Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Dindarların Kaygılarıyla Yüzleşmek
    Yazılar

    Dindarların Kaygılarıyla Yüzleşmek

    Sait Mürsel Çeşitçioğlu5 Şubat 20206 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Sait Mürsel Çeşitcioğlu, Hukukçu

    [voiserPlayer]

    Türkiye’nin geldiği siyasi durum hakkında çok sayıda fikir ve değerlendirme olmakla birlikte, kutuplaşmış bir siyasal atmosferde aslında manzara-i umumi son derece berrak. Eğer temennilerini tespit zanneden bir entelektüel değilsek, Türkiye’nin çok partili siyasi tarihindeki olağan akışın en azından şu iki fay üzerinde şekillendiğini biliriz:

    Birincisi, dini pratiklerde serbestlik-laiklik kaygısı, diğeri de ekonomik istikrar-kriz kaygısı. Olağanüstü dönemler ise birincisine milliyetçilik, ikincisine devletçilik tutkalıyla mukabele ediyor. Eğer ki değişim isteyen bir muhalifseniz, bu iki temel kaygıyla yüzleşmeden Türkiye’nin demografik gerçekliği üzerinde sürdürülebilir siyasi bir başarı elde etme şansınız zayıftır ve en azından bugüne kadar pek teveccüh göremediğiniz açıktır. Milliyetçilik ve devletçiliğin ise bu coğrafyada çok güçlü olduğunu görmek için bu alandaki araştırmalara bakmak yeterli.

    Buraya kadar dillendirilenler bakımından, birinci kaygının ispatı Türkiye’de kapatılan siyasi parti sayısı, kapatılma gerekçelerinin yüzdesi, darbe ve muhtıraların gerekçesi olarak ileri sürülen tezler, çok partili siyasi tarihimizde olağan dönemlerde iktidara gelebilen siyasi hareketlerin temel eksenleri vb. üzerinden bir okuma yeterli olacaktır. Zira bunların ortak özelliği Türkiye’deki müslümanların din özgürlüğü versus Türk tipi laikliktir.

    Milliyetçiliğin tutkallığının ise, laiklik kaygısıyla şekillenen olağanüstü dönemlerde ve sonrasında kapatılan siyasi parti sayısı, kapatılma gerekçeleri, yoğun siyasi yasaklar üzerinden yükseldiğini görmek mümkün. 27 Mayıs ve 28 Şubat bu konuda apaçık ve bariz örneklerdir. Kültürel iktidarın 12 Eylül anlatısı farklı olsa bile, 12 Eylül 1980 de böyledir. Darbe ile indirilen kişi, bir merkez sağ siyasetçi olan Başbakan Demirel idi. Siyasi manzarada onun gerçek alternatifi ise Erbakan idi. 12 Eylül 1980 darbesinden 1 ay önce Ayasofya’nın ibadete açılmış olması, Kenan Evren’in basına karşı ilk demecinde “bardağı taşıran damla” olarak nitelediği ve darbeden 1 hafta önce Konya’daki Kudüs mitingi, darbeci konseyin 1 numaralı bildirisindeki “irtica” vurgusu, darbeciler için birkaç asli meseleden biriydi.

    Dini pratiklerde serbestlik-laiklik kaygısı: Bugün?

    Bugün üzerinde siyaseten çok tepinildiği için “bıktık mağduriyet söylemlerinden” denilse de cumhuriyet tarihi boyunca devlet, oruç hariç dini pratik sahalarının hemen her birinde kötü laiklik uygulamalarıyla yüzbinlerce insanı doğrudan mağdur etti, bedel ödetti. Söz konusu mağduriyetlerin ve bedellerin ürettiği siyasal farkındalığın (ve siyasi iktidarın radikal taraftarlarındaki tutkulu rövanşizmin), bugünkü siyasi iktidarı ayakta tutabilen ana damarlardan olduğunu sanırım 17-18 yıl boyunca gördük. Peki başa dönersek; dini pratiklerde serbestlik-laiklik kaygısı bugün neyi ifade ediyor? Genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ’un son dönemde artan özeleştirileri ya da ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü pişmanlıkları ve geçmişin muhasebesi bir yana, dini pratiklerde serbestlik-laiklik kaygısı bugün neyi ifade ediyor?

    Bugünün yüzleşmeye açık siyasi muhalifleri için, söz konusu özgürlük-laiklik kaygısı laikliğin kötü uygulanmasından kaynaklı kötü tecrübeler olarak geçmişimizde yer alan ve artık sadece muhafazakarlarca istismar edilen bir alan olarak görülebilse de Türkiye’deki siyasi muhaliflerin önemli bir kısmının yeni şeyler söylemek yerine eskiye özlemle enerji bulduğu kuşkusuz.

    Diğer taraftan böyle bir yüzleşme ve özeleştiri sürecinin, “Geçmişte başörtüsü ile uğraşarak hata yaptık” vb. söylemlerin artık zamanın gerisinde kaldığını, bir diğer ifadeyle anlamsızlaştığını söylemek mümkün. Çünkü Türkiye’de başörtülü kızların üniversiteye alınmadığı günlerde Belçika’da yıllarca milletvekilliği yapan ve şimdi Türkiye’nin Cezayir Büyükelçisi olan Mahinur Özdemir için ve onu görenler için bu yüzleşme artık çok geç. Dolayısıyla “bıktık bu mağduriyet söyleminden” veryansını ya da geçmişe dönük yüzleşmeler bugün siyasi iktidar destekçilerinde esaslı bir karşılık bulmuyor ve bulmayacak. Türkiye’deki siyasi muhalifler, Ak Parti döneminde somutlaşan belli başlı dini pratiklerdeki serbestilerin kurumsallaşmasına katkı sağlamaksızın, zamanın gerisinde kalmaya da devam edecek. Çünkü siyaset, hasmınızın kitlesini zamanın gerisinde kalmayarak ikna edebilmenizle yakından ilişkili. Doksanlı yıllarda eşcinsellerin Taksim buluşmasına tebrik için çelenk yollayan ya da meyhanelerde vatandaşlarla buluşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Tayyip Erdoğan’ın siyasi kariyeri, doğru zamanda ikna edip kaygıları gidermeye çalışmanın örnekleriyle dolu. Son yerel seçimde Ekrem İmamoğlu’nun başarısındaki sır, her kesimin kaygılarını gidermeye odaklanan ve yaşanan her krizde Cumhurbaşkanı dahil muhatabını yargılamadan ikna etmeye çalışan, hasmıyla yüz yüze muhatap olmak için çabalayan bir doğrudan iletişimde saklı.

    Dindarların kolektif hafızası ve travmaları, siyasi muhalefetin bagajıdır

    Türkiye’nin normalleşmesi arzulanıyorsa, Türkiye’deki muhafazakarların/dindarların kimlik bağlamından uzaklaşıp herkes için daha fazla demokrasi ve özgürlük, daha fazla hukuk devleti için siyasi tavırlar geliştirmesinin önünü siyasi muhalifler açmak zorunda. Bu açılımın gerçekleşmesini ise oy verdikleri muhalif siyasi partiye havale edip kişisel konforlarını bozmayarak sağlamak mümkün değil. Beğenelim ya da beğenmeyelim, Türkiye’de CHP’ye oy veren vatandaş sayısı kadar insanın (11-12 milyon vatandaşın) Tayyip Erdoğan’a bakışı, tüm CHP seçmeninin Kemal Atatürk’e bakışıyla benzerlik taşıyor. Dolayısıyla muhafazakarların kolektif hafızasındaki travmaları giderme eğilimine sahip olmayan bir siyasi muhalefetin 70 yıllık çok partili siyasi hayatımızdaki makus talihini kırması mümkün değil.

    Bu yazdıklarımın daha iyi anlaşılabilmesi için 6 yıl önce Galatasaray Üniversitesi’nde yaşanan bir mescit tartışmasını anlatmak isterim. Az sayıda öğrenciye sahip olan üniversitede namaz kılan öğrenciler, namaz kılmayan ama özgürlükçü arkadaşlarından da imza desteği alarak, rektörlükten 4 metrekarecik bir mescit talebinde bulunurlar. Çünkü okula en yakın camilerin tamamı hem tadilattadır hem de açık bile olsalar giriş çıkış epey zaman kaybettirmektedir. Mescit talebi denilen şey de iki kişinin namaz kılmasına yetecek kadar yani çok küçücük bir alandır. Okulda imza vermeyen öğrencilerin önemli bir kısmı mescit talebine şiddetle karşı çıkar ve tepki gösterirler. Rektörlük bomboş depolar olmasına rağmen, birini bile kullandırmaz, tepkilerden korkup bu talebe “yer yok” diye izin vermez. Bunun üzerine imza veren öğrencilerden biri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a durumu iletir. Birkaç ay sonra üniversitede hem erkekler hem kadınlar için ayrı olarak mescit hizmete girer, abdest alınabilecek nezih ve güzel bir lavabo da yanına eklenir. Şimdi rektörlüğe mescit için imza veren ve samimi olarak namazını kılan bu gençlerin Tayyip Erdoğan dışında kimseye oy vermesini beklemek ne kadar kolay? Aynı sıralardaki okul arkadaşları, hocaları basit ve samimi bir mescit talebine karşı şiddetli tepki göstermişken; mescit talebi hayal kırıklığıyla sonuçlanmış insanların siyasi farkındalığının bu olaydan etkilenmeme ihtimali yok. Dolayısıyla dini pratik hürriyetlerinin ve dindarlığın kamusal alandaki varoluşunun demokratik toplum düzeninde kurumsallaşmasına siyasi muhalifler katkı sağlamadıkça, sesleri diğer tarafa ulaşamaz.

    Zamanın ruhu pişmanlık değil, tamir istiyor. Bu tamir, on binlerce iş başvurusuna rağmen Koç Holding’te kaç başörtülü beyaz yakalı olduğu sorusu ile yüzleşmektir. Koç Holding’in başörtülü bir yazılım mühendisi çalıştırmaktan korkmamasıdır, ret sebebi sırf bu olduğunda ayrımcılık yaptığını bilmesidir. Çünkü reddettiği o başörtülü mühendis Betül geçen hafta Amazon şirketinden iş daveti aldı. Ama aynı Betül bir iş başvurusunda “Şirketimizde temizlikçi teyzeler dışında başörtülü çalıştırmıyoruz.” cevabını alalı birkaç yıl oldu. Mevzu artık üniversitedeki bir yasak için zamanaşımına uğramış pişmanlıklar değil. Velhasıl-ı kelam, zamanın gerisinde izole kaldıkça laiklerin endişelerinin yerini, muhafazakarların sosyo-ekonomik durumunu muhafaza etmeye dönük görünen/görünmeyen kaygıları aldı. Muhafazakarlarla yüzleşip, kolektif hafızadaki travmalar için güven vermeyen bir siyasi muhalefetin, düne dönük pişmanlıkları bugün yok hükmünde. Bu dindar kibri değil. Zira “Dün dünle beraber gitti cancağızım, bugün yeni bir şeyler söylemek lazım…”

    Fotoğraf: Aziz Acharki

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikUncut Gems
    Sonraki İçerik Üretimin Tarihi | Robotik #11

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan
    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}