[voiserPlayer]
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde Ankara Spor Salonu’nda 38. Olağan Kurultayını gerçekleştirdi. Kurultayda ikinci turda 812 oy alan Özgür Özel, 13 yıllık Kemal Kılıçdaroğlu dönemine son vererek partinin kaptan köşkünü devraldı. Kurultayda “değişimcilerin” adayı Özgür Özel’i genel başkanlık koltuğuna oturtan CHP’liler, Parti Meclisi seçimlerinde de Özel’in genel başkanlığına güvenoyu verdi. Kılıçdaroğlu’nu destekleyen İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı’nın karşı liste çıkardığı Kurultay’da, Özel’in listesini sadece 11 kişi deldi. Kurultayda özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Özel’le sahneye birlikte çıkarak sonucu ilan etmesi çok konuşuldu. Kulislerde dolaşan bilgilere göre CHP, iki liderli tek genel başkanlı bir döneme giriyor. CHP’de 13 yıllık Kılıçdaroğlu iktidarını sona erdiren kurultayı, Siyaset Bilimci Berk Esen ve CHP Gençlik Kolları’ndan Şöhret Can Kolsuz’a sorduk.
Berk Esen: Kılıçdaroğlu’nun siyasi yaşamının bu şekilde bitmesi diğer siyasiler için de önemli bir mesaj
38.CHP Kurultayına dair şahsi gözlemleriniz neler? Kurultayda yenilikçiler ve Kılıçdaroğlu arasında gerginlikler yaşandı mı?
Kurultayda tabii ki ciddi gerginlikler yaşandı. Kılıçdaroğlu çok sert bir konuşma yaptı. Bence ilk konuşması da sertti, suçlayıcıydı ve belli ki sadece Akşener’e karşı değil, parti içindeki muhaliflere karşı da suçlayıcıydı. Ama sonrasında konuşma yapmayacağım demesinin akabinde Özgür Özel’in konuşması sonrası kısa fakat son derece sert ve hatta tutarsız bir konuşma yaptı. Zaten bence kurultayı son aşamada kaybettiren o konuşma oldu. Özellikle Adana’dan bir grup belediye işçisi ve amigo kurultaya getirilmiş. Onlar slogan atarak Özgür Özel’i konuşturmadılar. Yani çok gergin bir ortamda bu kurultay yaşandı. Ama son kertede Türkiye siyaseti özelinde yine de insanların birbirine saldırmadığı, küfür etmediği, hâlâ belli kuralların, teamüllerin işlediği bir kurultay oldu. Cumhuriyet Halk Partisi hâlâ belli oranda parti içi demokrasinin işlediği, belli oranda kurumsallaşmasını sağlamış bir parti, bunun altını çizmek gerekiyor.
Özgür Özel’in genel başkan seçilmesi CHP’de nasıl bir değişimi beraberinde getirecek? Bu durum Türkiye muhalefeti açısından ne anlama geliyor?
Özgür Özel’in genel başkan seçilmesi tabii ki çok önemli. Çünkü, Türkiye’de siyasi partilerin çok hiyerarşik olarak örgütlendiğini, kolay kolay genel merkezin kontrolü kaybetmediğini ve seçimlerde istediği sonucu alamayan liderlerin bir şekilde delege desteğini muhafaza ettikleri için genel başkanlık koltuğunu kaybetmediklerini görüyoruz. Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu kurultayı kaybetmesi, seçimleri kaybettikten sonra bir bedel ödemesi ve siyasi kariyerinin bu şekilde sonlanması bence çok önemli bir ders oldu. Diğer siyasetçilere de önemli bir mesaj verecek ve artık kaybedenin gitmesi kuralı en azından bir miktar güçlenecek. Cumhuriyet Halk Partisi açısından da, ki bunu daha önce de yaşamıştı, liderini değiştirmesi, onun kurumsallaştığını, tabanından tamamen uzaklaşmadığını ve o yönüyle partinin liderden daha önemli olduğunu gösteriyor. Tabii bu söylediklerim pratikte ne kadar işleyecek onu zaman gösterecek. Ama bence Özgür Özel’in kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu’nu devirmiş olması çok önemli ve bu Cumhuriyet Halk Partisi için de bir değişimin önünü açacaktır.
Özgür Özel’in genel başkanlıkta öncelikleri neler olacak? Yeni parti yönetiminde kadınlara ve gençlere daha çok alan açılacak mı?
Özgür Özel’i, parti içinde 40’lı ve 50’li yaşlarında olan, uzun süredir Özgür Özel’le birlikte siyaset yapan, yerel örgütlere hakim ya da en azından yerel örgütlerin desteklediği ama çoğunluğu da uzun süredir Özgür Özel’le birlikte milletvekilliği yapan bir elit kadro destekledi. Anladığım kadarıyla bu elit kadro, Kemal Kılıçdaroğlu’nun takip ettiği her politikayı desteklemese bile ona açıktan karşı çıkmayıp kendi içinde bir grup olarak hareket edip Kemal Kılıçdaroğlu’nun koltuğu bıraktığı noktada da partiyi kontrol etmeyi, liderlik makamlarına gelmeyi umuyordu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimi kaybetmesine rağmen çekilmemesi, uzun süredir parti içinde sıkıntı yaratan danışmanlar ve hiçbir ağırlığı olmayan siyasetçilerin üstünden partiyi yönetmeye devam etmesi, hatta bu politikayı daha da yoğun bir şekilde takip etmesi ciddi tepki yarattı. Benim gördüğüm kadarıyla kurultayda Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkan ekibin, Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul örgütünü de ele geçirmesinden sonra, delege desteğini arkasına alması önemli bir rol oynadı. Aslında İstanbul il kongresini değişimcilerin kazanması çok ciddi bir ivme yarattı. Gördüğüm kadarıyla bu iki ana aks üstünden değişim yürüyor.
Cumhuriyet Halk Partisi uzun süredir seçmenlerinden kopuk olduğu için aslında kurultaylar heyecansız geçiyordu. Dolayısıyla bence orada dengeleri değiştirmek için gençlik kollarından bir destek sağlamışa benziyor değişimci hareket. Yani orada çok ciddi bir kırılma olmuş ve zaten parti meclisine bakınca epey genç isim -tabii bunlar başarılı olur olmaz, görüşü şudur budur ayrı bir tartışma- yaşı 35’in altında birçok isim ön plana çıktı. Kimisi parti meclisine de girdi. Kurultay mücadelesine giden yolda birçok il ve ilçe kongrelerinde sonucu değiştiren bu genç kadronun değişimcilerin yanında sürece dâhil olmasıydı. Biraz bunun da altını çizeyim.
Özgür Özel genel başkan olduktan sonra tabii ki kadınların da bir miktar parti içindeki oranı artacaktır. Aslında Cumhuriyet Halk Partisi çok erkek egemen bir parti. Fakat gençlerin, yani yukarıda bahsettiğim grubun biraz daha öne çıkacağını düşünüyorum. Tabii bu grup ne kadar başarılı olur, takip ettiği politikalar nedir onu henüz bilmiyoruz. Ortada müthiş bir örgüt içinden gelen gençlik söylemi var. Bu isimlerin siyasette neye karşılık geldiğini bence zaman gösterecek ama ben böyle bir değişimin olduğunu fark ediyorum.
Özgür Özel’in genel başkan seçilmesi, CHP’nin eski ve yeni kanatları arasında bir çatışmaya yol açabilir mi?
Parti içerisinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun destekleyen bir grup şu an dışarıda kalmış durumda ve dışarıda kalmaya da devam edecek. Dolayısıyla bir miktar husumet devam edecektir. Ama Kemal Kılıçdaroğlu liderliği o kadar zayıflamıştı ki, toplumsal meşruiyeti o kadar azdı ki, aslında şu an Kemal Kılıçdaroğlu ilk genel başkan olduğunda dönemde Önder Sav’ın düştüğü duruma düştü. Arkasında bir miktar destek var. Uzun süre örgütleri kontrol ettiği için bir ağırlığı var. Ama hiçbir meşruiyeti kalmadığı için karşısına güçlü bir ekip çıktığı an bir anda dağılacak bir noktada tabii. Kemal Kılıçdaroğlu açısından, genel başkan olduğu için, şu an iktidarda olan belediye başkanlarının çoğunu o belirlediği için, hâlâ il başkanlıklarının önemli bölümü Kılıçdaroğlu’na yakın ekip tarafından kontrol edildiği için hemen tasfiye olmayacaktır. Özgür Özel de bunun bilincinde olduğundan bence o ekibi tamamen karşısına almadan, o ekibi içinden bölecek ve o ekibin içinden bir grubu kendi yanına çekecek bazı politikalar takip edecektir. Bunu, örneğin belediye başkan adaylarının belirlenme sürecinde de göreceğiz. Bence birçok yerde Özgür Özel bu kanatla müzakereye girecek. O kanat içinden bazı gruplarla işbirliğine girecek. Dolayısıyla ben çok ciddi bir kırılma ya da çok ciddi bir mücadele beklemiyorum. Özellikle de yerel seçim öncesinde bence kamuoyu önünde parti içinde bir barış ilan edilecek, kimse birbirini çok açıktan eleştirmeyecek.
Özgür Özel’in aday gösterdiği isimler üstünden bir rekabet yaşanabilir. Fakat bu süreç sonunda genel seçimlere kadar açıktan bir kavganın kopacağını düşünmüyorum. Tabii Özgür Özel’in kendi koalisyonunu ne kadar geniş kurduğuna bağlı olarak seçim sonrasında o kavga tekrar nüksedebilir. Burada belirleyici noktanın Ekrem İmamoğlu’yla Özgür Özel arasındaki ilişkinin ne kadar güçlü devam edeceğiyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Tabii Cumhuriyet Halk Partisi’nin yerel seçimlerde alacağı sonuçla da çok alakalı. Bence Cumhuriyet Halk Partisi yerel seçimlerden hemen sonra tekrardan bir olağanüstü kurultaya gidebilir. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi oylarında ciddi bir düşüş olursa ya da elindeki belediyelerin bir bölümünü kaybederse Özgür Özel’in liderliği tekrar tartışmaya açılacaktır ve Kemal Kılıçdaroğlu’na yakın ve Özgür Özel liderliğinde dışarı kalmış ekip, “Sorun Kılıçdaroğlu değil, Özgür Özel daha da başarısız oldu.” deyip olağanüstü kurultay çağrısı yapacaktır.
Özgür Özel başarılı bir sonuç alırsa yerel seçimlerden sonra bunu birçok il başkanlığını değiştirmek, partiyi daha güçlü bir şekilde kontrol edebilmek için bir bahaneye çevirebilir. Dolayısıyla, ben hem yerelde hem de ulusal ölçekte CHP’de suların bir süre daha durulmayacağını, şu an ortaya çıkan isimlerin kimisinin değişeceğini, bazı tasfiyelerin yaşanacağını düşünüyorum. Ama tabii o tasfiyelerin ne şekilde olacağı seçim sonuçlarına çok bağlı olacak ve tabii seçim sonuçları içinde de İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun ne yapacağı çok belirleyici olacak. Burada birkaç alternatif var: CHP’nin kötü bir sonuç alıp İmamoğlu’nun İstanbul’da kazandığı senaryo, İmamoğlu’nun İstanbul’da kaybettiği ama CHP’nin tutunduğu senaryo ve ikisinin de kaybettiği, yani CHP’nin birçok belediyeyi kaybettiği senaryo. Her bir senaryoyu da farklı bir siyasi yol takip edecektir Cumhuriyet Halk Partisi’nin geleceğini ve siyasi gelişmeleri bu senaryodan hangisinin öne çıktığı belirleyecektir.
CHP’nin politik duruşunda veya stratejisinde Kurultay sonrasında gözlemlenebilecek olası değişiklikler neler olacak?
Cumhuriyet Halk Partisi’nin politik duruşunda kurultay sonrasında bazı değişiklikler olacaktır. Öncelikle ben Özgür Özel’in biraz daha Cumhuriyet Halk Partisi çizgisine, yani o geleneksel ideolojik çizgiye geleceğini düşünüyorum. İttifak siyaseti yürütecektir ama küçük sağ partilerden ziyade bunu İyi Parti, Tip ve Memleket Partisi üstünden yürüteceğini düşünüyorum. İyi Parti bu ittifaka girmeyebilir. O zaman geri kalan iki partiye yoğunlaşacaktır ve büyük bir ihtimalle daha enerjik daha aktif bir politika takip edecektir. Kemal Kılıçdaroğlu parti örgütünü zayıflatan, partiyi sokaktan çeken, bütün politik mücadelesini sandığa sıkıştıran bir siyasetçiydi. O yönüyle bence vasat bir politika, yani iktidar karşısında çok vasat sonuçlar almış bir politika takip etti. Özgür Özel’in bunu değiştireceğini düşünüyorum. İşte bu Yargıtay krizinde bunun ilk işaretlerini gördük. Özgür Özel örgütten gelen bir isim. Birçok yere de çok hakim bir isim gördüğüm kadarıyla. Sol Kemalist bir geçmişe sahip ve o yönüyle Cumhuriyet Halk Partisi’ni ne yöne çekmesini gerektiğini çok iyi bilen bir isim. Bence bu yönde devam edecektir ve yeni yönetim de bu şekilde tezahür edecektir.
Kurultayda CHP’nin yeni yönetimi belirlendi. Yeni yönetim hakkında yorumunuz nedir?
Aslında Parti Meclisi içinde eski dönemden kalan isimler var. Fakat Kemal Kılıçdaroğlu döneminde genel başkan yardımcılığı yapan isimlerin çoğu değişti. Kimisi aday oldu ve seçilemedi. Hatta kimisi Özgür Özel’in listesinde aday olup seçilemedi. Ama, hem parti içi muhalefete geçen Oğuz Kağan Salıcı’nın listesinde hem Özgür Özel’in listesinde genel başkan yardımcılığı yapan isimlerin çoğu yoktu. Bu bence önemli bir mesaj.
Şöhret Can Kolsuz: Bu Kurultay’da seçmen, kaybettiği umudu tekrar kazandı
Özel’in seçilmesi muhalefet için nasıl bir önem taşıyor?
Elbette öncelikle bu değişimi seçmen açısından değerlendirmek gerekiyor. 14-28 Mayıs seçim yenilgisinin ardından muhalif tabanda üzüntü ve umutsuzluk hissi hakimdi. Sonraki süreçte bu yenilginin ana sorumlusu olarak görülen parti liderlerinin öz eleştiri vermemesi ve elbette muhalefetin ana kolonu olarak CHP’nin ve liderinin başarısız süreç yönetimi bu üzüntü hissini öfkeye ve ardından nefrete dönüştürdü. Siyaset takip etmek istemeyen, sandığa gitmeme düşüncesini birinci seçenek olarak gören ciddi bir toplum kesimi ortaya çıktı bir anda. Türkiye’nin Rusyalaşmasına giden yolda sandığa katılımın düşmesi, seçmenin demokratik yollarla bir şeyleri değiştirebileceğine olan inancının azalması en büyük tehlikeydi bana göre. Seçmen 4-5 Kasım’da yapılan CHP Kurultayı’nda değişim inancını ve kaybettiği umudunu geri kazandı aslında. Yani psikolojik açıdan ciddi bir önemi var bu kurultayın. İkinci olarak, bu kurultay hiç şüphesiz tarih kitaplarındaki yerini alacak. Kısa süreli genel başkanların değişimine vesile olan Mesut Yılmaz-Yıldırım Akbulut ve Altan Öymen-Deniz Baykal rekabetlerini bir kenara bırakırsak, ‘’kurultayda seçimle değişen’’ bir genel başkan örneği yok Türkiye’ de. Bu sebeple hiç şüphesiz demokrasi tarihimiz açısından da çok önemli bir kilometre taşı bu kurultay.
Üçüncü ve son olarak da liderin ve kadroların ciddi oranda yenilenmesinin, partinin en büyük karar organı olan Parti Meclisi’nde çok sayıda genç ismin kendisine yer bulmasının öneminden bahsedebilirim. CHP bir süredir, ‘’ben bilirim’’ kafasındaki yaşlı-erkek sınıfın hegemonya kurduğu, örgütlerin işlevsizleştirildiği ve bunun atalete sebep olduğu bir yapıya dönüşmüştü. Yerel seçime giderken gerçekleşen bu değişim, partinin dinamizmini geri kazanmasına da yol açacak elbette.
CHP iki liderli bir genel başkanlı döneme girdi. İmamoğlu-Özel yönetiminde dengeler nasıl korunacak?
29 Mayıs sabahı yayımlamış olduğu ‘’Değişmeyen tek şey değişimdir.’’ videosuyla bu süreci başlatan ve Kılıçdaroğlu’nu tartışmaya açan Ekrem İmamoğlu ilçe kongreleri devam ederken bir seçim yaptı. Türkiye’nin en büyük ekonomilerinden birini ve onun getirdiği gücü kaybetmek istemedi. Ki son derece doğru bir karar verdiğini de bugün görüyoruz. İmamoğlu’nun orada verdiği karar İstanbul İl Kongresi’nin ve dolaylı olarak kurultayın seyrini değiştirdi. Kurultayın oldukça çekişmeli geçtiğini düşününce bu kararın önemi artıyor. İmamoğlu’nun sürece aktif katılımı da Özel için ‘’emanetçi aday’’ yorumlarının yapılmasına sebep oldu. Fakat Özel kesinlikle o kişi değil. Partinin tarihi ön seçim rekorunu kırmış, milletvekilliği/grup başkanvekilliği yapmış ve CHP tarihinin Genel Başkan olmayan ilk Grup Başkanı sıfatını taşıyan bir figür Özel. Bu sebeple koltuğu, devredeceği zamana kadar fazlaca ısıtacak bir profil gibi durmuyor Özgür Özel.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kabul edilmesiyle beraber Türkiye’de seçim sonrası koalisyon dönemi bitti, seçim öncesi koalisyon/ittifak dönemi başladı. %50+1’in kazandırdığı sistemde güçlü lidere sahip olmak her şeyden önemli bana göre. Kabul edelim ki muhalefet içerisinde Erdoğan’a veya halefine rakip olabilecek, aurası olan, seçmenle iletişimi son derece kuvvetli olan tek isim Ekrem İmamoğlu. Özel’in Genel Başkan adaylığına giden süreçte, ‘’Kazanan takımın her mevkiinde oynarım.’’ ve kurultay sonrası yapmış olduğu ‘’İmamoğlu ile aramızda kardeşlik hukuku var.’’ söylemleri bu açıdan önemli. Belli ki Özel, 2028’e giderken Ekrem İmamoğlu üzerinden oyunu kuracak. Bu sebeple CHP’nin ve elbette muhalefetin 2028’i kazanma olasılığı bu ‘’2 lider, 1 Genel Başkanlı’’ sistemin başarılı olmasına bağlı.
Özgür Özel’in genel başkan seçilmesi, CHP’nin eski ve yeni kanatları arasında bir çatışmaya yol açabilir mi?
Kurultayın ilk turu 682-664 tamamlandı. Yani tabiri caizse karpuz gibi ortadan ikiye bölünmüş bir delege/örgüt yapısı görüyoruz. Bu bölünme Yerel Seçim öncesi çok ciddi riskler barındırıyor. Bu sebeple her 2 tarafın son derece sağduyulu olmasında fayda var. Özel’in, gazeteciliği bıraktığını açıklayan Barış Yarkadaş’a yaptığı çağrıyı da bu perspektifle değerlendiriyorum. Siyasi, ideolojik veya ırksal/mezhepsel saiklerle yeni yönetime tepkili olan CHP seçmenini partiye ısındırmak ve oylarını isteyebilecek noktaya getirmek gerekiyor. Bu sağlanamazsa muhalefetin bir sene arayla bir kez daha topyekûn hezimete uğradığı bir seçimi yaşayabiliriz 2024’te. Baykal-Sav ekibi 2010’da görevi devrederken -şeklen yanlış olsa da- dikensiz gül bahçesi sundu Kılıçdaroğlu’na. Bugün ise oldukça gergin bir atmosfer ve kopmaya hazır gruplar var. Burada geçmiş yönetimde aktif ve güçlü isimlere de büyük sorumluluk düşüyor. Özellikle önceki Genel Başkan olarak Kılıçdaroğlu ve kurultayda parti içi muhalefetin temsilcisi olarak anahtar liste açıklayan Oğuz Kaan Salıcı gibi figürler elbette. Bu isimler ya AKP’nin tek rakip olduğunu hatırlayacak ya da yeni yönetimi zayıflatarak Yerel Seçim sonrası olağanüstü kurultay sürecini başlatacak. Yaşayıp göreceğiz.
Özgür Özel’in genel başkan seçildikten sonra öncelikleri neler olacak? Yeni parti yönetiminde kadınlara ve gençlere daha çok alan açılacak mı?
Partinin en büyük karar organı olan Parti Meclisi’nde 3-4 dönem vekillik yapan isimlere yer verilmedi. Kadın ve genç ağırlıklı bir anahtar liste oluşturuldu ve delegelerin oylarıyla yeni yönetim belirlendi. Özellikle Gençlik Örgütü’nden yetişmiş çok sayıda ismin bu karar organına girmesi çok kıymetli. Haftaya açıklanacak olan parti yönetiminde, yani MYK’da da bu anlayışın hakim olacağını düşünüyorum. Sadece parası veya gücü olanın bir yerlere gelebileceği düşüncesinin yıkılması açısından gençlerin ve yine yukarıda bahsettiğim gibi atalete sebebiyet veren yaşlı-erkek hegemonyasının kırılması açısından kadınların siyasetteki varlığını önemsiyorum. CHP, umuyorum bu süreçten güçlenerek, gençleşerek ve elbette kadın siyasetçileri aktif/görünür kılarak çıkacak.