Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Türkiye’de Devrim ve Karşı Devrim
    Forum

    Türkiye’de Devrim ve Karşı Devrim

    Gürkan Çakıroğlu27 Nisan 20206 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Türkiye’de bazı durumları kabullenmekte zorluk çekilmesi ya da dillendirmekten ürkülmesi, o durumun daha iyi anlaşılıp, üzerinde doğru analiz yapılmasını engelliyor. Mahallelerimiz arası farklılık, ayrışma ya da kutuplaşmaya rağmen hepsinin ortak bir özelliği meselelerin analizinde duyguların aklın oldukça önüne geçmesi. Son 15 yılda yaşananların aslında bir asır önce yaşananlarla olan irtibatı ve geçmişin hakim sınıfının gururuna yediremediğinden dile getiremediği, yeni muktedirlerin ise geçmişin bir alışkanlığı olan ürkekliklerinden kaynaklı söyleyemediği bazı gerçekler var.

    Odadaki fil, 1923’de kurulan Kemalist Rejim’in bildiğimiz tüm kurum ve felsefeleri ile yıkıldığı ve son 13 yılda yaşananların Karşı Devrim olduğudur. Bunu kabul etmek ne bir şeylerin bittiği ne de dünyanın sonunun geldiği anlamına gelmez. Bu gerçekliği yok saymak ise bizleri her iki devrimin de yaptığı hataya düşürebilir. Yani bir düzeni yıkabilirsizin ama gerçekçi ve rasyonel olmazsanız yeni doğanın sakat olmasının ve kısa vadede onun da yıkılmasının önüne geçemezsiniz. Burada 2007’de başlayıp 2017’de tamamlanan Karşı Devrim’e geçmeden önce hikayenin başına yani Devrim’e gitmemiz iktiza ediyor. Zira, bugünü anlayabilmek adına aradaki güçlü nedensellik bağından dolayı düne gitmemiz gerekiyor.

    İlk olarak şunu ifade etmekte fayda var, Kemalist Devrimler’in 1923’de başladığına dair bilgiler devrik rejimin(Kemalizm) geçmişi yok sayma siyasetinin bir ürünüdür ve doğru değildir. Devrimler 1908’de başlamış olup fikir babaları Ziya Gökalp ve Abdullah Cevdet eylemcileri ise Jön Türkler’dir. Devrimler yaklaşık 30 yıllık bir süreç içerisinde ve aşama aşama gerçekleşmiştir. Yani Kemalist Devrimler bir sebep değil sonuçtur.

    Söz konusu 30 yıllık süreç 1908’de Abdülhamid’in tahtan indirilmesi ile başlamış ve 1937’de laikliğin anayasaya girmesi ile zirveye ulaşmıştır. Yaklaşık 30 yıla yayılan bu inkılaplar oldukça güçlü olmakla birlikte bir devrimde olması gereken bazı temel niteliklerden yoksun ve bazılarında ise radikaldir. 

    Misal, bu devrimlerde toplum/kitleler yoktur. Lakin, kurumlar ve din üzerinde oldukça sert ve radikal eylem politikası güdülmüştür. Ancak, mevcut devlet ve toplum şartları ile içinden geçilen tarihsel sürece bakıldığında başka türlüsünün olabilmesinin pek de mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.

    Kemalist Devrimlerin kitlelerden yoksun ve hatta onlara ihtiyaç duymadan bunca inkılabı nasıl yaptığı sorusunun cevabı ise yukarıda zikrettiğim şartların ve tarihsel akışın içerisinde saklıdır. 

    Osmanlı İmparatorluğu kendi monarşik yapısını koruyabilme adına tebaasının içerisinde sınıfların oluşmasını engellemiştir. Kurduğu ekonomik ve sosyal sistem bizatihi bunun üzerine inşa edilmiştir. Bu konunun detaylarına fazla girmeden net olarak şunu söyleyebiliriz ki Osmanlı kendi tebaasını yaklaşık üç asır boyunca derin dondurucuya hapsederek onların tebaadan topluma evrilmesinin önüne geçmiştir.

    Bu sebeple de devlet ve onu oluşturan kurumlar toplumun olmadığı bir yapıda devrimin temel hedefi haline gelmiştir. İşte Kemalist Devrimler’in temeli de tek muhatabı da bu yüzden maddi olarak Hanedanlık ve Kurumlar manevi olarak ise bunların tebaa ile tek irtibat bağı olan Din olmuştur.

    Maddi kolonu yıkmak oldukça kısa zamanda ve birkaç eylemle gerçekleşmişken maneviyi yıkmak için yoğun bir çaba sarf edilmiş ve zamana yayılarak süreç 1937’de tamamlanabilmiştir. Din’i, kurumlardan ve eğitimden topyekun kazıma arzusu, jakoben ve radikal bir üslupla yapılmış ve bunu yaparken inancın toplumun içerisinden de zamanla kazınacağı düşüncesi büyük bir yanılgı olmuştur.

    Devrim halka hitap etmekten çok onu istemediği bir kalıba girmeye zorlamış, onları geliştirmekten çok dönüştürmek arzusu ile hareket etmiştir. Bu sebeple onları anlamaya çalışmaktan da uzaktır.

    Bu zihniyet ve aksiyonların kaçınılmaz bir sonucu olarak dini periferilere itmişlerdir. Bir yandan medreseleri kapatırken diğer yandan merdiven altı tarikatların oluşmasına ve onların kendilerinin önemsemediği, alt-kültür olarak kodladığı kitleler üzerinde etkili olmalarına sebebiyet vermişlerdir. Yani laiklik uygulamasını oldukça katı benimseyerek bilinçsiz şekilde İslam’ı ve ona inanan halkı dini oldukça sığ yorumlayan bir güruhun eline bıraktılar. İşte bu da zamanla tebaadan topluma doğru evrilen kitlelerin içinde din üzerinden büyüyen dalga dalga bir karşı devrimin yolunu açtı.

    Bugün iktidar olan Siyasal İslam bir Kemalizm ürünüdür. Yahya Kemal yerine Necip Fazıl anlayışının kabul görmesi ve altta yatan intikam duygusunun temelinde bu itilmişlik vardır. Devrim ve sonraki takipçileri hatalarıyla Karşı Devrim’e giden yolun taşlarını döşemişlerdir.

    AK Parti döneminde net bir şekilde Karşı Devrim gerçekleşmiştir. Devrim, en temelde toplumsal ve ekonomik olarak alt-kültür olanların bu alanlarda hakim sınıfın önüne geçmesi, onları altına almasıdır. 2002-2011 yılları arasına bakıldığında bunun gerçekleştiği ve eski sembolik tüm kalelerinin bir biri ardına düştüğü ortadadır.

    Bu zaman aralığında Devrim’in bürokrasi ve yargıda ki tekelleri kırılmış ve akabinde 27 Mayıs’da oluşan pretoryanist mekanizması farklı zamanlarda kurulan çeşitli ittifaklar eşliğinde devrilmiştir. Bu arada eş zamanlı olarak medya ve ekonomik anlamda sermaye de yavaş yavaş el değiştirmiştir.

    Devrim görünürlüğünü din üzerinden yaptığı için Karşı Devrim de dini manivela gibi kullanarak onun üzerinden şekillenmiş, yükselmiş ve din üzerinde yaratılan aşırı basınç en nihayetinde büyük bir patlamaya sebebiyet vermiştir. Bu patlamanın sembolü de başörtüsü olmuştur.

    2007 yılında önce Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül’ün eşinin başörtülü olması ve sonrasında AK Parti-MHP tarafından Başörtüsü yasağının kaldırılmaya çalışılmasına müesses nizam tarafından verilen hukuk dışı tepkiler (27 Nisan e-muhtırası, 367 Kararı ve AK Parti’nin kapatılması davası) adeta katalizör görevi görerek Karşı Devrim’in fitilini ateşlemiş ve yıllarca sürecek postmodern iç savaş başlamıştır.

    Karşı Devrim, Devrim’de olmayan çok önemli bir niteliğe yani kitlelere sahiptir. Kemalist Rejim’in yok saydığı, görmezden geldiği ve alt sınıf olarak gördüğü bir çok toplumsal kesim bu devrimin çeşitli zamanlarda parçası olmuş ve en çok ihtiyaç duyulan anlarda mesela 2007 Genel Seçimleri, 2007 ve 2010 Referandumu, 2011 Genel Seçimlerinde onun yanında durarak ona adeta can simidi olmuştur.

    Bir diğer kabul etmemiz gereken, yukarıda ifade ettiğimiz gerçeklik de tarihsel aralığı genişletilebilmekle birlikte en dar haliyle 2007-2011 arası Türkiye’de postmodern bir iç savaş yaşandığıdır. Nasıl ki, Devrim kurumlar üzerinden gerçekleştiyse iç savaş da Karşı Devrim’de kurumlar üzerinden gerçekleşmiştir.

    Tüm bu olayların sonrasında ise Karşı Devrim, diğer tüm devrimler gibi ortaya çıkış maksadını yok sayarak radikalleşmiştir. Yeni müesses nizam 2013 Gezi Parkı’ndan başlayarak giderek otoriterleşmiş ve 2017 yılından sonra da postmodern bir totaliter hal alarak toplumsal olarak kendisi ile niceliksel anlamda eş değer başka bir kitlenin oluşmasına sebebiyet vermiştir. Tıpkı Soğuk Savaş günlerindeki dünya gibi Türkiye iki kutuplu bir hal almıştır.

    Bu duruma ilk reaksiyon 2015 sonrası Kürtlerden ve birazda Karşı Devrim’in dinin içini boşaltarak onu esaslarından soyutlayıp, şekle indirgeyerek iktidarı için araçsallaştırmasından dolayı 2017 sonrası da kendi içerisinden gelmiştir.

    Hikayenin bundan sonraki faslında katılaşmış ama homojen olmayan bu iki kutup ya birbirine vura vura kendilerini öğütecekler ya da kutuplaşmanın onları hapsettiği buzulları eriterek hür ve refah dolu bir geleceğe birlikte yürüyecekler.

    Devrim ve Karşı Devrim’in yıkıcı ve yakıcılığına rağmen karamsar olmamak gerek zira her ikisi de bize ancak yaşayarak görebileceğimiz, anlayabileceğimiz büyük bir miras bıraktılar. Siyasal, sosyolojik ve hukuki olarak nasıl düşünülmemesi, nasıl yapılmaması ve nasıl davranılmaması gerektiğine dair laboratuvar oldular.

    Bizlere 1908-37 arasında bir tez sunuldu. 2002-17 arası anti tezi gördük. Sırada sentez var. Kör topal bir demokrasiye sahip otoriter rejimden, anti demokratik bir totaliter rejime sürüklenen devlet ve tüm mahalleleri ile toplum için bu sentez demokrasi, özgürlük, adalet ve eşitlik ortak paydasında bir araya gelmek olmalı. Kim bilir, belki de son 15 yılda yaşanan acılar ve ödenen bedeller bizlere tarihimizde ilk defa bütün mahallelerin katılımı ile yazılacak bir toplumsal sözleşmenin, demokratik bir hukuk devleti olmanın fırsatını verecek.

    Fotoğraf: Photo by Joseph Chan on Unsplash

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikKoronavirüs Körfez Krizini Çözer mi?
    Sonraki İçerik Soylu’nun İstifa Süreci ve Siyasi Geleceği

    Diğer İçerikler

    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}