[voiserPlayer]
Ekonomos Haftalık Ekonomi ve Finans Bülteni (27 Şubat – 5 Mart 2023)
Ekonomi Hissettirmeden Büyümeye Devam Ediyor
Türkiye ekonomisinin resmi istatistiklere göre 2022 yılında yüzde 5,6 oranında büyüdüğü açıklandı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksine bakıldığında ise dördüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,9’luk bir büyüme gerçekleşmiş. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi ise yılın dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3,5 artmış durumda. Bu sonuçlara göre Türkiye’de bir yıl içerisinde üretilen mal ve hizmetlerin toplam bedeli 905,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu durumda kişi başı gelir ise 2022 yılı sonu itibariyle 9.592 dolardan 10.655 dolara (176.589TL) yükselmiş oldu ve tekrar 5 haneli değerlere geldi.
TÜİK ekonomik büyümeyi üç ayrı yöntemle hesaplamakta ve o yöntemlerden birisi üretim yöntemiyle büyümenin hesaplanması. Bu yöntem ile bakıldığında 2022 yılında sektörel bazda en yüksek büyüme yüzde 21,8’lik artış ile finans ve sigorta faaliyetlerinde gerçekleşirken, onu yüzde 11,7’lik büyüme ile hizmetler sektörü takip etmekte. Türkiye sanayisi ise genel büyümenin altında kalarak yüzde 3,3’lük büyüme gerçekleştirmiş. 2022 yılında küçülen tek sektör ise yüzde 8,4’lük küçülme ile inşaat sektörü.
Tüketim tarafına bakıldığında ise GSYH içerisindeki payı yüzde 57,5’e ulaşan hane halkı tüketim harcamaları yüzde 19,7’lik bir artış göstermiş durumda. Bu yüksek artışın en önemli nedeni yüksek enflasyon ortamında hane halklarının parasını tasarruf etmek yerine harcamalarda kullanması olsa gerek. 2022 yılında mal ve hizmet ihracatı yüzde 9,1 oranında artarken ithalatı ise yüzde 7,9 artmış durumda. Fakat yılın son çeyreğindeki mal ve hizmet ihracatı bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3,3 azalırken, ithalat artmaya devam etmiş ve yüzde 10,2’lik bir ithalat artışı gerçekleşmiş. Genel olarak harcama yöntemi ile GSYH bileşenlerine baktığımızda tüketim harcamaları büyümeyi sırtlarken gayrisafi sermaye oluşumu yüzde 5,6 olarak gerçekleşen genel ekonomik büyümeyi yüzde 2,8’lik büyümesiyle aşağı çekmiş.
Gelir yöntemi ile GSYH’a baktığımızda ise işgücü ödemelerinin payındaki düşüş, önceki çeyreklerde olduğu gibi devam etmekte. Aslında tüm bu ekonomik büyüme hesaplamaları içerisinde en dikkat çekici olan ve konuşulması gereken de bu iş gücü ödemelerindeki düşüş. İşgücü ödemelerinin yaratılan katma değerden aldığı pay yüzde 25,2’ye kadar gerilemiş durumda. Bu düşüş işgücü olarak çalışan insanların ekonomiden aldığı payın gittikçe düştüğünü göstermekte. Geriye doğru gittiğimizde 2019 yılında işgücü ödemelerinin payının 2019 yılı sonunda yüzde 32 olduğunu görüyoruz. Ortaya çıkan bu durum son derece ciddi olmakla birlikte şaşırtıcı olmaktan da uzak, zira Türkiye’nin içinde bulunduğu yüksek enflasyon döneminde bu gelir dağılımındaki bozulma kaçınılmaz. Enflasyonun en büyük zararlarından birisi, hane halklarının alım gücünü düşürürken işgücünün de ekonomiden aldığı payı azaltması ve hızlı bir şekilde eşitsizliği artırması. Eski ABD Başkanlarından Gerald Ford’un deyimiyle, “enflasyon bir numaralı halk düşmanıdır.”
Şubat Enflasyonu Açıklandı Görünüm Hala Negatif
Geçen hafta yıllık ekonomik büyüme oranları dışında Şubat ayı enflasyon oranları da açıklandı. Önce İstanbul Ticaret Odası’nın İstanbul için açıkladığı Şubat ayı enflasyon verileri geldi. İTO’nun yaptığı hesaplamaya göre Şubat ayında fiyatlar bir önceki aya göre yüzde 3,83 artarken yıllık enflasyon yüzde 78,62 olarak gerçekleşti. Sağlık ve kişisel bakım ürünlerinde yüzde 8,01’lik bir artış gerçekleşirken gıda fiyatlarındaki aylık artış yine oldukça yüksek gerçekleşti ve yüzde 5,37 oldu.
TÜİK’in enflasyon hesaplaması ise her zaman olduğu gibi görece çok daha düşük gerçekleşti. Yıllık yüzde 78,62’lik İTO enflasyonunun aksine TÜİK yıllık enflasyonu yüzde 55,18 olarak açıkladı. TÜİK’e göre bir önceki aya göre fiyat artışı ise yüzde 3,18 olarak gerçekleşti. Gıda fiyatlarındaki artışın yüzde 7,36 olarak gerçekleşmesi en dikkat çekici olan. Yoksul kesimler için hayatın zorlaşması devam ediyor. En az fiyat artışı gösteren ana harcama grubu ise yüzde 1,76’lık fiyat artışı ile giyim ve ayakkabı oldu. Ayrıca TÜİK’e göre giyim ve ayakkabıdaki yıllık fiyat artışı sadece yüzde 21,69. Açıklanan enflasyon rakamları kısmi iyileşmeyi gösterse de iktidarın beklentisinin üstünde bir enflasyon ile karşı karşıyayız. Kurun oldukça istikrarlı gittiği bir dönemde enflasyonun hala yüzde 55 civarlarında olması, orta ve uzun vadede enflasyonun yüksek seyretme ihtimalini güçlendiriyor. Yeterince bozuk olan fiyatlama davranışları kurun kaçınılmaz şekilde yükselmeye başlamasıyla daha da bozulacaktır. Bu bozulmayı çözmek de seçilecek iktidarın önündeki en büyük iktisadi problem olarak karşısında duracaktır.
Kısaya düşen notlar:
- Tüketilen ürünlerdeki fiyat değişimini hesaplayan Tüketici Fiyat Endeksi Dışında üretilen mal ve hizmetlerdeki fiyat değişimini hesaplayan GSYF Deflatörü de önemli bir araç. Genelde üretici ve tüketici fiyat endekslerinin ortalamasına yakın olan GSYH Deflatörü, TÜİK’e göre 2022 yılında yüzde 96,1 artış gösterdi.
- İhracat 2023 yılı Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10,3 artarak 19 milyar 369 milyon dolar, ithalat yüzde 20,7 artarak 33 milyar 606 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ocak ayında dış ticaret açığı, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 38,4 artarak 10 milyar 290 milyon dolardan, 14 milyar 237 milyon dolara yükseldi. 2022 Ocak ayında yüzde 63 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2023 Ocak ayında yüzde 57,6’ya geriledi.
- Kırmızı et fiyatlarındaki artış son iki ayda yüzde 100’e yaklaştı. Ankara Kasaplar Odası Başkanı Fazlı Yalçındağ’a göre süt fiyatları üreticilerin istediği yerlerde olmayınca üreticiler ineklerini satmak zorunda kaldı. Bu durum hem mevcut hayvan sayısını hem de yeni doğacak hayvan sayısını azalttı ve sonuçları et fiyatlarındaki artış oldu.