Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (6 Mart-1 Nisan 2024)
Türkiye 31 Mart gecesi tarihi bir seçimin birçok yeniliğe gebe sonuçlarına şahit oldu. AKP, 2002 yılından bu yana ilk defa seçimlerden CHP’yi takiben ikinci parti olarak çıktı. Kesin sonuçlar açıklanıp seçmen davranışı analizleri net bir şekilde ortaya konana kadar aceleci yorumlardan kaçınmak gerektiğine inanmakla beraber bu seçim, Türkiye’de bazı şeylerin eskisi gibi olmayacağını şimdiden ortaya koymuş görünüyor.
Seçim maratonunun ardından Daktilo1984 olarak normal takvimimize kaldığı yerden devam ediyoruz. Bu haftanın Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni’nde dünya gündeminin en ön sıralarından son altı aydır düşmeyen Gazze felaketinin geldiği son durumu ele alacağım.
İsrail BM Güvenlik Konseyi Kararına Rağmen Bildiğimiz Gibi
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi 25 Mart tarihinde Gazze’de Ramazan ayı boyunca derhal ateşkes talep eden ve tüm rehinelerin derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması çağrısında bulunan kararı, 15 üyenin 14’ünün lehte oy kullanması ABD’nin ise çekimser kalması ile kabul etmişti.
Bu karar İsrail’in Gazze Şeridi’ne Ekim ayında başlattığı askeri operasyonlardan bu yana Güvenlik Konseyinin ilk açık ateşkes çağrısı oldu.
15 üyeli BM Güvenlik Konseyi, Gazze Savaşı ilgili bir karar tasarısını kabul etmek için daha önce yaptığı dört toplantıda başarı sağlayamamış, son olarak 22 Mart tarihinde yapılan toplantıda ise konseyin daimi üyelerinden Çin ve Rusya, ABD’nin getirdiği bir öneriyi veto etmişti.
Konsey’in acil ateşkes çağrısında bulunan kararı, Genel Sekreter António Guterres’in dayanışma gezisi kapsamında savaş bölgesini ziyaret ettiği sırada gelmiş oldu. Guterres 23 Mart günü Mısır ile Gazze arasındaki Refah sınır kapısında gazetecilere yaptığı açıklamada, Gazze’deki koşulları “ahlaki bir rezalet” olarak adlandırmış ve Gazze’ye yardımların ulaştırılabilmesi için acil insani ateşkes çağrısında bulunmuştu.
BM Güvenlik Konseyi’nin ateşkes kararının ardından sosyal medya platformu X’de yaptığı açıklamada Guterres, “Güvenlik Konseyi Gazze konusunda uzun zamandır beklenen ve derhal ateşkes ilan edilmesini ve tüm rehinelerin derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılmasını talep eden bir kararı onayladı. Bu karar uygulanmalıdır. Uygulanmaması affedilemez.” ifadelerini sarf etti. Ancak Güvenlik Konseyi kararından sonra yaşananlar İsrail ve Netanyahu hükümetinin bu karara da pek kulak asmadığını gösteriyor.
Netanyahu hükümeti Güvenlik Konseyinin acil ateşkes çağrısı ve insani yardımların Gazze’ye ulaştırılması konusundaki kararının ardından çekimser oy kullanan müttefiki ABD’ye sert tepki gösterdi ve ABD’ye Refah kentine yapılacak operasyon için gidecek heyetini geri çekti.
İsrail Gazze’de operasyonlarını sürdürürken ölümler ve kalanların yaşadığı insani felaket tüm çarpıcılığı ile sürüyor. Gazze’de hayatını kaybedenlerin sayısı 33 bini geçti. Yaralı sayısı 76 bin civarında. Çatışmalar ve vicdanlara sığmayan katliam sürerken geçtiğimiz hafta iki yeni önemli gelişme daha yaşandı.
İsrail Yardım Konvoyunu Vurdu
İsrail hava kuvvetleri yaptığı bir hava saldırısında bugün sabah ABD merkezli yardım kuruluşu World Central Kitchen’ın yardım konvoyunu vurdu. Saldırıda aralarında Avustralya, Polonya, Birleşik Krallık, ABD-Kanada vatandaşlarının ve bir Gazzeli şoförün yer aldığı 7 yardım gönüllüsü hayatını kaybetti.
Netanyahu saldırının yanlışlıkla gerçekleştiğini iddia ederken uluslararası kuruluşlar İsrail’in kınanmasını ve olayın araştırılmasını talep ettiler. Netanyahu bu tip şeylerin savaşlarda yaşanabileceğini de söyledi. World Central Kitchen, deniz yoluyla Gazze’ye gıda yardımı ulaştırıp Gazze içinde ihtiyaç sahiplerine dağıtıyordu.
Bu saldırıdan sonra World Central Kitchen yardım operasyonlarını durdurma kararı aldı ve Kıbrıs’tan Gazze’ye yardım götüren bir gemi de yardımları Gazze’ye ulaştıramadan geri döndü.
Gazze’nin kuzeyinde yer alan El Şifa Hastanesi de iki hafta süren İsrail hava bombardımanın ardından tamamen yerle bir oldu. Hastanenin yıkıntıları arasında onlarca cesetin izine rastlandı. İsrail Savunma Bakanlığı saldırılarda 200 “terörist”in öldürüldüğünü iddia etti.
İsrail Şam’da İran Konsolosluğuna Saldırı Düzenledi
Suriye İç Savaşı boyunca İsrail, İran bağlantılı olduğunu ve Devrim Muhafızları tarafından eğitildiğini iddia ettiği kişiler ve onların bulunduğu hedeflere yüzlerce saldırı düzenledi. Son olarak dün İsrail kuvvetleri, Şam’da yer alan İran Konsolosluğuna saldırı düzenleyerek İran Devrim Muhafızları’nın Suriye ve Lübnan’dan sorumlu Kudüs Gücü komutanı Muhammed Rıza Zahedi’yi öldürdü.
İran bu saldırılara sert tepki göstererek intikam alacaklarını açıkladı. İran’ın Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney İsrail’in “bu suçtan pişmanlık duyacağını” söylerken, Cumhurbaşkanı Ebrahim Raisi bu saldırının “cevapsız kalmayacağını” vurguladı. İran devlet televizyonu, aralarında iki generalin de bulunduğu yedi Devrim Muhafızı ve altı Suriyelinin öldürüldüğünü bildirdi.
İsrail ordusu yabancı basında çıkan haberler hakkında yorum yapmayacaklarını açıkladı. Ancak ismi açıklanmayan üst düzey bir İsrail hükümet yetkilisi Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada öldürülenlerin “İsrail ve Amerikan hedeflerine yönelik birçok saldırının arkasında olduklarını ve yeni saldırı planları yaptıklarını” söyledi. Ayrıca elçiliğin hedef olmadığı konusunda da ısrar ettiler.
New York Times gazetesi ise dört İsrailli yetkiliye dayandırdığı haberinde İsrail’in saldırıyı gerçekleştirdiğini doğruladı. Ancak vurulan binanın diplomatik statüye sahip olduğu iddiasını reddetti.
İsrail uluslararası hukuku hiçe sayıyor. Sivillerin yaşamı konusunda ciddi önlemler almadığı gibi savaşın başından bu yana tarafsız birçok sivil toplum kuruluşu üyesinin de hayatını kaybetmesini umursamıyor. Güvenlik Konseyi kararını, hakkında Adalet Divanında açılan soykırım davasını da ciddiye almıyor.
ABD ise son Güvenlik Konseyi toplantısında çekimser kalarak İsrail’e bir sarı kart göstermiş olsa da İsrail ordusuna silah teminini sürdürüyor. Uluslararası toplumun Gazze’nin içinde bulunduğu duruma daha ciddi şekilde eğilmesi gerekiyor. Aksi takdirde Netanyahu hükümeti tüm çabalara ve uyarılara rağmen Orta Doğu’da yangını büyütecek.