Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Ertesi gün hiç kimse ölmedi!
    Forum

    Ertesi gün hiç kimse ölmedi!

    Tolga Yuksel16 Mart 20204 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Portekizli dünyaca ünlü yazar José  Saramago’nun kendi ülkesinde “dikenli karakter”  olarak anılmasının sebebi, edebi şöhretini politik inançlarını yaymak istemesine borçlu. Saramago, kitapları milyonlara ulaşmış, hayatını sürgünler ve sansürlerle geçirmiş bir komünist yazar…  İdeolojisine bağlı kalmış, her fırsatta siyaset yapmaktan kaçmamış ve ölene kadar Portekiz Komünist Partisi üyeliğini de sürdürmüş bir isim. Gündelik hayatında olduğu gibi özgürlükçü solcu tavrını sanatında da ön plana çıkarmış, hiciv ve kara mizah dolu kitaplarında devletin kurumlarını ve toplumsal kurallarını eleştirmekten hiçbir zaman çekinmemiş.

    José Saramago politik olmak zorundaydı çünkü O henüz üç yaşındayken Portekiz’de askeri bir darbe yaşanmıştı.  Bu darbe neredeyse 48 yıl boyunca sürecek Salazar’ın “Novo Estado – Yeni Devlet” adını verdiği bir diktatörlük dönemiydi. Novo Estado günümüzde de Portekiz’in en karanlık dönemi diye anılır. Portekizliler bu darbe sonrası 3F (Fado, Fadima, Futbol) formülüyle yarım asır, adeta bir sessizlik perdesinin arkasında yaşamlarını sürdürdüler. Bu dönemde bağımsız siyasi partiler ve sendikalar yasadışı ilan edildi.  Basın acımasızca sansürlendi. Ekonomisi birkaç oligark tarafından idare edilen Portekiz, o dönemde muhafazakâr ve içe dönük bir yere dönüştü.  Aydınlanma yaşanmadığı için de zaten kontrolü zor bir ülke olmadı. İktidara göre ideal Portekizli küçük fakir bir çiftçiydi, daha dindar ve daha itaatkâr… Saramago işte tam da böyle bir iklim içerisinde, Salazar’ın sistemine bağlı bir evde büyüdü. Babası onun tabiriyle “gizli” olmasa da sisteme bağlı bir polisti ve böyle bir iklimde özgürlüğün ve yalnızlığın avantajlarını ve tehlikelerini bilmiş, onları bilen ve arası iyi olan bir yazar olarak hayatına devam etti.

    Saramago hayatı boyunca 31 kitap yazdı ve dünya okurları onu en çok “Körlük” romanıyla tanıdı. Ama benim için en önemli kitabı her zaman “Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş” adlı eseri olmuştur. Bu kitabı yıllar sonra bir sabah elime aldım.  Sayfalarını karıştırırken, kitabın girişinde altını çizdiğim şöyle bir cümleyle karşılaştım: İnsan olmanın ne demek olduğunu her geçen gün daha az bileceğiz… 

    Kitabı elime aldığım o sabahın gecesinde, Suriyeli sığınmacılar devlet kontrolüyle sınıra götürüldüler…

    Kitap, adı belli olmayan bir ülkede ölümün ortadan kaybolmasını ironik bir şekilde ele alıyor. “Ertesi gün hiç kimse ölmedi” cümlesiyle başlayan roman, artık ölümsüz bir toplumdaki kaosu, kimse ölmediği için hayıflanan din adamlarını ve mezarcıları ama en çok da ölmemenin yüksek maliyetini karşılayamayacak devletin paniklemesini ironik bir dille anlatıyor. Kimsenin ölmediği ve ölemediği bu ülkede insanlar ölmek için komşu ülkenin sınırına gidip ancak orada ölebilmektedirler. Halk arasında kulaktan kulağa yayılan bu yöntem, zamanla “Maphia” adında bir örgütten yardım almaya dönüşür. Devlet yetkilileri bu yasal olmayan yönteme başta karşı çıksa da daha sonra bunu meşru bir zemine oturtup normalleştirir…  

    Kahinler Kitabı’ndan alıntı o cümlenin kehanetine hürmetle, insan olmanın ne demek olduğunu daha az bilerek, sınıra yığılmış mültecilerle o sözleri gerçeğe dönüştürmeye çabalıyor gibiydik o gece. 2020 yılında, bir insanlık dramına canlı yayınlarla şahitlik ediyorduk.

    Türkiye uzun bir süreden beri kapıları açmakla tehdit ettiği Avrupa sınırına bir gecede binlerce mülteciyi apar topar yığmıştı. Türk Ordusu’nun Suriye’nin kuzeyinde yaşadığı büyük kayıplar ve sınırda yaşanan çatışmalar nedeniyle kapılarına dayanan bir milyon yeni mülteciyle artık baş edemeyeceğini belirterek kapıları açmıştı. Haber kanalları gecenin bir yarısında, sınırdan canlı yayınlarla bu trajediye ortak olurken yüzlerce mülteci apar topar Yunanistan sınırına dayanmış, Ege sahillerinde botlar hazırlanmış ve insanlar sürüler halinde daha iyi bir hayata mı yoksa ölüme mi gittikleri belli olmayan bir yolculuğun kuyruğuna girmişlerdi. Bu kadar trajik ama bir o kadar da gerçek bu yeni nesil kavimler göçü, özellikle iktidara yakın bir kesim “loş” yazar tarafından, keyifle karşılanmıştı. Hatta aralarında bu dramı görmek için ertesi gün sahile koşarak gideceğini, ucuzluğun bile pahalı duracağı bir şaklabanlıkla tvitlemekten çekinmiyorlardı. Bir gün önce muhacir sayılan bu insanlar bir anda Avrupa’ya günlerini gösterecek bireylere dönüşmüştü. İçişleri Bakanlığı da her gün sınırdan çıkan mültecilerin küsuratlı sayılarını paylaşıyordu. Sonra Özcan Karlı diye bir insan kaçakçısının röportajı dolaşmaya başladı.

    Romanda yer alan “Maphia” isimli örgüt gibi 20 yıldır göçmen kaçakçısı olduğunu ve bu işten ekmek yediğini utanmazca anlatıyordu. Hatta bu işin iznini Reis’ten aldığını iddia ediyordu. Sonra o kaçakçı tutuklandı. Sınırı geçmeye çalışan birçok mülteci Yunan askerleri tarafından biber gazına, işkenceye maruz bırakıldı. Ege’den Yunan adalarına geçmeye çalışan botlar alabora oldu. Her şeyin, her zaman ilk kaybedeni olan çocuklar öldü…

    Şimdi o mülteciler, Türkiye’nin geri almadığı, Yunanistan’ın içeri sokmadığı bir arafta bekliyorlar. Jose Saramago’nun ölümünden 9 ay sonra başlayan Suriye Savaşı, yüzbinlerce insanın ölümüne, milyonlarca insanın da yerinden edilmesine sebep oldu.

    Jose Saramago yıllar önce sanki bu savaş için bir konuşma yapmıştı: “Binlerce yıllık medeniyetin sonunda geldiğimiz noktaya bakın, insanoğlu gerçekten bu mu? Bütün çabamız buraya varmak için miydi?“

    Foto: Simeon Muller

    Dünya
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikErken Modern Dönemde Salgınlar ve Diplomasi: 2. Viyana Kuşatması ve Veba
    Sonraki İçerik ABD Başkanlık Seçimleri #41 | ●Çerçeve | Mart 2020

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Bültenler

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi
    Bültenler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Emrullah Özdemir

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}