Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Glasgow Yolcusu Kalmasın!
    Forum

    Glasgow Yolcusu Kalmasın!

    Selim Yıldırım30 Ekim 20215 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Dünyanın önemli bir değişim sürecinde olduğu açıktır. En azından benim gibi bir siyaset bilimcinin gözünden bakıldığında uluslararası sistemdeki hareketliliği görmemek abes olacaktır. Artık çoğu kavramın anlamını kaybettiği, günümüzün küresel sorunlarına cevap veremediğine şahit oluyor; fakat yeni bir perspektif üretmekte de zorluk yaşıyoruz. Bu noktada anlamlı ve tutarlı bir analize sahip olabilmek için benim tercihim devam eden tartışma trendine, alternatif ve eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmak oluyor. İkim krizi de şu an her ajandanın en üst satırlarında kendine yer bulan, her araştırmacının çalışma eğilimi olan, uluslararası kuruluşların, şirketlerin ve medyanın ilgisini çekmeye başaran en güncel mesele. Bu tür bir ilgi, iklim krizi ile mücadele adına sevindirici olsa da büyük bir bilgi karmaşası yarattığı açıktır. Bu yazının amacı güncel iklim krizi tartışmalarını analiz ederek, Glasgow’da düzenlenecek 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı öncesi öz bir bilgi kaynağı oluşturmaktır.

    Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında 1994 yılından itibaren her yıl düzenli olarak organize edilen Taraflar Konferansı (COP), ülkelerin sera gazı emisyonlarını kontrol altında tutmayı ve insan kaynaklı oluşan çevre kirliliğini en aza indirmeyi amaçlayan, en geniş kapsamlı uluslararası iklim organizasyonudur. Taraflar Konferansı’nda ülkelerin, her 5 yılda bir katkı beyanları çerçevesinde iklim politikalarını mevcut koşullara göre güncellemesi beklenir. Bu doğrultuda da COP 26’da ülkeler, Paris Anlaşması sonrasında ilk kez “Kademeli Olarak Azaltım Hedefleri” sınavını verecekler. Şimdiden şunu hatırlatmak gerekir, muhtemelen çoğu ülke bu sınavdan geçemeyecek; çünkü, her yıl Taraflar Konferansı’nda görece somut adımlar atılsa da ne 2030 orta vadeli hedeflerine ne de 2050 net sıfır emisyon hedeflerini yakalayacak durumda değiller. Gramsci şu sözlerini aslında farklı şartlar altında ve farklı bir düzen için söyledi ama iklim değişikliği çıkmazında kalan uluslararası sistemi de açıklıyor: “Eski dünya ölüyor ve yeni dünya doğmak için mücadele ediyor”. Evet, yüksek enerji yoğunluklu üretim düzeni, karbon yutak alanlarının tahribi, fosil yakıta dayalı ulaşım zinciri gibi eski düzen artık ölüyor ama sürdürülebilir, çevreci, karbon nötr bir küresel sistemin mücadelesi oldukça zor koşullar altında veriliyor. Yeni dünya mücadelesinin kilidini açmak ise iklim finansmanına kalıyor.

    Geçtiğimiz günlerde TBMM’de önce üzerine hararetli tartışmalar yapılıp sonra da onaylanan Paris Anlaşması’na milletvekillerimizin çoğunun ortak eleştirisi “eşitlik” ilkesiydi. Bu konunun Türkiye ile ilgili kısmına önceki yazımda değinmiştim burada ise daha küresel bir perspektifle yaklaşmaya çalışacağım. Milletvekillerinin üzerinde durdukları konu, iklim değişikliği finansmanının karbon emisyonlarından asıl sorumlu ve gelişmiş ülkeler tarafından sağlanmasıydı. Yüksek enerji yoğunluklu sanayi düzeni ile sermaye birikimi yapabilen, ekonomik gelişimlerini tamamlayan bu ülkelerin yarattığı ekonomik düzen artık oldukça kırılgan ve istikrarsız. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin yeni yeşil düzende de daha adil bir dönüşüm talep etmesi de bu minvalde doğaldır. COP 26’nın ana hatlarının bu durum üzerine oluşturulması bekleniyor. Öyle ki, ABD Başkanı Joe Biden Glasgow’dan hemen önce yaptığı açıklamayla, ABD’nin iklim hedeflerini karşılamak, milyonlarca yeni iş yaratmak ve ekonomiyi aşağıdan yukarıya inşa etme hedefinde olduğunu açıkladı. Ayrıca, Biden’ın daha önce deklare ettiği İklim Planı (Climate Plan) ve Amerika İş Planı (American Jobs Plan) ile emek yoğun işlerin yeniden yaratılması, döngüsel ekonominin yerleşmesi gibi hedefleri ile iktisadi kriz ile iklim krizini hem zeminde tartışma eğiliminde olduğu görüyoruz. Buna ek olarak, IMF de yeni büyüme kaynağının yeşil ekonomi üzerinden olacağını, iktisadi durgunluğun ve onun yarattığı eşitsizliğin geniş bir perspektiften tasarlanmış bir nihai hedef ile yeni yeşil düzenin sınırlarını belirliyor. Yani, COP 26’nın asıl vurgusu ekonomik kalkınma ile yeşil düzenin bir arada tasavvur edilebileceği olacaktır. Peki bu gerçekten mümkün? Geçtiğimiz dönem Taraflar Konferansı hedeflerine bakarsak pek de mümkün değil; zira o dönemlerde vaat edilmiş çoğu finansman yükümlülüğünün yerine getirilmediği biliniyor. Ayrıca, yeni yeşil düzen projeksiyonları için oluşturulması planlanan temiz enerji yatırımlarının da çok uzağında bulunuyoruz. Glasgow’da bu sorulara da daha net cevaplar arayacağız. Peki Türkiye Glasgow’a nasıl bir ajanda ile gidiyor?

    İstanbul Politikalar Merkezi tarafından yayınlanan “Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Yol Haritası: 2050’de Net Sıfır” raporuna göre Türkiye’nin 2050’de net sıfır emisyona erişmesi mümkün görünmüyor. Zaten karbon nötr emisyon hesaplamaları, oranların tamamen sıfırlanması anlamına gelmiyor. Yine de bu tarihte Türkiye’nin artık emisyonlara sahip olacağını vurgulayan raporda, politik ve iktisadi açıdan karbon nötr Türkiye için çalışmalar hız kesmeden yürütülmeli. Türkiye’nin 2050’de ya da Hükümetin dile getirdiği gibi 2053’te karbon nötr olması hedefi, bilimsel veriler ışığında gerçekçi politikalar belirlemesi yeşil düzende kayda değer öneme sahip. Çünkü, yukarıda bahsedilen yeni yeşil düzen yalnızca karbon nötr bir gelecek vadetmiyor ayrıca daralmış ekonomilere alternatif iktisadi büyüme sunuyor. Buna ek olarak, Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında Türkiye, en büyük ihracat pazarını sınırda karbon düzenlemesi ile kaybedebilir. Türkiye, iklim diplomasisinin yarattığı baskılar ile geleneksel kalkınma modellerini terk edeceğe benziyor ama nasıl? COP 26’da bu sorunun cevabına ulaşabiliriz. Öncelikle, niyet beyanıyla Türkiye’nin gelecek projeksiyonunu resmi makamlarca uluslararası platformlarda görmüş olacağız. Burada en kritik nokta ise kömürden çıkış tarihi olacaktır. Türkiye’nin yüksek enerji yoğunluklu emisyonlarını çok büyük oranda kömür kaynaklı merkezlerden kaynaklanıyor. Çimento, demir-çelik, kimya sanayi gibi sektörler karbon emisyon oranlarını hem yüksek seviyede tutuyor hem de Avrupa ihracatında önemli bir rol oynuyor; yeşil yeni düzen bunu karbon salımları noktasında engellerken, Avrupa Yeşil Mutabakatı da sınırda karbon düzenlemesiyle kısıtlıyor. Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı geç imzalaması yalnızca onun uluslararası arenadaki itibarını zedelemedi; küresel yeni yeşil düzen için karar vermesi konusunda çok değerli olan vakti kaybettirdi. İklim krizinde bugüne kadar bütüncül yaklaşımların, her aktörün etkin varlığından bahsettim fakat devlet bu kertede yol gösterici ve niyetiyle katalizör görevi gören, ama oldukça ağır işleyen bir mekanizmaya sahip. Buna ek olarak, Türkiye’nin mevcut karmaşık iktidar ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda başta belirtilen değişen uluslararası sisteme entegrasyonunu oldukça güç kılıyor. Yani Türkiye’nin kaybedecek vakti yok. Glasgow ise Türkiye’nin kalkınma rotasını hem etkileyebilir hem de ekonomi için bir reçete sunabilir.

    Sonuç olarak, Glasgow önümüzdeki dönem iklim tartışmaları açısından kritik öneme sahip. COP 26, uluslararası sistemdeki değişimleri artık daha net bir şekilde tanımlayacağımız, somut göstergelerin sunulacağı bir zirve olacak. Ayrıca bu toplantı ile birlikte Paris Anlaşması’nın ilk çıktılarını görebilecek ve yeni projeksiyonlar edinme imkânı kazanacağız. Yeşil yeni düzen, sürdürülebilir kalkınma, iklim finansmanı ve teknoloji transferi, emisyon ticareti gibi kavramlar da artık daha somut platformlarda karşılığı olacak şekilde tartışılabilecektir. Türkiye de artık Paris Anlaşması’nın resmi bir tarafı olarak çıkarlarını tartışabilecek, kendi yol haritasını uluslararası bir mutabakat ışığında belirleyebilecektir.

    Fotoğraf: L.W.

    Asterisk2050 Çevre Dünya
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikPandora Belgeleri’ni Hangi Mecra Nasıl Gördü Hangi Mecra Görmedi?
    Sonraki İçerik Enerji Krizi Dosyası IV | Dr. Zeynep Elif Yıldızel: Evimize aldığımız peynirden, arabamıza koyduğumuz benzine kadar her üründe bu fiyat artışını göreceğiz

    Diğer İçerikler

    Videolar

    Küreselde ve Yerelde Kadınlar, Romanya-Polonya Seçimleri ve Trump’ın Ortadoğu Gezisi |2’li Görüş #41

    20 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi ve Melis Konakçı
    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Bültenler

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Batık Maliyet mi, Gemileri Yakmak mı? İktidarın İzlediği Yolun Mantığı

    22 Mayıs 2025 Yazılar Alper Yağcı

    Gençlerin Sandıktan Uzaklaştığı Türkiye: Seçime Katılım Düşerken Umut Nerede?

    21 Mayıs 2025 Yazılar Deniz Gün Eraslan

    19 Mayıs 1919: Bağımsızlık Ruhunun Uyanışı ve Türk Gençliğine Bırakılan Emanet

    19 Mayıs 2025 Yazılar Erdal Kesin

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}