Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Aydınlanma’da Liberalizm ve Devlet
    D84 INTELLIGENCE

    Aydınlanma’da Liberalizm ve Devlet

    Doğan Gürpınar26 Ocak 20235 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Aydınlanma’yla gelen zihinsel altüst oluşla beraber insan; evrenin, insanın ve toplumun doğasına dair devralınmış metafizik önkabülleri redderek varoluşunun üzerine düşünmeye başladı. Temel varoluşa dair bu düşünme eylemi kaçınılmaz olarak siyasi otoritenin doğasına dair sorgulamaları da getirdi. Otorite artık doğal, değişmez, kendiliğinden ve sebepsiz değildir. Birçok Aydınlanma düşünürü ortaçağ devlet ve kraliyet meşruiyetlerinin artık ikna edici olmaktan çıktığı bir dönemde tüm modern siyaset kuramının temel sorusunu sordu: Devlet (ya da egemen otorite) yönetme meşruiyetini nereden alır? Eşzamanlı olarak Aydınlanma, insan olmaktan kaynaklı saygıya layık bireyleri ve ellerinden alınamaz (inalienable) haklarını doğal hukuk temelinde ortaya koydu. Aydınlanma felsefesi bireyi ve bireylerin kolektif iradesini temsil etmesi ve yansıtması gereken devleti tanımladı. Bir sosyal sözleşme teorisi geliştiren Locke’a göre “doğal durum”da insanlar herhangi dünyevi bir otoriteye biat etmemişlerdi. Ancak devlet bir gereklilik olarak ortaya çıktı. İnsanlar bireysel adalar olmaktan çıkarak karmaşıklaşan bir toplumun mensupları haline geldikçe bir ortak yaşam teamülleri manzumesine gerek duyuldu. Bunları tesis etmesi için ise aralarından biri yetkilendirildi; işte bu ilk kraldı. John Locke’un Commonwealth Üzerine İki İnceleme kitabının vatandaşlık ve devlet-vatandaş-toplum ilişkilerine yönelik ahlaki çerçevesi, modern cumhuriyetçiliğin de kurucu metinlerinden birini oluşturur. Zira bu kitabında meşru yönetimin ancak vatandaşların onayına ve özgürlüklerin tesisine bağlı olduğunu iddia eder. Özellikle de antik cumhuriyetçiliğe bir geri dönüş çağrısı niteliğindeki ve Fransız Devrimi tınılarından bağımsız (ve ondan önce yayınlanmış) Amerika Kuruluş Beyannamesi, Lockeçuluğun ilhamının en sarih görüldüğü mecraların başında gelir.

    Büyük bir epistemik kırılmaya denk gelen bu zaman aralığı, aynı zamanda devletlerin yeni askeri ve iletişim teknolojileri ve merkezileşmeyle derinleştirdikleri finansman kapasiteleriyle devasa büyüdüğü ve daha önce egemenliğini paylaştığı (Kilise, yerel feodal güç odakları, yerel hanedanlar) odakları siyaseten tasfiye ederek mutlak egemenliklerini kıskançça tesis ettiği bir dönemdi. Bu zamana kadar siyasi otoriteler gündelik hayata çok değmeyen ve değebilme kapasitesinden yoksun güçlerdi. Oysaki artık modern devlet hayatın her alanına sızıyordu. Artık geçici küçük ordular değil kalıcı silah altında tutulan devasa ordular besleyen devletler zor gücü tekelini de hoyratça kullanmaktan sakınmıyordu. Zaten aslında büyüyen devletin nasıl zapt edileceği ve koşullandırılacağı Aydınlanma liberalizminin temel gündemiydi. Fransız Devrimi de paylaştığı gücü yerel odaklardan ve Kilise’den alarak tekelleştiren mutlak monarşiye karşı, bu gücü yayarak ve dağıtarak dengeleme çabasıydı. İngiltere’de ise monarşinin gücünün parlamentoyla paylaştırılması daha yumuşak bir geçişi yönetebilmişti. Fransız Devrimi sonrası ise başta öngörülen reçetenin iyice güç tekelini devşirmiş, devletin yetkilerinin dizginsizliğini sınırlamadığı, hatta daha da dizginsizleştirdiği görüldü. Zira kraliyetin otoritesinin gelenekselci meşruiyeti de ortadan kaldırılınca geride safi güçle hükmeden bir devlet aygıtı ortaya kalmıştı. 19. yüzyılda ise devlet genişlemeye devam etti. Burada bir paradoks gibi duran bir durum vardır. Bir tarafta Aydınlanma liberalizmi devletlerin yetkilerini sınırlama iddiasında kurucu paradigmayı çizmeye çalışmakta, öte yandan aslında devlet hiç olmadığı kadar azgınca güçlenmektedir. Zaten Foucault ve çağdaşları Aydınlanma’nın ilkine vurgu yaparken aslında ikinciyi nasıl görünmez kıldığı üzerinden etkili Aydınlanma düşüncesi ve modernite eleştirileri sunmuşlardı.

    Elbette detaya indiğimizde bir paradoks yoktur. Liberalizm, cumhuriyetçilik, sosyalizm, muhafazakarlık hep bu gücü dizginleme ve sınırlandırma arayışlarıdır ve aslında başarılı da olmuşlardır. Cumhuriyet ve demokrasi fikirleri de, liberalizm de yepyeni, meşruiyete dayalı koşullandırılmış ve dağıtılmış bir güç konfigürasyonu yaratmıştır. Demokrasi ve cumhuriyet bu konsantre gücün kullanılabilmesi için zorunlu kılınan meşruiyet dayanaklarıdır. Artık iki yüzyıl öncesine göre çok farklı, öncesiz bir güç ağı vardır ve bu yeni konfigürasyon basitçe artı-eksi ikiliğine indirgenerek anlaşılmaz. Dolayısıyla kurucu momentindeki liberalizmi bu kaygılardan türemiş şekilde böyle anlamlandırmak gerekmektedir.

    Devletin modern dünyanın ve kapitalizmin ortaya çıkışında oynadığı rol uzun süre ihmal edilmişti. Özelikle yeni-Weberciler devletin modernitede kurucu rolüne eğildiler. Gelmekte olan kapitalizmin ilk tanımlayıcı ve savunucusu Adam Smith’in dünyası bazen hatalı olarak tekrarlanageldiğinin aksine kapitalizm-öncesi bir evrendir. Smith’in çığır açan eserini yayınladığı yıl 1776’tır. Yani James Watt’ın sanayi devrimini tetikleyecek buhar türbinini icadının hemen akabinde. Bu dönemde İngiltere henüz bir tarım ülkesiydi. Temel servet okyanusötesi ticarete dayanıyordu. Smith, İskoç Aydınlanması’nın tipik bir ürünüdür. İktisadi tahayyülü tarımsal bir dünyayı yansıtmaktaydı. Sanayi Devrimi’nin üzerinde yükselen kapitalizmle beraber insanlar bu dinamikleri Smith üzerinden okuyacaktır. Smith’in metinlerinde ise Sanayi Devrimi sonrası kapitalizminin dağarcığının aydınlanmacı liberalizmden türetilmesini görmek mümkündür. Ancak Smith 21. yüzyılın girift kapitalizmini değil, çok daha az karmaşık bir ilişkiler ağını tasvir etmektedir. Kapitalizm ise bir doğal durumdan değil, içinde devletin, tahakküm ilişkilerinin olduğu bir ağdan türemektedir.

    Bu sebeplerle Aydınlanma liberalizminin dünyası bugüne dair ancak temel kurucu ilkeleri tayin eder. Bu dünyada, ne sonrasının kapitalizmi ve onun yarattığı sosyal sorun (social question) ve şehir yoksulluğu (urban poverty) vardır; ne devletin bugünkü gibi dijital denetim imkanları; ne de çağımızın etik tartışmaları. Aydınlanma liberalizminden anlamamız gereken ise onu dümdüz, zaman hiç akmamışçasına bugüne projekte etmek değil, bugünün toplumunun giriftliğinde nasıl bu temel değer ve ilkeleri (özgürlük, adalet, insan benliğine saygı) hakim kılacağımızdır. Elbette bu temel ilkelerin yorumları çok fazladır ve birbirleriyle çatışan yorumlara açıktır. Liberteryen yorumdan sosyal liberal yorumlara her liberalizm-içi fikriyat kendi soykütüğünü bu kurucu momente uzatır. Bu çokluk da bir çelişki oluşturmaz.

    Ancak devlet mevzusunu basit bir sözde ikiliğin ötesinde görmezden gelmek aynı zamanda liberalizmin en kurucu sorunsalını görmezden gelmek demektir. Meseleyi düz bir şekilde “ne kadar sınırlandırılmış devlet, o kadar iyi” önermesine hapsetmek de ortada bir Leviathan varken gerçek meseleyi yok saymak demektir. Üstelik, modernitenin sosyal, ekonomik ve siyasal kompleksitesinin gerçekliğinde tüm bu iç içe geçmiş ilişkiler ağının ürettiği sorunlar tekil bir sebebe indirgenemez. John Locke, Amerikan Federalist Papers’ın yazarları, Adam Smith, Montesquieu ve diğerleri hep bu mevzuyla cebelleşmektedir. Özgürlük, adalet ve eşitlik nasıl sağlanacaktır? Basit cevabı onlar da verememektedir. Bugün de en çetrefilli mesele aynı anda hem ortak meşruiyeti yönetmek için meşru otoritenin gerekliliğinden dolayı devlet mefhumuna muhtaç olmak, hem de onun denetlenmesinin zaruri olmasıdır. Zira hukuk ancak bir siyasi irade tarafından dayatılabilmektedir, ama peki hukuku kim denetleyecektir?

    Fotoğraf: Uta Scholl 

    Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikSiyaset Oyunu ve İnsan Politikası
    Sonraki İçerik Neoliberal Düzende Devlet Kapasitesi ve Müdahalesi | Devlet Kapasitesi ve Liberteryenizm #7

    Diğer İçerikler

    D84 INTELLIGENCE

    Transformation of the Sovereign in Liberal Democracy and Criticism of Liberalism from Schmitt’s Perspective

    16 Mayıs 2025 Deniz Nas
    D84 INTELLIGENCE

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 Reza Talebi
    D84 INTELLIGENCE

    The Map Lies: Syria’s Real Borders Are Drawn by Guns, Tribes, and Deals

    14 Nisan 2025 Reza Talebi

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Transformation of the Sovereign in Liberal Democracy and Criticism of Liberalism from Schmitt’s Perspective

    16 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Deniz Nas

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Yazılar Salih Yasun

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}