Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Kahramanın Yolculuğu: Türk Modernleşmesi
    Forum

    Kahramanın Yolculuğu: Türk Modernleşmesi

    Ali Efe29 Ekim 20196 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme dönemi ile başlayan ve ardılı Türkiye Cumhuriyeti ile devam eden Türk modernleşmesi, 2 asırlık sürecin sonunda bugünkü Türkiye’yi yarattı. Coğrafyamızdaki birçok ülkede iç savaşlar, cuntalar ve işgallerle yarım kalan modernizm süreçleri Türkiye’de ilerlemesini sürdürebildi. İnişleri, çıkışları, başarıları ve başarısızlıkları ile bu büyük deneyim, son yıllarda ise kabuk değiştirdi. Uzun yıllarca yönetici elitin, ülkeyi oluşturan halkı zoraki olarak ileriye götürme çabası olarak görülebilecek bu hareket artık hiç olmadığı kadar halkın talepleriyle şekilleniyor.

    Osmanlı ile Avrupa devletleri 15. yüzyılda birbirlerinden farklı iki trend izliyordu. Osmanlı, devşirme ve Türk bürokratların yardımıyla padişah tarafından merkezden yönetilen bir devletken, Avrupa’da henüz merkezi yönetimler yerel soyluların gücünü kıramamıştı. 17. yüzyıla gelindiğinde ise, Osmanlı hızlı genişlemeyi takip edecek bürokratik yapıyı kuramamış ve giderek yerel güçlere taviz veren bir hale gelmişti. Avrupa’da ise durum tam tersi yönde ilerlemiş, Avrupa devletleri merkezi güçlendirmiş, bu merkezi gücü de kurumları ile yönetir hale gelmişti. İşte tarih kitaplarımızda beceriksiz padişahları duymaya başladığımız dönem de bu tarihlerde başlar. Padişahların beceriksizliği yaftası ve klişesi aslında bir erken modern bürokrasinin yokluğunun kavramsallaştırma yoksunlarına yönelik şifreli ve çarpık bir ifadedir.

    Türk modernizmi temelde bir kurumsallaşma çabasıdır. 3. Selim, 2. Mahmud gibi progresif padişahlarla başlayan süreç, Tanzimat ricalinin bu misyona el koymasıyla bürokrasiye devredilmiştir. Bu süreç 2. Abdülhamit dönemine kadar Osmanlıcılık ülküsü ile devam etmiş, Abdülhamit ile birlikte ise daha İslami bir hüviyete bürünmüştür. Abdülhamit döneminde Tanzimat ile başlayan, devletin ve ordunun belkemiğini oluşturacak asker-bürokrat elitin yetiştirilmesi süreci aynı hızda devam etmiş, bu dönemde meclis kapalı olsa dahi gizli siyasi teşkilatlar aracılığıyla halkın en azından eğitimli kısmının siyasete iyiden iyiye alışmıştır.

    Abdülhamit, kendi kurduğu okullardan mezun olan ama kendisinin yetersizliğine ve zamandışılığına tahammül edemeyen genç askerler tarafından devrilip, meclisin tekrar açılması ile siyaset tekrar gün yüzüne çıkmış, Türkiye 1908-11 yılları arasında görece bir siyasi özgürlük dönemi yaşamıştır. 1908 aslında askeri bürokrasinin sivil bürokrasiyle ortaklaşa bir gücü devralmasıdır. Ancak sivil bürokrasi etkinliğini kısa zamanda askeri bürokrasiye ve ideolojik güdümlü bir partiye yitirecektir.1908 devriminin öncülerinden Mahmut Şevket Paşa’nın suikastı ve Balkan Savaşları ile ise bu süreç yerini İttihat ve Terakki diktatörlüğüne bırakmıştır.

    İttihat ve Terakki yönetimi, iktidarda kaldıkları kısa süreçte hem yaptığı reformlarla, hem de yönetim kademesini modernizmle barışık kadrolarla doldurması ile Osmanlı’ya modern devlet olma yolculuğunda kademe atlatmıştır. Bu dönemde cumhuriyeti yaratacak kadrolar devlet yönetimine katılmış ve Kurtuluş Savaşı’nda çokça ihtiyaç duyacakları deneyimi edinme şansı kazanmıştır. Osmanlı’nın Balkan Savaşı ve Dünya Savaşı hezimetlerine de yakından şahit olan bu insanlar, gelecekte ülkeyi yönetirken İttihat ve Terakki Fırkasının düştüğü yanlışlardan sakınabilmişlerdir.

    İttihatçılar başarısız Balkan ve Dünya Savaşı deneyimlerinin ardından ülkeyi ortada bırakıp, Almanya’ya doğru kaçarken, Türk modernleşmesinin en sıkıntılı günleri de yaklaşıyordu. Osmanlı Ordusu savaş boyunca Çanakkale dışında zafer kazanamamış, Kut-ul Amare gibi birkaç muharebede başarılı olmuşsa da her cephede geri çekilmek zorunda kalmıştı. Çanakkale’deki zafer de dahil olmak üzere, Osmanlı Ordusu büyük kayıplar vermiş, yıllarca verilen uğraşın sonucunda ortaya çıkmış bir avuç eğitimli gencinin de önemli kısmını kaybetmişti. İleride kurulacak cumhuriyet, savaşı kazanıp ülkeyi imara giriştiğinde bu kayıpların etkisi daha da açık şekilde görülecekti.

    Savaşın ardından başlayan ülkenin işgali, o güne kadar oluşturulan kurumların işgalci güçlerce birer birer ortadan kaldırılmasına imkan tanıdı. Geriye ise sadece 1. Dünya Savaşı’nın insan kıyımından kurtulmuş bir avuç eğitimli asker ve bürokrat ile yıllarca savaşlarla, açlıkla ve hastalıkla boğuşmaktan güçsüz düşmüş cılız Anadolu insanı kalmıştı. İşgale karşı yerel direnişlerle başlayan mücadele, 1. Dünya Savaşı’nın parlak askerlerinin etrafında merkezi bir muhalefet hareketine dönüştü. Kısa zamanda silahlı muhalefetin, Ankara’daki meclisin kontrolü altına alınmasıyla, isyancı güçler olarak adlandırılan bağımsız silahlı gruplar, bir ulusal bağımsızlık ordusuna dönüştü. Mustafa Kemal Paşa’nın yönettiği Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile askeri açıdan başarıyla sonuçlanan Kurtuluş Savaşı, Lozan Antlaşması ile de uluslararası alanda tasdik edilmiştir.

    Savaşın ardından önce padişahlığın, ardından da hilafetin kaldırılması ile cumhuriyet, Türk modernleşmesinde en büyük atılımın yapılacağı süreci başlatmıştır. İzmir Suikastı ardından yönetimdeki İttihat ve Terakki yanlısı muhafazakar öğelerin de bastırılması ile Mustafa Kemal Atatürk bünyesinde cisimleşen cumhuriyet devrimleri, Anadolu’nun siluetini değiştirirken, vatandaşlarının da dünyaya bakışlarını değiştirmeye başlamıştı. Kısa sürede hem modern devlet kurumları oluşturulmaya başladı, hem de bu kurumların işlemesini sağlayacak eğitimli nesiller yetiştirildi. Aslında cumhuriyet temel olarak Osmanlı kurumsallaşmasını sürdürürken yeni getirdiği paradigma bu kurumsallığın ancak bir zihinsel devrimle sürdürülebileceği fikrine dayanmasıydı. Bu ise bir kültürel devrimi öngörüyordu.

    Atatürk’ün ölümü ile birlikte İsmet İnönü başa geçti. İsmet İnönü, genç cumhuriyetin emeklemekten, yürümeye geçtiği süreçte, ülkeyi 2. Dünya Savaşı’ndan uzakta tutarak, reformların yarıda kesilmesine engel olmuştur. Savaşın ardından Sovyetler Birliği’nin yarattığı tehlike karşısında Batı dünyası ile iyice yakınlaşan Türkiye, yönetim biçimi olarak da Batılı demokrasilerin izinden gitti. Bu dönem de tıpkı cumhuriyetin kuruluşu gibi Türk modernleşmesinde bir zıplama noktası olmuştur. İktidarın tek sahibi olan İsmet İnönü, seçimlerle iktidarı bırakmış ve ardından 1960 darbesine kadar, ülke Demokrat Parti tarafından yönetilmiştir. İsmet İnönü’nün seçimlerle iktidarı devretmesi, Türk modernleşmesinin ve Türkiye’nin demokratik olgunluğunu göstermesi açısından önemlidir. Bugünden bakıldığında, çevremizdeki ülkelerden; Rusya, Mısır, Suriye gibi benzer modernleşme süreçlerinden geçtiğimiz ülkelerin hiçbirinde muhaliflerin seçim sonucunda yönetimi devraldığı bir örnek yoktur.

    1960 darbesi ve ardından gelen demokrasiye karşı hareketler de etrafımızdaki ülkelerden farklıdır. Türkiye’de darbeler hiçbir zaman askeri diktatörlüklere dönüşmemiş, asker ve bürokratlar meclisin ve hükümetin üzerinde baskı oluştursa da direkt yönetimde oldukları dönemler kısa sürelidir. Bizim aksimize, bölgemizde; Saddam, Abdülnasır veya Yunan albaylar cuntası gibi askerlerin yönetimde uzun süreler kaldığı çokça örnek mevcuttur. Türkiye’de ise 1960 darbesi sonrası Milli Birlik Komitesi üyelerinin cunta kurma denemeleri de, Talat Aydemir gibi ardılı hareketler de bertaraf edilmiştir.

    Türk modernizmi, 90’larda merkez siyasetin çökmesi ile, bugün içinde olduğumuz, son faza geçti. Önce padişahlar, sonra bürokratlar ve askerle ilerleyen modernleşme süreci, halk ile bütünleşmeyi yıllarca beceremedi. 2000’lerin ilk yıllarında bu durum yavaş yavaş değişmeye başladı. Artık askeri ve bürokratik elit modernleşmenin motoru olmaktan çıkıyordu. Bugüne gelirken, yönetici elitin Türk modernleşmesi sürecinde ivme kaybına sebep oluşu, toplumda reaksiyon doğurdu.

    Türk modernleşmesi, toplumun eksiklerini görmüş ve bunlara çözüm üretmeye çalışan küçük bir azınlığın başlattığı bir atılımdı. Bu eksiklerin ne kadar kapatıldığı veya reformların ne kadar yeterli olduğu tartışılabilse de modernleşmenin toplumun geniş kesimleri tarafından kabul gördüğü bir gerçek. Bugünün Türkiyesi, ne Afganistan gibi modernleşme çabası iç savaşa kurban gitmiş bir ülke, ne Irak gibi askeri diktatörlüğe dönüşmüş ve başarılamayacak emperyal hedefler peşinden koşarken egemenliğini yitirmiş bir devlet, ne de Mısır gibi yozlaşmış askeri elitin kontrolünde bir ülke. Türkiye bunların tam tersine, vatandaşın vergisiyle devleti finanse ettiği ve karşılığında devletten, modern devletin gerekliliklerini sağlamasını beklediği bir ülke haline geldi.

    2. Mahmud, Mustafa Kemal Atatürk gibi liderler, reformlarını bugünkü gibi bir toplum yaratma hayaliyle yapmıştı. Cumhuriyet’in yeni yaşını kutlarken, şunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz ki; Türk modernizmi başarılı olmuştur. Çünkü tarihimizde ilk kez toplum, devleti yöneten elitten daha hızlı bir modernleşme arzuluyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediğim gibi “Millet, beynelmilel umûmî mücadele sahasında sebeb-i kuvvet olarak ilim ve vasıtanın ancak muasır medeniyette bulunabileceğini bir hakîkat-i sâbite olarak umde ittihaz eylemiştir”. Bu ise yepyeni ve hala tam olarak teslim edilmemiş yeni bir dinamik ki sancılarını yakından soluyoruz. Tıpkı 1908 ve ardından yaşanan sancılı sürecin cumhuriyeti doğurması gibi 200 yıllık modernizm dümeninin el değiştirmesi de yeni bir basamak olacaktır.

    Fotoğraf: Eva Grey

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikÖzgürlük Dostları, Ümitsizliğe Kapılmayın*
    Sonraki İçerik Çerçeve | Rus Gambiti #15

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Transformation of the Sovereign in Liberal Democracy and Criticism of Liberalism from Schmitt’s Perspective

    16 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Deniz Nas

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Yazılar Salih Yasun

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}