Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Güçlü Adam Çağı: Demokrasiler ve Otokrasilere Bir Bakış
    Forum

    Güçlü Adam Çağı: Demokrasiler ve Otokrasilere Bir Bakış

    Doğukan Yıldız8 Ağustos 20226 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte ABD’nin tek süper güç olarak ortaya çıkması, tarihin sonu olmamış ve tek süper güçlü dünya düzeni, yerini çok kutuplu bir düzene bırakmıştır. ABD’nin hegemonyasının küresel etkisinin azalmasıyla uluslararası sistem, yeni düzen anlayışı çerçevesinde yeniden bir rekabet dönemine girmiştir. 

    2000’li yılların başından 2010’lu yıllara geldiğimizde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 5 daimi ülkesinden ikisi olan Çin ve Rusya’nın küresel siyaset üzerindeki etkileri farklı yönlerde ve farklı bölgelerde artmıştır. 

    2002 yılında Amerikan Ulusal Güvenlik Stratejisi (UGS) üç önemli olası güç belirlemiştir: Rusya, Hindistan ve Çin. Böylelikle Çin, ilk kez büyük güç kategorisinde ABD strateji belgelerine girmiştir. Çin günümüzde, satın alma gücü ve ihracatı ile ABD’yi geçerek potansiyel süper güç konumuna yükselmiştir. Rusya ise Vladimir Putin’in Devlet Başkanlığı döneminde askeri bir güç olarak yeniden dış politikada etkisinin arttırmış ve bu iki ülke, ABD’nin küresel hegemonyasını kırmak için ortak çıkarlar perspektifi ile yakınlaşmıştır. 

    Rusya ve Çin’in ilişkileri, Soğuk Savaş bittikten sonra ABD’nin gündeme getirdiği “tek kutuplu” dünya savına karşı çok kutuplu dünya savını savunma çabaları sırasında derinleşmeye başladı. Çok kutuplu bu yeni dünya düzeninde bölgesel güçler ön plana çıktı ve bölgesel güçlerin ittifakı ortak çıkarlar denkleminde şekillendi. Geldiğimiz noktada ise dünya, siyasi olarak demokratlar ve otokratlar olarak yeni bir hegemonya mücadelesi sürecine girdi. Son olarak Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, bu sürecin ne yöne evirileceği konusunda bilinmezliklerle dolu bir kapıyı ardına kadar araladı.

    Türkiye’nin Konumu: Denge Politikası Ne Kadar Sürdürülebilir?

    Erdoğan, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra Türkiye’nin jeopolitik önemini iyi değerlendirdi. Bu yeni dönemde Rusya ve NATO arasında denge unsuru olarak Türkiye’nin pozisyonunu belirledi. Süreci “ne Ukrayna’dan, ne Rusya’dan vazgeçeriz” şeklinde açıklayan Erdoğan, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini destekledi. Ancak, Rusya’ya karşı Batı ülkelerinin almış olduğu yaptırımlara katılmadı. Türkiye’nin Ukrayna ve Rusya arasında gerçekleşen müzakerelere ev sahipliği yapmasını “Türkiye arabulucu değildir, Türkiye bir kolaylaştırıcıdır” şeklinde tanımlayan Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin’e “onurlu çıkış” önermiş, bu girişimleri ve rolü nedeniyle Batı’dan olumlu mesajlar almıştı.

    Ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Erdoğan’a dış politikada Türkiye’nin artan jeopolitik önemi nedeniyle yeni bir diyalog alanı oluşturmuş olsa da bu yeni alanın, Erdoğan’ın kurmuş olduğu otoriter rejimin devamlılığını sağlayacak rahatlığı sağlaması zor gözüküyor. Erdoğan’ın özellikle 15 Temmuz’dan sonra izlediği politikalar nedeniyle Türkiye’nin Batı ile ilişkileri çok ciddi hasar aldı. Türkiye’nin oluşan bu güven krizini Batı ile Rusya arasındaki denge politikasıyla aşması çok zor. Türkiye’nin Batı İttifakı ile olan kurumsal ilişkileri ve Türkiye’nin Batı İttifakı için olmazsa olmaz öneme sahip jeopolitik konumu, Erdoğan’a Batı ile ilişkilerde yeni bir manevra alanı sağlamıyor.

    Kriz anlarını kendi siyasi geleceği için fırsata çevirme konusunda uzman olan Erdoğan için izlenilen denge politikası sürdürülebilir değil. Putin, başlattığı işgal nedeniyle tüm dünyada kötülüğün bir objesine dönüştü. Onunla son derece pragmatik ilişkiler yürüten liderler Batı kamuoyunda sorgulanmaya devam edecek. Putin ile ilişkileri “dostluk” boyutunda olan NATO liderlerinin bu durumu sürdürebilmesi zorlaşacak.

    2016 yılının Ağustos ayında gerçekleşen Petersburg Zirvesi ile ABD’ye karşı Rusya ile ilişkilerini güçlendirerek kendi siyasi geleceğini uzatan Erdoğan, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un “özel ilişkiler” olarak tanımladığı Türkiye-Rusya ilişkilerinden vazgeçmedi. Son Soçi ziyaretiyle de 2023 seçimleri öncesi bir kez daha Putin faktörü ile seçim öncesi iktidarını korumak istiyor. 

    Güçlü Adam Çağı

    Financial Times yazarı Gideon Rachman’ın “The Age of the Strong Man: How the Cult of the Leader Threatens Democracy Around the World” (Güçlü Adam Çağı: Lider Kültü Dünya Çapında Demokrasiyi Nasıl Tehdit Ediyor?) kitabı son dönemde ortaya çıkan otokratik liderler ve rejimlere ışık tutuyor. Gideon Rachman, otokratik liderlerin özelliklerini, onlarla ikili temaslarındaki gözlemlerini, gazetecilik perspektifiyle, demokrasinin geleceği açısından ele alıyor ve otokrat liderlerin birbirine benzeyen politik yaklaşımlarına bu kitapta yer veriyor. 

    Kitabın girişinde güçlü adam profili, küresel ölçekte dünyanın en büyük demokrasisi olarak kabul edebileceğimiz ABD’de, 45. Başkan Donald Trump örnek gösterilerek tartışılmaya başlanmış. Rachman kitabında bir Beyaz Saray yetkilisinin Kim Jong-un ile Trump’ın online görüşmesinden önce “Başkan otokratlarla görüşmeyi seviyor” dediğini ifade ediyor. Rachman, Donald Trump’ı demokrasinin geleceği için diğer otoriter liderlerle birlikte tehdit olarak görürken geleneksel olarak ABD başkanlarının daha önce  “özgür dünya” (ABD tarafından yönetilen) ile demokratik olmayan ülkeler arasında keskin bir ayrım yaptığını belirtiyor ve Donald Trump’ın bu farkı küçümsediğini söylüyor.

    2015 yılında Başkan Putin’in gazetecileri ve siyasi muhalifleri öldürdüğü gündeme getirildiğinde Trump’ın, “Ülkemizin de çok fazla öldürme yaptığını düşünüyorum” yanıtını verdiğini hatırlatarak, demokrasinin temelinde yer alan özgür basının, Trump’ın zihninde yer aldığı konuma da atıfta bulunuyor. Rachman’a göre Trump, özgür basını özgür bir toplumun önemli bir parçası olarak savunmak yerine, zamanını “sahte haber medyasını” kınayarak geçirdi.

    Erdoğan: Liberal Reformcudan Otoriter Diktatöre

    Kitapta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a da bir bölüm ayıran ve onu otoriter lider olarak tanımlayan Rachman, Trump’ın Başkan olarak Bob Woodward’a verdiği demeci alıntılıyor: “Erdoğan ile çok iyi anlaşıyorum. Ne kadar sert ve acımasız olurlarsa, onlarla o kadar iyi anlaşırım.”

    Erdoğan ile ilgili bölümde kendi rejimi için inşa edilen Cumhurbaşkanlığı Saray’ından bahsederken, inşa edilen Saray’ın, Kremlin ve Versay Saray’ından büyük olduğunun altını çiziyor. Erdoğan’ın 2014 yılında inşa edilen yeni Cumhurbaşkanlığı Saray’ına taşınmasıyla birlikte Türk siyasetinde bir megalomaninin egemen duruma geldiğini ifade eden Rachman, Erdoğan’ı bir Osmanlı Padişah’ına benzetiyor.

    Yazar ayrıca Erdoğan ve Putin arasında da paralellikler kuruyor: “Her iki adam da Batı’nın açık sözlü muhalifleri ve liberalizm eleştirmenleri haline geldi. Putin ve Erdoğan yurtiçinde ve yurtdışında benzer bir oyun kitabı izlediler.”

    Putin’le Erdoğan’ın benzer dönemlerde ülkelerine liderlik ettiğini belirten Rachman, her iki liderin başlangıçta Batı açısından demokrasinin sınırlarında kabul edilecek reformcular olarak görüldüklerini söylüyor. Uluslararası alanda ülkelerinin gücünü yeniden ön plana çıkardıklarını, devletin ve toplumun kontrollerini ele geçirdikleri tespitini yapıyor.

    Batı dünyası 11 Eylül’den sonra Ortadoğu’nun iç siyasetiyle meşgul olmaya başlayınca Türkiye’nin öneminin arttığını belirten Rachman, Batılı kanaat önderlerinin, İslam’ı demokrasi ve Batı ile uzlaştırabilecek “ılımlı” Müslüman liderlerin peşinde olduğunu ve Erdoğan’ın başlangıçta Batı’nın aradıkları adam olduğunu söylüyor.

    Kitapta Erdoğan dönemi sonrası Türkiye’deki güç dengeleri içindeki çatışma süreçlerini, iki kez değişen rejimin farklı ortaklıklarını ve sonunda Erdoğan’ı güçlü, otokrat bir lider olarak ortaya çıkaran faktörleri anlatan Rachman’a göre Türkiye, G-20’nin önde gelen ekonomilerinden biri olsa da bir süper güç olmadığını ve asla olamayacağını vurguluyor.

    Rachman’ın dünyada “demokratlar ve otokratlar” olarak şekillendiğini söylediği uluslararası siyasal sistemde güçlü adam çağı, giderek ülkelerin ve dünyanın geleceğine etkide bulunuyor. Ukrayna’nın işgali ile giderek derinleşen demokratların ve otokratların küresel ölçekte nüfuzlarını koruma stratejisi, ülkelerin iç politikalarında da sarsıcı bir şekilde rol oynuyor. Lider olgusunun, demokrasilerdeki rolünün de sınırlarını gözlemleyen Gideon Rachman’ın kitabının Türkçeye çevrildiğinde ülkemizde büyük ilgi göreceğini düşünüyorum.

    Fotoğraf: Claudio Schwarz 

    Dünya Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikÇip Krizi: Tayvan Sorunu, Çin ve ABD
    Sonraki İçerik Gelecek ile Helalleşme | Çavuşesku’nun Termometresi | #119

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Videolar

    Parlamenter Sistem için Yol Ayrımında mıyız? | Berk Esen | Çavuşesku’nun Termometresi ÖZEL #255

    28 Mayıs 2025 Berk Esen, Burak Bilgehan Özpek, İlkan Dalkuç ve Melis Konakçı
    Bültenler

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Türkiye’de İşgücü Piyasası: Perşembe’nin Gelişi Çarşamba’dan Belli midir?

    2 Haziran 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}