Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Bir Hepçilin Vicdanı | Veganizm #2
    Çeviriler

    Bir Hepçilin Vicdanı | Veganizm #2

    Aeon J. Skoble18 Nisan 20207 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Yazının orijinali: https://www.cato-unbound.org/2020/02/12/aeon-j-skoble/conscience-omnivore

    Michael Huemer muhteşem bir felsefeci ama beni et yemekle yanlış yaptığımıza ikna edemiyor. Et yiyenlerimizin yapılması gerekeni bildiğimiz ama yine de yapmayı başaramadığımız bir vicdan sektesinin pençesinde olduğumuz iddiasıyla yola çıkıyor. İnsanların büyük bölümünün ahlaki yanlışlardan kaçınma motivasyonunu yalnızca bu yanlışların (a) toplumsal olarak kınandığı veya (b) güçlü olanın diktalarıyla çatıştığı durumlarda bulabildiğini ve Milgram deneycileri gibi et yemenin yanlış olduğunu bildiğimizi ama yine de yediğimizi öne sürüyor. Fakat, elbette üçüncü bir olasılık da et yiyen çoğu kimsenin bunun yanlış olduğuna katılmaması. Ben bu yazıda bu görüşü savunacağım: Et yemek ahlaki bir yanlış değildir.

    Huemer’ın savına bir miktar ivme kazandıran, diğer insanlara muamelemiz ile hayvanlara muamelemizi sık sık mukayese etmesi. “Gaddarlığın en kötüsü” diyor, “herhangi bir insana gösterilecek olsa bizi dehşete düşürecek gaddarlık, başka bir türün mensupları söz konusu olduğunda bizi neredeyse hiç rahatsız etmiyor.” Bu görüşün tatmin etmeyen iki yönü var. Öncelikle, bir çocuğu ezmenin ahlaken itiraz edilebilir olması, bir hamam böceği veya sivrisineğin üstüne basmanın yanlış olmasını gerektirmiyor. Bunun için “bir hayvana, bir insana davranılmayacağı şekilde davranmak ahlak dışıdır” kabilinden ilave bir öncül gerekir fakat, bu öncülü işin içine katmak sonucu varsaymak olacaktır. İkinci olarak, bence Huemer hayvanlara gaddarlığın en kötüsünün yapılmasının bizi neredeyse hiç rahatsız etmediğini söylerken yanılıyor. Bir hayvana işkence eden birileriyle ilgili haberler çıktığında toplumdaki öfke patlaması genellikle çok büyük çaplı oluyor ve olay ülkenin tamamında haber olduğunda (mesela Michael Vick örneği) ülkenin tamamı galeyana geliyor. İnsanlar hayvanlara işkence edenler için genellikle hırsızlar ve kapkaççılar için istediklerinden daha ağır cezalar talep ediyorlar. Birçok yargı sisteminde cezai suç olan ve toplumda şiddetle kınanan hayvana işkenceyi çoğu insanın “umursamadığını” düşünmek için sebep yok. O halde, Huemer’in söylemek istediği şey, et yemenin bir kedi yavrusunu ateşe vermeye ahlaken denk olduğu ama bizim bunu görmezden geldiğimiz olmalı. Ben bunu kabul etmiyorum. Et yemek ahlaki bir yanlış değildir.

    Huemer (bence doğru bir şey yaparak) hayvanların acıyı deneyimleyebildiklerini ve deneyimledikleri acının bizim deneyimlediğimiz acıyla aynı türden olduğunu belirtiyor. O halde, diyor, neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar verirken bunu hesaba katmamız gerekir. “İnsan olmayan varlıkların çektiği acı bir nebze bile kötüyse, toplam ızdırap miktarının bunu dünyanın en büyük sorunları arasında konumlandırması gerekir.” Bu Mill öncesi, Benthamcı türden bir faydacı sav: Acılar ve zevkler nitel olarak birbirlerinden ayrışmaz, kayda değer biçimde aynılardır ve yalnızca üst üste eklenmeleri gerekir. Dolayısıyla, yemek istediğim yemek tavuklarda büyük miktarda ızdıraba neden oluyorsa ve bu ızdırap miktarına ilişik rakam benim o yemekten alacağım niceliksel zevkten fazlaysa, o yemek ahlak dışıdır. Benthamcı nicelleştirme yapmak için gereken gerçek yöntem eksikliğini bir kenara bırakacak olursak, bu hesap benim tavan arasındaki eşekarısı yuvasını kaldırmamam veya bodruma fare kapanı yerleştirmemem gerektiğini söylüyor. Bir Benthamcı bu reductio ad absurdum’u reddederdi ama bu, işin temel kısmını ortaya koyuyor: İnsanların, insanların iyiliğini insan olmayanların iyiliğinden daha önemli saymaları ahlak dışı değildir.

    “Kişi ızdırabın nesinin kötü olduğunu anlayamıyorsa” diyor Huemer, “nasıl açıklayabilirim, bilemiyorum. Kişi yalnızca kendi ızdırabının kötü olduğunu görüyorsa vicdanı yoktur ve bu durumda da söyleyebileceğim herhangi bir şeyin buna çare olabileceğini düşünmüyorum. Kişi hem kendi ızdırabının hem de diğer insanların ızdırabının kötü olduğunu görüyor ama diğer türlerdeki ızdırabın kötü olduğunu göremiyorsa da ızdırabın neden yalnızca kendi türünün mensuplarınca deneyimlendiğinde kötü olduğunu açıklamasını isterim.” Olasılıklardan biri, insan olmayanların deneyimlediği acı bir seviyede empati ortaya çıkarabilse de insan olmayanların acısını, insanın iyiliğiyle (iyi olma haliyle) mukayese ettiğimiz. Hiçbir şey yalnızca “değerli” değildir; bir şeyler, bir değer biçen için değerlidir. Belki de insanlar insanların iyi olmasına, insan olmayanların iyi olmasından daha fazla değer biçiyorlardır. Üç köpeğin bir çocuğa saldırdıklarını görsem ve çocuğu kurtarmak için üçünü de öldürmem gerekse bunu yapmakla kalmam, yapamam durumunda kendimi çok ağır kınamayı beklerim. Burada insanın iyiliğini köpeğin iyiliğinden öncelikli konumlandırıyorum. Bu, köpeğin iyiliğinin hiçbir zaman önemi olmadığı anlamına gelmiyor; tekrar söyleyelim, köpeklerine kötü muamele eden insanları kınarız. Ama bunlar ayırt edilemez iyi olma halleri değillerdir.

    Bu önceliklendirmenin Huemer’in iddia ettiği gibi hayvanların çektiği acıya duyarsızlığı zorunlu kılıp kılmadığı açık değil. Birçok kültürde tüketilen hayvana bir tür hürmet gösterilir. Diğer kültürlerde bu minvalde spesifik bir pratik olmayabilir ama orada da çiftçilerin hayvanı mümkün olduğunca çabuk ve acısız öldürmek istemelerine rastlamak şaşırtıcı değildir. Huemer “insanların amaçları için hayvanların kullanılmasının ahlaken mubah olduğunu” ve “sırf zevkine gaddar olmakta bir sakınca olmadığını” birbirine karıştırma eğiliminde ama bunlar çok farklı görüşler. Zevk için gaddar olmama görevi “onların besin için kullanılamayacağını” veya hatta “rahatsızlıktan kaçınmak için öldürülemeyeceklerini” zorunlu kılmaz. Çoğu hayvan başka hayvanları yer. Bunu yapmamayı gerektiren doğal bir görev söz konusu değildir.

    Bir tilkinin tavuk yemesi ahlaken yanlış mıdır? Elbette yenilecek olmak o tavuk için kötüdür. Ama bir şeyler yememek de tilki için kötü olacaktır. Dolayısıyla, ahlaki soru yalnızca ortada kötü bir sonuç olup olmadığı değildir çünkü, zaten her halükarda birileri için sonuç kötü olacaktır. Nasıl ki tavuğun tilkiden kaçmaya hakkı varsa tilkinin de tavuğun peşine düşmeye hakkı vardır. Sonuç biri için “kötü” olacaktır ama ahlak dışı değil. Tilkiler tavuk yer. Büyük balık küçük balığı yer. İnsanlar hem tavuk hem balık yer.

    İnsanlar daha büyük bir kategori olan “hayvan”ın bir altkümesidir. Bir şekilde doğanın dışında değiliz, doğanın bir parçasıyız. Doğada her şey hayatını idame ettirmek için bir şeyler tüketir. Yediklerimizden bazıları hayvan tüketir. Avladıklarımızdan bazıları bitki yer. Hatta avladıklarımızın bazıları da bitkidir. Hem bitki hem hayvan yemek doğamızda var. Bitki yediğimiz zaman da ölüme ve ızdıraba neden oluyoruz. Öldürdüğümüz bitkilerde neden olduğumuz “sıkıntı” önemli olamayacak kadar yabancı veya ufak gelebilir ama başvurduğu rakamlar argümanı düşünüldüğünde Huemer’in bunu nasıl bir ayrım olarak kullanabildiğini anlamıyorum. Bu, doğamıza aykırı davrandığımız tuhaf bir doğru ve yanlış modeli olurdu. Doğal empati kapasitemiz de o doğanın bir parçası; bizim zevk için gaddarlığın yanlış olduğunu bilmemizi sağlıyor. Fakat, diğer hayvanları yemek de o doğanın bir parçası. Mesele bunun yalnızca insanlar için optimal besini temin etmesi değil; ayrıca, eti lezzetli bulmamız hem kendi içinde bir neden hem de bağlantının doğallığının bir kanıtı.

    Besin için öldürmenin yanı sıra marangoz karıncaları veya hamam böceklerini öldürmek için zehir kullandığımızda veya sivrisinekleri ezdiğimizde olduğu gibi rahatsızlıktan kaçınmak için de öldürürüz. Sivrisinek resmen size saldırdığı için ve nerede yaşadığınıza bağlı olarak pekala hayatımıza bir tehdit oluşturabileceğinden, ikincisinin meşru müdafaa olduğu öne sürülebilir. Fakat, karıncalar da evinize zarar verebilir. Kunduzlar veya yaban arıları kadar bizim de evimizi savunmaya hakkımız var. Bunun bir miktar acıya neden olduğunu teslim etsek bile bu, yaptığımızın ahlak dışı olduğu anlamına gelmiyor.

    O halde, neden zevk için bir sineğin kanatlarını koparan veya köpek yavrularına tekme atan insanlara itiraz ediyoruz? Bu örnekler sosyopatlık göstergesi de ondan: Bunlar kötücül bir karakterin göstergesi; bir kedi yavrusunu ateşe veren insan, diğer insanlara da zarar verebilecek insandır, diğer türlerin bütün mensuplarını yalnızca kendisi için birer araç olarak gören insandır. Köpek yavrusunu teklemeyen kişide gördüğümüz empati yoksunluğu genel bir karakter bozukluğunun kanıtıdır. Fakat acı vermekten veya çaresizliği görmekten zevk aldığınız için bir köpek yavrusuna tekme atmak bunu bir köpek yavrusuna yaptığınız için değil, yalnızca kötücül bir karakter acı vermekten veya çaresizliği görmekten zevk alacağı için kötüdür. Bunların hiçbiri bize tamamen doğal bir süreç olan diğer canlıları yemek hakkında bir şey anlatmaz.

    Son söylediğimi vurgulayacak olursam, et yemenin ahlaki bir yanlış olmadığını söylemek hayvanlara kötü muamele edilmesi diye bir şey olmadığını söylemek değildir. Huemer fabrika çiftçiliğinin en kötü örneklerini genel olarak et yeme düşüncesiyle harmanlıyor. Fakat, yalnızca “Ben veganım” veya “Ben eğlence için köpek yavrusu tekmelerim” demek ahlak sahasını tamamen kapsamıyor. Fabrika çiftçiliğinin (veya gaddar olduğunu düşündüğümüz diğer uygulamaların) bütün bir et yeme konseptiyle harmanlanmasından kaçınmamız gerekiyor. Fabrika çiftçiliğinin daha ahlaken karşı çıkılabilir uygulamaları sayesinde daha yoksul insanlar ete ulaşabiliyor. Diğer tüm değişkenleri sabit varsayarak hayvanların daha az tali ızdırapla öldürülmelerini tercih edecek olsak bile yoksulları etten mahrum bırakmanın daha ahlaki bir seçim olup olmadığı belli değil. Belki de ultra minimal seviyedeki hayvan ızdırabı, zenginliğin mümkün kıldığı bir lükstür. Fakat, bir kartalın balık yemesi ne kadar ahlak dışıysa et yemenin kendisi de ancak o kadar ahlak dışı olabilir.

    Fotoğraf: Jon Tyson

    Dünya
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikBir İnsanın Vicdanı | Veganizm #1
    Sonraki İçerik “I am Delighted to…..”: Akademisyen Pornosu Üzerine

    Diğer İçerikler

    D84 INTELLIGENCE

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 Reza Talebi
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Podcast

    İrlanda Tarihi II: Global Ekonominin Merkezindeki Ada | Çerçeve S3 #73

    6 Mayıs 2025 Serim Çetin, İlkan Dalkuç ve Mert Söyler

    Leave A Reply

    Güncel İçerikler

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Yazılar Gökhan Korkmaz

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}