Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Yeni Problemler, Eski Çözümler?
    Forum

    Yeni Problemler, Eski Çözümler?

    Burak Durgut19 Eylül 20196 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Bugün ülkemizin içinde bulunduğu duruma çözüm olarak ortaya atılan fikirlere dikkatlice bakıldığında enteresan bir kısırlık göze çarpıyor. Problemlere çözüm olarak ileri sürülen fikirler genellikle eskiye dönüşe işaret ediyor. Bugünün problemlerini yaratan siyasi ekole karşı eskinin yerleşik siyasi ekollerine atıflar yapılarak çözüm aranmaya çalışılıyor. Cemaat problemine karşı Kemalizme, piyasa problemlerine karşı devletçi çözümlere, devlet problemlerine karşı piyasacı çözümlere, eğitim problemlerine karşı köy enstitülerine, Kürt sorununa karşı askeri çözümlere atıf yapılıyor. Fakat bu çözüm önerilerinin tamamının ciddi bir biçimde metodolojik hata yaptıklarını düşünüyorum. Aslında gözden kaçırılan şey oldukça basit: Geçmişte yaşanan problemleri yaratan etkenler bugün aynı şekilde duruyor değiller. Etkenler değişmiş, çeşitlenmiş halde. Yeni problemleri eski yöntemlerle çözmek artık mümkün değil. Yeni problemlerimize yeni çözümler üretmek zorunda olduğumuz apaçık görülüyor. 

    Bu bağlamda, sorunların kaynağını bireylerin davranışlarını etkileyen kurumsal yapılarda aramayı tercih ediyorum. Kurumsal krizler, bireylerin birbirleri ile olan ilişkilerini ve gündelik hayat pratiklerini etkiliyor. Dolayısıyla, yeniden yorumlanması gereken şey,  siyasal, iktisadi ve sosyal yapıların yaşadığı krizleri tespit etmek ve çözüm önerisi sunmaktır. 

    Yeni Devlet

    Türkiye’nin bugünkü en temel problemi, modern devletin yıkılmış olmasıdır. Kurumsal geleneği olan, kendini hükûmetten ve halktan otonom olarak gören fakat aynı zamanda da bu iki tarafa da bir şekilde gömülü olan (embedded) kurumları neredeyse tamamen ortadan kalkmış durumdadır. “Eski” devlet kurumlarımız hükümeti ve halkı neredeyse düşman gören, elinde sopa bulunan fakat yaptığı şeyleri halk adına yapma iddiası da bulunan kurumlardı. Bugün geldiğimiz noktada ise iktidar partisinin bir uzantısı olarak çalışan “kurumumsu” görüntüye sahip organizasyonlar ülkeyi yönetmektedir. Yapılması gereken eski devleti tesis etmek değil; kapsayıcı, katılımcı yapılara sahip ve şeffaf bir şekilde çalışan, eylemleri denetlenebilen ve networkleri sayesinde değil, liyâkati sayesinde yükselen bürokratların halk adına çalıştığı yeni kurumlar kurmaktır. Bunun temelinde meritokratik (liyakate dayalı) bürokrasi vardır. 

    Max Weber’in ortaya koyduğu modern bürokrasi tipolojisi bu konuda bize yardımcı olacaktır. Weber’e göre bürokratlar işleri net bir şekilde tanımlanmalı, işlerini iyi yapanlar önceden koyulmuş net kurallara terfi ettirilmelidir. Bürokratların kariyerlerinin nasıl ilerleyeceği üstlerinin insafına bırakılmamalıdır. Bürokratların kariyer süreçleri sadece işlerine odaklanmalarına imkân verecek şekilde dizayn edilmeli, kendi işlerini iyi yapmaktan başka seçeneklere yönelmeleri engellenmelidir. Bürokratlar arası hiyerarşi düzgün bir biçimde kurulmalı, kurallar açık ve net bir şekilde takip edilebilir olmalıdır. Böyle bürokratlar kendi alanlarına sahip çıkmak için güçlü olabilmeli, gerektiğinde uygunsuz işleri reddebilecekleri güce sahip olmalıdırlar. İşe alım süreçleri objektif kriterlere bağlı sınavlarla ve kurullar tarafından yönetilmeli, bu kurulların objektif kriterlere bağlı olmaları ise kurul görevlilerinin kura gibi yöntemlerle rastlantısal olarak seçilmelerine bağlanmalıdır. En önemlisi ise, görevlerin gayri şahsî (impersonal) olmasıdır. Hiçbir bürokrat, makamının veya idare araçlarının sahibi olamayacağından, bürokrat ile işi arasında keskin bir ayrım söz konusu olmalıdır. Yaptığı işi kişiselleştirmemeli, kişiselliği(benliği) ile yaptığı iş arasındaki ayrımı gözetmelidir. Türkiye bu ilkeler ışığında her kurumunda yeniden yapılanmaya yönelmeli ve her alan için, alanın uzmanları tarafından bu ilkeler çerçevesinde kurum modellerinin en verimli şekilde nasıl organize edilebileceği tartışılmalıdır. Bu illâ ki geçmişten tamamen kopuk kurumlar kurmak anlamına gelmemektedir. Kurumsal kültür geliştirmiş olan kurumlarda bu ilkelerden uzak olan eksik kısımların düzeltilmesi ve kurumsal kimliğin daha doğru şekilde oturup gelişmesine imkan sağlaması anlamına gelmektedir.  

    Yeni Ekonomi

    Piyasa ekonomisi hâlâ en iyi çalışan ekonomik model olma iddiasını güçlü bir şekilde korumaktadır. Devletin ekonomik alanda küçülmesi kaynakların verimli dağılmasına öncülük etmektedir. Özelleştirmelerle oluşturulan kaynak kamu yararına, eşitsizlik ve işsizlik gibi problemlerin yaratacağı problemlerin etkileri azaltmak için kullanılmalıdır. Bilgi ekonomisi (Knowledge Economy) olarak adlandırılan günümüz ekonomisinin temeli olan bilginin ürettiği katma değer ile zenginleşmek durumunu yaratabilmek için gerekli altyapıların oluşturulmasına katkı sağlamalıdır. Katma değeri düşük olan inşaat gibi sektörlerde rant bugünküne oranla ciddi bir biçimde vergilendirilmeli ve burada oluşan kaynağın katma değeri yüksek üretim alanlarına aktarılması sağlanmalıdır. Özellikle eğitimin Türk insanını geleceğe hazırlayacak ve dünyayla rekabet edebilecek şekilde örgütlenmesi elzem olarak değerlendirilmeli ve katma değeri yüksek üretim için gerekli olan eğitim ve bilgi altyapısının oluşturulması gerekmektedir.

    Kalkınma için gerekli olan katma değeri üretecek olan insana yatırım yapmak günümüz dünyasındaki en doğru politika olacaktır. İnsanların yetenek setlerinin genişlemesini sağlayacak şekilde organize edilen sosyal kurumlar, bu kişilerin problem çözme yeteneklerini de geliştirmelerine katkı sağlayacak, ürettikleri katma değerin artmasına sebep olacaktır. Mesleki eğitimin verimlilik artırma konusunda sağlayabileceği katkının sağlanması için hem özel sektörün teşvik edilmesi hem de devletin buna yönelik kurumlar geliştirmesi gerekmektedir. Bunun dışında örneğin, mühendislik ve bilgisayar bilimi eğitimleri alanında yapılacak yatırımlar yeni nesil teknolojik üretimin katma değer yaratmasına imkân sağlayacaktır. Araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) alanında yatırım oranları oldukça düşük bir ülke olma durumundan çıkmak için, inşaat gibi düşük katma değerli alanların düzgün vergilendirilmesi ile oluşturulacak kaynak, yüksek katma değer üreten alanlarda Ar-Ge teşvikleri oluşturmak üzere kullanılmalıdır. Bu teşvikler bugün olduğu gibi sadece havuç olarak kullanılmamalı, aynı zamanda teşvikleri başarılı şekilde kullanamayan aktörlerin çeşitli şekillerde ekonomik olarak cezalandırılmaları gerekmektedir. Bugünkü teşvik modellerimizin en büyük eksiği olan ceza mekanizması eksikliği acilen giderilmeli, sistemin verimliliğini artırmak için Devlet Planlama Teşkilatı gibi kurumlar yukarıdaki Weberian model çerçevesinde örgütlenmeli ve bu süreçlere katkı sağlamalıdır. Türkiye bu tip işleri gereğince yapabilecek devlet ve bürokrat kapasitesine hâlâ sahiptir. Bu kurumlardaki yetenekli kişilerin politik sebeplerle terfi ettirilmeleri engellendiği ve kurum yöneticilerinin genellikle siyâsî bağlantıları sebebiyle terfi ettirildiği için, kurumların kapasiteleri yok olmuş gibi gözükse de hâlâ işini iyi yapma kapasitesine sahip birçok bürokrat görev beklemektedir. 

    Yeni Diyalog

    Türkiye ciddi bir kutuplaşmanın içindedir. Halk kimliklere bölünmüş durumda, taraflar kendi doğrularını yüksek sesle karşı tarafa bağırmakta olan radikal seslerin etrafında kümelenmektedir. Aklıselim ve rasyonel kamusal tartışma tamamen ortadan kalkmış, televizyonlar ve gazeteler sahiplerinin megafonu olmak dışında bir işlevi artık taşımamaktadır. Fakat şansımız o ki, internet sayesinde her kesimden insanın sesini duyurabilme imkânı sonsuz oranda artmıştır. Ülkenin dindarı, milliyetçisi, seküleri, etnik grupları kamusal alanı yeniden inşa etmek için rasyonel tartışmalar yapmak zorundadır. Bu tartışmaların ortaya çıkabilmesi için acilen ifâde hürriyeti konusunda düzenlemeler yapılmalı ve fikirler piyasasının oluşmasının önü açılmalıdır. Fikirlerin duyulmasının vereceği zararın, duyulmadıklarında ürettikleri kısırlığın zararından çok daha az olduğu Batı ülkelerine bakıldığında açıkça görülmektedir. Artık kimsenin kimseden fikirlerinden dolayı korkmasına imkân vermeyen bir güvence altında kamusal tartışma yapmasının önü hem kanunen hem de fikren açılmalıdır. Özellikle internetin verdiği imkanlarla birlikte, insanı insan yapan en temel özelliği olan iletişim kurma yeteneğinin sorunlara çözüm üretme konusundaki kâbiliyetinin artmasının önündeki tek engelimiz kanunlarımızdır. Türkiye artık medenî bir biçimde tartışabilmeyi ve kamusal problemlerine çözüm üretebilmeyi başarabilecek durumdadır. Eski nesillerin yaşadıkları travmalar dolayısıyla düşman olarak gördükleri “karşı taraf”lar, yeni nesil için henüz tam olarak yoktur. Kozmopolitleşen şehirlerimizde herkes her “taraf”tan insanla zaten yaşamakta, zaten yüzleşmekte, zaten birlikte olmaktadır. Yeni neslin hem yaratıcılığının hem de sorun çözme yeteneğinin önünde en büyük duvar devlettir. 

    Sonuç

    Türkiye’nin ve insanının sorunları vardır fakat bunları aşabilecek potansiyeli de oldukça yüksektir. Bugünün popülist-otoriter rejimlerine karşı yeni bir model oluşturabilmesi mümkündür. Kendi iktidârı için halk kitlelerini vasat biçimlerde mobilize eden, eskinin travmalarıyla dolu eski iktidâr tipleri kendi kendini yaralayarak düşerken, yeni nesil olarak bize düşen; onların kinlerine sahip çıkmamak, hepimizin özgür ve müreffeh hayatlar sürmesi için ihtiyacımız olan bu kurumları ortaklaşarak kurmamızdır. İçimizde düşman yoktur fakat farklılıklar vardır. Yaşı geçmiş, dünyayı okuma yeteneğini kaybetmiş eskinin seslerini dinleyerek düşmanlaşmamıza gerek de yoktur. Minimal müşterekler etrafında herkesin istediği hayatı yaşayabileceği bir devlet-toplum-birey ilişkisi oluşturmak için hiç de geç değildir.

    Ekonomi Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikYerel Seçim Sonrası Süreçte Erdoğan ve AKP’nin Açmazları Üzerine
    Sonraki İçerik İlkan Dalkuç ile Türkiye Siyaseti – 8

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Videolar

    Parlamenter Sistem için Yol Ayrımında mıyız? | Berk Esen | Çavuşesku’nun Termometresi ÖZEL #255

    28 Mayıs 2025 Berk Esen, Burak Bilgehan Özpek, İlkan Dalkuç ve Melis Konakçı
    Yazılar

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Armağan Öztürk

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}