlanacağı belli olan bu savcılık konumuna yönelik tepkiler vardır.

    Öte yandan, entelijansiyaya ait olanın “taktiksel bir mekândan” ibaret oluşu ve belirli bir tekelleşmenin konforuna sıkışması, onu kaçınılmaz olarak siyasal eylemin payandası kılar ki Karl Mannheim’a göre “entelijansiyanın diğer gruplara kıyasla çok daha az sahip olduğu şeyi” yani ortak çıkarı ana gösterge hâline getirir: “Grup ya da toplumsal birlik ve eşfikirlilik; entelijansiyaya bundan daha uzak bir şey yoktur”.

    Entelektüel çaba, taktiksel bir paradigmaya kapıldığı ölçüde ortak çıkara sahip bir grubun işlevine dönüşür ki tekelleşme ile asli kaygımız bu grup işlevidir.

    Ne anlama geldiği konusunda kimsenin pek kafa yormadığı o “kültürel hegemonya” kavgası da bu grup işlevinin bir göstergesidir nihayetinde. Ana gösterge ise ortak çıkarın söylemi “eziliyor” olmakta cisimleşir.

    Sahte Etkinlik

    Bir savcı olarak entelektüel, artık sürgün edilmişin, yabancının yanında bir “yabancı” olmaktan çıkar; kendi konumunu, kendi hilafına olacak şekilde sabitler.

    Böyle bir sabitleme Said’in, “Ezilenler arasında bile kazananlar ve kaybedenler vardır; entelektüelin bağlılığı kolektif yürüyüşe katılmakla sınırlı olamaz.” şiarını ters yüz eder.

    İşin Türkçesi milliyetçi ya da solcu olabilir ama bu üstlenişler entelektüelin milliyetçilik ya da solculuk yüzünden kendi yabancılığını yok saymasına, eleştirilerini “gevşek” bağlılığını sürdürdüğü kolektife yönelik de sürdürmesine yol açamaz.

    Bu olduğunda geriye Theodor W. Adorno’nun “sahte etkinlik” dediği bir reklam çabası kalır. Entelektüelin sözü “eziliyor” olmasının reklamını yapması sebebiyle piyasalaşır.

    Artık ezilenin yanında olunamaz, geriye sadece “ezilenin yanında olunduğu için” dışlandığına dair feryatlarla kendisinin ne kadar önemli olduğunu duyuran bir entelijansiyanın taktiksel manevraları kalır.

    İster kitleler, ister sıradan insan olarak tanımlansın çoğunluğun göremediği ve görmeyi denemediği perspektifleri ortaya koyma donanımıyla öne çıkan entelektüel, kendini “reklamından” öteye gidemeyen şekilde militanlaştırdığında anti-entelektüalizmden şikâyet etmek zayıf bir savunudan ibaret kalacaktır. Çünkü, anti-entelektüalizmin oluşturucu unsurlarından biri bizatihi bu “reklamlardır”, militanlaşmadır.

    Militanlaşma olgusu Mannheim’ın entelijansiyayı gruplar ve sınıflar arasındaki “boşluk” olarak görmesine ters düşer. Bana kalırsa eleştirelliği ve entelektüel onuru korumanın asli mekânı da bu boşluktur. Oysa bugün hem entelektüelin ya da öyle görülenlerin hem de entelektüele dair tartışmaların “doluluktan” obez olduğu bir çağda yaşıyoruz ki aşırı siyasallaşma, bu obez durumun doğal sonucudur.

    (İkinci yazıda bu militanlaşmanın siyasal boyutunu ve entelektüelin kavramsallaştırılmasına dair tartışmaları ele alacağım. Sevgiler).

    Fotoğraf: Dayan Rodio

    Felsefe L1
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikCan Atalay ve Anayasa | Çerçeve S3 #13
    Sonraki İçerik Bir Mangal Partisi Yüzünden Hükümet Kapanır mı?

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz
    Yazılar

    Mansur Yavaş Cumhurbaşkanı, Ekrem İmamoğlu Başbakan Formülüne Dönüş mü?

    2 Mayıs 2025 Armağan Öztürk

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Yazılar Gökhan Korkmaz

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}