Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Sosyolojik Bir Nüve: 31 Mart’tan 24 Haziran’a
    Forum

    Sosyolojik Bir Nüve: 31 Mart’tan 24 Haziran’a

    Murat Aydın8 Nisan 20235 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Siyaset okumaları, bazı istisnalar hariç belirgin şekilde içinden çıktığımız toplum kesiminin izlerini taşır. Bu nedenle söz konusu izler bazen oluşan veya oluşmakta olan değişimi aleni şekilde dışarı yansıtmayabilir. Hiç kuşkusuz, Türk siyasal hayatında Kemalist tek parti sonrasının en başat örneklerinden olup en uzun siyasal iktidar sürecini yaşayan AKP’ye ilişkin, farklı cenahlarda farklı ve bir o kadar da indirgemeci yaklaşımlar (kalıplaşmış) ortaya koyuldu. Bu uzun soluklu iktidar koşusunda; iktidar politikaları, toplumsal kesimlerin birikimleri, iktisadî kazanımlar gibi birçok etmenin yanı sıra bir o kadar belirleyici olan etmen ise siyasetin yönünü tayin edemeyen, toplumsal kamplaşmalarda bulunduğu sahanın dışına çıkmaya cesaret edemeyen muhalefet olmuştur. Kısır yaklaşım ve metotlarıyla kendi kabuklarında yeniden harmanladıkları söylemleriyle değişen ve değişmesi gereken hususları okuyamadılar, dolayısıyla müdahale edemediler. Bu durumda siyasal mecra ve basın gibi tekel yapılarda ön plana çıkan aktörler bir yanda muhafazakâr diğer yandan hegemonikleşen (baskınlaşma) söylem ve yaklaşımlarıyla siyasal alanın ruhunu stabilleştirme çabasıyla süreklilik oluşturmaya çalıştılar.

    Oysaki Türkiye’nin ağır aksak ilerleyen toplumsal dönüşümü bu uzun iktidar dönemiyle belirli bir konsolidasyona tabi olmuş olsa da sosyal ve kültürel yapıda bir o kadar keskin çatlaklar yarattı. Farklı toplumsal birimlerde farklı düzeylerde hissedilen ve bazen ayrıştıran bazen bütünleştiren boyutlarıyla bu çatlaklar, temelde toplumsal formu (süregelmiş aidiyet, algı ve beklentilerin hem mevcut yurttaş nazarında yeni nesillerle beraber aşınması) yeniden şekillendirdi. Burada yazılı-görsel veya sosyal medya da günlerce öne çıkarılanlardan ziyade odaklanılması gereken husus, toplumsal değişim ve dönüşümün bizatihi kendisidir. Diğer bir ifadeyle sosyal yapısı, sosyolojisi geçmişin siyasal söylemlerine yön veren değerlerden ayrışan yeni bir toplumsal kimlik siyasal alana sirayet etmiştir. Geziyle gün yüzüne çıkan bu sosyal ve kültürel kopuşun kendisi anakent gibi daha heterojen kimliklerin yer aldığı mekânlarda daha hissedilebilir duruma gelirken içinden geçmekte olduğumuz tarihsel eşikte siyasal ve iktisadî çöküşle birlikte sosyal ve kültürel yansımaları da belirginlik kazanmıştır.

    Yukarıda belirtmiş olduğumuz çerçeveden hareketle 31 Mart 2019 yerel seçimlerine bakacak olursak anakent belediye yönetimlerinin el değiştirmesinde farklı siyasal oluşumların farklı beklenti ve amaçlarına göre almış oldukları kararlar ve bloklaşmanın etkisi inkâr edilemez. Diğer yandan, seçim değerlendirmesinde ön plana çıkan kamplaşma, söylem ve taktikler üzerinden yapılan okumalara karşın asıl husus, seçim sonuçlarında kadrajın dışında bırakılan ve pek dikkate alınmayan toplumsal yapıdaki sosyal değişimin varlığıdır.

    Bu iddianın iki dayanağı vardır. İlki, özellikle İstanbul seçimlerinin 31 Mart’tan 24 Haziran’a taşınmasıyla ortaya çıkan oy farkı kadar eğitim ve yaş hususlarının dışında beklentileri artan bir seçmen kademesinin oy dağılımıdır. İkincisi ise değer yargıları ve yaklaşımları değişen bu kitlenin ağırlığının arttığı ortamlarda merkez sağ seçmenin oransal olarak zayıflamasıdır. Çünkü AKP ve dolayısıyla Erdoğan; üzerine inşa olduğu toplumsal dokunun kılcal damarlarını bilinçli veya bilinçsizce tahrip ederek, bir şekilde “kaybedecek bir şeyi olmayanlardan kaybedecek bir şeyi olanları” yarattı.

    Bu iddia anakent ve ilçe belediye seçimleri sonuçlarının zıtlık içermesi nedeniyle doğru görülmeyebilir. Ancak siyasal algıların güçlü olduğu toplumsal bir arayışın varlığı; söylem, tavır, yaklaşım ve üslubun niteliği kadar sorunlara yönelik vurguların ön plana çıkması pragmatizmini de beraberinde getirmiştir. Buradaki tabloyu toplumun bünyesinde ortaya çıkan dönüşümün göstergesi olarak okumak, siyaset ve siyasetin doğasındaki değişimi anlamada diğer etmenlerdeki değişim ve dönüşümün kendisini anlamaktan daha önemlidir.

    Çünkü siyasetin dili, üslubu, aktörü vb.lerinin değişmesine karşın bu değişime cevap verecek uygun bir toplumsal kesim/tabaka yoksa anlamsızlık kaçınılmazdır. Benzer şekilde iktidar söylemlerinin mahiyeti, kullanılan gücün kaynakları dikkate alındığında da toplumsal yapının sosyal sermayesinde (kişi veya kişilerin pragmatik veya doğrudan değişimi fark etmeksizin) geri dönüşü olmayacak filizlenmelerin olduğu rahatlıkla okunabilmektedir. Dolayısıyla, yerel seçimlerde (özellikle İstanbul) ortaya çıkan tablo, toplumun bileşenlerinin olabildiğince sabitlendiğine yönelik görüşler ve siyasal yelpazelerdeki yaklaşımların kendi değer yargılarına göre yorumlamalarından ziyade farklı toplumsal kesimlerdeki harmanlanmadır. Buradaki harmanlama, bir yandan siyasetin geleneksel ayrışmasını temsil eden değer yargılarını taşıyanlarda, diğer yandan ise mensubu olduğu toplum kesiminden çok boyutlu gerekçeler silsilesi nedeniyle ayrışan/kopan nesillerin öngördükleri yaklaşımların sonuçlarını taşımaktadır. Bu nedenle değişen siyasetin dili, yapılmak istenen, bulunulan konum, otoriterlik, ötekileştirici unsurların farklı tonlardaki tezahürü değil, bu tezahürlerin hitap edildiği muhataplarının normal kabul edilen veya alışılagelmiş olan her şeyden bağımsızlaşmasının yansımalarını taşımaktadır. Dolayısıyla, yerel seçimlerin siyasal ve toplumsal sonuçlarını bu olgu üzerinden okumak, gerek önümüzdeki seçimlerin anlaşılmasını gerekse de toplumdaki dönüşümü görebilmek açısından daha faydalı olacaktır.

    7 Haziran seçimleri gibi 31 Mart’tan 24 Haziran’a giden tarihsel aralık, aynı zamanda, 14 Mayıs’ın siyasal ve toplumsal izleğinin temel hedefinin nasıl olması gerektiği konusunda en bariz referanstır. Elbette ki şartlar ve koşullar bakımından karşılaştırılamaz ayrışmalar ve dinamikler olduğu ileri sürülebilir ve bunların mevcut olduğu da inkâr edilemeyecek bir gerçeklik olabilir. Ancak hem tarihsel süreklilik açısından daha yakın zamanlı bir bütünlük içermesi hem de izlenmesi gereken yöntemin sosyolojik nüvelerini barındırması bakımından yerel seçimlerin sonuçlarını anlamak önemlidir. Çünkü, siyasetin üretilmesi ve toplumsallaştırılmasında siyaseti salt aktörler (kişi ve kurumlar) ve süregelen siyaset tarzları dışında okumaya imkân veren toplumun sosyolojik değişimidir.

    Bu nedenle, geleneksel siyasal ve toplumsal söylemlerden arınmış ve yurttaşlığı merkeze almış bir siyasal yaklaşım dahilinde bu harmanlanmayı idrak etmek, mevcut düşünsel ve psikolojik eşiklerin yıkılmasında katalizör olacaktır. Bunun itici gücü ise hiç kuşkusuz AKP’nin (nihayetinde şimdiki iktidar bloğu) Türk siyasetinin 2000’lere kadar sınırlarını belirlediği ve belirli bir siyasal ve ideolojik kimlik dahilinde özdeşleştirerek lanse ettiği (Kemalizm ve ilericilik, muhafazakârlık ve ahlak, Kürt ve terörist, başı kapalı/açık ile namus vb.) sınırların içsel yozluğunun kamusal görünüm sağlamasıdır. Siyasal, iktisadî, sosyal ve kültürel koşulların uygun olduğu bir düzlemde siyaseti geleneksel perspektife sıkışarak okumak yerine, bilakis onunla eşitlenmeyi reddedip sosyolojik değişim ve dönüşümü idrak etmek ve bu minvalde konumlanmak yeterli olacaktır.

    Fotoğraf: Marc Zimmer

    L2 Siyaset Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikYeniden Refah Partisinin Ajandası
    Sonraki İçerik Ekonomi Gündemi: Dolarda Yükseliş Beklentisi

    Diğer İçerikler

    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek
    D84 INTELLIGENCE

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 Reza Talebi
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}