Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Boykot ve Farklı Ontolojik Gerçeklikler
    Yazılar

    Boykot ve Farklı Ontolojik Gerçeklikler

    Umut Dağıstan25 Mart 20255 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    AKP, iktidara geldiği 2002 yılından bu yana Türkiye’nin toplumsal ve kültürel fay hatlarını etkili bir şekilde kullanmayı başarmış bir parti. Muhafazakâr ve dindar kesimlerin temsilcisi olma iddiasıyla ortaya çıkmış, özellikle ikinci döneminden itibaren iyice popülist söylem ve eylemlere kayarak Batıcı seküler elitlere karşı “yürüttüğü mücadeleyi” çatışma eksenli siyasetinin merkezine yerleştirmiştir. Eğitim politikalarından medya düzenlemelerine, yargıdaki yapılanmadan her türlü bürokratik örgütlenmeye kadar yapılan her eylemde bu stratejiye uygunluk asgari düzeyde gözetilmiştir. Bu yaklaşım, partinin yalnızca siyasi bir hareket olmanın ötesine geçip kültürel bir dönüşüm projesi olarak algılanmasına da yol açmıştır.

    Muhalefet partileri, bu kültürel çatışmalara karşı farklı stratejiler geliştirmiştir. Özellikle ana muhalefet partisi, laiklik ve çağdaş yaşam tarzını savunarak kendilerini AKP’nin antitezi olarak konumlandırırken, iktidarın ötekileştirdiği geniş kesimden oluşan hazır bir seçmen kitlesini arkasına almıştır. Bu durum uzun bir süre CHP için büyük bir konfor alanı yaratmıştır. Zira etkili bir politika üretmeden ve siyasi riske girmeden kendisine oy veren, gidecek başka yeri olmayan büyük bir seçmen kitlesine sahip olmuştur.

    İktidar ve ana muhalefet partisi, bu kamplaşmayı farklı şekillerde kullanmış ve kendi seçmen tabanlarını konsolide etmiştir. Kamplaşmanın siyasetteki bu etkin rolü, demokratik süreçlerin işleyişini zaman zaman zorlaştırsa da, uzun bir süre Türkiye’nin dinamik ve renkli toplumsal çeşitliliğinin bir yansıması olarak da değerlendirildi. Ta ki uzun yıllar boyunca süregelen konumların değişme ihtimali ortaya çıkana kadar. Son olayda ileride kartların yeniden dağıtılma ihtimali, iktidarın masayı devirme teşebbüsüne yol açmıştır.

    Siyasi partiler, doğaları gereği üyelerinin kaynaklardan en fazla payı alması için liderlerini destekleyen çıkar gruplarıdır. Siyasi aktör olan ve politik görev alan merkezdeki kesim pek tabii kaynaklara en yakın gruptur. Çepere doğru kaynak erişimi zayıflar ancak burada da parti ideolojisi simgesel sermaye özelliğini artırır. Yani, bir siyasi partinin destekçisi olan sıradan biri, kaynak erişiminden ziyade parti ideolojisini eksene alarak desteğini sürdürür. Bunun içindir ki siyasi aktörlerin konjonktürel olarak parti değiştirmeleri ya da farklı ideolojileri benimsemeleri çeperdeki destekleyiciler tarafından anlaşılamaz. Çünkü onlar partinin ideolojisine, yani simgesel sermayesine tav olmuşlardır. Onların merkeze olan mesafeleri, yukarıdaki kaynak mücadelesini veya çatışmasını ideolojiyle perdelemektedir.

    Peki iktidar partisinden siyasi ve ekonomik rant elde eden merkezdeki kesim haricinde çeperdeki seçmen kitlesi yaşanan son hadiselere nasıl bakmaktadır? CHP’nin seslenmeye çalıştığı, istikrarlı bir şekilde AKP’ye oy veren ve onun politikalarından uzun bir süredir olumlu anlamda etkilenmeyen kesim. Bu kesim elbette iktidar partisinin seçmen kitlesinin hatırı sayılır bir kısmını oluşturmakta.

    Weber’in sosyolojisinin başat sorusu, belli kültürel gelişmelerin özgül kişilik tiplerini ve tikel bir rasyonel yaşam idaresini nasıl meydana getirdiğiydi. Bu bir anlamda Marx’ın altyapı üstyapıyı belirler argümanının baş aşağı edilmesidir. Weber’e göre salt dinler değil, bütün kültürel yapılar farklı yaşam türleri üreten, farklı düşünme biçimleri yaratan bir çeşit hayat düzenleme sistemleridir. Bu da ortaya farklı kişilik kümeleri çıkarmaktadır. Weber elbette bu kişiliklerin psikolojisiyle değil, farklı yaşam türlerinin ne tür bir ontolojik gerçeklik üreteceğiyle ilgiliydi.

    AKP, kaynak dağılımında en az payı verdiği çeperdeki seçmenine karşı dindar ve muhafazakâr değerleri ön plana çıkararak, bu gruplara hitap eden rasyonel bir yaşam idaresi geliştirmişti. Bu yaklaşım, toplumda belirli yaşam biçimlerinin ve kültürel normların iktidarla etkileşime girerek pekişmesine sebep olmuştur. Weber’in ifadesiyle, bu süreçler yalnızca ekonomik veya siyasi etkilerle değil, bireylerin yaşam deneyimlerine de etki eden bir ontolojik gerçeklik ortaya çıkarmaktadır. Bu anlamda Türkiye’deki kamplaşma, bireylerin kimliklerini, değerlerini ve toplumsal ilişkilerini yeniden yapılandıran bir dinamik olarak karşımıza çıkıyor.

    Bu çerçevede bugün Türkiye’deki kültürel kamplaşma farklı ontolojik gerçeklikler üretmekte. Kültürel geçişkenliğin yoğun polarizasyon yüzünden engellenmesi, birbirini hiç anlamayan ve anlamadıkça birbirinden korkan toplum tabakaları yaratıyor. Siyaset ise bu korkuları farklı biçimlerde sürekli besliyor. Sosyal, kültürel ve ekonomik kamplaşma birbirinden haber almaya dahi tahammülü olmayan insanların dünyayı ortak bir potada okumalarına pek tabii engel oluyor.

    Onun için bugünlerde muhalif insanların, yapılan haksızlıkları karşı taraf nasıl görmüyor yakınmasıyla, onlar da elbet görecekler temennisi, iktidar blokunun yarattığı gerçeklik algısını aşamamaktadır. Ontolojik ayrımdan kaynaklanan kültürel bölünmenin güncelin talepleriyle bir yerde kesişmesi beklenebilir. Ancak bunun için iletişimin ve etkileşimin önündeki bariyerlerin kalkması gerekir. Bu kamplaşma skalasının uçlarında bulunan iki kesim de kendi militan söylemini üretirken adalet ve hakkaniyet olgusu bu söylemlerin yarattığı kesif dumanda kaybolmaktadır.

    Tam bu noktada Özgür Özel’in ana akım medyada kendi seslerini duyurmak için yaptığı boykot çağrısı önemlidir. Demokratik taleplerin farklı gerçekliklerle hayatlarını kurgulamış insanların da görebileceği şekilde dile getirilebilmesi ve bunun da ana akım medyada yer alması polarizasyonu kırmanın en etkili yöntemlerinden. Muhalefet partilerinin gençlere seslenmek için ana akım medyaya ihtiyacı yok, zira onlar için ana akım arkaik bir mecra artık, ancak hâlâ televizyonu hayatlarının merkezine alan kesim için durum farklı.

    Bu kopuşun bir noktada engellenebilmesi ve ayrımın daha da büyümemesi için iktidarın gösterdiği sopaya benzer, ancak daha demokratik bir yöntemdir boykot. Ve son derece değerlidir. Boykot olgusu sosyal değişim ya da adalet arayışında sık kullanılan bir stratejidir. Siyasi boykotların tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. “Boykot” terimi ise 1880’lerde İrlanda’da yaşayan İngiliz toprak sahibi olan Charles Boycott’un adıyla özdeşleşmiştir. Boycott, yerel çiftçilerin kiralarını artırdığı için topluluk tarafından dışlanmış ve bu durum, “Boycott” teriminin yaygınlaşmasına yol açmıştır. Bu tür eylemler, çoğunlukla toplumsal farkındalık yaratma, değişim sağlama ve haksızlıkları protesto etme amacı gütmektedir.

    Ancak günümüzün modern dünyasında yapılacak bir boykotta kurumsal akıl ve söylem çok önemlidir. Çünkü böyle zamanlarda kakofoni çok olur. Ana muhalefet partisinin şeffaf bir şekilde yol haritası çıkarması gerekiyor. Artık siyaset üretmekten başka çaresi yok. Bunu en azından yeni nesle borçludur.

    Son söz olarak şu söylenebilir, kültürel yapıların ve inanç sistemlerinin toplumsal yaşamı nasıl şekillendirdiği, bu bağlamda bireylerin kişilik tiplerini nasıl etkilediği üzerine düşünmek önemli. Türkiye’deki siyasi aktörlerin bu dinamikleri nasıl kullandığı ve toplumda nasıl bir etki ürettiği, gelecekte toplumsal uzlaşı ve siyasi yapının belirleyicisi olacaktır.

    R2 Siyaset Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikİmamoğlu’nun Geri Alınan Diploması: Hukuki Bir Analiz
    Sonraki İçerik İmamoğlu’nun Tutuklanması, Eylemler ve Boykot: Kim Bu Yüzde 70?

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Kadir Serkan Selçuk
    Videolar

    Parlamenter Sistem için Yol Ayrımında mıyız? | Berk Esen | Çavuşesku’nun Termometresi ÖZEL #255

    28 Mayıs 2025 Berk Esen, Burak Bilgehan Özpek, İlkan Dalkuç ve Melis Konakçı
    Yazılar

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Elif Menderes

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}