[voiserPlayer]
Tarihi ya da sosyal konuları edebiyat metinleri üzerinden okumak, bu metinlerin kurmaca olduğu gerekçesiyle çıkarımlarda belli hatalara sebebiyet verebilir. Öte yandan edebiyat metinlerinin bu konularda geniş bir kaynak sağladığı da açıktır. Bu bağlamda, bunu aşmak için izlenecek yol, edebiyat metinlerinin sunduğu bu geniş kaynaktan yararlanırken bunların kurmaca metin oldukları göz önünde bulundurmak olabilir.
Büyük toplumsal dönüşümlerin yaşandığı dönemlerde edebiyat, bu dönüşümlerin topluma nasıl yansıdığını ya da yansıtıldığını anlamak için zengin bir içerik sunar. Bir edebiyat ve siyasi tarih dönemi olarak Türkiye’de erken cumhuriyet dönemi de bunun örneklerinden biridir. Bu dönemde milli mücadele, Osmanlı İmparatorluğu’nun ardından kurulan ulus devlet ve ulus devlet inşası edebiyatın temel konuları arasında yer almaktadır.
Ulus devlet inşasında şüphesiz ki vatan ve millet tanımlamaları, bunların sınırlarının nasıl çizileceği, Türklük, vatandaşlık gibi konular önem arz eder. Dönemin romanlarında da bu konular, bir kurgu etrafında işlenir. Bu anlamda, erken cumhuriyet dönemi romanlarının en çarpıcı konularından biri ideal Türk vatandaşının nasıl olması gerektiği üzerine romanlarda öne çıkan karakterlerin işleniş biçimidir. Bu konuyla alakalı “ideal Türk kadını” tasviri de önemli bir yer tutmaktadır.
Modernleşmede kadın bedeni, kadın kıyafetleri ve kadın davranışları nasıl önemli inşa alanları olduysa, ulus kimlik inşasında da kadın önemli bir başlık olarak varlığını sürdürmüştür. Bu yazıda “ideal Türk kadını” tanımlamalarında erken cumhuriyet dönemi roman yazarlarından özellikle Halide Edip ve Yakup Kadri üzerinde duracağım; nitekim ikisinin de Türk kadınının nasıl olması gerektiğine ilişkin somut ve kendi içinde tutarlı yaklaşımları bulunmakta.
Halide Edip’in bireysel hikayeleri işlediği romanlarında kadın güçlü ve ahlaki konularda hislerine boyun eğmeyen (örneğin Handan romanının baş karakteri Handan) bir karaktere sahipken, toplumsal konuların işlendiği romanlarında benzer bir kadın tipinin bu kez toplumsal sorumluluklar aldığı görülür. Bunun en uç örneklerinden biri, aynı zamanda ütopik bir tarzda olduğu da ileri sürülen Yeni Turan romanıdır. Yeni Turan, romanda kurgusal bir milliyetçi partidir. Yeni Turan kadınları “Arap mücahitleri gibi” savaşta Mehmetçiğin yaralarını sarmaya giden, orduya kıyafet diken, her alanda çalışan bir “ana”, bir “arkadaş”tır. (s.18-19) Yeni Turan kadınlarının ortak özelliği, kadınlıklarının değil, annelik, eğitimcilik gibi yönlerinin ön plana çıkmasıdır. Romanın idealize kadın karakteri Kaya -ismi bile Kaya’dır-, çarşaflı ince hanımlardan değil, cübbeli kadınlardandır (s.23). Genç ya da güzel olarak bahsedilmemiştir (s23). İdeal Türk kadını olarak konumlandırılan Kaya, mektup yazarken bile “erkek gibi”dir : “Mektubun lisanından yazanın himayeye muhtaç bir kız olduğu anlaşılmıyor, bir erkek gibi yazıyor…” (s127). Kıyafeti birçok yerde ayrıntılı tanımlanmakla birlikte, ayaklara kadar inen bol, kolları ellerini örten, kurşuni rengi gibi özellikleriyle birlikte bunun İslam’a ne kadar uygun olduğu da anlatılmıştır. Ayaklarında ise Türk köylüsü gibi yapılmış çarık bulunmaktadır (s32). Kaya ayrıca idealist ve kadınların eğitimi için çalışan bir kadındır.
Bu ideal Türk kadını anlatısı, ince, çarşaflı İstanbul kadınlarından farklı, cübbeli, sert, güçlü kadın imajıyla Osmanlı ötekileştirmesinin ön planda olduğu bir anlatıdır. Zaten Yeni Turan Partisi’nin karşısına da romanda Yeni Osmanlı partisi kurgulanmıştır. Ancak dikkat çeken nokta, romanda sürekli olarak geçen İslami değerlere yapılan vurgudur. İdealist bir kadın olan Kaya’nın İslami kurallara ne kadar uygun giyindiği, bu giyim tarzının Türk kodlarıyla ne kadar uyum içinde olduğu anlatılmaktadır. Kaya karakteri ayrıca kımız içmek isteyen (s.78), hastalanınca kendisine yabancı hizmetçilerin değil, Türk hizmetçilerin bakmasını isteyen (s.73), doktor hastalığı için seyahat önerdiğinde onu Avrupa’ya götüren eşine sitem eden ve Anadolu’ya gitmek isteyen (s.88) bir karakterdir.
Milli bilinçle ülkesi için çalışan Kaya için diğer her şey ikinci plandadır. Bu şekilde çizilmiş bir kadının yanında aynı zamanda Halide Edip’in milli mücadele romanlarında cephe gerisinde sağlık hizmeti veren, hemşirelik yapan “bacı” karakterler de bulunmaktadır, Ateşten Gömlek’teki Ayşe buna örnek olarak gösterilebilir. Bu karakterlerin ortak özellikleri, oldukça eğitimli olmaları, entelektüel tartışmalar yapabilmeleri, Batı dilleri bilmeleri (Kaya bile Fransızca’yı ana dili gibi, Almanca’yı çok iyi düzeyde konuşabilmektedir.), kendinden fedakarlık ederek dahi olsa topum için çalışmaları ve olabildiğince kadınsılıktan uzak çizilmeleridir. Ayrıca Halide Edip’in ideal Türk kadın karakterlerinde yapılan namus vurgusu, bu kadınsılıktan uzak olma durumuna eşlik etmektedir. Moran’a göre bu kadın imgesi, Halide Edip’in Türk okuruna sunduğu bir yeniliktir ve bununla toplumda karşıt ya da çelişkili olan Batı –İslam/Osmanlı gibi değerlerin uzlaştırılması amaçlanmaktadır (s.156).
Yakup Kadri’nin ideal Türk kadını ise Halide Edip romanlarındaki kadar ayrıntılı anlatılmasa da milli mücadele döneminde cephe gerisinde çalışan entelektüel ve milli bilince sahip kadın profili olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun örneği Ankara romanındaki Selma Hanım’dır. Selma Hanım, yaşadığı “Osmanlı hanımefendiliği”nden Türk kadınına dönüşüm sürecinden sonra, milli mücadele döneminde çeşitli hastanelerde hemşirelik yapmıştır. Yine Halide Edip’in idealize edilmiş kadınlarına benzer şekilde eğitimli, milli bilince sahip, toplum için çalışan bir kadın anlatısı vardır. Türk kadınının çalışması iki romancı için de önemlidir. Yakup Kadri’nin Ankara romanında bahsedildiği gibi, Türk kadını çalışmak için kolaylık olsun diye peçe ve çarşaflarını atmaktadır. Bunun yanı sıra kadın hürriyetini Batı’daki cemiyet hayatına atılmak gibi süslenip dans etmek için değil, “yeni Türkiye”nin kuruluşundaki vazifelerini yerine getirmek için kullanacaktır (s135).
Ütopik unsurlar barındıran Ankara romanının son bölümünde ise Selma Hanım’dan daha farklı bir kadın tipi, Yıldız konuya dahil olmuştur. Yıldız cumhuriyetin ilerleyen yıllarında ortaya çıkması beklenen bir genç kadın tipi olarak düşünülebilir. Yıldız sporcu, tiyatroya meraklı, başarılı, ancak yine beden tasvirinde kadınsılıktan uzak bir karakter olarak çizilmiştir.
Her ne kadar iki yazarın genel olarak çizdiği karakterler benzer olarak düşünülse de, aslında iki ideal kadın anlatısı arasında belli farklar bulunmaktadır. Öncelikle, Türk kadınını nelerden ayırt ettikleri arasında bir fark bulunmaktadır. Halide Edip, Osmanlı-İstanbul kadınlarıyla Türk kadınları arasında bir sınır çizerken bu sınırın da kesinlikle İslam’la çelişmeyeceğini hatta ona daha uygun olacağını anlatmaya çalışmaktadır. Yakup Kadri ise Batı kadınıyla Türk kadını arasında bir sınır çizerken bunun kesinlikle çağdaşlaşma ile çelişmeyeceğini ispata çalışmıştır. Nitekim bu kadınlar milli bilince sahip, idealist Türk kadınları olsa da tiyatro, spor, sanat gibi ilgi alanları vardır ve bu alanlarda çok başarılılardır.
İkinci olarak, Kaya ile Yıldız’ın anlatılan şekillere göre resimleri çizilse ve bu resimler yan yana koyulsa, ikisinin şekilsel olarak birbirinden ne kadar farklı görüneceği düşünülmelidir ki bu konu oldukça dikkat çekicidir. Kaya’nın uzun, cübbeli, güçlü yapısının yanında, Yıldız’ın atletik, spor kıyafetler giymiş zayıf vücudu birbirinden çok farklı görünecektir. Ancak ikisine de kadınsı özellikler verilmemesi yönüyle benzeşirler çünkü Yıldız da bir erkek çocuğunu andırmaktadır. Hatta Yıldız’dan biraz daha yaşlı olan ve Kaya ile daha çok benzer olan diğer ideal karakter Selma Hanım bile kımız içecek, cübbe giyecek bir kadın değildir.
Yalnızca bu iki romandaki ideal kadın anlatıları üzerinden yapılan değerlendirmede bile milliyetçilik vb. diğer ideolojilerin kadın bedeni, giysileri ve davranışları üzerinden anlatılmasının popüler olduğu görülmektedir. Ancak söz konusu yazarlar çok benzer düşünce ve dönemlere ait görünseler de çeşitli konulardaki endişelerinin ve düşüncelerinin farklılaştığı görülmektedir.
Bu bağlamda edebiyat metinleri, “Türk kimdir, nasıl olmalıdır?” gibi ulus kimlik inşa sürecinin temel tartışmalarına kurgusal karakterler aracılığıyla katkı sağlayabilir. Bu katkıdan daha da önemlisi, toplumsallığın bireyselliğin önüne geçtiği bir vatandaşlık algısında bile, ideal Türk kadını karakterlerinin beklenenin aksine tek tipleşmeyi aşan bir çeşitliliği ortaya koymasıdır.
Kaynaklar
Adıvar, Halide Edip. Yeni Turan. İstanbul: Can Yayınları, 2018.
Karaosmanoğlu, Yakup Kadri. Ankara. İstanbul: İletişim Yayınları, 2018.
Moran, Berna. Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış I. İstanbul: İletişim Yayınları, 2010.