Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » DEVA da Son 18 Yıldan Ders Almalı
    Forum

    DEVA da Son 18 Yıldan Ders Almalı

    Edgar Şar29 Nisan 20207 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Daktilo1984, bir süre önce eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan’ın liderliğinde kurulan DEVA Partisi’ni konu alan bir tartışmaya yer vermişti. Biraz geç de olsa bu tartışmaya katkı vermek istiyorum. Amacım bu tartışmada ileri sürülen argümanlarla polemiğe girmekten ziyade, bunlardan istifade ederek kendimce daha önemli olduğunu düşündüğüm bir noktaya dikkat çekmek.

    “DEVA niçin yola çıktı?” gibi bir soru sanırım başlangıç için uygun. Bu yeni parti bugünün Türkiyesi’nde siyasetteki hangi boşluğu doldurmayı umuyor? Bu konuda rivayet muhtelif. Özellikle muhalefette bir kesimin DEVA ile birlikte Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi’ne, Erdoğan iktidarını kastederek “yesinler birbirlerini”, “onlardan bir oy dahi çalsalar kârdır” düşüncesiyle baktığı biliniyor. Bu yaklaşım, Erdoğan iktidarını kendi siyasi çıkarı için yıllardır derinleştirmekle suçladığımız toplumsal kutuplaşmayı yeniden ürettiği için muhalefete hiçbir şey kazandırmayacağı gibi Erdoğan’ın “bize karşı onların tümü” sloganını da güçlendirecektir. Umalım ki, bu söylemi dillendirenler bu gerçeği çok geçmeden anlasınlar. 

    Peki, Babacan ne diyor? Yeni bir parti kuracağını açıklamasının ardından ilk kez 26 Kasım 2019’da bir televizyon kanalında kamuoyunun karşısına çıkan Babacan, bu yola niçin çıktıklarına dair soruya şöyle cevap veriyor: “Bir süre mevcut düzene zarar veririz korkusuyla bunun vebalinden korktuk. Ama zamanla hiçbir şey yapmazsak bunun vebali daha ağır olacak hissiyatı ağır bastı.” Babacan acaba burada neyin vebalinden bahsediyor? Acaba “Karanlık bir tünele girdiğini hissettik” dediği Türkiye’nin, bu duruma nasıl geldiğiyle ilgili bir muhasebe mi yapıyor, yoksa ülkenin içine düştüğü durumdan kurtarılmak üzere ona ve ekibine çaresizce muhtaç olduğunu mu iddia ediyor? Sanıyorum ki bu sorunun cevabı, bütün köşelerin tutulduğu, arsaların parsellendiği Türkiye iç siyasetinde DEVA’nın anlamlı bir rol oynayıp oynamayacağı sorusunun da cevabı olacak. 

    Gelelim bu platformda DEVA üzerinden yapılan tartışmaya. Gazeteci Nevşin Mengü, 8 Nisan’da yayınlanan yazısında DEVA’nın, söylemlerinin altını dolduracak muhalefet pratiklerini henüz geliştiremediğini söylüyor. Gerçekten de Ali Babacan, AKP’den istifa ettiği günden bu yana kamuoyu önünde yaptığı hiçbir açıklama/konuşmada bir muhalif hareketin lideri izlenimi vermedi. Hatta Babacan bugün, Erdoğan’a yönelik olarak 2001 yılında kapatılan Fazilet Partisi’nden Erdoğan’ın liderliğinde ayrılan yenilikçilerin, Milli Görüş’e ve Erbakan’a yaptığı kadar dahi eleştiri yapmıyor. Kaldı ki, Babacan ve ekibine AKP’den istifa ettikleri ve yeni bir siyasi oluşuma giriştikleri için söylenen sözler, yapılan isnatlar düşünüldüğünde onların çok daha fazla eleştirel olması beklenirdi. 

    DEVA’nın “çekingen” muhalif tavrının, AKP tabanının antipatisini çekmemek için Erdoğan’ı karşısına almama stratejisinin bir yansıması olduğunu varsayabiliriz. Ancak bu çekingen muhalefet dahil DEVA’nın bugünkü siyasetini, söylemlerini ve tercihlerini belirleyen parametrelerin başında 2002’den bu yana devam eden AKP devrini nasıl okudukları geliyor. Bir başka deyişle, bugün DEVA’nın iktidara nasıl yaklaştığını, hedefinin ne olduğunu ve bu hedef doğrultusunda hangi stratejiyi izleyeceğini ancak ve ancak “18 yıllık AKP iktidarında ne ters gitti de bugünlere geldik?” sorusuna verdikleri cevaba dayanarak analiz edebiliriz. 

    Peki DEVA 18 yıllık AKP iktidarına nasıl bakıyor? Babacan’ın farklı zamanlarda yaptığı açıklamalara bakıldığında ben akıllarındaki tablonun kabaca şuna benzediğini düşünüyorum: AKP iktidarının ilk yarısı aslında çok iyiydi; her alanda büyük adımlar attık. Ekonomi, demokrasi, insan haklarında ülkeyi çok ileri bir noktaya getirdik. İkinci yarıya geldiğimizde ise bir takım aksaklıklar çıkmaya başladı. Biz bunları fark ettik, sistem içinde sürekli eleştirilerimizi yaptık, dinletemedik ve en sonunda yol ayrımına kadar geldik. Sonra da zaten işler rayından çıktı.    

    Eğer Babacan ve arkadaşlarının zihinlerindeki “AKP devri tablosu” konusunda yanılmıyorsam bu tablo bize, DEVA’nın bugün Erdoğan’a yönelik, ilk kurulduğu zamanda AKP’nin Erbakan ve Milli Görüş’e olduğu kadar bile eleştirel olamamasını, onlar kadar açık yüreklilikle çıkıp kamuoyuna “biz değiştik” diyememesini açıklıyor. Çünkü öyle gözüküyor ki, Babacan ve DEVA’nın çekirdek kurucu ekibi, AKP’nin başlardaki “iyi dönemlerini” tamamen sahipleniyor, o dönemlerde paylarının belki Erdoğan’dan bile yüksek olduğunu düşünüyor ve bugünlere sadece Erdoğan’ın değişimi sebebiyle gelindiğine inanıyor. Bu, epey sübjektif bir tarih okuması olması dışında gayet meşru bir bakış açısı; DEVA’nın kurucuları böyle düşünüyor olabilir ve kısmen haklı da olabilir. Fakat, bu düşünce DEVA’nın toplumun bugünkü ihtiyaçlarına göre Türkiye’nin geleceğini planlayan, şimdiye kadarkilerden çok farklı bir parti olduğuna yönelik vaatleriyle birlikte, bugünün ve geleceğin Türkiyesi’nde siyaseten anlamlı bir rol oynayıp oynamayacağı konusunda şüphe uyandırıyor. Bana kalırsa DEVA ile ilgili şu an için en önemli soru işareti budur. 

    Babacan’ın Türkiye’nin son 18 yılıyla ilgili kapsamlı bir muhasebe yapmak yerine, “iyi dönemler”in kredisini alıp, bugün tüm olup biteni AKP’den dışlanmasının ardından meydana gelen gelişmelere bağlaması, o ve arkadaşlarının AKP devrinde aslında neyin ters gittiğini bütünüyle analiz edip sorumluluk alamadıklarını gösteriyor. Burada sorumluluktan kastım, DEVA ya da AKP’den kopan hiçbir kişi ya da oluşuma asla güvenmeyeceğini belirten bazı kesimlerin beklediği gibi Babacan’ın diz çöküp özür dilemesi ve sonra da tarihin ona verdiği misyon gereği AKP’den oy çalarak onu iktidardan düşürüp günah çıkarması değil. Türkiye’nin bugün geldiği noktada, bu toprakların tarihindeki kronik “demokratikleşememe” sorunu ile diğer tüm aktörlerin paylarını bir kenara koyup, AKP’nin payına düşen sorumluluğu bütünüyle ve samimiyetle ele alması ve Türkiye’yi bugün içinde bulunduğu durumdan çıkarmak için bundan sonra neyi farklı yapacağını anlatması gereğinden söz ediyorum. 

    Bu çerçevede DEVA’nın Türkiye’ye vaat ettiği “demokratik” değişimin sağlanmasına gerçek anlamda katkıda bulunabilmesi için bana göre tıpkı diğer muhalefet aktörleri gibi AKP’nin 18 yılından ciddi bir ders alması gerekiyor. Bunların arasında en önemlisinin de temel yapıyı ilgilendiren dönüşümleri veya kısaca sistemi tek başına ve çoğunlukla toplumun geri kalanına rağmen gerçekleştirmeye çalışmak. Bu aslında AKP iktidarının ve özellikle de – meslektaşım Tuncer Beyribey’in de isabetli bir şekilde tespit ettiği gibi – Erdoğan’ın siyaseti bir “savaş alanı” olarak görmesinden kaynaklanıyor. Bu bakış açısıyla Erdoğan, iktidarı boyunca başarmak istediği tüm dönüşümleri gerçek ve etkili diyaloglar yerine kısa vadeli çıkarlar karşılığında arka planda yaptığı taktiksel ittifaklar kanalıyla ve tek başına yapmaya çalıştı. Söylenene göre amaç, 90’lardan miras kalan “vesayetçi demokrasi”den kurtulmaktı. AKP’ye destek veren, 2000’ler boyunca giderek genişleyen halk kitleleri, bu dönüşüme destek verdiler. İttifak yapılan ortaklar 18 yıl boyunca hep değişti ama bu “siyasi” metot hiç değişmedi. Bugünün Türkiyesi’nde anayasa, hükûmet, yasama, bürokrasi, denetim, yargı, laiklik, yerel yönetimlerin özerkliği, üniversite vb. kurumlar sadece isim olarak kaldıysa, gelinen bu noktada AKP ve Erdoğan’ın bu metodunun büyük bir etkisi olduğu âşikâr. Halbuki, yakın geçmişimizde en kapsamlı demokratik adımlar 2001 ve 2004 yıllarında mecliste sağlanan geniş tabanlı mutabakatlar sonucunda yapılan anayasa değişiklikleriyle atılmıştı. AKP ise iktidarını güçlendirdiği andan itibaren toplumu kamplara ayırarak bir “savaş alanı” yaratan dönüşüm stratejisini uygulamaya koydu. 2010 ve 2017 referandumlarıyla Türkiye siyasi tarihine damga vuran bu uygulamayla birlikte Türkiye vesayetçi demokrasiden bir seçimli otoriterliğe dönüştü.   

    Peki DEVA, 18 yıllık AKP iktidarı için bu tespiti yapıyor mu? Benim gördüğüm kadarıyla hayır. Özellikle Babacan, bir kısmı kendisi iktidarın önemli bir temsilcisiyken atılan bu yanlış temeli analiz etmişe benzemiyor. Bu analiz yapılmadan ve bundan sonra neyin farklı yapılacağı söylenmeden DEVA bizlere AKP’nin “altın çağı”nı vaat etmekten öteye gidemiyor izlenimini veriyor. Üstelik bunu yaparken DEVA Partisi’nin iktidarla beraber nadiren de olsa muhalefete de üstten baktığına, vaat ettiği değişimi vurgulamak için onları da bazı konularda iktidarla aynı kefeye koyduğuna ya da onlarla yarış içine girdiğine şahit oluyoruz. Gürkan Çakıroğlu’nun bu platformda yayınlanan yazısı ve DEVA’nın önde gelenlerinden gelen bazı açıklamalar da bunu yansıtıyor.       

    Sonuç olarak, DEVA’nın Türkiye’nin geleceğine ve bu geleceğin demokratik olmasına önemli bir katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Fakat bu katkı, “Biz 2002’de yaptık, şimdi de yaparız” önermesine dayanmamalı. DEVA’nın gerçekten demokratik bir tahayyülü varsa bunu diğer siyasi partilerle çok taraflı bir diyalog çerçevesinde paylaşmaya/tartışmaya başlamalı ve buna hazır ve istekli olanlar ile birlikte bu diyalogdan somut bir sonuç alınana kadar devam ettirmeli. Geldiğimiz noktada demokratik bir geleceğin neden tek bir parti ya da siyasi oluşum ile kurulamayacağını ve bunun geniş tabanlı bir ittifak gerektirdiğini burada ayrıntılı olarak anlatmaya çalıştım. O sebeple ittifak derken, DEVA’nın elinden geldiğince oy çalıp, iktidarı muhalefetin gerisine düşürmeyi hedeflemesinden bahsetmiyorum. Bu anlayış zaten şu anda muhalefete hakim olan; siyaseti seçimler, seçimleri de seçmen aritmetiği ile okuyan paradigmaya ait. Bu paradigma değişmeli ve bu süreçte başta CHP olmak üzere tüm muhalefet partilerinin bugüne kadar burnu nasıl sürttüyse DEVA da ders almalı…

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikRTÜK Matruşkası #2: Yaptırım Tehditleri
    Sonraki İçerik Polemik | Bir Etkileşim Aracı Olarak “I am delighted”

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Videolar

    Parlamenter Sistem için Yol Ayrımında mıyız? | Berk Esen | Çavuşesku’nun Termometresi ÖZEL #255

    28 Mayıs 2025 Berk Esen, Burak Bilgehan Özpek, İlkan Dalkuç ve Melis Konakçı
    Yazılar

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Armağan Öztürk

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}