[voiserPlayer]
Çocuk Eğlencesi mi, Kanaat Belirleyici mi?
Türkiye siyasetinin meşhur ve oldukça küçümsenen çıkar grubu “Z Kuşağı”nın gönülsüz bir üyesi olarak bir süredir siyasî diskuru domine eden meme[1] kültürünü kimi zaman politik bir hayretle, çoğu zamansa içten kahkahalarla seyrediyorum.
Meme kavramıyla Dünya, ilkin ünlü evrimbilimci Richard Dawkins’in 1976 yılında yayınlanan “Gen Bencildir” adlı kitabıyla, “insandan insana yayılan bir kültür birimi” tanımı ile tanışmıştır[2]. Bu tanım dikkate alındığında, bugünkü anlamıyla meme’in aslında Dawkins’in tanımından çok da sapmadığını ifade etmek gerekir. Zira Dawkins’in tanımı, yazı boyunca da üzerinde duracağımız iki önemli unsur ihtiva etmektedir: kültür ve yayılma.
Mariam-Webster Sözlüğü ise meme’lerin yaygınlaşmaya başladığı 2014 senesinde, bugünkü anlamdaki kelimeyi Dawkins’in tanımından fazla sapmayarak şu şekilde tanımlamaktadır: “Bir kültür grubu içerisinde yayılan fikir, davranış, stil veya kullanım.”[3]. Sözlüğün bu tanımını son derece isabetli buluyorum, zira meme kültürünün geniş yorumlanması, yazı boyunca da üzerinde duracağımız etkilerinin ciddiye alınması bakımından son derece önemlidir.
Z Kuşağı’nın gönülsüz bir mensubu olarak bu tanıma “mizah” ögesini de eklememiz gerektiği kanaatindeyim. Nitekim meme’i oluşturan iki öge, kanımca popülerlik ve mizahtır. Dolayısıyla daha basit bir tanım sunacak olursak, meme’lere “hızlı yayılan mizah ögesi” diyebiliriz. Bu tanımda “öge” olarak belirtilen kavram, sıkça üzerinde duracağımız gibi, yalnızca resimleri değil, videoları ve hatta bazan yalnızca kulaktan kulağa yayılan ifadeleri dahi kapsayabilmektedir (bkz. meme olmak).
Şu bir gerçek ki internet ile büyüyen bizim nesil için meme’ler mizah sahasını açık ara domine etmektedir. Özellikle internet kültürünün popülerleşmesiyle, yani meme’lerin niş Facebook gruplarına ya da merdiven altı internet forumlarına özgü bir ürün olmaktan çıkıp çok daha fazla insana erişir hâle gelmesiyle bu dominasyon katlanarak artmıştır. Nedeni üzerine özellikle Batı tartışma sahasında bazı düşünceler bir süredir yazılıp çizilmektedir. “Why Memes Are Important?” başlığı altında örneğin Forbes[4] ve BBC[5] gibi pek çok öncü medya platformunda yazılar yayınlanmış, meme’lerin özellikle geleceği temsil eden Z Kuşağı nezdindeki “fikir yayma” kudretine hayranlık duyulmuştur.
Meme’lerin fikir yayma kudreti, ortaya çıkmaya başladıkları ilk zamanlardan bu yana iletişimcilerin odağında olmuştur. Zira sanılanın aksine özellikle politik meme’ler, bir durum değil, anlatı (narrative) sunmaktadırlar[6]. Bu anlatının internetin hızlılık lütfuyla birleşmesi meme’leri eşsiz bir fikir yayma organı hâline getirmektedir.
Bugün objektif bir gerçek gözüyle baktığımız fikir yayma kudreti, 2016’da Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesiyle Batı için bir teori olmaktan çıkmış, mutlak bir realite olarak siyasal iletişim diskurunu tepetaklak etmiştir. Trump gibi radikal bir siyasetçinin, alt-right (alternatif sağ) gibi radikal bir fikir akımının öncülük ettiği meme’lerle anılması, aslında ne kadar radikal bir kaynağa haiz olursa olsunlar, meme’lerin popüler siyasî diskuru şekillendirmedeki rolünü gözler önüne sermektedirler[7].
Türkiye siyaseti için de durum, meme’ler popüler siyasî kültüre angaje olmaya başladıkça çok da farklı olmayacaktır. Bu yazıda, yaşlı siyasi aktörler ve yaşlı siyaset dili tarafından küçümsendiğinin altını çizdiğim bir toplumsal grup olan Z Kuşağı’nın, diğer kuşaklar tarafından uygulanması ve hatta anlaşılması imkânsız olan bir kültüre nasıl politik bir önem kazandırdığı, ve bu politik öneme 2023 seçimlerinde Z Kuşağı’nın oyuna talip siyasî aktörlerin nasıl yaklaşması gerektiğine dair bazı tespitlerde bulunacağım.
Dileğim ve amacım, bu tespitlerin 2023 seçimlerinde Z Kuşağı’nın oy verme davranışlarını anlamakta yaşlı siyasetçilere rehber olmasıdır.
1. Meme Savaşları 101: Çerçevele & Yeniden-Çerçevele
Türkiye’de görece genç siyasetçiler bile, yaşlı siyaseti yapıyor. Oysa gençlerin mizah anlayışı da, dünya görüşü de çok farklı. Bu dünya görüşünü anlamaya çalışmak, çoğu zaman yaşlı siyaset için umutsuz bir vaka oluyor. Zira meme’ler, üzerinde sıkça durduğumuz üzere yalın bir durum değil, bir kültür ve bir anlatı teşkil etmektedir.
Gelgelelim ne kadar ayrıksı ve diğer jenerasyonlar tarafından idrakı zor bir kültür de olsa bugün siyasî diskuru domine eden meme savaşları, aslında siyasal iletişim boyutunda çok basit bir argümantasyon metodolojisini izliyor: çerçevele & yeniden-çerçeve (frame & re-frame).
Örneğin, Millet İttifakına ve 6’lı Masa’ya muhalefetiyle bilinen Muharrem İnce yanlısı bir meme, Muharrem İnce’nin nasıl gerçek muhalefet olduğu, 6’lı Masa’nın iktidar olsa bile Türkiye’nin “asıl” sorunlarına parmak basamadığı anlatısını içeren bir meme yapıyor. Yani Muharrem İnce’nin “gerçek muhalefet” olduğu iddiasını çerçevelendiriyor(Şekil-I). Buna karşın bir başka meme, Muharrem İnce’nin gerçek muhalefet olduğu iddiasını yeniden-çerçevelemek suretiyle bu iddianın yalnızca iktidarın seçimi yeniden kazanmasına yarayacağını anlatıyor(Şekil-II). İşte karşınızda meme savaşları!
Bir diğer siyasal iletişim metodolojisi ise yine son zamanlarda popüler olan bir meme türü olan editlerle gün yüzüne çıkmaktadır. Editler, meme’lere kıyasla çok daha soyut içeriklerdir. Zira iyi bir edit, yalnızca popüler bir şarkı ve vurgulu görüntüler içerir; söz ve yazı içermez veya en azından bunlarla öne çıkmaz. Dolayısyıla bir editin sunduğu anlatı çoğu zaman bir duygu dışavurumuna denk olur. Bu duygu dışavurumu hamasî olabileceği gibi tamamen melodramatik de olabilmektedir.
Editler, aslında basit bir popülist diskuru takip etmektedir. Meme’lerin anlatı niteliğinin aksine 15–20 saniyelik editler, konu aldığı siyasî figürün tek bir özelliğine vurgu yapmaktadırlar. Örneğin, Muharrem İnce’nin son günlerde popülerleşmesine vesile olan “Arabada Gaz Pedal” editi, İnce’nin genç, enerjik ve dinamik niteliğine vurgu yapmaktadır[8]. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklandığı gün Twitter ve TikTok’ta çok paylaşılan bir edit, Kılıçdaroğlu’nun halktan, Anadolulu, “bizden biri” olma niteliğini öne çıkarmaktadır[9]. Son olarak, Ekrem İmamoğlu’nun siyasî yasak davasının görüldüğü dönemlerde paylaşılan editler, İmamoğlu’nun savaşçı niteliğini öne çıkarmaktadır[10].
Görüldüğü gibi yine bir meme türü olan ve meme savaşlarının kapsamında olan editler, basit popülist diskurları takip etmekte, siyasî figürleri yalnızca tek bir özelliğine vurgu yapmak suretiyle 15–20 saniyelik duygu yoğunluğu kuvvetli anlatılara sığdırmaktadır. Böylelikle, bir siyasetçinin belki de gözden kaçan bir özelliği gün yüzüne çıkabilmekte, yahut halihazırda takdir edilen bir özelliği daha fazla kişi tarafından benimsenir hâle gelmektedir.
Peki, bu kadar anlaşılabilir gözüken meme’leri niye kimse anlamıyor?
2. Kimse Troll Falan Değil
Çok önemle vurgulamamız gerekir ki metodolojik analizi bilimsel ve sistematik bir siyasal iletişim stratejisiyle paralellik gösteren meme’leri yapanlar, siyasal tartışma sahamızda pek çok duyduğumuz gibi “paralı troller” değil, yalnızca eğlenmek, bir adım daha öteye gidersek, siyasal bağlamda, sevdiği adayın tuzuna bir çorba da kendisi atabilmek isteyen gençlerdir.
Zira yukarıda aslında meme’lerin siyasal iletişim teorisi uyarınca gayet anlaşılabilir olduğunun altını çizdik. Ancak anlaşılmayan bir şey var, o da aslında meme’lerin stratejik yapısından ziyade özünün ne olduğu: eğlence.
Bir şarkının, dansın, figürün, ismin meme olması, tamamen spontane düzenin ürünüdür. Bu spontane düzeni besleyen öz, konu meme kültürü olduğu zaman sadece ve sadece eğlencedir, hepsi bu.
Meseleye biraz daha geniş bir pencereden bakabilmek adına siyasetten bir an uzaklaşalım.
Örneğin şarkıcı Simge Sağın, son derece popüler bir sanatçıdır. Simge’nin “Aşkın Olayım” şarkısını okumakta olduğunuz yazı için araştırırken, şarkının 2018’de yayınlandığını gördüğümde şok olmuştum; zira popüler şarkılara herkes gibi bir şekilde maruz kalan ben, bu şarkıyı ilk 3–4 ay evvel TikTok editleriyle, daha sonra Galatasaray’ın forveti Mauro Icardi’nin gol atmasıyla duyduğuma yemin edebilirim. Simge, TikTok, Icardi… Bu üçlüyü yapay biçimlerde bir araya getirmek nasıl mümkün olabilir? Cevap basit: Olamaz.
Popüler bir sanatçı olduğunun altını çizdiğimiz Simge’nin son derece başarılı ve bir o kadar da profesyonel bir PR ekibi olduğuna eminim. Sizce bu PR ekibiyle TikTok’da nightcore[11] hale getirilmiş “Aşkın Olayım” şarkısı arasında herhangi bir finansal bağlantı var mı? Bunu iddia etmek, en olmaz komplo teorisine inanmaya denk geliyor benim için.
İnsanların şarkıyı kullanmasının ardındaki en temel sebep, şarkının ve o şarkıyla ortaya çıkan editlerin eğlenceli olması, hepisi bu.
Dolayısıyla, “Aşkın Olayım” şarkısının meme olması nasıl “paralı trollerin” işi değilse, herhangi bir siyasetçiye, hatta en olmaz dediğinize bile meme’ler, editler yapılması paralı trollerin değil, yalnızca eğlenmek isteyen gençlerin işi.
Ama tabii arada istisnalar olmuyor değil. Bazan boomer’ların meme kültüründen faydalanmaya çalıştıkları elbette göze çarpıyor. Ancak bu, hiçbir şey değilse bile yalnızca cringe bir durum ortaya çıkarıyor, o kadar. Utanç verici olması da nihayetinde onun spontane düzenin yarattığı bir meme kadar tutmamasına vesile oluyor. Dolayısyıla, paralalı troller yok değil, ancak endişelenecek bir şey yok, şimdilik.
Örneğin Muharrem İnce’nin “Arabada Gaz Pedal” editiyle parladığı son günlerde, İnce lehine bir Twitter etiketine bot basıldığı tespit edilmiş(Şekil — III). Bu durumun en hafif tabirle utanç verici olduğunu ve siyasetçinin özellikle genç seçmene ulaşması bakımından para ziyanından başka bir şey olmadığını tespit etmek çok da zor değil.
Yapay Twitter etiketlerinin genel seçimlerde bir adayın seçilmesinde rol oynayabileceği Hindistan üzerinden yapılan bir araştırmada masaya yatırılmış olsa da[12], Türkiye’de ve özellikle genç seçmene ulaşabilme noktasında aynı sonuçlar vereceği son derece şüphelidir.
Elbette, yine spontane düzene aykırı yapay üretim meme’ler de gündeme gelebilir. Gelgelelim bu tür ürünlerin de spontane bir meme gibi popülerlik kazanması son derece güçtür. Zira, meme’lerin çıkış noktası, üzerinde sıkça durduğumuz üzere, yalnızca mizah ve eğlencedir. Bu surette didaktik kaygılar içeren yapay meme’ler en iyi ihtimalle utanç verici olmakla yetinecektir.
Bu nedenle, zaten biz gençlerin burun kıvırıp geçtiği komik olmayan meme’ler üzerine yaşlı siyasetçiler de çok durmamalı, paralı troller anlatısına sarılmamalıdırlar. Zira bu anlatı, belli bir yaşın üzerindeki seçmeni belki “biz vs. onlar” anlatısı üzerinden konsolide edebilse de gençleri yalnızca kendisinden soğutmaktadır.
Kaldı ki zaten spontane düzen, bu tip komik olmayan yapay meme’lere de en ağır racondan çok daha iyi cevap verebilmektedir. Örneğin Twitter’da bir kullanıcı, Muharrem İnce’nin Memleket Partisi’nin resmî hesabından yapmaya çalıştığı ve komik olmayan bir meme’in paralı sosyal medya ajansları tarafından muhtemelen ücret karşılığı retweet edildiğini tespit etmiştir[13]. Bunun üzerine Millet İttifakı kanadı “sabrımızı taşırmayın” minvalinde bir açıklama yayınlamamış, kimi bağımsız kullancılar söz konusu utanç verici olayı tiye almıştırlar[14]. Kanımca bu gibi yeniden-çerçevelemeler, hem para karşılığı elde edilemeyen etkileşimi boşa çıkarmakta, hem de bu çabayı son derece gülünç hâle getirmektedir. Bu örnek, meme savaşlarının özündeki çerçeveleme ve yeniden-çerçeveleme stratejisinin başarılı bir uygulamasıdır.
Bir taraftan da, siyasetçi yaşlı olmasa da Türkiye’de yapılan siyaset pratiğinin yaşlı bir pratik olduğunu da tekrar ifade etmek gerekir. Örneğin Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığının henüz sadece bir ihtimal olduğu dönemde gündeme gelen “KK Aday Olmasın” meme’ini yapıp paylaşan gençleri Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları Başkanı Gençosman Kilik, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından finanse edilmekle suçlamıştı ve hatta “sabrımızı taşırmayın” diye tehdit etmişti[15]. Bu PR bakımından son derece yanlış söyleme karşı, spontane bir biçimde “KK Aday Olmasın” meme’ini beğenip paylaşan gençler, bu sefer Kilik’i bir meme hâline getirmiş ve eleştiri oklarını ona karşı yeniden-çerçevelemişlerdi(Şekil — IV). Bununla da sınırlı kalmamış, “KK Aday Olmasın” meme’i Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı resmen açıklanıncaya kadar, Kilik’in racon denemesine rağmen sürmüştür.
Özetle, meme savaşlarının büyülü dünyasında eğer oyunu kuralına göre oynamazsanız oyun dışı edilirsiniz. Kilik’in spontane şekilde bir meme geliştiren gençlere karşı bu çıkışı, ona ve Cumhuriyet Halk Partisine gençler nezdinde sadece puan kaybettirmişti. Nitekim “sabrımızı taşırmayın” minvalinde raconların genç siyasette (neyse ki) hiç yeri yoktur. Elbette, tekrar ettiğim gibi, Türkiye’de genç siyaset de kendisini yaşlı siyasetçilere beğendirme pratiği olduğundan, durum az da olsa anlaşılmaktadır. Bundan sonra bir meme dalgasıyla karşı karşıya olan genç siyasetçilere, eğer Kilik’in durumuna düşmek istemiyorlarsa, önerim; oyunu oynamaları, eğer oynamak istemiyorsa da hiç karışmamaları olurdu. Oynamak isteyenler için özünde oyunun kuralları çok basit: Eğlenceli bir öge bul, çerçevele ve yeniden-çerçevele.
3. Denemeye Çalışma, Önünü Aç
Son tespite gelirken Türkiye siyasetinde genel bir problemi belki de masaya yatırmak gerekir: delegasyon eksikliği. Siyasi figürlerin her işe koşturmasının, alakasının olup olmadığı her konuda tespit ve değerlendirmelerde bulunmasının makbul olduğu “lider odaklı” (bkz. lider kültü) bir siyasî atmosferden söz ediyoruz. Bu durum, elbette, birçok konuda olduğu gibi siyasal iletişimde de spontane düzene gereken önem verilmeden, yapay ve kişi odaklı kampanyaların gündeme gelmesi ile neticeleniyor. Bu tutum, belki çeşitli iletişim stratejileri bakımından bir noktaya kadar kabul edilebilir olsa da genç siyaseti ve özel olarak meme savaşları bakımından kesinlikle vazgeçilmesi gereken bir pratiktir.
Konu meme savaşları olduğu zaman siyasetçilerin tutumu iki türlü olabiliyor; (1) Meme’lere tamamen yüz çevirmek; (2) PR takımına bir meme hazırlatmak. Aslında dikotomi bu olduğu sürece Gençosman Kilik gibi siyasi figürlerin bir meme üzerine bu kadar sinirlenmesini anlamak Türkiye siyaseti bakımından çok da zor olmuyor (bkz. It’s just a meme bro).
Yalnızca bu ikilem üzerinde durduğumuzda meme’lere yüz çevirmenin, kendi bir meme hazırlamaya çalışmaktan siyasal iletişim bakımından çok daha evlâ olduğu kanaatindeyim. Zira üzerinde çokça durduğumuz üzere meme kültürü, spontane düzenin bir ürünüdür. Spontane düzene yapay bir çubuk sokmaktansa tamamen kayıtsız kalmak, iletişim stratejisi bakımından her zaman daha iyi sonuçlar vermektedir; çünkü cringe olma ihtimali tamamen ortadan kalkmaktadır.
Muharrem İnce’nin, örneğin, tamamen spontane bir biçimde ortaya çıkan “Arabada Gaz Pedal” meme’inin yarattığı rüzgarın tabir caizse gazına gelerek Memleket Partisi’nin kurumsal hesabından bir meme paylaşıp bunu ajans hesaplarına muhtemelen ücret karşılığı retweet ettirmesi, hem olumlu hem de olumsuz pratikleri bakımından faydalı iki örnek teşkil ediyor. İlk başta İnce’nin “Arabada Gaz Pedal” meme’ine kayıtsız kalarak yalnızca gençlerin eğlendiği bir akımı kanalize etmek suretiyle dışarıdan bir ilgiyle yaklaşması, kanımca onun popülaritesine artı yazıyodu. Hatta İnce, bir adım ileriye de giderek, kişisel hesabında bu meme’in farkında olduğunu ve gençlerin dans etmek ve eğlenmek suretiyle bu meme’e katılmalarından mutlu olduğunu ifade etmişti. Zannımca bu, siyasal iletişim bakımından gelebileceği zirveydi.
Ancak ne zaman ki İnce kendisi de meme yapmaya kalkıştı, o zaman zirveden aşağı doğru kaymaya kalkıştı. Zira özellikle kurumsal hesaplardan paylaşılan ve ajanslara retweet ettirilen meme’lerin gençler nezdindeki görünüşü en hafif hâliyle aşağıdaki “Nabersiniz, sevgili gençler” meme’ine denk oluyor.
Bu anlayış farkı, yaşlı bir siyasetçi gözünden meme savaşlarının en az kavranması gereken kısmı. Zira bu, yaşlı siyasetçiler tarafından yalnızca kabul edilmesi gereken bir gerçeklik, o kadar. Fazlasına karışmadan gençlerin spontane biçimde eğlenmesine seyirci kalmaları, genel siyasetleri ve iletişim stratejileri bakımından en isabetli sonuçları doğuruyor, tersi ise en isabetsizleri.
Örneğin Ahmet Davutoğlu, AKP iktidarındaki yıllarının birçok gencin ilk gençlik yıllarına denk gelmesi sebebiyle pek çokları tarafından en iyi ihtimalle çekimserlikle yaklaşılan bir isim. Millet İttifakı içinde gençlerin oldukça mesafeli olduğu Davutoğlu bile şahsına dair son derece pozitif bir meme’in konusu olabiliyor. “Kaslı Davutoğlu” meme’i örneğin, ilk gördüğüm andan beri her seferinde beni güldürmeyi başarıyor.
Davutoğlu’nun ve Gelecek Partisinin son derece heyecanlı bir PR ekibi olduğuna eminim. Onlara naçizane tavsiyem, bu meme’in spontane biçimde gelişmesine izin vermeleri olurdu. Söz konusu meme’i yapan gençlerin Gelecek Partisine yahut Davutoğlu’na sempati duydukları için bunu yaptıklarını düşünmek, şu ana dek üzerine durduğumuz tüm gerçeklikleri de hesaba katarak, yanlış olurdu. Komik olduğu için yapılıyor. Komik olduğu için yapılan bu meme’ler, seçim sathında Ahmet Davutoğlu’nun genç muhalif seçmen nezdindeki algısını az da olsa pozitif bir ibreye çevirecektir. Ama ne zaman ki kurumsal hesapların herhangi birisi, Gelecek Partisi, Gençlik Kolları yahut Ahmet Davutoğlu bu meme’e el atar, o zaman işin büyüsü bozulur ve ibre Davutoğlu’nun aleyhine işlemeye başlar. Tek yapmaları gereken, gençleri sevdikleri şeyi yapmaları konusunda serbest bırakmaları.
Bu noktada atılabilecek tek adım, eğer bu meme Davutoğlu aleyhine işlemeye başlar hâle gelirse bunu yeniden-çerçevelemek suretiyle Davutoğlu lehine işler pozisyona geri getirmeye gayret etmek olmalıdır. Gelecek Partisi’nin bu konuda kafa yoracak genç gönüllüsü muhakkak vardır. Eğer yoksa, umarım, Davutoğlu aleyhine de olsa meme yapan gençleri “Sabrımızı taşırmayın” diye tehdit edecek figürleri yoktur.
Sonuç
Türkiye’de gençler ve özel olarak Z Kuşağı, boomer’ların idrakının çok ötesinde politize durumda. Bunun sebebi, kişisel bir ihtiras yahut akran baskısından ileri gelen bir mahalle çatışması değil. Gençlerin politize olmasının tek sebebi, en iyi hayatlarını yaşayamıyor olduklarını düşünmeleri. Bu da, hayatları boyunca politizasyondan anladığı tek şey polarizasyon olan yaşlı kuşakların idrakı ötesinde bir durum.
Türkiye’de gençlerin siyasî talepleri yaşlı siyaset pratikleri tarafından son seçimlerin her birisinde küçümsenmiş, rap şarkılarına ve internet kotası vaatlerine hapsedilmiş durumda. Oysa gençlerin siyasetten beklentilerinin başında eğitim, iş ve refah gibi son derece yapısal kavramlar gelirken, gençlerin mevcut siyasetten algıladığı şeylerin başında kavga/çatışma kavramları gelmektedir[16]. Başka bir ifadeyle, Türkiye siyasetinin en çok küçümsenen çıkar grubu olan gençlerin siyasetten beklentisi, yaşlı siyaset pratiklerinin algısının aksine çok daha olgun ve yapıcı politikalardır.
Bu beklentilerin mevcut siyaset yapıcılar tarafından boşa çıkarılması, gençlerin kendine has diliyle ve mizah anlayışıyla da birleşince Türkiye politik atmosferini oldukça farkı bir rotaya itmektedir. Zira meme kültürü, özünde gençlerin yine gençlerle anlaşmak amacıyla kullandıkları bir iletişim yöntemidir. Böyle kalacaktır da. Nitekim yaşlıların gençlerle bu yolla anlaşmaya çalışması cringe, gençlerin bu yolla yaşlılara ulaşmaya çalışması ise manasızdır.
2023 seçimlerinde TEAM’e göre 13 Milyon Z Kuşağı oy kullanacaktır[17]. Bu rakam, siyasetçilerin vaat ve iletişim stratejisinin büyük bir yüzdesini kaplayan boomer seçmenin sayısına (12.9 Milyon) denktir. Dolayısyıla demografik olarak aynı yüzdeyi kaplamalarına karşın ortada politikaların doğrudan muhatabı olan bir çıkar grubu, diğer tarafta ise küçümsenen ve zaman zaman hiçe sayılan bir çıkar grubu vardır.
Şüphesiz hiçbir siyasî atılım açıkça taraf belirtmese dahi Z Kuşağı 2023 seçimlerinde oy kullanacaktır. Ancak, Türkiye tarihinin belki de en önemli seçimine doğru giderken bir siyasî iradenin, hele muhalif bir siyasî iradenin genç seçmenin çıkarlarına yüz çevirmesi siyasî intihardan farksız olacaktır. Bu durumda, muhalif siyasî iradelerin TikTok’ta paylaşıldığı için sempati kazandığı öne sürülen siyasî figürlere burun kıvırması isabetli olmayacaktır.
TikTok paylaşımları ve meme’ler Z Kuşağı’nın oy tercihini doğrudan belirlemese de, onlar için artık kuşkusuz bir siyasî iletişim aracı hâline gelmiştir. Dolayısyıla isabetli olan pratik, bu medyanı küçümsemek değil, nasıl lehe çevirileceği yönünde kafa yormak olmalıdır. Nitekim gençlerin gözünde iyi bir edit, boomer’ların gözündeki iyi bir miting konuşmasından çok daha tesirli olabilmektedir. Bu, küçümsenmesi değil, anlaşılması gereken bir tutumdur.
Notlar & Referanslar
[1]: Bağlam bakımından açık olsa da kelimenin Türkçe’deki eşanlamlısıyla farkını vurgulayabilmek adına popüler ve hızlı yayılan mizah ögesi anlamındaki meme kelimesini yazı boyunca italik olarak kullanacağım.
[2]: Veerasamy, N., ve W. A. Labuschagne. “Increasing and Visualising Meme Effectiveness.” Journal of Information Warfare 13, no. 4 (2014): 97–112. https://www.jstor.org/stable/26487470.
[3]: Veerasamy A.g.e.
[4]: David Ryan Polgar “Why Understanding Memes Is Important To Grasping What People Are Really Saying In 2020” Forbes (Haziran 2020)https://www.forbes.com/sites/davidryanpolgar/2020/06/04/why-understanding-memes-and-internet-humor-is-important-to-grasping-what-people-are-really-saying-in-2020/?sh=397bd8aa4da2
[5]: Helen Brown “The Surprising Power of Internet Memes” BBC (Eylül 2022) https://www.bbc.com/future/article/20220928-the-surprising-power-of-internet-memes
[6]: Veerasamy A.g.e.
[7]: Daviess, Beth. “‘Making Memes and Shitposting’: The Powerful Political Discourse of Alt-Right Meme Culture” (2019). https://ssrn.com/abstract=4118990
[8]: https://twitter.com/Qwear7Bjk/status/1633882535292698721?s=20
[9]: https://twitter.com/importantcilik/status/1632686059136991236?s=20
[10]: https://twitter.com/kutsalhokage/status/1603091727354630144?s=20
[11]: Şarkıların hızlandırılıp sesin tizleştirilmesi suretiyle oluşturulan bir meme kültürü.
[12]: Jakesch, M. vd. “Trend Alert: A Cross-Platform Organization Manipulated Twitter Trends in the Indian General Election” Proceedings of the ACM on Human-Computer Interaction 5 (2021) https://dl.acm.org/doi/abs/10.1145/3479523
[13]: https://twitter.com/jonykitar/status/1634257029215969281?s=20
[14]: https://twitter.com/ychpcilik/status/1634488332804579328?s=20
[15]: https://twitter.com/whisperhaber/status/1621897186328952834
[16]: Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi “Gençlerin Siyaset Algıları ve Siyasetten Beklentileri” (2021)
[17] Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi A.g.e.
Fotoğraf: Alex Radelich