Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Fatima Mernissi, Peçenin Ötesi
    Forum

    Fatima Mernissi, Peçenin Ötesi

    Rabia Nur Kartal2 Aralık 20226 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Cinsel sınır mekânlarının analizine odaklanan Mernissi’nin başyapıtı Peçenin Ötesi, çıkış noktasını şu soru ekseninde şekillendirmektedir:

    “Bu kadar çok sevdiğim Medine sokaklarında neden rahat rahat dolaşamıyorum? Acaba nasıl oldu da İslam toplumu cinsel mekânı yaratıp ona kadınsı bir cinsel görünüm kazandırdı?”

    Peçe’nin Ötesi, Müslüman coğrafyalarda İslam’ın bir cinsel denetim aracı olarak kullanılma biçimini tartışmaya açmaktadır. Kadınların üniversitelere gidebilmesi ve bilgi üzerindeki tekelin zedelenmesi evlilik yaşını yükseltmiştir. Oysaki Müslüman coğrafyada psikolojik ve fizyolojik yeterliliklere sahip olduğu halde cinsel kimlik ve rollerini bertaraf eden eğitimli ve bekar bir kadın, toplumsal fitnenin menbaı konumundadır. Çünkü kızların okula gitmeleri demek sokağa çıkmaları demektir. Sokaklar ise hem halka hem de her iki cinse açık olması nedeniyle baştan çıkarıcı fitne ve günah yuvalarıdır.

    Kasım Amin ve Salama Musa gibi ulusun yarısının çalışıp üretiyor olmasını ve önemli bir kısmının üretimden dışlanmasını gerileme ve zayıflamanın temel nedeni olarak görüp klasik İslam ulemasının iddia ettiği üzere kadınların erkeklerle aynı yeterlilik ve zekaya sahip olmaması sebebiyle üretim sürecinde yer almaması gerektiğine yönelik tezleri reddedenler de olmuştur. Kasım Amin bilhassa erkeğin kadından üstün oluşunu çalışma hayatında olması nedeniyle zihnen ve bedenen zorlanmasına bağlamaktadır. Belli başlı fırsatlar tanındığında yetenekli kadınların da ortaya çıkabileceğini öne sürer. Dolayısıyla Amin’e göre bu dışlama durumu İslam’dan değil, Müslüman coğrafyalardaki asırlık törelerden kaynaklanmaktadır.

    Mernissi’ye göre ise Müslüman zihnindeki cinsellik ve şeriat arasındaki bağlantı, Müslüman aile yapısının yasal ve ideolojik tarihini şekillendirme esasına dayanmaktadır. Dolayısıyla, mekânda cinsel ayrımın yok olması, kadının İslami ideolojideki konumunu ve erkek egemen evlilik düzenini sarsmaktadır. Kadın, yıkıcı faktör olarak nitelendiğine göre mekânsal olarak sınırlanmalı ve kadının ev dışındaki mekânlara katılımı erkeğin (baba, kardeş, eş) kontrolünde olmalıdır.

    Mernissi’nin çalışmasını özgün kılan en önemli etkenlerden biri de İslam ve Hristiyan teolojisinde kadının cinsel konumuna dair yapmış olduğu karşılaştırmadır. Nitekim ona göre Hıristiyan teolojisinde cinsel eşitsizlik, kadının biyolojik ve ontolojik olarak aşağılık olduğu inancından beslenirken; İslam’da ise kadına dair tüm dışlama ve dayatmaların gerekçesini, kadının hakikatte güçlü ve tehlikeli olduğu varsayımı oluşturur. Çokeşlilik, boşanma, cinsel ayrım gibi tüm cinsel kurumlar, kadının mevcut gücünü/zekasını baskı altına alma stratejisi olarak değerlendirilir.

    Bu bağlamda Mernissi, Freud ve İmam Gazali üzerinden İslam ve Hristiyan kültüründe kadının etken ve edilgen cinsel kimliğini karşılaştırır ve kadının yoğun bir gözetim ve tecrit altında tutulduğu toplumlarda etkin bir kadın cinselliği egemen iken, kadın ve davranışlarının baskı altında olmadığı toplumlarda ise kadın cinselliğinin edilgen olduğu kanaatine varmaktadır. Nitekim, Amin de cinsler arasındaki ayrımın hakikatte kimi koruduğu sorusundan hareket eder ve bu sorunsalı şu şekilde ifade eder:

    “Eğer erkekler, kadınların onlarda bulunan eril çekiciliğe yenik düşmelerinden korkuyorlarsa niçin kendileri kapanmıyorlar? Erkekler günaha direnme güçlerinin kadınlardan daha az mı olduğunu düşündüler? Acaba erkekler kendilerini denetlemekte ve cinsel güdüye karşı koymakta kadınlardan daha mı yetersizdiler? Kadının kapanmadan ortaya çıkmasının men edilmesi, erkeğin açık bir kadınla karşılaştığında kendini kaybedip fitneye düşeceği korkusunun bir ifadesidir. Bu yapılanmanın sonuçları, bize bu konuda kadının erkekten daha donanımlı olduğuna inanıldığını düşündürmektedir.”

    Nitekim Gazali ve Freud karşılaştırması eserin bağlamı açısından oldukça işlevseldir. Gazali’nin cinsellik yaklaşımında kadın etken iken Freud’un yaklaşımında ise kadın teslimiyetçi ve edilgendir. Kadınlardaki “keyd” (erkeği entrika ile aldatıp dize getirme gücü) iki farklı yaklaşımın ana damarını teşkil etmektedir. Freud ve Akkad gibiler kadındaki bu gücü, onun aşağılık bir yaratık olarak değerlendirilmesi gerçeğine bağlar. Gazali için ise bu güç, kadının şeytani bir yıkıcılığa sahip olmasından ileri gelmektedir. O halde toplum, kadının var olan bu gücünü baskı altına almak durumundadır.

    Kadının edilgen kabul edildiği Freudçu cinsellik kuramında cinsler arasında kutuplaşma hakim iken Gazali her iki cinselliği de katılımcı ve türdeş olarak algılamaktadır. Freud’a göre erkek cinsellik hücresi etkin ve devingen olup kadın hücresini arar. Yumurta ise edilgen ve pasif halde onu bekler. Dolayısıyla kadın cinselliği pasif ve kendini erkeğe teslim eden durağan bir yapıdadır. Oysa Gazali’de erkek ve dişi hücreler birbirinin eşidir ve sperm sözcüğü hem erkek hem de kadın hücresi için kullanılmaktadır. Dolayısıyla Gazali, Freud’un erkek merkezli ve spermin tek belirleyici olduğu cinsellik yaklaşımının aksine, iki cinsin ayrı ayrı katkısı ve karşılıklı rollerinin mevcut olduğu cinsellik kuramına vurgu yapar. Gazali için ne saldırgan vardır ne de kurban. Birbirlerine karşılıklı haz veren iki cins vardır sadece.

    Gazali’nin “kadını” karşı konulmaz bir arzuya sahiptir ve erkeğin, kadının bu arzularını tatmin etmek gibi bir toplumsal görevi vardır. Gazali’ye göre toplum düzeni kadının cinsel arzularının tatmin edilmesine bağlıdır. Çünkü kadın çokeşlilik gibi bir imkâna sahip olmayıp kendini kocasıyla sınırlar. Dolayısıyla kadının güçlü cinsel istekleri ve bu isteklerin doyurulmaması Gazali için büyük bir korku ve fitne kaynağıdır. Bu açıdan erkeğin etkin kadının edilgen olduğu Freudçu cinsellik kuramının aksine Gazali, kadın cinselliğinden duyduğu korkunun da etkisiyle, kadının cinsel açıdan tatmin edilmesi gerektiğini yoğun bir şekilde vurgulamakta ve erkekleri bu hususta teşvik etmektedir.

    Freud’un “kadını” ise soğuk ve pasiftir. Kadının etkin cinsellikten yoksun olması, onu içe dönük mazoşist bir varlığa dönüştürmekte ve teslimiyetçi bir kimliğe büründürmektedir. Oysa Gazali’nin kadını, erkeğin direncini sarsarak onu edilgen uysal bir varlığa dönüştüren tehlikeli bir cazibeyle donanmıştır. Bilhassa öncesinde cinsel ilişkiyi tatmış olan kadınlar toplum için en tehlikelisidir. Her iki yaklaşımın ortak özelliği Doğu ve Ortaçağ Batı kültüründe kadın algısının toplum için yıkıcı olduğudur ancak Gazali bunun gerekçesini kadının şeytani derecede etkin ve güçlü olmasına bağlarken Freud ise etkin olamamasına bağlamaktadır.

    Mernissi’nin ifade ettiği gibi kadın cinselliğinden duyulan korku Müslüman toplum düzeninin temelini oluşturmaktadır. Eğer kadınlar baskı altına alınmazsa erkekler onların cinsel çekimine maruz kalarak zinaya sürüklenecek ve fitne ortaya çıkacaktır. İslam toplumunun kadına karşı geliştirdiği savunma tepkilerinin temelinde, kadın cinsinin baştan çıkarıcılığından duyulan korku yatmaktadır. Nitekim kadın cinselliğinin kontrol altına alınması için tecrit ve simgesel tecrit olarak nitelenen “peçe” geliştirilmiştir. Mernissi’ye göre İslam, kadınlar söz konusu ise bedenin güzelleştirilmesini hoş karşılamamakta, dindar kadının tevazu içerisinde olup dikkat çekici güzelliklerini ve takılarını peçenin ardına saklamasını şart koşmaktadır. Şerefli bir adam ise karısının, kız kardeşlerinin ve kızlarının cinsel davranışlarını denetleyen adamdır. Dolayısıyla Müslüman toplumlarda peçe, mekânın denetiminde ve kadın cinselliğinin kontrolünde başat faktör olup her iki cinsel kimliği sınırlayan bir mekanizma sağlamıştır. Mernissi, “Peçenin Ötesi” adlı eserinde İslam’ın cinsel bir denetim aracı olarak kullanıldığı toplumları Fas özelinde incelemiş, Fas’taki gelin, damat ve kaynana ilişkilerinden de hareket ederek anketler aracılığıyla Müslüman toplumun cinsel ve kültürel dinamiklerini ortaya koymaya çalışmıştır. Peçe, Müslüman toplumlarda erkeği ve toplumu koruma, kadını denetleme ve fitne gücünü zayıflatma isteminin bir dışavurumu olarak telakki edilmiştir.

    Fatima Mernissi, Peçenin Ötesi: İslam Toplumunda Kadın Erkek Dinamikleri, çev. Mine Küpçü, Yayınevi Yayıncılık, 1995.

    Fotoğraf: Janko Ferlic

    Kitap Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikMasa Nereye? | İpek Maya Saygın, İlkan Dalkuç ve Afra Gürlüler | Nabız #113
    Sonraki İçerik Bones and All | Sinekritik #70

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Gençlerin Sandıktan Uzaklaştığı Türkiye: Seçime Katılım Düşerken Umut Nerede?

    21 Mayıs 2025 Deniz Gün Eraslan
    Röportajlar

    Türkiye’de Gazetecilik | TGS’den Basın Özgürlüğü Raporu: İlyas Coşkun ve Ülkü Şahin ile Söyleşi

    18 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}