Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    • Destek Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
      • Kitap Yorum
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • ABD Gündemi
      • Avrupa Gündemi
    • daktilo2
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Gençlik Politikalarını Hak ve Eşitlik Temelinde Düşünmek
    Yazılar

    Gençlik Politikalarını Hak ve Eşitlik Temelinde Düşünmek

    Sevgi Kılıç14 Ekim 20257 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Av. Sevgi Kılıç, CHP Gençlik ve Spor Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı

    Türkiye’de derinleşen genç yoksulluğu, ekonomik krizlerin yanı sıra iktidarın siyasal tercihleriyle şekillenen yapısal bir dönüşümün sonucu haline geldi. Eğitim hakkının metalaşması, kamusal hizmetlerin piyasalaşması ve sosyal devletin geri çekilişi, gençliği doğrudan ekonomik kırılganlığın ve sosyal güvencesizliğin merkezine yerleştirdi.

    Bu yoksullaşmayı hayatın her alanında olduğu gibi, eğitimde ve öğrenciliğin gündelik mücadelesinde de açıkça görüyoruz. Eğitim sistemi, fırsat eşitliğini sağlayan bir kamu hakkı olmaktan çıkmış; gelir düzeyine, şehir farkına ve aile desteğine göre biçimlenen bir ayrıcalık sistemine dönüşmüş durumda.

    Bir yandan yükseköğretim kurumları sayıca artarken, öte yandan yaşam maliyetleri, barınma ve beslenme krizi, kültürel erişimsizlik ve psikolojik destek mekanizmalarının azalması, öğrenciliği bir yoksulluk biçimi haline getirdi. Üniversite öğrenciliği, bir dönem toplumun en güçlü umut alanlarından, kültürel gelişiminden, bir gencin kendini ve ailesini geçindirecek yolun ilk adımlarından biriyken, bugün giderek ekonomik bir hayatta kalma mücadelesine dönüştü.

    Tüm bu süreçte gençlerin karşı karşıya kaldığı çoklu krizler, derinleşen eşitsizlikler ve artan belirsizlikler, bir bütün olarak “genç yoksullaşması” olgusunu görünür kıldı.
    Dolayısıyla gençlik politikaları alanında çalışmak, bu alanı tüm kırılmaları ve katmanlarıyla birlikte ele almadan değerlendirmenin mümkün olmadığını gösteriyor. Bu bağlamda CHP olarak bu meseleyi yalnızca ekonomik bir zeminde değil; sosyal, kültürel ve psikolojik boyutlarıyla gençliğin yaşam alanlarını daraltan çok katmanlı bir sorun kümesi olarak ele alıyoruz. Gençlik tanımının bu çok katmanlı yapısı içinde, özellikle eğitim sürecinde olan gençlerin en temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için katlandıkları yaşam maliyeti, yoksullaşmanın en görünür ve en yakıcı biçimde hissedildiği alanlardan birini oluşturuyor.

    Gençlik tanımının bu çok katmanlı yapısı içinde, özellikle eğitimde olan gençlerin en temel ihtiyaçlarını karşılamak için katlandıkları yaşam maliyetibugün büyük şehirlerde aylık 25 ila 40 bin TL arasında seyrediyor. Bugün asgari ücret, aylık 22.104 TL. İstanbul Planlama Ajansı verilerine göre ise dört kişilik bir ailenin İstanbul’daki yaşam maliyeti 102.045 TL. Bu rakamlar, gelir ve yaşam giderleri arasındaki uçurumun ulaştığı boyutu açık biçimde gösteriyor. Bir ailede yalnızca tek bir üniversite öğrencisinin yıllık gideri, hanenin toplam yıllık gelirinin neredeyse iki katına denk geliyor. Bu da Türkiye’de eğitim hakkının ekonomik sürdürülebilirlikten kopmuş, gelir düzeyiyle tanımlanan bir ayrıcalığa dönüştüğünü gösteriyor. Bu bir yanıyla gelir adaletsizliği diğer yanıyla da kamusal desteklerin gerilemesi, fırsat eşitliğinin aşınması ve gençlerin kamusal alandan dışlanması anlamına geliyor. Gençlik, tam tersi olması gerekirken artık en kırılgan toplumsal kesimlerden biri haline gelmiş durumda. Barınma krizinden beslenme sorununa, bursların yetersizliğinden kültürel erişimsizliğe kadar uzanan bu tablo, gençliğin sosyoekonomik statüsünü değil, yurttaşlık hakkını da sorgulatıyor.

    Gençliğin içinde bulunduğu bu yaşam daralmasını aşacak gençlik politikası üzerine Cumhuriyet Halk Partisi olarak uzun süredir çalışıyoruz. Bir yılı aşkın süredir Parti ve Hükümet Programlarımızın yazım sürecini sürdürüyoruz. Parti Programımızın gençlik politikalarını belirleme sürecinin ilk aşamasında, gençlik örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve bu alanda çalışan uzmanlarla kapsamlı istişareler, odak grup çalışmaları ve değerlendirme toplantıları gerçekleştirdik. Türkiye genelinde 40’ın üzerinde odak grup çalışmamız oldu ve bu çalışmada Türkiye’nin dört bir yanında, tarım sektöründen balıkçılara, sanayide çalışanlardan akademide bulunanlara, işsiz gençlerden motokuryelere kadar birçok farklı temada farklı gençlik ve temsil grupları ile görüştük. Her bir alandaki sorunları, eleştirileri, çözüm önerilerini dinledik ve bunları raporladık.

    İkinci aşamasında ise Partimizin kuruluş haftası etkinlikleri kapsamında 6 Eylül’de Gençlik Kollarımız ve GoFor iş birliği ile 200’e yakın kurum, ÖTK, gençlik örgütleri ile tüm gün süren bir çalıştay gerçekleştirdik. Bu masalarda gençlerin temel hakları, karşılaştıkları sorunlar ve çözüm önerileri üzerine konuştuk. Gençliğin ihtiyaçlarını, beklentilerini ve taleplerini doğrudan politika önerilerine dönüştürdük. Tüm bu çalışmalar, Parti Programımızın gençlik politikalarını kapalı kapılar ardında, masa başında değil; bizzat gençlerin öznesi olduğu, onların katılımı, sözü ve emeğiyle hazırlama iradesinin bir sonucu oldu. Partimizin bu yaklaşımı, gençliği yalnızca politikanın konusu değil, politikanın kurucu gücü olarak gören bir anlayışın açık ifadesidir.

    Partimizin kurucu iradesi ve Cumhuriyetin sosyal devlet ilkesi, gençliğe eğitim yoluyla toplumsal eşitlik ve ilerleme fırsatı sunmaktı. Ancak bugün üniversiteye girmek bir sınav başarısından çok bir gelir düzeyi testi haline geldi. Bu durum, gençlik politikalarının destek mekanizmalarının yanı sıra, ekonomik ve demokratik yeniden yapılanma perspektifiyle ele alınmasını zorunlu kılıyor.

    Barınma: Özgürlüğün ve Otonominin Eşiği

    Bu yazıda, genç yoksullaşması tartışmasında barınma hakkını yoksunluğun en sert biçimde yaşandığı alan olarak öne çıkaracağım. Çünkü barınma hakkı, artık yalnızca bir çatı altında yaşama meselesi değil, Türkiye’nin tüm sosyal sınıfları için olduğu kadar gençler açısından da fırsat eşitliği ve eğitim hakkının doğrudan belirleyicisidir.

    Gençlerin yaşam koşullarını, eğitimde kalma sürekliliğini ve toplumsal katılımını belirleyen en temel unsurlardan biri olması nedeniyle, bu yazıda önceliği barınma hakkına veriyorum. Barınma, gençliğin özgürleşme kapasitesini, üretkenliğini ve yaşam kalitesini şekillendiren müstakil bir sorun değil, yönetimsel, yapısal ve kuşaklar arası bir eşitsizlik alanıhaline geldi. Bugün bu hak, piyasalaşma ve sosyal devletin geri çekilmesiyle birlikte derin bir krize dönüşmüş durumdadır.

    2025 verilerine göre Türkiye’deki örgün yükseköğretim öğrenci sayısı 6,3 milyonu aşarken KYK yurt kapasitesi yalnızca 1 milyon. Yani her altı öğrenciden yalnızca biri kamusal barınmadan yararlanabiliyor, geri kalanlar özel yurt ve konut piyasasına teslim ediliyor. Barınma gideri, öğrencinin toplam yaşam maliyetinin yarısından fazlasını oluşturuyor. KYK bursu 3.000 TL olsa da bu tutar günlük yalnızca 100 TL’ye denk geliyor, yani bir gencin günlük sağlıklı tek bir öğününe bile yetmiyor. Daha basit bir ifadeyle, bir genç tek bir öğünde 100 lirayla bir kase çorba bile içemiyor. Üstelik Gençlik ve Spor Bakanlığı 2025 bütçesinde burs oranı bir önceki yıla göre %40 azaltılmış, öğrencilerin önemli bölümü kredilerle borçlandırılmış durumda. Buradan da görüleceği gibi iktidar, eğitim hakkını bir borç politikası üzerinden sürdürüyor; gençleri daha mezun olmadan ekonomik yükümlülük altına sokuyor.

    KYK yurduna yerleşemeyen bir öğrencinin aylık en basit yaşam bütçesi; barınma, beslenme, ulaşım, kişisel bakım ve kültür-sanat harcamalarıyla birlikte 30 bin TL’nin üzerine çıkıyor. Bu harcamanın yaklaşık %70’i konut, gıda ve giyim kalemlerinden oluşuyor. Bu durum, gençler üzerinde sistematik bir ekonomik baskı yaratıyor. Barınma hakkına erişemeyen, yeterli beslenemeyen ve eğitim materyallerine ulaşamayan bir öğrenci, fiilen eğitim hakkından da mahrum kalıyor.

    KYK yurtları yetersiz; özel yurtlar pahalı, ev kiraları ise olağanüstü seviyede. Bir öğrencinin barınma masrafı, bir asgari ücretlinin tüm maaşına eşdeğer hale gelmiş durumda. Bu tablo, ailelerin ekonomik yükünü büyütürken, öğrencilerin bağımsız yaşama geçişini geciktiriyor. Ekonomik baskı, gençlerin özgürleşme sürecini durduruyor; onları aileye, devlete ya da piyasa aktörlerine bağımlı hale getiriyor.

    Kitap almak ya da kültür ve sanat faaliyetlerine katılmak artık öğrenciler için “erişilebilir bir alan” değil, “lüks harcama” haline geldi. Kültürel dışlanma, öğrencinin toplumsal kimliğini daraltıyor. Genç, yalnızca geçim derdine odaklanıyor; dayanışma, üretim ve katılım alanlarından çekiliyor. Bu da gençliğin toplumsal enerjisini bastırıyor, dolayısıyla bilgiyle birlikte umut da azalıyor. Mezuniyet, bir başlangıç değil, belirsizliğin kapısı haline geliyor.

    Barınma hakkını kamusal teminat altına almak, Partimizin gençlik politikalarının en temel önceliklerinden biridir. Bugün İstanbul Büyükşehir Belediyemizde, Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’dan başlattığı vizyon yurtlar projesi, bu büyük dönüşümün ilk adımıdır. Genel Başkanımız Özgür Özel’in de açıkladığı gibi, iktidara geldiğimizde bir yıl içinde hayata geçirilecek “Cumhuriyet Yurtları” modeliyle öğrencilerin güvenli, erişilebilir ve uygun maliyetli konutlarda yaşamasını sağlayacağız.

    Kamusal Olanı Geri Kazanmak: Hak ve Eşitlik

    Bu tablonun yalnızca ekonomik iyileştirmelerle değil, kamusal anlayışın yeniden inşasıyla değişmesi gerektiği bilincindeyiz. Bu noktada, gençlere yönelik “yardım edilmesi gereken bir kesim” anlayışını reddediyor, onları hak sahibi yurttaşlarve kendi yaşamının öznesi olabilecek bireyler olarak tanımlayan bir gençlik politikası anlayışını esas alıyoruz. Gençlerin otonomisini güvence altına alan bu anlayışın, bizim için demokratik yeniden kuruluşun temel ön koşulu olduğunuözellikle vurguluyorum. Bu anlamda, Partimizin gençliğe yaklaşımı onları asli bireyler olarak görmektir. Bu bağlamda yaşamlarına da bütüncül bir çerçeveden yaklaşan bir anlayışa dayanmaktadır.

    Partimizin gençliğe yaklaşımı; gençlerin eğitimden kültüre, sağlıktan katılıma kadar yaşamın tüm alanlarında eşit yurttaşlık hakkını güvence altına alan bütüncül bir anlayışa dayanır. Bu yaklaşım, sosyal destek mekanizmaları aracılığıyla gençlerin yalnızlaşmasının ve toplumsal dışlanmanın önüne geçilmesinde belirleyici bir rol üstlenir.

    Barınma, beslenme, eğitim, kültür ve ruh sağlığı alanlarında yaşanan bu derin kriz; yalnızca gençlerin değil, ülkenin geleceğinin de sınavıdır. Gençlerin insanca yaşama, özgürce düşünme ve eşit yurttaş olma hakkı demokratik düzenin ölçüsüdür. Bugün Türkiye’de gençlik, tarihinin belki de en büyük ekonomik ve toplumsal baskısı altında yaşıyor. Ancak aynı zamanda, en güçlü dönüşüm potansiyelini de taşıyor.

    Bu nedenle gençlik politikası, “geleceğin gençleri” için değil, bugünün asli unsuru olan gençler için yeniden kurulmalıdır. Kamusal olanı geri kazanmak, eşitliği kurmak ve umudu örgütlemek… İşte yeni kuşakların talebi budur. Biz bu talebi bir vatandaşlık ve kamusal hak mücadelesi olarak görmekteyiz.

    Gençliğe güvenen, onu yönlendirilecek değil, onları birlikte yürünecek bir toplumsal özne olarak gören bir siyaset anlayışını büyütüyoruz. CHP olarak, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında demokrasiyi, eşitliği ve özgürlüğü yeniden kurma iradesini gençliğin hak temelli mücadelesiyle birleştiriyoruz. Bu nedenle, sadece gençliğin sesini duyan değil, onunla karar alan, birlikte yöneten bir Türkiye’yi inşa etme kararlılığındayız.

    Ekonomi M Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikTarık Oğuzlu: Rusya ve Çin’le NATO benzeri bir işbirliği stratejik otonomiyi zedeler
    Sonraki İçerik Dünya Gündemi: Trump’ın Şovu, İsrail ve Gazze’nin Geleceği

    Diğer İçerikler

    Bültenler

    Dünya Gündemi: Trump’ın Şovu, İsrail ve Gazze’nin Geleceği

    14 Ekim 2025 Bahadır Çelebi
    daktilo2 Yazılar

    Liberal Küreselleşme Bitiyor, Bölüm 3: Trump ve Ticaret Savaşının Hikayesi

    12 Ekim 2025 Alper Yağcı
    daktilo2 Yazılar

    Besim Tibuk’un Yaşadığı “Oceanic Feeling”e Nasıl Tanık Oldum?

    12 Ekim 2025 Burak Bilgehan Özpek

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Dünya Gündemi: Trump’ın Şovu, İsrail ve Gazze’nin Geleceği

    14 Ekim 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Gençlik Politikalarını Hak ve Eşitlik Temelinde Düşünmek

    14 Ekim 2025 Yazılar Sevgi Kılıç

    Tarık Oğuzlu: Rusya ve Çin’le NATO benzeri bir işbirliği stratejik otonomiyi zedeler

    12 Ekim 2025 daktilo2 Röportajlar Gökhan Korkmaz

    Liberal Küreselleşme Bitiyor, Bölüm 3: Trump ve Ticaret Savaşının Hikayesi

    12 Ekim 2025 daktilo2 Yazılar Alper Yağcı

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Ekim 2025
    • Eylül 2025
    • Ağustos 2025
    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • daktilo2
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}