Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » İhtiyacımız Neo-Kemalizm mi?
    Forum

    İhtiyacımız Neo-Kemalizm mi?

    Tarık Çelenk22 Ekim 20206 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Osmanlı 19. Yüzyılın başlarından itibaren aleyhine dünyanın değiştiğinin farkına varmıştı. Bu devirden itibaren başlattığı idari ve anayasal reformlar takdire şayandı. Aynı dönemde Çarlık Rusya’sı ve Meiji Japonya İmparatorluğu’nun reformları da gerçekleşiyordu.

    Osmanlı Islahat, Tanzimat, anayasal vatandaşlık, meşrutiyet ve anayasa denemeleri derken, ordu, dışişleri ve tüm bürokrasi bugünlere uzanan köklü reformları yaşıyordu. Dışarıda ve içeride Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük politikaları sırayla deneniyordu. Tüm bu çabalar İmparatorluk’un dağılmasını durduramıyordu.

    Özellikle Reşit, Fuat ve Ali paşalar ile başlayan radikal köklü reformların kısa vadede sonuç verememesine hep üzülürüm. Bu reformların bir zihniyet dönüşümünü oluşturabilmesine değin sonuç alınamayacağı aşikardı. Zira reformların entelektüel önderleri ve temel felsefesi henüz oluşmamıştı. İdari taklit seviyesindeydi.

    Ancak, burada başka bir temel unsurun, yolsuzluk probleminin aşılamamış olmasını da ifade edebiliriz.  Namık Kemali Hürriyet (1869-1870) gazetesinde şöyle ifade ediyordu: “Bizim milletimizin sairleri gibi sanatkâr ve faal etmeğe mâni olan sebeb-i mücerred usul-i idare-i mülkiyemizin yolsuzluğudur.” Bu da başka bir deyişle, yolsuzlukların sebep olduğu çürüme içinde reformların başarılı olamayacağının bir ifadesi oluyordu.

    Batı ve modernite ile karşılaşmamız hep askeri alanda cereyan ediyordu. Kafamızda hep düşmanın silahı ile en iyi şekilde silahlanma vardı. Bu anlamda ordu ve kurumları ıslahat veya modernleşmenin odağının temelleriydi. Eski adlarıyla mühendishane-i bahri ve berri hümayunlar; İ.T.Ü, tersanelerimiz veya harp okullarımızın kuruluşu hep bu sürecin temelini teşkil ediyordu.

    Rüştiyeler ve idadilerle beslenen Harbiye, Tıbbiye ve Mülkiye yetenekli Balkan ve Anadolu çocuklarının eğitim mekanları oluyordu. Bu yeni jenerasyon her alanda Batı ile muhatap olma şansını yakalıyordu. Bu durum aynı zamanda mevcut sistemin yetersizliğini sorgulamak için ayrı bir sebep teşkil ediyordu. Bu gençler bu “vatan” nasıl kurtulur idealini şiar edinmişlerdi. Kurdukları legal illegal her türlü yapıyla bu ideale çalıştılar. Genç Enverler, Mustafa Kemaller yıllar boyunca Makedonya dağlarından, Libya ve Filistin çöllerine hep bu idealin peşine koşturdular.

    Enverlerin jenerasyonu 30’lu yaşlarında devletin kaderinde büyük sorumluluklar aldılar. Romantizm ve idealizmleri hiçbir zaman realizm ile barışamadı. I. Dünya Savaşı sırasında imparatorluk çökerken sadareti bırakıp ülkeyi terk etmek zorunda kaldılar. Bu ekibin ayrılması, siyasetin dışında kalmayı başarabilmiş aynı jenerasyonun Mustafa Kemal önderliğindeki ekibin önünü tarihin bir cilvesi olarak açmıştı.

    Mustafa Kemal doğuştan bir liderdi, ancak önü baskılanmıştı. Hem sahada hem de entelektüel alanda çok iyi yoğrulmuş bir Osmanlı subayıydı. M. Kemal gerek kendi gerekse devletin deneyimlerini liderliği ile birleştirerek yeni bir devletin kurulmasına önderlik etti. Yeni devlet kim ne derse desin Osmanlı Devleti ve modernleşmesinin devamı ve göreceli başarısıydı.

    Atatürk’ün devrimci yönünün Osmanlı modernleşmesi hızının çok ötesinde ve radikalce olduğunu da görmemiz gerekiyor. Osmanlıyı yıkan toplumsal ve kültürel çürümenin üzerlerine radikalce gidildi. Zaman kısaydı, evrim veya rıza üretme yerine devrimler genellikle tercih edildi. Askeri disiplinle ve hızla yapılan reformlar, ülkeye yeni ve farklı bir kimlik kazandırdı. Kadın hakları ve eğitim yaygınlaştırılması gibi konularda tartışılmaz başarılar elde edildi. Hızla yapılan devrimlerin doğal olarak olumsuz yan etkileri de olacaktı. Ne yazık ki bu, zamana ve bugünlere yansıyacaktı.

    Atatürk’ün dini inancının, agnostik, deist veya ateist olduğuna dair çeşitli dönemlere ait referanslar mevcuttur. Aynı zamanda anayasal uygulamalarında ve kader arkadaşları ile ilişkilerindeki iniş ve çıkışlarda da farklılıklar vardır. Bütün bunlar Atatürk’ü Makyaveli’nin Hükümdar tanımındaki uygun lider profili ile özdeşleştirmektedir. Liderlerin ideolojik ya da fikri tutarlılıkları değil, her zaman günün koşullarına uygun pratikler veya pragmatizm, eylem tarzlarını belirlemektedir. Bu yolla da iktidarlarındaki riskleri minimize edebilmektedirler.

    Atatürk’ün tam bağımsızlık esaslı, laiklik başta olmak üzere devrimlerini savunan o döneme özgü de bazı ilkeleri ortaya koyarak oluşturulan ideolojiye, 1935’den bu yana “Kemalizm” denmiş. Bu arada 20. Yüzyılın 3/2 sinin ideolojiler[1] çağı olduğunu da unutmamamız gerekiyor.

    Ülkemiz Atatürk’ün vefatından sonra demokrasiye geçiş dönemleri, anayasal reformlar, darbelerle inişli çıkışlı dönemleri yaşadı ama ülke hep gelişti. G20 ülkeleri içinde yer aldı. Devrimleri makul çoğunluk benimsedi, içselleştirildi. Atatürk’ün koyduğu vizyon ve bütünleştirici tarihi şahsiyeti gönüllerde hep devam etmekte.

    Atatürk’ün fikri ve siyasi ihtilafa düştüğü bazen de saygı duyduğu İslamcı ve liberal aydınların fikirleri sonraki dönemlerde revaç buldu. Merkez sağ veya başka bir kimlikle iktidara geldiler. Toplumsal taban bu fikirler ve hizmetlerle kendini buldu. İlginçtir, Kemalist misyonun resmi savunucusu ve partisi CHP pek iktidara gelemedi. Ancak, uzun süre bir devlet ideolojisini savunan ana muhalefet kimliği ile hep ikide kaldı.

    Kemalist yapı sağlıklı, görgülü bir kentli aristokrat eliti kentlerde yaratmada başarılı oldu. Fakat, devletten bağımsız yeni bir Anadolu burjuvazisini ve ticaret sınıfını örgütleyemedi. Tepeden inmeci ve merkezden örgütlenen modernleşme bu kadar başarılı olabilirdi. 1950’li yıllardan bu yana kentlere hızlanan taşra göçü Kemalizm’in oluşturduğu kentli aristokrat elitleri ve estetiği etkisiz kıldı. Artık taşralı Anadolu delikanlıları içeride ve dışarıda bolca inşaat yaparak para kazanıyorlardı. Bu kesim, Kemalist bir sivil din anlayışı[2] yerine tarikatlar, cemaatlerle kendi sivil din anlayışlarını yaşamayı talep ediyorlardı.

    Bugün Türkiye’de din devlet ilişkileri yeniden tartışılmaktadır. Yerel bir milliyetçilik ve Kemalist anlayış ile yönlendirilen dış ve iç politikaların Atatürk’ün vizyonuyla[3] ilişkisini de kurmak pek mümkün değildir.

    Kemalizm, 2023’e 3 yıl kala tartışmasız ülkemize disiplin, kurum ve vizyon olarak çok şey kattı. Kemalizm devletin her ne kadar ideolojik bir doktrin olarak kabul edilse de İslamcı ve Sağcı siyasetin seçilmesinde oyunun kurallarına zorlanarak da olsa genelde saygı ve olgunluk gösterdi. Ancak, Kürt sorununu tarihin akışı içinde hep dondurmayı tercih etti. Baş örtüsü takıntısı ve İmam Hatipler üzerinden sınıfsal bir öfke yarattı. Her iki sorunu da anlamaya çalışmadı bile. Ne yazık ki hala bugün, yaşanan karmaşadan Kemalistler kendilerine ders bile çıkaramadılar.

    İdeolojilerin dayatmacı ve doktriner nitelikleri hep tartışmalıdır. Türkiye’nin uygulama ve reformları ile bir zamanlar devlet ideolojisi diyebileceğimiz Kemalizm de Batılı ideolojilerle mukayese edildiğinde felsefi ve teorik alt yapıda kifayetsizdir.

    İdeolojiden ziyade Atatürk’ün vizyonu, Cumhuriyetimize her zaman katkı sağlamaya devam edecektir.

    Bugün İslam dünyasında İslamcı iktidarların başarısızlıkları Müslüman halkların Atatürk’e olan hayranlığını arttırmaktadır. Bu ülkemizde de böyledir. Yaşananlardan ders alabilen İslamcı veya Kemalist aydınlar bundan sonra karşılıklı deneyimlerimizden ne sonuçlar çıkartmalıyız diye sormaktalar.

    Türkiye özelinde de bu sorunun cevabı olarak, birkaç Liberal aydın da dahil, bu ülkede olacaksa neo-Kemalizm[4] veya neo-neo-Kemalizm olsun temennilerini içten içe seslendirmektedirler. Gördüğümüz kadarıyla bir neo-Kemalizm deneyimi neo-İslamcılığa sistemi tekrar gebe bırakacaktır. Ülkemizde demokrasiyi nefretle anıp insanları sokağa dökebilecek provoke motivasyonlardan birinin din-bayrak, diğerinin de Atatürk’ü kullanmak olduğunu görmemiz gerekiyor.

    Gelin iyisi mi hepsi güzelce yerinde kalsın. Bu ülkenin rövanşa değil, uzlaşmaya ve ötekini anlamaya ihtiyacını fark edelim.  

    Artık bırakalım, post-Kemalizm’i beraber yaşayalım.


    [1] http://faraszade.com/ideolojisiz-bir-devlet-ve-insan-mumkun-mu/

    [2] Ünlü sosyolog Robert Bellah‘ın kavramlaştırdığı “sivil din” kavramı genelde siyasi elit tarafından başvurulan, dinin devlet işlerini kolaylaştırıcı bir araç olarak kullanılmasını ifade ediyor.

    [3] “Yurtta sulh, cihanda sulh”

    [4] İlker Aytürk  34-48

    Birikim dergisi- Post-post Kemalizm: Yeni bir paradigmayı beklerken

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikMuhafazakar Milliyetçilik ve Ülkücü Kürtler
    Sonraki İçerik AYM ve AİHM Kararları, Tahir Elçi Davası| Konuk: Sezgin Tanrıkulu | Eskisi Gibi Değil #21

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Videolar

    Parlamenter Sistem için Yol Ayrımında mıyız? | Berk Esen | Çavuşesku’nun Termometresi ÖZEL #255

    28 Mayıs 2025 Berk Esen, Burak Bilgehan Özpek, İlkan Dalkuç ve Melis Konakçı
    Yazılar

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Armağan Öztürk

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}