Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » İktidarın Türkiye Ekonomisine Saldığı Zehirli Kobralar
    Yazılar

    İktidarın Türkiye Ekonomisine Saldığı Zehirli Kobralar

    Caner Gerek19 Mart 20228 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Hindistan İngiliz egemenliği altında iken merkezi hükümet Delhi şehrinde sayısı fazlaca olan zehirli kobralar sorunu ile karşı karşıya kalır. Günden güne sayısı artan zehirli kobra yılanlarının yol açtığı ölümleri önlemek isteyen iktidar, yerel halkı yılanlarla mücadeleye dahil ederek sorunu çözmeyi planlar. İktidar, yerlilere bulup getirdikleri her bir yılan için ödül vermeye karar verir ve bunu topluma ilan eder. Bu fikir oldukça kabul görür ve halk kobraları bulup öldürerek ve ölüsünü de kanıt göstererek ödülden yararlanmaya başlar. Fakat zamanla halk içinden birtakım girişimci fikirler doğmaya başlar. Kobra getirmek madem para ediyor o zaman kobra yetiştirmek de para eder diye düşünmeye başlayan girişimciler kobra öldürmek amacıyla kobra yetiştirmeye başlar. Sonuçta devlete ölü kobra satmaya devam edebilmek için bir yerden sonra kobra yetiştirmek gereklidir. Kobraların yetiştirilmesine başlandıktan bir süre sonra iktidar durumu fark eder ve vadettiği ödülü artık vermeme kararı alır. Artık kobralar para etmez olunca da kobra yetiştirenler ellerindeki mevcut zehirli kobraları doğaya salar ve doğada zehirli kobra sayısı hızla artar. Zehirli kobra sayısını azaltmak için başlatılan program ilk durumdan daha fazla kobrayla sonuçlanır. Artık Delhi’de daha fazla kobra zehir saçıyordur.

    Bu hikaye aslında güzel bir Goodhart Yasası örneğidir. Goodhart Yasası ismini Britanyalı ekonomist Charles Goodhart’ın İngiltere Merkez Bankası para politikası için yaptığı eleştirilerden alır. Goodhart “Sosyal veya ekonomik bir ölçüt, politikalar ve stratejiler belirleyen bir hedef haline dönüşürse ölçme özelliğini yitirir” der. Daha sonra Marilyn Strathern bu ifadeyi genelleştirerek “bir ölçüm hedef olduğunda iyi bir ölçüm olmaktan çıkar” şeklinde ifade eder. Politika yapıcılar olarak ortaya bir hedef koyduğunuzda ve sadece o hedefe ulaşmaya motive olduğunuzda o hedefin anlam yitirme sorunu baş gösterebilmektedir. Böyle olduğunda o hedef orijinal tasarımından farklı bir anlama gelecek ve o ölçüm anlamını yitirmeye başlayacaktır. Yukarıda yakalanan zehirli kobra sayısı istatistiği ödül verilmeye başlandıktan sonra anlamını yitirmeye başlamıştır. Türkiye’de iktidarın bir ölçümü hedef gördüğünde o ölçümün anlam yitirmesi de bana Goodhart Yasası’nı ve Delhi’nin zehirli yılanlarını anımsatıyor. Bununla ilgili iktidarın iktisat politikasını tamamen şekillendiren iki örnek vereceğim: ekonomik büyüme ve kur hedefi. Fakat burada hem hedefleyen hem de hedeflenenin anlam yitirmesine yol açan aynı aktör olacaktır, yani iktidar.

    1. Perde: Ekonomik Büyüme Hedefi

    2014 sonrası siyasi belirsizliklerin de artmasıyla beraber Türkiye ekonomisi büyümede sorunlar yaşamaya başladı. Kendi haline bırakıldığında bazen çift haneyi bile zorlayan ekonomik büyüme performansının devamı için dışarıdan bir ittirmeye ihtiyaç duyuldu. Madem büyüme asıl hedef o takdirde bu büyüme hedefine bir şekilde ulaşmak gerekir. Bu büyüme hedefinin motoru da krediler olacaktır. İnsanlar kredi çekecek ve bu kredileri harcadığında ekonomi canlanacak ve ekonomik büyüme sağlanacaktı. Bu uygulamanın en bilineni KGF uygulamasıydı. Bunun için sadece KGF kredileri değil, genel olarak krediler olabildiğince fazla miktarda verilmeye başlandı. KGF ve diğer kredilerle ekonomi büyümeye devam edince bu durum iktidarın hoşuna gitti ve krediyle büyüme işini sürekli hale getirmeye başladılar. Binali Yıldırım sürekliliği şöyle açıklıyordu: “Bu Kredi Garanti Fonu mekanizması başlangıçta o mevzi nakit sıkışıklığının giderilmesi için 2017’nin başında ortaya konan bir tedbir olarak öngörülmüştü. Aldığımız yeni karara göre bunu rotatif hale getiriyoruz. Mütemadi yapıyoruz. Bundan böyle Kredi Garanti Fonu sürekli olarak dönen kredilerde kullanmak suretiyle piyasaya, işletmelerimize, üretim yapan firmalarımıza kaynak temin etmeye devam edecek.”(1) Artık ne zaman büyüme düşmeye başlasa kredi tuşuna basılmaya başlandı. Her şeyin çözümü kredi vermekti. Öyle ki Kovid salgını ile mücadele kapsamında bile konut kredisi verilmeye çalışılıyordu. Bir yandan da faizler olabildiğince düşük tutulmaya çalışıldı, her bir olumlu gidişat faizi düşürmeye bahane olarak kullanıldı. Bazen de kötü gidişatla riskler artsa bile faizi düşürmeye bahane oluyordu. Ve sonuçta Türkiye ekonomisi 2014 yılından bugüne sürekli büyümeye devam etti. Ekonomik kriz olarak bahsedilen 2018, 2019 yıllarında bile büyümeyi başardı. Salgının yaşandığı 2020 yılında neredeyse tüm ülkeler küçülme yaşarken Türkiye ekonomisi Çin ile birlikte en çok büyüyen ülkeler arasında yer aldı. 2021 yılında ise Türkiye ekonomisi çift haneli olarak %11 büyüdü.

    GSYH Büyüme Oranı
    YılBüyüme (%)
    20144,9
    20156,1
    20163,3
    20177,5
    20183
    20190,9
    20201,8
    202111

    Kaynak : Tüik

    Türkiye ekonomisi büyüdü ama büyüme hedefi de GSYH’ın geldiği seviyelerde anlamını yitirdi. Örneğin geçen hafta açıklanan son çeyrek büyüme verileri ve 2021 yılı geneli büyüme oranı kimsenin umurunda olmadı. Üstelik çift haneli büyümeye dair olumlu bir fikir beyan eden iktisatçı neredeyse yok. Çoğu analiz etmeyi bile değersiz buldu hatta. Çünkü o büyüme hedefine ulaşılırken diğer tüm iktisadi değişkenler ikinci plana atıldı. Sadece büyümeye odaklanınca diğer tüm verilerin neredeyse hepsi kötü geldi. Ve kötü gelen verilerle de büyümenin kalitesi düştü. Daha fazla büyüme saplantısıyla verilen krediler daha fazla ithalata, daha fazla döviz talebine ve daha yüksek cari açığa neden oldu. Toplumun büyük bir kesimi büyümeden pay alamadığı gibi bu kesimin enflasyonla alım gücü de düştü. Sadece küçük bir kesim büyümeden aslan payını alınca eşitsizlik de arttı. Bir yandan da büyüme uğruna doğa sık sık katliama uğradı. Daha çok büyüme gerçekleşti ama beraberinde getirdiği riskler ekonominin gidişatını oldukça olumsuz etkileyecek hale geldi. Ve böylece artık daha çok zehirli yılan da doğaya salınmış oldu.

    2. Perde: Kur Hedefi

    İkinci Gooldhart Yasasını anımsatan hedefleme ise kurun sabitlenmesi planında ortaya çıktı. 2021 Eylül ayıyla beraber başlayan faiz indirimleri kurdaki hızlı artışı ve devamında enflasyonun hızla yükselmesini beraberinde getirdi. Kurdaki artış aynı zamanda ekonomik güveni de hızla aşağı çekti. Örneğin, Bloomberg HT Tüketici Güven Endeksi’ne bakacak olursak, bu endeks 2021 Kasım ayında tarihi bir dip seviyeye ulaştı.

    Kaynak: Bloomberg HT

    Artık ekonomik büyüme anlamını yitirmişti. Anlamını yitirmediğini varsaydığımızda bile enflasyon kaynaklı alım gücündeki sert düşüş ve kurun geldiği seviyeler gelecekteki ekonomik büyümeleri de tehdit eden bir noktaya geldi. Böylelikle sadece ekonomik büyümeyi hedeflemek anlamını yitirince ve toplumda tepkiler de yükselmeye başlayınca ikinci hedefe geçiş yapıldı. Bana kalırsa artık iktidar için kısa dönemde hedef, kurun seviyesi. Şimdi de hedeflenen kur için diğer tüm göstergeler bir kenara bırakılmaya başlandı. Kur Korumalı Mevduat (KKM) ürünü çıkarılarak da kur hedefindeki ilk adım atıldı. KKM kuru hedeflerken doğaya salınan zehirli kobraların bir türü bütçe riski oldu. Salındı diyorum çünkü henüz bütçe tarafındaki kur riski realize olmadığı halde bile ülkenin risk primini artırdı. Bir diğer zehirli kobra türü ise Merkez Bankası rezervleri oldu. Halihazırda eksi olan net rezervler kuru korumak adına daha da eksiye düştü, riskler daha da arttı. Üçüncü bir kobra ise KKM ile mevduata para yatıranların enflasyon karşısında eriyecek birikimleri oldu. Örneğin 2022 yılı ilk iki ay sonunda toplam enflasyon %16,45 olurken Mart ayı sonu için 92 gün vadeli mevduatın maksimum getirisi %4,285. Ya %16,45+Mart enflasyonu ile %4,285’in farkı kadar tasarrufların alım gücü eriyecek ya da kur, mevduata verilen faizden daha fazla getiri sunacak ve alım gücü bu kadar düşmeyecek. Fakat kur farkı da kamu tarafından karşılanacağı için üçüncü kobra türü birinci kobra türüne dönüşebiliyor. Hazinenin ve Merkez Bankasının döviz yükümlülüklerinin son yıllarda hızla artışına ek olarak mevduat tarafından da gelen yeni yükle kur riski oldukça artmış oldu.

    İlk perdede olduğu gibi ikinci perde de tek bir ölçüm hedef haline gelmiş durumda ve diğer tüm geri kalan iktisadi göstergeler bu hedef doğrultusunda riske edilmiş oluyor. Sadece kuru tutmaya yönelik bu hamleler yapıldığında da hedefi tuttursanız bile artık kurun seviyesinin o eski anlamı kalmıyor. Örneğin kurdaki görece stabil duruş gerçekleşse bile bozulan fiyatlama davranışları ve beklentiler nedeniyle enflasyon artık raydan çıkmış durumda. Yine yukarıdaki Bloomberg HT Tüketici Güven Endeksi’ne bakarsak 2022 Şubat ayında ekonomik güven Kasım ayının da altına düşerek dip yaptı. Halbuki bu dönemde kur oldukça stabildi ve neredeyse hiç kımıldamıyordu. Türk halkı ekonominin gidişatını doların seviyesinden takip eder söylemini boşa çıkarırcasına güven dibe vurdu. Üstelik kurdaki bu stabil hale rağmen ne enflasyon beklentileri düzelebildi ne de ekonomiye güven arttı. İşin daha da kötüsü dış politika ve küresel iktisadi riskler hesaba katılmadığı için artık kur hedefinin bile tutamayacağı beklentisi her geçen gün daha da artıyor. Artık doğada tüm toplumu zehirlemeye hazır ve yine daha fazla zehir saçan kobralar var.

    Bütüncül Bakış Sorunu

    Sonuç olarak iktidar bütüncül bir makroekonomik perspektif geliştiremeyip bir ölçümü kendine hedef belirlediğinde o hedefi gerçekleştirmek uğruna onu iyi bir ölçüm olmaktan çıkartan bir bakış açısıyla ekonomiyi yönetiyor. Tek bir göstergeye odaklanıp diğer göstergelerin bütüne olan etkisini ihmal etmek hem asıl hedefi anlamsızlaştırıyor hem de önem veriliyormuş gibi gösterilen diğer değişkenlerle çelişen bir görüntü oluşturuyor. Goodhart’ın deyimiyle ekonomik birer ölçüt olan GSYH ve kur seviyesi hedeflendikleri dönemde iyi bir ölçüm olmaktan çıkıyor. Ortada herhangi bir içsel tutarlılık da kalmıyor ama varmış gibi de söylemlerde bulunuluyor. Temel göstergelerin her birinin diğerini oldukça etkileyebildiği bir disiplinde sadece büyümeye ya da kura odaklanmak kısa dönemli birtakım getiriler sunsa da uzun dönem itibarıyla ülke ekonomisini gittikçe daha da büyüyen ve çözümlerinin zorlaştığı sorunlara gebe bırakıyor. Tabii ki bütüncül bir bakış açısı geliştirmek ekonomideki kötü gidişatı tek başına tersine çevirebilecek bir açı değil. İktidar, iktisadi anlamda toplumsal güveni kaybettiği için yalnızca kötü gidişatın bu kadar sert olmasını engelleyebilir. Daha doğrusu engelleyebilirdi.

    Referanslar:

    1. https://www.milliyet.com.tr/siyaset/basbakan-yildirim-kredi-garanti-fonu-firmalara-kaynak-temin-etmeye-devam-edecek-2547429

    Fotoğraf:  Markus Spiske

    Ekonomi
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikThe Adam Project | Sinekritik #37
    Sonraki İçerik Siyasi Partiler Kanununda Değişiklik Teklifi Erken Seçim Alameti Mi?

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Kadir Serkan Selçuk
    Yazılar

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Elif Menderes
    Yazılar

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Armağan Öztürk

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}